TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
HATİCE AKSUYEK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/36166)
Karar Tarihi: 30/4/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Özge ULUKAYA
Başvurucu
Hatice AKSUYEK
Vekili
Av. Mehmet UĞUR
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; ceza yargılamasında beraat kararı verilmesi nedeniyle lehe vekâlet ücretine hükmedilmesi istemiyle yapılan istinaf talebinin değerlendirilmemesi sonucu mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Özel bir eğitim kurumunda sorumlu müdür olarak görev yapan başvurucu hakkında, Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığının 19/1/2018 tarihli iddianamesiyle kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık ve resmî belgede sahtecilik suçundan dava açılmıştır. Başvurucu davada vekil aracılığıyla temsil edilmiştir. Yargılama neticesinde Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 17/12/2019 tarihinde başvurucunun beraatine karar vermiştir. Kararda başvurucunun kamu kurumunu dolandırma ve resmî belgede sahtecilik yapma kastıyla hareket etmediğinin anlaşıldığı açıklanmıştır. Yargılama giderleri, Maliye Hazinesi üzerinde bırakılmış ancak vekâlet ücretine ilişkin bir değerlendirme yapılmamıştır.
3. Karara karşı Cumhuriyet savcısı, katılan sıfatıyla yargılamaya dâhil olan Millî Eğitim Bakanlığı (İdare) ve başvurucu istinaf talebinde bulunmuştur. Başvurucu, istinaf dilekçesinde hakkında beraat kararı verilmesine rağmen lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
4. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi) 29/9/2020 tarihinde Cumhuriyet savcısı ve İdarenin istinaf başvurularının kesin olarak esastan reddine karar vermiştir. Kararda yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmalarda dile getirilen ve resen dikkate alınan esasa etkili tüm delillerin hukuka uygun yöntemlerle toplandığı ve iddia ile savunmanın yanı sıra toplanan delillerin gerekçeli kararda tartışıldığı belirtilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesine göre oluşan vicdani kanaat dosyadaki bilgi ve belgelere uyumlu olup yüklenen suçlar açısından başvurucunun kast veya taksirinin bulunmadığı anlaşıldığından Cumhuriyet savcısı ve İdarenin istinaf gerekçeleri yerinde değildir.
5. Başvurucu, nihai kararı 30/10/2020 tarihinde öğrendikten sonra 16/11/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
7. Başvurucu; vekili aracılığıyla temsil edildiği ceza davasında hakkında beraat kararı verilmesine rağmen kanuna aykırı olarak lehine vekâlet ücretine hükmedilmediğini açıklamıştır. Vekâlet ücreti yönünden hükmün düzeltilmesi talebiyle yapılan istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesi tarafından dikkate alınmadığını, yalnızca Cumhuriyet savcısı ve İdarenin istinaf talebiyle ilgili değerlendirme yapıldığını belirtmiştir. Başvurucu sonuç olarak beraat kararına rağmen lehine vekâlet ücretine hükmedilmeyip istinaf başvurusunun sonuçsuz bırakılmasıyla mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
8. Başvuru, mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.
9. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
10. Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkı mevcut mal, mülk ve varlıkları koruyan bir güvencedir. Bir kişinin hâlihazırda sahibi olmadığı bir mülkün mülkiyetini kazanma beklentisi -kişinin bu konudaki menfaati ne kadar güçlü olursa olsun- Anayasa'yla korunan mülkiyet kavramı içinde değildir. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki Anayasa'nın 35. maddesi soyut bir temele dayalı olarak mülkiyete erişmeyi ve mülkiyeti edinmeyi değil mülkiyet hakkını güvence altına almaktadır. Bu hususun istisnası olarak belli durumlarda bir ekonomik değer veya icrası mümkün bir alacağı elde etmeye yönelik meşru bir beklenti Anayasa'da yer alan mülkiyet hakkı güvencesinden yararlanabilir (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, B. No: 2012/636, 15/4/2014, §§ 36, 37; Mustafa Ateşoğlu ve diğerleri, B. No: 2013/1178, 5/11/2015, §§ 52-54; Mehmet Şentürk [GK], B. No: 2014/13478, 25/7/2017, §§ 41, 53). Meşru beklenti objektif temelden uzak bir beklenti olmayıp belirli bir kanun hükmüne veya başarılı olma ihtimalinin yüksek olduğunu gösteren yerleşik bir yargı içtihadına ya da ayni menfaatle ilgili hukuki bir işleme dayanan yeterli derecede somut nitelikteki bir beklentidir (Selçuk Emiroğlu, B. No: 2013/5660, 20/3/2014, § 28; Mehmet Şentürk, § 42).
11. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 324. maddesinde, tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretlerinin yargılama giderlerine dahil olduğunun, hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kimlere yükletileceğinin gösterilmesi gerektiğinin ve giderlerin miktarı ile iki taraftan birinin diğerine ödemesi gereken paranın miktarının hâkim tarafından belirleneceğinin düzenlendiği görülmüştür. Mahkeme karar tarihinde yürürlükte olan 2/1/2019 tarihli ve 30643 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 14. maddesinin (4) numaralı fıkrasında ise beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına Maliye Hazinesi aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedileceği belirtilmiştir. Belirtilen mevzuat hükümleri ve uygulama uyarınca başvurucunun sanık sıfatıyla yargılandığı ve vekil aracılığıyla temsil edildiği ceza davasında verilen beraat kararı dikkate alınarak başvurucu lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi talebinin meşru bir beklentiye dönüştüğü sonucuna varılmıştır. Bu durumda başvurucunun Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı kapsamına giren bir ekonomik değeri elde etme yönünde meşru beklentisinin bulunduğu değerlendirilmiştir.
12. Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen müdahalenin amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2016/16, K.2016/37, 5/5/2016; Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 38).
13. Anayasa'nın 35. maddesi usule ilişkin açık bir güvenceden söz etmemektedir. Bununla birlikte mülkiyet hakkının gerçek anlamda korunabilmesi bakımından bu madde, Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında da ifade edildiği üzere mülk sahibine müdahalenin kanun dışı veya keyfî ya da makul olmayan şekilde uygulandığına ilişkin savunma ve itirazlarını sorumlu makamlar önünde etkin bir biçimde ortaya koyabilme olanağının tanınması güvencesini kapsamaktadır (Bekir Yazıcı [GK], B. No: 2013/3044, 17/12/2015, § 71). Bu değerlendirme ise uygulanan sürecin bütününe bakılarak yapılmalıdır (Züliye Öztürk, B. No: 2014/1734, 14/9/2017, § 36).
14. Somut olayda başvurucu hakkında yargılandığı ceza davasında beraat kararı verilmiştir. Başvurucu, ilk derece mahkemesinin kararının vekâlet ücreti yönünden düzeltilmesi amacıyla istinaf yoluna başvurduğunu ancak talebiyle ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğini öne sürmüştür. Başvurucunun hakkında beraat kararı verilen ceza davasında lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle başvurabileceği olağan kanun yolunun istinaf olduğu anlaşılmıştır. Nitekim başvurucunun da 17/1/2020 tarihli dilekçesiyle istinaf talebinde bulunduğu görülmüştür.
15. Bölge Adliye Mahkemesinin 29/9/2020 tarihli kararında Cumhuriyet savcısı ve İdarenin istinaf başvurularının esastan reddedildiği ancak başvurucunun istinaf talebine ilişkin bir değerlendirmeye yer verilmediği anlaşılmıştır. Diğer bir anlatımla Bölge Adliye Mahkemesi kararında başvurucunun lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi yönündeki talebi bakımından esastan bir inceleme yapılmadığı gibi talebin usulden reddedildiğini gösterir herhangi bir gerekçe de ortaya konulmamıştır. Böylece başvurucunun istinaf başvurusu olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmeksizin sonuçsuz bırakıldığı anlaşılmıştır.
16. Sonuç olarak başvurucunun vekille temsil edildiği ceza davasında hakkında beraat kararı verilmesine rağmen lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin kanuna aykırı olduğuna dair itirazlarının sorumlu makamlar önünde etkin bir biçimde ortaya koyabilme noktasında mülkiyet hakkının usuli güvencelerinden yararlandırılmadığı açıktır. Bu nedenle başvurucunun mülkiyet hakkının korunması ile kamunun yararı arasında olması gereken adil dengenin başvurucu aleyhine bozulduğu ve müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna varılmıştır.
17. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
18. Başvurucu, ihlalin tespitine ve yargılamanın yenilenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
19. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması amacıyla İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesine (E.2020/593, K.2020/1508) iletilmek üzere Fethiye 1. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2019/247, K.2019/484) GÖNDERİLMESİNE,
D. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 30/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.