logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Adnan Görgülü [1.B.], B. No: 2021/13137, 30/4/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ADNAN GÖRGÜLÜ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/13137)

 

Karar Tarihi: 30/4/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Zehra GAYRETLİ

Başvurucu

:

Adnan GÖRGÜLÜ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, idari para cezasına karşı yapılan başvurunun dosya üzerinden incelenmesi nedeniyle sözlü yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, bireysel başvuru konusu olayın meydana geldiği tarihte İzmir'in Konak ilçesinde alkollü içecek satışını da yaptığı bir dükkân işletmektedir.

3. Kolluk görevlileri 1/10/2020 tarihinde, saat 22.00'den sonra işyerinde içki satışı yapıldığına ilişkin tutanak düzenlemiştir. Tutanakta 1/10/2020 tarihinde saat 23.15'te sorumluluk bölgesinde devriye görevinin ifa edildiği sırada başvurucunun işlettiği dükkâna bir kişinin elleri boş olarak girdiğinin ve dükkândan elinde poşetle çıktığının görülmesi üzerine kişinin durdurulduğu, kimlik kontrolü sonucu kişinin isminin M.K. olduğunun anlaşıldığı ve poşetin içinde bir kutu bira tespit edildiği belirtilmiştir. Kolluk görevlilerinin imzaladığı tutanakta M.K.nın imzası yoktur. Tutanakta işyeri yetkilisi sıfatıyla ismi yer alan G.G.nin "İmza atmak istemiyorum." şeklinde bir beyanda bulunduğu ve tutanağı imzalamadığı belirtilmiştir.

4. Kolluk görevlilerinin aynı tarihte düzenlediği Bilgi Alma Tutanağı'nda ise bilgi sahibi sıfatıyla M.K., başvurucuya ait dükkândan nakit para karşılığı kutu bira satın aldıktan sonra çıkışta kolluk görevlilerinin kendisini durdurduğunu, rızasıyla ifade verdiğini beyan ederek belgeyi imzalamıştır.

5. Konak İlçe Emniyet Müdürlüğü, ilgili evrakı Tarım ve Orman Bakanlığı Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığına (Başkanlık) göndermiştir. Başkanlık, başvurucuya gece vakti alkollü içecek satışı yaptığı gerekçesiyle 63.185 TL idari para cezası verilmesine karar vermiş; karar gerekçesinde kolluk görevlilerince düzenlenen tutanağı esas alarak 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu'nun 6. maddesinin beşinci fıkrası, 7. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ve üçüncü fıkrası ile 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 8. maddesinin beşinci fıkrasının (k) bendini dayanak olarak göstermiştir.

6. Başvurucu, karara karşı İzmir 6. Sulh Ceza Hâkimliği nezdinde itirazda bulunmuştur. İtiraz dilekçesinde diğerlerinin yanı sıra cezaya esas alınan tutanağın matbu bir formun doldurulması suretiyle hazırlandığını, somut olayı yansıtmadığını, ayrıca tutanakta işyeri temsilcisi olarak belirtilen G.G.nin içki satışı yapılmadığı, bilgi sahibi olarak gösterilen kişinin içki istediği fakat kendisine satış yapılmadığı, bunun üzerine kızarak işyerinden ayrıldığı şeklindeki beyanının tutanağa yazılmadığını ileri sürmüştür. Sadece M.K.nın soyut beyanına göre ceza uygulanmasının hakkaniyete aykırı olduğunu belirtmiş; bu beyana karşı ifadeleri tutanağa geçirilmeyen G.G.nin tanık olarak dinlenilmesini, bu nedenle incelemenin duruşmalı yapılmasını talep etmiştir.

7. Hâkimlik 25/12/2020 tarihinde itirazın reddine karar vermiş; karar gerekçesinde idari yaptırım kararına dayanak tutanağa ve diğer belgelere göre muterizin alkol satışının yasak olduğu saat 23.15'te alkollü içecek satışı yaptığının tespit edildiğini belirterek idari yaptırım kararında usulsüzlük olmadığı sonucuna varmıştır. Kararda başvurucunun duruşma yapılması ve tanık G.G.nin dinlenilmesi yönündeki talebi hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunmamıştır.

8. Öte yandan M.K. 5/1/2021 tarihinde dosyaya bir dilekçe sunmuştur. M.K. dilekçesinde özetle başvurucuya ait dükkândan içki satın almadığını, olay tarihinde elindeki poşette başka bir dükkândan satın aldığı bira bulunduğu hâlde kolluk görevlilerinin aniden önüne çıkması nedeniyle panikleyerek etrafındaki en yakın dükkân olduğu için başvurucuya ait dükkânın ismini vermek zorunda kaldığını ifade etmiştir.

9. Başvurucu, İzmir 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin kararına karşı itirazda bulunmuştur. İtiraz dilekçesinde; duruşma talebi hakkında bir karar verilmeden dosya üzerinden inceleme yapıldığını, savunma tanığı dinlenmeden karar verildiğini, sadece M.K.nın soyut beyanına dayanılarak idari para cezası uygulandığını vurgulamıştır. Ayrıca bilgi sahibi M.K.nın 5/1/2021 tarihinde dosyaya sunduğu dilekçeye de atıf yapmıştır.

10. Başvurucunun itirazı, itiraza konu kararda usule ve kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle İzmir 7. Sulh Ceza Hâkimliğince reddedilmiştir.

11. Başvurucu 15/2/2021 tarihinde nihai kararı öğrendikten sonra 12/3/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

12. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Sözlü Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

13. Başvurucu, tanık dinlenmesi için duruşma yapılması yönündeki talebi hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunulmadan dosya üzerinden inceleme yapılması nedeniyle aleni (sözlü) yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

14. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, yargılamaya konu uyuşmazlığın ceza hukukunun geleneksel kategorilerinden biri olmayan bir idari para cezasına yönelik olduğunun altı çizilmiş; uyuşmazlık konusunun başvurucunun kişisel özellikleri, davranışları gibi sözlü yargılamayı zorunlu kılan bir olguya dayandığına dair bir iddianın da bulunmadığı ifade edilmiştir.

15. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formunda belirttiği hususları yinelemiştir.

16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan sözlü yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

17. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının temel unsurlarından biri de yargılamanın kamuya açık olarak duruşmalı yapılması ilkesidir. Bunun yanında Anayasa’nın 141. maddesinde de yargılamanın kamuya açık olarak duruşmalı yapılması ilkesi açık olarak belirtilmiştir. Buna göre başvurucu; yargı mercileri önünde davanın dinlenmesi hakkına, bu bağlamda diğer hususların yanı sıra savunma yapma, aleyhindeki ifadeleri dinleme, tanıkları sorgulama veya sorgulatma imkânlarına sahip olmalıdır (Muhsin Hükümdar, B. No: 2016/15853, 7/11/2019, § 37).

18. Bununla birlikte duruşma yapma yükümlülüğü mutlak bir yükümlülük değildir. Anayasa'nın 36. maddesinin suç isnadına ilişkin uyuşmazlıklara dair boyutu geleneksel ceza hukuku kategorilerine dâhil olmayan idari yaptırıma veya vergi cezalarına ilişkin davaları da kapsayacak şekilde, otonom bir biçimde yorumlanmaktadır. Bu sebeple ağırlıkları bakımından farklı nitelikte olan suç isnadına ilişkin uyuşmazlık kategorileri mevcuttur. Adil yargılanma hakkının güvenceleri, ceza hukukunun çekirdeğini oluşturan konularda daha katı bir biçimde uygulanması gerekmekte iken bu kategoriye girmeyen, gerek koruduğu hukuki menfaat gerekse de öngördüğü yaptırım itibarıyla daha hafif nitelikteki dava kategorilerine mutlak surette en katı hâliyle uygulanmaz. Bu sebeple ceza alanındaki her davada duruşma yapılmasının gerekli olmayabileceği kabul edilmelidir (Muhsin Hükümdar, § 38).

19. Gerek hukuk gerekse ceza yargılamalarında duruşma yapılmamasını haklı kılabilecek koşullar ilgili uyuşmazlığın niteliğine ve esas itibarıyla derece mahkemelerince karara bağlanacak meselenin mahiyetine bağlıdır. Bu kapsamda yapılan incelemelerde -duruşma yapılması usul kurallarına göre zorunlu olsun ya da olmasın- davanın açıklığa kavuşturulmasında dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin yeterli olup olmadığı önemlidir. Bunun yanında davada başvurucunun kişisel özellikleri, davranışları gibi sözlü yargılamayı zorunlu kılan olguların bulunup bulunmadığı veya şeklî, sınırlı ve teknik nitelikte bir incelemenin çözüm için yeterli olup olmadığı hususları da değerlendirilmelidir. Bu çerçevede delil ve ifadelerin sözlü olarak sunulmasını, tanıkları sorgulamayı veya sorgulatmayı gerektirecek inandırıcılıkla ilgili sorunların ya da ihtilaflı olayların var olmadığı ve suç isnadında bulunulan kişiye savunmasını yazılı olarak sunma ve aleyhindeki delillere itiraz etme imkânının tanındığı hâllerde duruşma yapılması gerekli görülmeyebilir (Muhsin Hükümdar, § 39).

20. Anayasa Mahkemesi sözlü yargılanma hakkının ilkelerini belirlediği Talet Şanlı ([GK], B. No: 2017/20526, 17/1/2023) kararında adil yargılama hakkının diğer güvencelerine uyulmak kaydıyla usul ekonomisi ve iş yükünün azaltılması gibi amaçlarla bazı yargılamaların duruşmadan istisna tutulmasının ve duruşma yapılmaksızın karara bağlanmasının tek başına ihlale yol açmayacağının altını çizmiştir. Bu bağlamda nihai olarak duruşma yapılmamasının bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedeleyip zedelemediğinin değerlendirileceği vurgulanmıştır (Talet Şanlı, § 52). Anılan kararda Anayasa Mahkemesi hangi durumlarda sözlü yargılamanın gerekli ve zorunlu olabileceğini, hangi durumlarda ise bu yönde bir gereklilik bulunmayabileceğini liste hâlinde belirlemiştir (aynı kararda bkz. §§ 53, 54). Bu çerçevede sözlü yargılama duruşma yapılmasını gerektirecek güvenirlilik (delillerin güvenirliliği, inandırıcılığı, çelişkili tanık ifadesi) sorununun veya tartışmalı olgunun bulunmadığı, önemli bir hukuki veya olgusal mesele içermeyen konularda mahkemelerin adil ve makul bir şekilde dosya üzerinden, tarafların beyanlarına ve diğer yazılı belgelere istinaden davaya ilişkin karar verebileceği durumlarda gerekli görülmeyebilir (Talet Şanlı, § 53).

21. Eldeki başvuruda yargılamaya konu uyuşmazlığın ilgili yargı birimlerince 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca değerlendirildiği vurgulanmalıdır. 5326 sayılı Kanun'un "Başvurunun incelenmesi" kenar başlıklı 28. maddesinin (4) numaralı fıkrası şöyledir:

"Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir örneğini tebliğ eder; talep üzerine veya re'sen tarafları çağırarak belli bir gün ve saatte dinleyebilir. Dinleme için belirlenen günle tebligatın yapılacağı gün arasında en az bir haftalık zaman olmasına dikkat edilir. Dinleme sırasında taraflar veya avukatları hazır bulunur. Mazeretsiz olarak hazır bulunmama, yokluklarında karar verilmesine engel değildir. Bu husus, tebligat yazısında açıkça belirtilir."

22. Somut olayda başvurucunun idari para cezasına ilişkin iddialarını Hâkimlik önünde sözlü olarak dile getirme ve tanık dinletme imkânından yoksun bırakılması nedeniyle sözlü yargılanma hakkına yönelik bir müdahalenin bulunduğu görülmüştür. Hâkimlik, 5326 sayılı Kanun'un 28. maddesinin (4) numaralı fıkrasındaki düzenleme kapsamında kendisine tanınan takdir yetkisini kullanarak başvuruyu duruşma yapmadan incelemiştir. Bu bağlamda müdahalenin kanuni bir dayanağı bulunduğu açıktır.

23. Başvuru konusu para cezalarına ilişkin uyuşmazlıklarda öngörülen duruşma sınırlamasının hafif kabul edilebilecek kabahat olarak nitelendirilen eylemlere ilişkin yargılama süreçlerini hızlandırmayı ve yargının iş yükünü azaltmayı amaçladığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu düzenlemenin meşru bir amaç taşıdığı ve makul sürede yargılanma hakkının sağlanması bakımından gerekli olduğu da kabul edilmelidir (benzer yöndeki bir değerlendirme için bkz. Muhsin Hükümdar, § 44). Bununla birlikte ilgili davanın koşullarında duruşma yapılmamasının haklı olup olmadığı, başvurucunun menfaatlerinin yargılama sürecinde gerçekten gözönüne alınıp alınmadığı ve korunup korunmadığı dikkate alınmalıdır.

24. Somut olayda Hâkimlik, idari yaptırım kararına dayanak tutanağı esas alarak idari yaptırım kararının usul ve kanuna uygun olduğu sonucuna ulaşmıştır. Ancak başvurucu; tutanağın matbu bir formun doldurulması suretiyle hazırlandığını, bu anlamda maddi olayın tutanakta belirtilen şekilde gerçekleşmediğini, nitekim tutanakta işyeri temsilcisi unvanıyla ismi yer alan G.G.nin olayın nasıl meydana geldiğine ilişkin beyanlarının kolluk görevlilerince tutanağa geçirilmediğini ileri sürerek tutanağın içeriğinin gerçekliğini dava konusu yapmıştır. Başvurucu, bu iddiasını temellendirmek üzere G.G.nin tanık olarak dinlenilmesi yönündeki talebini Hâkimliğe iletmiş ancak Hâkimlik başvurucunun talebi hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunmamıştır. Bu noktada G.G.nin tutanağı imzalamadığına da dikkat çekilmelidir. Hâkimlik ayrıca M.K.nın bilgi sahibi sıfatıyla yazılı olarak kolluk görevlilerince alınan beyanına ilişkin tutanağı da dayanak belge olarak kabul etmiştir. Ancak M.K.nın yargılamanın devam eden aşamalarında bu beyanının doğru olmadığı yönünde dava dosyasına bir dilekçe sunduğu vurgulanmalıdır.

25. Hâkimlikçe başvurucuya iddia ve itirazlarını sözlü olarak dile getirme imkânı tanınmadan idare tarafından tanzim edilen bir tutanak ile M.K.nın daha sonra geri aldığı beyanlarına dayanılmak suretiyle karar verildiği anlaşılmıştır. Başvurucu, idari para cezasına karşı sözlü beyanda bulunma ve bu bağlamda tanık dinletme talebini açık ve net şekilde yargılama sürecinde dile getirmiştir. Buna göre delillerin güvenilirliğine yönelik itirazlarını sözlü olarak dile getirme imkânından yoksun bırakılan başvurucunun iddialarını ileri sürme ve savunma yapma noktasında dezavantajlı duruma düşürüldüğü, bu durumun -somut olayın özel koşullarında- bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetinin zedelenmesine neden olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki sözlü yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

27. Başvurucu; iddia ve itirazlarının karar gerekçesinde karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının, tanık dinletme talebi hakkında da herhangi bir değerlendirmede bulunulmaması nedeniyle tanık dinletme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

28. Başvuruda sözlü yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden -yukarıdaki açıklamalar ışığında- başvurucunun diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

III. GİDERİM

29. Başvurucu; ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.

30. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Sözlü yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki sözlü yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,

D. Kararın bir örneğinin sözlü yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İzmir 6. Sulh Ceza Hâkimliğine (2020/5241 D.İş) GÖNDERİLMESİNE,

E. 487,60 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 30/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Adnan Görgülü [1.B.], B. No: 2021/13137, 30/4/2024, § …)
   
Başvuru Adı ADNAN GÖRGÜLÜ
Başvuru No 2021/13137
Başvuru Tarihi 12/3/2021
Karar Tarihi 30/4/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, idari para cezasına karşı yapılan başvurunun dosya üzerinden incelenmesi nedeniyle sözlü yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Sözlü yargılanma hakkı (aleni yargılanma, duruşmada hazır bulunma vs.) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi