|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
|
Raportör
|
:
|
Seda AYHAN
|
|
Başvurucu
|
:
|
Kaya Seyahat Turizm Sanayi Ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
|
|
Vekili
|
:
|
Av. Duygu KILIÇ ÇAYLI
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ihalenin keyfî şekilde ve objektif olmayan gerekçelerle iptal edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ) Genel Müdürlüğünce 21/8/2019 tarihinde kurumda çalışan personelin işe geliş gidişlerinin servis araçlarıyla sağlanması işi ile ilgili olarak ihale gerçekleştirilmiştir. Açık usulle gerçekleştirilen ve yaklaşık maliyeti 31.450.941,25 TL olarak belirlenen ihalede on beş (15) adet ihale dokümanı satın alınmış, yedi (7) istekli tarafından teklif sunulmuş ve bu tekliflerden 30.934.441,00 TL ve 30.884.875,00 TL tutarlı olan iki (2) teklif geçerli teklif olarak kabul edilmiştir.
3. İhale30.934.441,00 TL teklif sunan başvurucu uhdesinde kalmıştır.
4. İdare tarafından 3/10/2019 tarihli karar ile ihalenin iptal edilmesine karar verilmiştir. Kararda, yeterlilik kriterlerini sağlamayanların ve düşük tekliflerin değerlendirme dışı bırakılması neticesinde geçerli kabul edilen iki (2) teklifinyaklaşık maliyete %98 ve %99,42 oranında yakın olduğu, ihalede yeterli rekabetin oluşmadığı,isteklilerce verilen tekliflerin dikkat çekici olması nedeniyle tereddüt oluştuğu, değerlendirme aşamasında ihtiyacın ve işin niteliğinin değiştiğigerekçelerine yer verilmiştir.
5. Başvurucu, 9/10/2019 tarihli dilekçe ile Kamu İhale Kurumuna (KİK) itirazen şikâyet başvurusunda bulunmuştur. KİK 24/10/2019 tarihlikararı ileihalenin iptaline dair kararı iptal etmiştir.
6. 24/10/2019 tarihli iptal kararından sonra İdare ile başvurucuarasında 25/2/2020 tarihinde ihale sözleşmesi akdedilmiş ve işin icrasına başlanmıştır.
7. Bu arada İdare, KİK'in 24/10/2019 tarihli kararına karşı Ankara 11. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Başvurucu yargılama sürecinde müdâhil sıfatıyla davada yer almıştır. Başvurucununbeyanına göre yargılama devam ederken İdare ile başvurucu arasındaiş artışı nedeniyle ek sözleşmeakdedilmiştir.
8. Mahkeme 13/2/2020 tarihinde davanın reddine hükmetmiştir. Kararın gerekçesinde; ihalenin iptaline yol açan gerekçelerin somut ve objektif olmadığı ifade edilmiştir. Mahkeme, değerlendirme dışı bırakılan teklifler dâhil ihaleye sunulan tekliflerin birbirine ve yaklaşık maliyete yakın olduğunu tespit etmiş; bunun ise işin niteliği gereği olduğuna işaret etmiştir. Mahkemeye göre,geçerli olarak kabul edilen iki (2) teklifin oransal olarak yaklaşık maliyete çok yakın olduğu gerekçesiyle ihale iptal edilirken yaklaşık maliyetin altında kalan tekliflerin hangi gerekçeyle değerlendirme dışı bırakıldığına, ihtiyacın ve işin niteliğinin hangi nedenlerle değiştiğine dair açıklama yapılmamıştır. Ayrıca ihalede edinilen doküman sayısı, ihaleye sunulan teklif sayısı ve yapılan değerlendirmeler sonucu geçerli iki (2) teklifin belirlenmesi 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun aradığı anlamda rekabet ortamının sağlandığını göstermektedir. Yeni bir ihale yapıldığında rekabetin ne şekilde gerçekleştirileceğine dair açıklamaya yer verilmemiştir.
9. Mahkemenin kararına karşı İdare tarafından yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay Onüçüncü Dairesi kararın bozulmasına ve dava konusu işlemin iptaline kesin olarak karar vermiştir.Kararın gerekçesi özetle şöyledir:
i. 4734 sayılı Kanun'un 5., 39. ve 40. maddelerine göre ihale yetkilisinin ihale komisyonu kararlarını onaylayıp onaylamama hususunda takdir yetkisi bulunmaktadır. Bu yetki sadece ihale işlemlerinin mevzuata uygunluğunun denetlenmesine yönelik olmayıpaynı zamanda ihale konusu işin özelliklerini, benzer işlere ilişkin diğer ihalelerin sonuçlarını ve ihalede oluşan fiyatın piyasa şartlarına uygun olup olmadığını en iyi bilebilecek durumda olan ihale yetkilisinin idarenin menfaatini korumak amacıyla yerindelik denetimi yapmasına imkân veren bir yetkidir.
ii. İhale yetkilisinin yerindelik denetimi yapma yetkisi -ihaleye katılanlar arasında anlaşmalar yapılması veya bazı katılımcıların ihaleden çekilmeye zorlanmaları veya belli paylar karşılığında piyasa şartlarına uygun olmayan teklifler vermeye ikna edilmeleri mümkün olduğundan- esasen kamu kaynaklarının haksız biçimde özel kişi veya kuruluşlara aktarılmasını önlemek maksadıyla son kez genel bir değerlendirme yapılmasına imkân vermektedir.
iii. Hem hukuka uygunluk hem de yerindelik denetimi neticesinde alınan ihale yetkilisi kararının yargısal denetimi de özellik arz edecektir. Buna göre, ihale yetkilisine tanınan yetkinin onaylamama yönünde kullanılması hâlinde bu yetkinin kamu yararına uygunkullanıldığının ispatı bakımından, ihale yetkilisince hukuken kesin delil niteliği taşıyan belgelere dayanılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Şayet idarece yapılan açıklamalar, sunulan belgeler veya mahkemece resen yapılacak araştırma neticesinde ulaşılan olgular kamu yararına aykırılık bulunmadığını ortaya koyar nitelikte ise somut belge sunulmadığı gerekçesiyle ihalenin onaylanmamasına veya iptaline dair kararlar mahkemelerce iptal edilmemelidir. Mahkeme tarafından ihale yetkilisinin takdir yetkisinin denetiminde 4734 sayılı Kanun'un 5. maddesinde yer alan temel ihale ilkeleri ile hukuki belirlilik ve idari istikrar ilkelerinin dikkate alınması gerekmektedir.
iv. İhale yetkilisince temel ihale ilkeleri gözetilerek takdir yetkisi çerçevesinde yedi teklif verilen ihalede geçerli kabul edilen iki teklifin de yaklaşık maliyete yakın olduğu ve yeterli rekabetin oluşmadığı gerekçesiyle ihalenin iptaline karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
10. Başvurucu, Danıştay Onüçüncü Dairesinin bozma kararından sonra ihale sözleşmesinin feshine karar verildiğini belirtmektedir.
11. Nihai karar, başvurucu vekiline 16/11/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 15/12/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
12. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
13. Başvurucu, ihalenin iptali kararının somut ve objektif gerekçelere dayanmadığını, idareye tanınan takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız bir yetki olmadığını belirtmektedir. Başvurucuya göre, idarenin ihale sürecinde istekliler tarafından yapılan tüm şikâyetleri farklı gerekçeler ile reddetmesi ve bu şekilde ihale sürecinin devamını sağlaması akabindesözleşmenin icrasına başlanmasından sonra ihaleyi iptal etmesi keyfî davrandığını göstermektedir. Başvurucu; ihale sözleşmesinin gereğini yerine getirebilmek için birtakım masraflar yaptığını, ihale sözleşmesinin feshi nedeniyle elde edeceği kârdan mahrum kalması nedeniyle maddi zararlarının olduğunu, yargı kararı nedeniyle sözleşme bedeli kârını tahsil edemediğini belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
14. Başvuru belgelerinin bir örneği, bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Bakanlık görüşünde, başvurucunun ödediği vergilerin iadesi talebiyle açılan davada Vergi Mahkemesi tarafından dava konusu işlemin iptaline ve ödenen ihale karar damga vergisinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iadesine karar verildiğini, istinaf incelemesinin henüz sonuçlanmadığını, başvurucunun sözleşmenin feshi nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararlara ilişkin olarak ise adli veya idari yargıda dava açılmadığını belirtmiştir.Bakanlık, konuyla ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığından temin edilen görüş yazısında ise Bakanlığın görüş yazısında belirttiği hususlara ek olarak, Vergi Mahkemesi kararına istinaden iade işlemlerinin gerçekleştirildiğini, ilgili idarelere ait düzeltme fişlerinin İdareye tebliğ edildiğini ancak başvurucunun düzeltme fişi ile idareye başvuru yapmaması nedeniyle ilgili tutarın idarenin emanet hesabında bekletildiğini beyan etmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
15. Başvurucunun şikâyetlerinin özü esas itibarıyla ihalenin haksız, keyfî bir şekilde ve objektif olmayan gerekçelerle feshine ilişkindir. Bu kapsamda, başvurucunun ihalenin feshi ve sonuçlarına yönelik şikâyetlerinin mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka neden bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
17. Somut olayda, KİK kararına istinaden idare ile başvurucu arasında 25/2/2020 tarihinde ihale sözleşmesi akdedilmek suretiylebaşvurucu tarafından işin ifasına başlanmıştır. Başvurucu,ihale sözleşmesinin feshedildiği tarihe kadar belli bir süre için personel servis araçları sağlanması işini gerçekleştirmiştir. Başvurucuya verilen personel servis araçları sağlanması işinin ekonomik bir değer ifade ettiği ve dolayısıyla mülkiyet hakkı kapsamında olduğu açıktır. Dolayısıyla başvurucunun Anayasa'nın 35. maddesi kapsamında ekonomik bir değer teşkil eden mülkünün var olduğu anlaşılmaktadır.
18. Başvurucunun uhdesinde kalan ihalenin iptal edilmesinin Anayasa’nın 35. maddesi anlamında mülkiyet hakkına müdahale oluşturduğunu belirtmek gerekir. Somut olayda ihalenin iptalinin kamu makamlarının kontrol ve düzenleme yetkisi kapsamında olduğu açıktır. Bu sebeple başvurunun mülkiyetin kullanımını düzenleme ve kontrole ilişkin üçüncü kural çerçevesinde incelenmesi gerekir.
19. Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkı sınırsız bir hak olarak düzenlenmemiş, bu hakkın kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Mülkiyet hakkına müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesi de gözönünde bulundurulmalı, dolayısıyla mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için müdahale kanuna dayanmalı, kamu yararı amacı taşımalı, ayrıca ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılmalıdır (Recep Tarhan ve Afife Tarhan [1. B.], B. No: 2014/1546, 2/2/2017, § 62).
20. 4734 sayılı Kanun'un 39. maddesinde, ihale komisyonu kararı üzerine idarenin verilmiş olan bütün teklifleri reddederek ihaleyi iptal etmekte serbest olduğu, idarenin bütün tekliflerin reddi nedeniyle herhangi bir yükümlülük altına girmeyeceği; ancak, idarenin isteklilerin talepte bulunması hâlinde, ihalenin iptal edilme gerekçelerini talepte bulunan isteklilere bildireceği düzenlenmiştir.Somut olayda başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin 4734 sayılı Kanun'un 39. maddesine dayandığı anlaşılmaktadır.
21. Kamu kurum ve kuruluşlarınca kamu kaynakları kullanılarak yapılan ihalelerde kaynakların etkin ve verimli kullanılması maksadıyla ihalenin her zaman idare tarafından iptal edilebilmesi şeklindeki müdahalenin kamu yararı amacına dayandığı hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Olayda,müdahale ile kamunun zarara uğratılmaması ilkesi çerçevesinde kamu ihalelerinin belirli bir düzen içinde yürütülmesi amaçlanmaktadır.
22. Son olarak kamu makamları, başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyle gerçekleştirilmek istenen amaç ve bu amacın gerçekleştirilmesi için kullanılan araçlar arasında makul bir ölçülülük ilişkisi olup olmadığını değerlendirmelidir. Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşur. Elverişlilik öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahaleyle ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade eder (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2014/176, K.2015/53, 27/5/2015; E.2016/13, K.2016/127, 22/6/2016, § 18; Mehmet Akdoğan ve diğerleri [1. B.], B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 38).
23. Başvurucuya mülkiyet hakkına yapılan müdahaleye etkin biçimde itiraz edebilme, savunma ve iddialarını yetkili makamlar önünde ortaya koyabilme olanağının tanınıp tanınmadığı incelenmelidir. Anayasa'nın 35. maddesi usule ilişkin açık bir güvenceden söz etmez. Bununla birlikte mülkiyet hakkının gerçek anlamda korunabilmesi bakımından bu madde, Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında da ifade edildiği üzere mülk sahibine müdahalenin kanun dışı veya keyfî ya da makul olmayan şekilde uygulandığına ilişkin savunma ve itirazlarını sorumlu makamlar önünde etkin biçimde ortaya koyabilme olanağının tanınması güvencesini kapsar. Bu değerlendirme uygulanan sürecin bütününe bakılarak yapılmalıdır (Züliye Öztürk [1. B.], B. No: 2014/1734, 14/9/2017, § 36; Bekir Yazıcı [GK], B. No: 2013/3044, 17/12/2015, § 71).
24. Somut olayda, başvurucu ihalenin keyfî şekilde ve objektif olmayan gerekçelerle iptal edilmesinden şikâyet etmektedir.4734 sayılı Kanun'un 5. maddesine göre idareler, bu Kanuna göre yapılacak ihalelerde saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği, gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla mükelleftir. İdareninanılan Kanun'un 5. maddesinde yer alan ihale ilkelerini gözeterek ihaleyi onaylamama şeklinde Kanun'un 39. maddesi uyarınca geniş bir takdir yetkisi bulunmaktadır. Bu bağlamda ihalenin iptal nedeninin varlığı öncelikle idare tarafından ortaya konulacak ve bu işleme karşı yargısal denetim mekanizması işletilebilecektir. Ayrıca kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanmasının sağlanması amacıyla ihaleyi onaylamama yönünde idarenin takdir yetkisinin bulunduğu Danıştayın yerleşik içtihadı ile de kabul edilmektedir.
25. İhale, başvurucunun itirazen şikâyet başvurusunun kabulüne dair KİK kararına istinaden başvurucu uhdesinde kalmıştır. İdare tarafından,KİK'in bu kararına karşı dava açılmıştır. Bu kapsamda ihalenin başvurucu uhdesinde kalması, söz konusu ihalenin kesinleştiği şeklinde değerlendirilemeyecektir. İhalenin yargılama süreci sonunda mahkeme kararı ile iptal edilebileceği ve bu karar üzerine İdare ile akdedilen ihale sözleşmesinin feshedilerek tasfiye kararı verilebileceği ihale şartlarını kabul eden başvurucu tarafından tamamen öngörülemez veya keyfî bir işlem olarak değerlendirilemez.
26. Olayda ihale, geçerli olarak kabul edilen iki (2) teklifinyaklaşık maliyete%98 ve %99,42 oranında çok yakın olduğu ve yeterli rekabetin oluşmadığı, işin niteliğinin araç çeşitleri ve sayısı bakımından değiştiği gerekçeleriyle iptal edilmiştir. Yargısal denetimden geçen işlem,hizmeti yürütmekle mükellef işin sahibi idare ihale konusu işin mahiyetini ve piyasa şartlarını en iyi bilebilecek konumda olduğundan hukuka uygun bulunmuştur. Bu aşamada toplum yararına dayalı meşru amacın belirlenmesinde idari makamların geniş takdir yetkisi bulunduğu belirtilmelidir.İhalenin iptaline dayanak olan olgular İdare tarafından ortaya konulmuş ve yargısal incelemeden geçerek hukuka uygun bulunmuştur. Bu kapsamda, idarenin takdir yetkisinin kullanılması ile kamu yararının belirlenmesine ilişkin değerlendirmelerde bariz bir takdir hatası veya açık keyfîlik bulunduğu söylenemeyecektir. Bunun yanında, başvurucuya söz konusu yargısal süreçte mülkiyet hakkının gerektirdiği yeterli usule ilişkin güvencelerin de sağlanmış olduğu görülmektedir.
27. Son olarak müdahalenin sebep olduğu sonuçlara bakılmalıdır. Başvurucunun, ihale sözleşmesinin akdedilmesi ve işin icrasına başlanmasıyla ekonomik bir beklenti içine girdiğinden, sözleşmeye konu işin ifasına yönelik harcamalar yaptığından, 30.934.441,00 TL bedelli sözleşme nedeniyle 293.260,00 TL sözleşme damga vergisi, 176.020,00 TL ihale kararı damga vergisi;ilave iş artışınedeniyle 58.651,64 TL sözleşme damga vergisi ve 35.230,36 TL ihale kararı damga vergisi ödediğinden, ihalenin feshi nedeniyle sözleşme bedeli kârını tahsil edemediğinden şikâyet ettiği görülmektedir. Başvurucuya göre İdare uhdesinde kalan bu ödemeler haksız kazanç niteliğindedir.
28. Öncelikle başvurucunun yaptığı harcamalar ve oluşan kâr kaybı yönünden uğradığı zararın tazminine yönelik dava açıp açmadığı noktasında formda herhangi bir açıklama yapılmadığı görülmüştür. Bu sebeple Anayasa Mahkemesi bu yönden bir değerlendirme yapmayacaktır. Kaldı ki bu iddialar yönünden başvurucunun her zaman ayrı bir dava açma imkânına sahip olduğu izahtan varestedir. Öte yandan başvurucu, yargı sürecinin kesinleşmesiyle sözleşme ve iş artışına ilişkin ek sözleşme nedeniyle ödediği damga vergisi ve ihale kararı damga vergisinin iadesi için düzeltme ve şikâyet başvurusunda bulunmuş; başvurunun zımnen reddi üzerine açılan dava sonucunda ihale kararı damga vergisinin tamamının, sözleşme damga vergisinin ise hükmünden faydalanılmayan kısmının tahsil tarihinden itibaren tecil faizi oranına göre hesaplanacak faiziyle birlikte başvurucuya iadesine karar verilmiştir. Karar, temyiz incelemesinden geçerek kesinlemiştir. Diğer yandan, başvurucunun sözleşmenin feshine kadar geçen süre zarfında işin ifası nedeniyle elde etmesi gereken hak edişlerin tarafına ödenmesini talep edebileceği de vurgulanmalıdır. Ayrıca, başvurucunun sözleşmenin gerçekleştirilen kısmı yönünden hak edişlerinin ödenmediğine dair bir iddiasının da olmadığının altı çizilmelidir.
29. Sonuç olarak ihalenin iptal edilmesinin başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklemediği değerlendirilmiştir. Başka bir ifade ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması ile kamu yararı arasında olması gereken adil denge bozulmamış olup mülkiyet hakkına yapılan müdahale ölçülüdür. Bu durumda başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edilmediği açıktır.
30. Açıklanan gerekçeyle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 18/11/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.