|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
|
Raportör
|
:
|
Mustafa Erdem ATLIHAN
|
|
Başvurucu
|
:
|
Ömer Faruk GÜLER
|
|
Vekili
|
:
|
Av. Sinan TOPÇU
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza davasında cezayı azaltabilecek ya da ortadan kaldırabilecek bir olgunun araştırılması talebinin reddedilmesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) A.K. ve Y.K. ile başvurucu hakkında başlatılan soruşturma sürecinde evrakı tefrik edilen başvurucu hakkında soruşturma işlemlerine devam edilirken diğer şüpheliler için uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçunu işledikleri gerekçesiyle iddianame düzenlenerek 29/3/2017 tarihinde yargılanmalarına başlanmıştır. Başvurucu hakkında gerçekleştirilen soruşturmanın sonuçlanması üzerine Başsavcılık, başvurucunun da aynı suçu işlediği gerekçesi ve cezalandırılması talebiyle 6/7/2017 tarihinde iddianame düzenlemiştir. Başvurucu için hazırlanan iddianamenin kabulüyle açılan kamu davası, A.K. ve Y.K.nın yargılandıkları davayla birleştirilerek Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülmeye başlanmıştır.
3. Yargılama sürecinde başvurucunun beyanları şöyledir:
i. Yargılamanın 27/4/2017 tarihli birinci celsesinde henüz soruşturması devam ettiği için tanık sıfatıyla vermiş olduğu beyanında başvurucu; arkadaşı ve arkadaşının amcası olan A.K. ile Y.K.yı mahalleden tanıdığını, olay tarihinden önceki günlerde iki üç kez Y.K.nın ona teslim ettiği katlanmış A4 kağıdı şeklindeki poşetleri M.G.ye götürdüğünü, götürdüğü bu poşetlerin içinde ne olduğunu bilmediğini ifade etmiştir.
ii. Başvurucu; yargılamanın 15/8/2017 tarihli 4. celsesinde suça sürüklenen çocuk sıfatıyla yaptığı savunmasında olay günü M.G.ye götürdüğü pakette uyuşturucu olduğunu daha sonra polisten öğrendiğini, ayrıca bu olay sırasında ceketinin cebinden bir miktar uyuşturucu madde ele geçirildiğini, kendisinin uyuşturucu madde kullanmadığını, birkaç kez Y.K.nın ricası üzerine birtakım kişilere belgeler götürdüğünü ancak kimseye uyuşturucu madde götürmediğini beyan etmiştir.
iii. Başvurucu, Mahkemede yapılmış olan yargılamanın devamında ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinde (İstinaf Dairesi) gerçekleştirilen istinaf aşamalarının 12/9/2019 tarihli celsesine -Yargıtay bozmasından sonraki karar celsesidir- kadar yukarıda vermiş olduğu beyanına uygun bir olay anlatımıyla savunmasını yapmıştır. 12/9/2019 tarihli celsede başvurucu, olay öncesinde iki defa Y.K. tarafından kendisine verilen ve içlerinde ne olduğu bilmediği şeyleri kendisine söylenen kişilere götürdüğünü, sonrasında götürmesi için kendisine verilen şeyin uyuşturucu olduğunun Y.K. tarafından söylenmesi üzerine artık bu işi yapmak istemediğini söylemesi üzerine Y.K.nın bu işe devam etmezse annesini ve kardeşlerini öldüreceğini söyleyerek onu zorlaması ve tehdit etmesi nedeniyle bu eylemi gerçekleştirdiğini ilk defa ileri sürmüştür.
4. 14/10/2019 tarihli temyiz dilekçesinde ve bireysel başvuru formunda başvurucunun tehdit ve zorlama yüzünden uyuşturucu madde taşıdığı iddiası yanında yargılama sonrası diğer sanıklardan Y.K.nın akrabaları tarafından başvurucunun ailesinin ölümle tehdit edilerek başvurucunun suçu üstlenmesi istenildiği, başvurucunun anne ve babası tarafından bu tehdit nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu ve şahıslar hakkında açılan kamu davasının Asliye Ceza Mahkemesinde görülmekte olduğunun da bildirildiği ve bu durumun başvurucu vekili tarafından 12/9/2019 tarihli celsede İstinaf Dairesine yazılı savunma yoluyla da sunulduğu ifade edilmiştir. İstinaf Dairesine verildiği ileri sürülen bu yazılı savunma dilekçesi başvuru formu ekinde Anayasa Mahkemesine sunulmamıştır.
5. Asliye Ceza Mahkemesince gerçekleştirilen yargılama neticesinde verilen 23/1/2020 tarihli kararla sanıklar A.K. ile Y.K.nın akrabası olan M.K.nın başvurucunun anne ve babasına, çocukları olan başvurucunun mahkemede ifadesini değiştirmesi gerektiğini belirtip "Eğer ifadesini değiştirmez ise bu işin sonu kötüye gider." şeklinde sözler söyleyerek tehdit ettiği gerekçesiyle basit tehdit suçundan cezalandırılmasına karar verildiği ancak kararın istinaf incelemesinde bozulduğu ve kesinleşmediği görülmüştür.
6. Yargılama sırasında tanık olarak dinlenmiş olan M.G.nin beyanlarında, sanıklar A.K. ve Y.K.yı tanımadığını ancak başvurucuyu tanıdığını ve olaydan önceki tarihlerde ondan istediğinde başvurucunun Y.K.dan aldığı uyuşturucuları kendisine getirdiğini, olay günü de arkadaşları ile birlikte uyuşturucu madde kullanmayı düşünmesi nedeniyle başvurucuyu telefonla arayarak uyuşturucu madde temin edip edemeyeceğini sorduğunu, başvurucunun yönlendirmesi üzerine Y.K.ya telefon ederek konuştuklarını, Y.K. ile aralarında anlaşmaları üzerine bir emlakçı dükkanı önünde başvurucu ile buluşarak ondan 20 TL karşılığında bir paket esrar satın aldığını ve yanındaki arkadaşlarının da başvurucudan üç paket esrar aldığını, arkadaşlarıyla başvurucu arasında çıkan tartışmadan haberi olmadığını, aynı gün tekrar başvurucuyu arayarak ondan esrar istediğini, onun yönlendirmesi üzerine Y.K. ile yine telefonda görüştüklerini , başvurucu ve yanındaki A.K. ile buluştukları marketin önünde parayı A.K.ya verdiği anda polis tarafından yakalandıklarını ifade etmiştir.
7. Yargılama süreci şöyledir:
i. Mahkemece yargılama, üçü başvurucu hakkındaki dosyanın birleştirilmesinden sonra olmak üzere toplam altı celsede bitirilmiştir. Mahkemece 12/10/2017 tarihli kararla başvurucunun uyuşturucu madde ticareti suçundan 10 yıl hapis ve ayrıca adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
ii. Anılan mahkeme kararının istinaf incelemesini yapan İstinaf Dairesi, bu aşamada altı celsede yargılamayı bitirmiş ve 19/9/2018 tarihinde başvurucunun 4 yıl 2 ay hapis ve adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Mahkeme ile İstinaf Dairesi kararı arasında fark yaratan olgunun istinaf aşamasında başvurucunun diğer sanıklar A.K. ile Y.K.nın talimatları doğrultusunda hareket ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmaması sebebiyle uyuşturucu madde ticaretine ilişkin ağırlaştırıcı bir nedenin başvurucuya uygulanamayacak olması ile başvurucunun suç haberi alındıktan sonra gönüllü olarak diğer suç ortağı Y.K.nın suçunun meydana çıkmasına hizmet ve yardım etmesi nedeniyle hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasının olduğu görülmüştür.
iii. İstinaf Dairesi kararının temyiz incelemesini yapan Yargıtay, 21/3/2019 tarihli ilamıyla başvurucu hakkındaki hükmün bozulmasına karar vermiştir. Yargıtay bozma ilamının gerekçesi, olay tutanağı ile tanık M.G.nin istikrarlı beyanları ve bu beyanları doğrulayan HTS kayıtları ve tüm dosya kapsamına göre koşulları oluşmadığı hâlde başvurucu hakkında etkin pişmanlık hükmünün uygulanmış olmasıdır.
iv. Yargıtay bozma ilamı sonrasında İstinaf Dairesince, -iki celse daha gerçekleştirerek- 12/9/2019 tarihinde Yargıtay bozma ilamına uygun bir karar oluşturulmuş ve başvurucu hakkında netice olarak 8 yıl 4 ay hapis ve ayrıca adli para cezasına hükmedilmiştir. Bu karar temyiz edilmiş ve Yargıtay 9/11/2020 tarihli ilamıyla yerinde görülmeyen temyiz istemlerinin esastan reddine karar vermiştir.
8. Başvurucunun atılı suçtan cezalandırılmasına karar verilmiş olan İstinaf Dairesi karar gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:
"...Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'ndan celp edilen HTS kayıtlarının tetkikinden; ...sanık Y.[K.] ile suça sürüklenen çocuk ..[başvurucu] arasında dönem içerisinde toplam 508 görüşme ve mesajlaşmanın, olay günü 36 görüşme ve mesajlaşmanın, olay saati civarında ise 10 görüşme ve mesajlaşmanın ve sanık Y.[K.] ile tanık M.G. arasında ise dönem içerisinde toplam 20 görüşme ve mesajlaşmanın, olay günü ise 3 adet görüşmenin gerçekleşmiş olduğu anlaşılmıştır. ...olay tutanağı ile hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayrı soruşturma yürütülen M.G.'in istikrarlı beyanları ile bu beyanları doğrulayan HTS kayıtları ve tüm dosya kapsamına göre atılı eylemi sübuta eren suça sürüklenen çocuk hakkında .. etkin pişmanlık hükmü ... uygulanma koşullarının oluşmadığının kabulü ile suça sürüklenen çocuğun ... cezalandırılmasına..."
9. Başvurucu, nihai hükmü 5/12/2020 tarihinde öğrendikten sonra 24/12/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
10. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama İlkelerinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
11. Başvurucu; tehdit ve zorlama yüzünden uyuşturucu maddeyi taşıdığı, ailesinin de diğer sanıkların akrabası tarafından başvurucunun mahkemede ifadesini değiştirerek suçu üstlenmesi yönünde tehdit edildiği ve bu sebeple yargılandığı yönündeki iddia ve savunmalarına ilişkin araştırma yapılmaksızın karar verilmiş olması nedeniyle savunma hakkının ve kanun önünde eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, öncelikle başvuruda kabul edilebilirlik şartlarının karşılanıp karşılanmadığının incelenmesi gerektiğini ve başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü koşullarının gözönüne alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
12. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri yönünden incelenmiştir.
13. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen iddialara ilişkin birçok başvuruda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Bu kapsamda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin şikâyetlerin Anayasa Mahkemesi tarafından incelendiği, başvuruculara delillerini sunma ve inceletme noktasında mahkemelerce uygun imkânların tanınması gerektiği, tarafların dinlenilmemesi ve taraflara delillere karşı çıkma imkânı verilmemesinin yargılama faaliyetinin hakkaniyete aykırı hâle gelmesine neden olabileceği vurgulanarak ilgili Anayasa kurallarının yorumlandığı anlaşılmaktadır (çok sayıda karar arasından bkz. Yaşasın Aslan [2. B.], B. No: 2013/1134, 16/5/2013, §§ 32-37; Yüksel Hançer [1. B.], B. No: 2013/2116, 23/1/2014, §§ 18, 19; Cezair Akgül [1. B.], B. No: 2014/10634, 26/10/2016, §§ 27-31; Ruhşen Mahmutoğlu [1. B.], B. No: 2015/22, 15/1/2020, § 56).
14. Somut olayda başvurucunun uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan mahkûm olmasında dayanılan deliller tanık M.G.nin beyanları ile bu beyanları doğrulayan HTS kayıtlarıdır. Gerekçeli kararda tanık M.G.nin başvurucudan daha önce de uyuşturucu madde satın aldığı, uyuşturucu madde kullanmak istediğinde önce başvurucuyu aradığı ve onun yönlendirmesi üzerine diğer sanığa telefon ettiğine ilişkin beyanlarının mahkûmiyet kararına götüren önemli ağırlıkta delil kabul edildiği anlaşılmıştır. Dosyada diğer sanık Y.K. ile başvurucu arasında dönem içerisinde toplam 508 görüşme ve mesajlaşmanın, olay günü 36 görüşme ve mesajlaşmanın, olay saati civarında ise 10 görüşme ve mesajlaşmanın yapılmış olduğuna ilişkin tespit olduğuna dikkat çekilmiştir. Başvuruya konu yargılama sürecine bir bütün olarak bakıldığında başvurucuya delillere ilişkin iddia ve itirazlarını ileri sürme imkânı verilerek yargılamaya aktif katılımının sağlandığı görülmüştür.
15. Mahkûmiyet hükmüne esas alınan diğer deliller gözetildiğinde Yargıtayın bozma kararı sonrası verilen istinaf kararına kadar, içinde ne olduğunu bilmediği poşetleri/katlanmış kâğıtları rica üzerine birtakım şahıslara götürdüğü savunmasını yapmış olan (bkz. §§ 3i, 3ii) ve diğer sanıkların tehdit ya da zorlaması ile uyuşturucu madde taşıdığından bahsetmeyen başvurucunun bu iddiasına ilişkin olarak bir araştırma yapılmamış olmasının ya da diğer sanıkların yakını tarafından suçu üstlenmesi yönünde tehdit edilmiş olmasına ilişkin devam eden yargılama sürecinin beklenmemiş olmasının yahut bu konuda delil toplanmamış olmasının başvurucu beyanlarının mahkûmiyetine belirleyici nitelikte esas olmadığı gözetilerek bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelemediği anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun usule ilişkin imkânlar konusunda iddia makamına nazaran dezavantajlı bir konuma düşmediği, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.
16. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
17. Başvurucunun; şüpheden sanık yararlanır ilkesinin dikkate alınmaması, hükme esas alınan delillerin hatalı nitelendirilmesi ve haksız yere ceza verilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının Ahmet Sağlam ([2. B.], B. No: 2013/3351, 18/9/2013, §§ 43-46) kararı doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 18/11/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.