TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
CUMALİ PUSAT BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/38859)
Karar Tarihi: 18/10/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Volkan ÇAKMAK
Başvurucu
Cumali PUSAT
Vekili
Av. Önder ÖZDERYOL
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, gözaltı sürecinde kötü mualemeye maruz kalınması nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde astsubay rütbesiyle görev yapmakta iken Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyeliği isnadıyla 18/7/2016 tarihinde gözaltına alınmıştır. Ankara İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne (TEM) götürülen başvurucunun 23/7/2016 tarihinde yapılan sorgusunun ardından tutuklanmasına karar verilmiştir. Başvurucu; sorgusu sırasında işkence, kötü muamele gördüğü yönünde bir iddiada bulunmamıştır.
3. Başvurucunun gözaltında tutulduğu 18/7/2016 ile 23/7/2016 tarihleri arasında hakkında düzenlenen genel adli muayene raporlarının ilkinde başvurucunun şikâyetinin olmadığı, darp ve cebir izine rastlanmadığı belirtilmiş; takip eden raporlarda daek bulgu olmadığı, önceki muayeneye göre bir farklılık bulunmadığı, yeni bi darp ve cebir izine rastlanmadığı tespitleri yapılmıştır.
4. Başvurucu 14/2/2020 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) nezdinde gözaltında tutulduğu dönemde sözlü şiddete ve burnu, kaburga kemikleri kırılacak şekilde fiziksel şiddete maruz kaldığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştur. Başsavcılık, yürüttüğü soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığı sonucuna ulaştığını ifade ettiği 15/4/2020 tarihli kararının gerekçesinde, adli raporlarda darp, cebir izi tespit edilmediğini ve başvurucunun kötü muamele iddialarının yeterli delille desteklenmediğini belirtmiştir. Başvurucunun söz konusu karara dair itirazı Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından reddedilmiştir.
5. Başvurucu, nihai kararı 18/11/2020 tarihinde tebellüğ etmesinin ardından 18/12/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
7. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
8. Başvurucu; gözaltında tutulduğu dönemde fiziksel şiddete maruz kaldığını, vücudunun çeşitli bölgelerinde kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığını, sözlü/psikolojik şiddet gördüğünü, hakkında düzenlenmiş sadece 23/7/2016 tarihli iki rapor bulunduğunu, bu raporlarda da darp ve cebir izi yönünden tam bir belirleme yapılmadığını ileri sürmüştür. Konuya ilişkin insan hakları yargısı içtihadını sunan Adalet Bakanlığı, başvurucunun gözaltına alınmasından uzun bir süre sonra kötü muamele iddiasında bulunduğunu, bu süreçte doktor raporlarının incelendiğini, adli makamların tespitinden ve ulaştığı sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığını beyan etmiştir. Başvurucu, karşı beyan dilekçesinde başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.
9. Başvuru, kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.
10. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle negatif yükümlülük olarak kamu otoritelerinin kişilerin fiziksel ve ruhsal olarak zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirdiği gibi ayrıca pozitif yükümlülük olarak devlete kişilerin işkence ve eziyete ya da insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza veya muameleye maruz bırakılmalarını engelleyecek tedbirler alma ödevi yüklemektedir. Sınırları belli bazı durumlarda, mevzuata uygun olarak ve sadece kaçınılmaz hâllerde aşırı olmaması koşuluyla güvenlik güçleri tarafından fiziksel güce başvurulmasının kötü muamele olmadığı kabul edilmektedir. Kötü muamele iddiaların savunabilir olduğundan ve dolayısıyla bu iddialara ilişkin derhâl resmî bir soruşturma başlatılması gerekliliğinden söz edilebilmesi için iddiaların güçlü bir dayanak ile birlikte yetkili merciler nezdinde dile getirilmesi gerekmektedir. Söz konusu gereklilik sağlanmadığında mağdur olduğunu ileri süren kişilerin etkili soruşturma yürütülmesine ilişkin meşru bir beklentiye girebileceklerini söyleyebilmek mümkün değildir (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, Beyza Metin, B. No: 2014/19426, 12/12/2018).
11. Somut olayda başvurucunun FETÖ/PDY mensubu olduğu şüphesiyle darbe teşebbüsünden hemen sonra gözaltına alındığı anlaşılmıştır. Başvurucu, kendisine yumruk ve tekme ile fiziksel şiddet uygulandığını, kalıcı şekilde yaralandığını ileri sürmekte ise de hakkında düzenlenen genel adli muayene raporlarında darp ve cebir izine rastlanmadığı belirtilmiştir. Başvurucunun maruz kaldığını iddia ettiği, fiziksel şiddet eylemi ile hekim muayenesi sonunda yapılan tespitin uyumlu olduğu söylenemez. Ayrıca başvurucunun iddia ettiğinin aksine hakkında düzenlenmiş 23/7/2016 tarihli iki rapor değil 18/7/2016 ile 23/7/2016 tarihleri arasında kalan günleri kapsayacak şekilde ayrı ayrı düzenlenmiş raporlar bulunmaktadır. Bu bağlamda gözaltına alındığı, gözetim altında tutulduğu dönemde hakkında düzenlenen tıbbi raporlar uyarınca vücudunda darp ve cebir izine rastlanmayan başvurucu için kötü muamele bağlamında bir müdahalenin varlığından söz edilmesi adına yeterli emare olduğu söylenemez. Başvurucu ayrıca maruz kaldığı muamelenin doktorlar tarafından bilinmesine karşın raporlara geçirilmediğini belirtmekte ise de kötü muamele iddialarını destekleyen bir delil/emare (bir başkasının beyanı vs.) ortaya koyamamıştır. Yine başvurucunun sözlü/psikolojik şiddet iddialarını destekleyen bir veri dosya kapsamında bulunmamaktadır. Ayrıca tüm bu tespitlere ek olarak kötü muamele iddialarının özen yükümlülüğü ile bağdaşmayacak şekilde, gözaltına alınmanın üzerinden uzun (üç yılı aşkın) bir süregeçtikten sonra ileri sürülmesi de -hâlihazırda tıbbi raporlarla açıkça çelişen- kötü muamele iddialarının ciddiyeti üzerinde haklı bir şüphe uyandırmaktadır. Sonuç itibarıyla başvurucunun kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin savunulabilir bir iddia ortaya koyamadığı kanaatine ulaşılmıştır.
12. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 18/10/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.