TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
HÜSEYİN DOĞAN VE YUSUF KAYA BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/4741)
Karar Tarihi: 5/10/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Hasan HÜZMELİ
Başvurucular
1. Yusuf KAYA
Vekili
Av. Gülşah KAYA
2. Hüseyin DOĞAN
Av. Mustafa ERDOĞDU
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, idarece önceden belirlenen yerler dışında basın açıklamasına katıldıkları gerekçesiyle emre aykırı davranıştan idari para cezası uygulanmasının başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
2. Bir sendika, yapılacak olan toplu iş sözleşmesi hakkında bilgilendirme yapılması amacıyla stant kurmak için Mersin Valiliğine bildirimde bulunmuştur. Başvurucular da 24/7/2019 tarihinde kurulan stantta ilgili sendikanın Mersin şube başkanı olan Y.B.nin yaptığı basın açıklamasına katılmıştır.
3. Valiliğin 9/1/2019 tarihli kararına aykırı olarak, önceden idarece belirlenen alanlar dışında yapılan bir basın açıklamasına katıldıkları gerekçesiyle başvurucular hakkında30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca emre aykırı davranışta bulunmaktan 320 TL idari para cezası uygulanmıştır.
4. İdari para cezalarına yapılan itirazları inceleyen ilgili sulh ceza hâkimlikleri, başvurucular hakkında uygulanan idari para cezalarının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle farklı tarihlerde itirazları kesin olarak reddetmiştir. Hâkimlik itirazın reddine ilişkin gerekçesinde ayrıca başvuruya konu basın açıklamasının idarece basın açıklaması yapılmak için önceden belirlenen alanlarda yapılmadığını vurgulamıştır.
5. Başvurucular, nihai hükümleri 7/1/2020 ve 10/1/2020 tarihlerinde öğrendikten sonra (27/1/2020 ve 10/2/2020 tarihlerinde) süresi içinde başvuru yapmıştır. 2020/7719 numaralı başvurunun 2020/4741 numaralı başvuru ile birleştirilmesine Komisyonca karar verilmiştir. Başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
6. Başvurucular, yapılacak toplu iş sözleşmesi hakkında kamuoyunu bilgilendirme faaliyeti için Mersin Valiliğinin uygun bulmasıyla sendika tarafından kurulan stantta görev aldıklarını, somut olayda basın açıklaması yapılmayıp basına demeç verildiğini, sendikal bir faaliyet nedeniyle haklarında idari para cezası uygulanması nedeniyle örgütlenme hakkı, ifade hürriyeti ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının, itirazlarının gerekçesiz şekilde reddedilmesi nedeniyle de gerekçeli karar haklarının ihlal edildiğinden yakınmıştır.
7. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, uygulanan idari para cezasının anayasal önemden yoksun olması nedeniyle başvurunun kabul edilebilir olmadığı belirtilmiştir. Ayrıca başvurucuların idarece önceden belirlenen toplantı ve gösteri mekânları dışında ve idareye bildirimde bulunmadan basın açıklamasına katılmaları nedeniyle idari para cezasının uygulandığı açıklanmıştır. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı cevaplarında basın açıklamasının 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu kapsamında değerlendirilemeyeceğini vurgulayarak bireysel başvuru formundaki iddialarını tekrar etmiştir.
8. Başvurucuların ihlal iddiaları bir bütün olarak toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında incelenmiştir (benzer değerlerlendirme için bkz. Akın Fener ve diğerleri, B. No: 2017/22695, 14/4/2022, § 37; Gülfidan Yıldırım, B. No: 2014/12290, 19/7/2017, § 22; Zülküf Yıldız ve diğerleri, B. No: 2019/35399, 16/3/2022, § 30; sendika hakkının kapsamı için bkz. Mehmet Emin Teyfur ve diğerleri, B. No: 2015/18147, 3/11/2022, §§ 33-52; Tayfun Cengiz, B. No: 2013/8463, 18/9/2014, §§ 30-32).
9. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir. 5326 sayılı Kanun'un 32. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı değerlendirilmiştir. Müdahalenin kamu düzeninin korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır. Bu belirlemenin ardından idarece önceden belirlenen mekânlar dışında bir basın açıklamasına katıldıklarından bahisle başvuruculara idari para cezası verilmesinin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu yönünden bir inceleme yapılacaktır.
10. Anayasa Mahkemesi daha önce birçok kararında; barışçıl bir basın açıklamasının katılımcılarına idarece verilen idari para cezasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik bir müdahale olduğunu (Dursun Soydan ve diğerleri, B. No: 2015/2948, 14/11/2018, § 39; Songül Eriş ve Bedriye Kuş, B. No: 2020/38552, 30/3/2022, § 28; Canan Yüce ve diğerleri, B. No: 2020/37789, 4/7/2022, § 24), hafif nitelikte de olsa bir idari para cezasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını kullanan kişilerde caydırıcı etki doğurabileceğini kabul etmiştir (Rıza Gökçen Erus ve diğerleri, B. No: 2014/17391, 19/4/2018, § 55; Dursun Soydan ve diğerleri § 63; Canan Yüce ve diğerleri § 40). Bu nedenle Anayasa Mahkemesi -somut olayda olduğu gibi- basın açıklamasına yönelik bir müdahalenin varlığı hâlinde eylem nedeniyle kamu düzeninin bozulup bozulmadığı, bozulma tehlikesinin bulunup bulunmadığı ya da böyle bir tehlikenin ortaya çıkıp çıkmadığını incelemiştir (Dursun Soydan ve diğerleri, § 57; Songül Eriş ve Bedriye Kuş, § 49; Rıza Gökçen Erus ve diğerleri, § 63). Anayasa Mahkemesi yerleşik içtihatlarında; usulüne uygun olarak verilmiş bir emre aykırı davranışın varlığını tek başına temel hak ve özgürlüklere müdahale için yeterli olmadığını açıklamıştır. Ayrıca temel hakka müdahaleyi haklı kılacak meşru gerekçe ile çatışan hak ve özgürlük değerleri arasında kurulan adil bir dengenin kamu gücünü kullanan yetkili mercilerin kararlarında ortaya konulması gerektiği vurgulamıştır (birçok karar arasında bkz. Dilan Ögüz Canan [GK], B. No: 2014/20411, 30/11/2017 §§ 51, 53; Songül Eriş ve Bedriye Kuş §§ 49, 50; Zülküf Yıldız ve diğerleri, § 53; Rıza Gökçen Erus ve diğerleri, §§ 52, 56, 68, 73; farklı bağlamda benzer değerlendirme için bkz. İsmail Sarıkabadayı ve diğerleri, B. No: 2016/23696, 8/6/2021, § 45).
11. Somut olayda basın açıklaması barışçıl şekilde tamamlanmış ve bu esnada kolluk güçleri tarafından müdahale edilmesini gerektirecek bir durum yaşanmamıştır. İdarenin tutanaklarında ya da yargı mercilerinin kararlarında, katılımcı olan başvurucuların kamu düzenini bozduğu ya da bu yönde ciddi bir tehlike doğurduğu yönünde herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Ayrıca başvurucuların basın açıklamalarını organize eden ya da yöneten konumunda olduklarına dair bir tespit de bulunmamaktadır. Dolayısıyla katıldıkları basın açıklamasının sadece idarece önceden belirlenen yerlerden olmaması nedeniyle başvurucular hakkında idari para cezası uygulandığı görülmüştür.
12. Anayasa Mahkemesi Şerafettin Can Atalay (B. No: 2021/9387, 19/1/2023) kararında, katılımcılarca tercih edilen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme mekânının önceden belirlenen yer ve güzergâhlardan olmadığı şeklinde ilgili ve yeterli olmayan bir gerekçeyle idarece reddedilmesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını ihlal ettiği sonucuna varmıştır (mekân tercih etme serbestîsine ve kamu makamlarınca sınırlanmasına ilişkin ayrıntılı açıklamalar için bkz. Şerafettin Can Atalay §§ 36-42). Kaldı ki somut olayda sendikanın anılan yerde stant kurma talebine ilişkin idarece olumsuz bir cevap da verilmemiştir.
13. İncelenen başvuruya konu somut olay yukarıdaki kararda belirtilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde ne idarece düzenlenen tutanakta ne de derece mahkemesinin kararlarında başvuruya konu idari para cezalarının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığına ve yarışan haklar arasında adil bir denge kurulduğuna ilişkin ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya konulduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla müdahalenin demokratik toplum gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
14. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
15. Başvurucular, ihlalin tespiti, idari para cezasının iptali ile farklı miktarlarda manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019,§§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Mersin 1. Sulh Ceza Hâkimliğine (2019/4165 D. İş) ve Mersin 4. Sulh Ceza Hâkimliğine (2019/4290 D. İş) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvuruculara ayrı ayrı ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 5/10/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.