Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Fatih ALKAN
|
Başvurucu
|
:
|
Ali ÖZ
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, infaz hâkimliğine yapılan şikâyetin esasa girilmeden reddedilmesi nedeniyle haberleşme hürriyeti ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, başvuruya konu olayın gerçekleştiği tarihte Akşehir T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Kurum) hükümlü olarak bulunmaktadır. Bir başvurusuna istinaden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden (AİHM) başvurucuya gönderilen mektup, Kurum tarafından incelenmiş ve 29/11/2019 tarihinde kendisine teslim edilmiştir. Başvurucu, söz konusu mektubun içinde yer alan ve ek olarak gönderildiğini düşündüğü bir kısım evrakın kendisine teslim edilmediğini ileri sürerek eksik evrakın teslim edilmesi talebiyle Kurum Müdürlüğüne 2/12/2019 ve 10/12/2019 tarihlerinde dilekçeler sunmuştur.
3. Başvurucu, anılan talepleri hakkında Kurum tarafından herhangi bir işlem yapılmadığı gerekçesiyle Akşehir İnfaz Hâkimliğine 16/12/2019 tarihinde şikâyet dilekçesi vermiştir. Dilekçesinde; ilgili mektubun incelenmesinin hukuka aykırı olduğunu, eksik evrakın kendisine teslim edilmesi konusunda 2/12/2019, 4/12/2019 ve 13/12/2019 tarihlerinde Kurum idaresine yazılı şekilde talepte bulunduğunu ancak bu konuda herhangi bir işlem tesis edilmediğini iddia etmiştir.
4. İnfaz Hâkimliği, söz konusu talep hakkında başvurucunun öncelikle bulunduğu infaz kurumuna müracaat etmesi gerektiği ve talebin infaz kurumunca değerlendirilmesinin akabinde infaz hâkimliğine şikâyette bulunulabileceği gerekçesiyle 25/12/2019 tarihinde şikâyet dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiştir. İtiraz talebi, kararın usule ve mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle Akşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 14/1/2020 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
5. Başvurucu, nihai kararı 22/1/2020 tarihinde öğrendikten sonra 7/2/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla yapılan sorgulamaya göre başvurucu, bireysel başvuru tarihinden sonraki süreçte koşullu salıverilmiştir.
7. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (Mehmet Şerif Ay, B. No: 2012/1181, 17/9/2013).
9. Başvurucu; AİHM'den gelen mektubun denetlenmesinin mevzuata aykırı olduğunu, evrakın tam olarak teslim edilmemesinin keyfî olduğunu, bu hususta idareye farklı tarihlerde talepte bulunmasına rağmen bir netice alamadığını, bunun üzerine İnfaz Hâkimliğine şikâyet dilekçesi sunduğunu ileri sürmüştür. Ceza infaz kurumlarındaki hukuka aykırı uygulamaları denetleme ve ortadan kaldırma konusunda görevli olan İnfaz Hâkimliğinin şikâyeti hakkında karar vermekten kaçındığını ve görevsizlik kararı verdiğini, bu suretle güvencenin gözardı edildiğini belirterek haberleşme hürriyetinin ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
10. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünden temin edilen görüşün ve ilgili belgelerin başvurucunun şikâyetlerine ilişkin olarak yapılacak incelemede dikkate alınmak üzere gönderildiği belirtilmiştir. Ayrıca hakkın ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi içtihadının ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı sunduğu beyanda iddialarını yinelemiştir.
11. Başvurucunun temel iddiası, haberleşme hürriyetinin korunması konusunda yaptığı şikâyet başvurusu hakkında ciddi ve sonuç alıcı şekilde bir çözüm imkânı sunulmadığına ilişkindir. Bu kapsamda başvurucunun iddialarının öncelikle haberleşme hürriyetiyle bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerekir (Meral Danış Beştaş (3), B. No: 2017/34087, 13/10/2020, § 33).
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. İnfaz hâkimliklerinin kuruluş, görev, çalışma esas ve usullerini düzenleyen 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun 5. maddesinde ceza infaz kurumlarında hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin kanun veya diğer mevzuat hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabileceği hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun'un 4. maddesinde ise hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak infaz hâkimliklerinin görevlerinden biri olarak sayılmıştır (Meral Danış Beştaş (3), § 44).
14. Anayasa Mahkemesi; ceza infaz kurumu uygulamasına yönelik bir şikâyetin konu edildiği benzer bir başvuruda, şikâyeti hukuka aykırı şekilde incelemeyen ve uygun bir telafi şansı sunmayan yaklaşımın temel hak ve hürriyetlerin ihlal edildiğine yönelik iddianın etkili bir şekilde incelenmesine imkân sağlamayacağını belirtmiş ve ihlal sonucuna ulaşmıştır (Meral Danış Beştaş (3), §§ 47-49).
15. Somut olayda başvurucu; İnfaz Hâkimliğine sunduğu şikâyet dilekçesinde, Kurumun hukuka aykırı olduğunu ileri sürdüğü bir uygulamasından bahsetmiş ve söz konusu uygulamanın kaldırılması talebiyle Kuruma verdiği dilekçeler hakkında herhangi bir işlem tesis edilmediğini belirtmiştir. Başvurucunun şikâyet ettiği uygulamanın hangi nedenlerle infaz hâkimliklerinin görev alanında değerlendirilmesi gerektiğine dair somut ve ikna edici gerekçeler ileri sürdüğü görülmüştür. Buna rağmen İnfaz Hâkimliğince bu hususların dikkate alınmadığı, Ceza İnfaz Kurumunca -iddia edildiği şekilde- bir uygulama gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır. Buna ek olarak savunulabilir nitelikteki iddialara dayanan şikâyet konusunun 4675 sayılı Kanun'un 4. maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve infaz hâkimliklerine mahpusların hak ve hürriyetlerinin korunması adına geniş bir görev alanı tanıyan düzenlemenin kapsamına hangi nedenlerle girmediği hususunda derece mahkemelerince ikna edici açıklamalarda bulunulmadığı görülmüştür.
16. Başvuruya konu edilen şikâyetin infaz hâkimliğinin görev alanına girmediği gerekçesiyle reddedilmesine ilişkin olarak verilen kararın bu yönüyle ilgili ve yeterli gerekçeler içermediği, başvurucunun iddialarının incelenmesine ve uygun bir telafi şansı sunmaya elverişli olmadığı anlaşılmıştır. Derece mahkemelerince ortaya konulan bu yaklaşım, temel hak ve hürriyetlerin ihlal edildiğine yönelik şikâyetin etkili bir şekilde incelenmesine imkân sağlamamıştır. Neticede başvurucuya haberleşme hürriyeti kapsamında olduğunu ileri sürdüğü müdahalenin ortadan kaldırılması talebiyle başvurabileceği ve asgari güvenceleri içeren, pratikte de işleyen etkili bir hukuk yolunun sunulmadığı sonucuna varılmıştır.
17. Açıklanan gerekçelerle haberleşme hürriyeti ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
18. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ile lehine 1 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.
19. Başvurucunun koşullu salıverildiği, dolayısıyla iddialarıyla ilgili olarak yargı mercileri tarafından bir karar verilebilmesinin artık mümkün olmadığı dikkate alındığında ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.
20. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Haberleşme hürriyetiyle bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetiyle bağlantılı olarak Anayasa’nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Akşehir İnfaz Hâkimliği (E.2019/1168, K.2019/1179), Akşehir Ağır Ceza Mahkemesi (2020/19 D. İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.