logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Tuna Can Kırbaş [1. B.], B. No: 2023/30553, 27/5/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

TUNA CAN KIRBAŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2023/30553)

 

Karar Tarihi: 27/5/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Yusuf KARABULAK

Başvurucu

:

Tuna Can KIRBAŞ

Vekili

:

Av. Nail Dursun KIRBAŞ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, sosyal medya hesabından yapılan paylaşım sebebiyle adli para cezasıyla cezalandırılmanın ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu 15/7/2021 tarihinde sosyal medya hesabından 15 Temmuz 2016'da Boğaziçi Köprüsünde darbedilen Hava Harp Okulunda görevli erlere ait olduğunu beyan ettiği bir fotoğraf paylaşmıştır. Bu fotoğrafın üst kısmına da Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliğinin 8. maddesi olduğunu belirttiği "Ast; âmirin her emrini bütün tahammül kuvvetini, sarf ederek istekle ve tam zamanında yapmaya mecburdur." şeklindeki metne yer vermiş, devamında da "Kendi askerini linç eden tek millet olarak tarihe geçtik.." şeklinde düşüncesini eklemiştir. Bu paylaşımın altına başvurucuyla tanışıklığı bulunan ve sosyal medyadan arkadaşı olan İ.D. (müşteki/katılan) tarafından "Sen o yönetmeliği okumamışsın, bi yerden kopyala yapıştır yapmışsın. ister madde madde atayım istersen wp dan PDF atayım. Türk bayrağına kurşun sıkan asker değildir. MADDE 8'in konu ile alakası yoktur. madde 19,20,21 ve 22 ele alınabilir. bunlar da gayet açıktır. silahsıza belden yukarı ateş açabilme durumu sadece 30m de vuku bulabilir. 150m deki elinde TÜRK bayrağı olanı kafasından ya da Göğsünden vurabilen acemi askerde değildir." şeklinde yorum yazılmıştır. Ayrıca İ.D. bu yorumun altına Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu olduğunu belirttiği düzenlemenin ekran görüntüsünü eklemiştir.

3. Taraflar arasında paylaşımın altında devam eden tartışmada başvurucu "Yarin hükümet değişse akp ye lanet okursun. Boşuna elini kolunu yorma" yazmış, İ.D. de cevap olarak "Ben kanun derim vatan derim, sen akp dersin." şeklinde cevap vermiştir. Başvurucu ise son olarak İ.D.ye hitaben "Pabucumun ajanı. Iyi güldüm.. Mr bilirkişi...", "Siz vatanın öz evlatlarını linç edecek kadar suçsuz askeri öğrencilerin boğazını kesip cezaevine atacak kadar gaddar ve hainsiniz." şeklinde yorumda bulunmuştur.

4. Başvurucunun paylaşımı ile kendisine hakaret ettiğini ileri süren İ.D. 16/7/2021 tarihli dilekçeyle Mengen Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) şikâyette bulunmuştur. Şikâyet dilekçesinde; başvurucunun paylaşımında ve yorumlarında yer alan ifadeler sebebiyle cezalandırılmasını talep etmiştir.

5. Başvurucunun yazdığı pabucumun ajanı, siz vatanın öz evlatlarını linç edecek kadar suçsuz askeri öğrencilerin boğanızın kesip ceza evine atacak kadar gaddar ve hainsiniz ifadeleriyle hakaret suçunu işlediği değerlendirmesiyle iddianame tanzim edilmiştir. Mengen 11. Asliye Ceza Mahkemesinde (Asliye Ceza Mahkemesi) yapılan yargılamada, gaddar ve hain kelimelerinin Türk Dil Kurumundaki (TDK) anlamları incelenmiş ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı değerlendirilerek başvurucunun beraatine karar verilmiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şu şekildedir:

"...gaddar kelimesinin Türk Dil Kurumu nezdindeki karşılığının acıması olmayan, merhametsiz, katı yürekli olduğu, hain kelimesinin karşılığının ise, hıyanet eden, zarar vermekten, üzmekten veya kötülük yapmaktan hoşlanan, kötüniyeti olan kimse olduğu, bu bakımdan Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarında da belirtildiği gibi kullanılan ifadenin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyuta ulaşmayan rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı söz niteliğinde olduğundan ve hakaret suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı anlaşıldığından, sanığın atılı hakaret suçundan beraatine karar veril[miştir]"

6. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi davayı yeniden ele alarak başvurucunun katılana hitaben söylemiş olduğu bu sözlerin katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici nitelikte olduğunu kabul etmiş ve başvurucuyu 1.740 TL adli para cezasına mahkûm etmiştir. Kararın gerekçesindeki ilgili kısım şöyledir:

"Somut olayda; sanık Tuna Can Kırbaş'ın 15/07/2021 tarihinde kendisine ait facebook sosyal medya hesabı üzerinden Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği'nin 8.maddesini yazarak paylaşım yaptığı, katılan [İ.D.nin] 8. maddenin ekran görüntüsünü paylaşıma yorum olarak eklediği, aralarında tartışma yaşandığı, sanık Tuna Can Kırbaş'ın paylaşımın altındaki yorumlarda katılan [İ.D.ye] hitaben 'pabucumun ajanı, siz vatanın öz evlatlarını linç edecek kadar suçsuz askeri öğrencilerin boğanızın kesip ceza evine atacak kadar gaddar ve hainsiniz' dediği, sanığın bu sözleri ile katılanı suçsuz askeri öğrencilerin boğazını kesip cezaevine atacak kadar gaddar ve hain olmak olgusuyla suçladığı, bu durumda sanığın katılana hitaben söylemiş olduğu bu sözlerin katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici nitelikte olduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmak[tadır]."

7. Başvurucu 14/3/2023 tarihinde süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucu, darbe girişiminin yaşandığı günde olaydan haberdar olmayan askerlerin kendilerine verilen emirleri yerine getirmek dışında hiçbir amacı olmadığını, bu askerlerin mağduriyetini anmak, toplumun bir kesimince acımasızca yapılan hareketler sebebiyle duyduğu üzüntüyü dile getirmek ve 15 Temmuz 2016 günü şehit olan vatandaşları hatırlatmak amacıyla şahsi sosyal medya hesabından paylaşımda bulunduğunu belirtmiştir. Müştekinin masum askerlere insanlık dışı muamelede bulunulan bir alanda olmadığının bilincinde olduğunu, bu nedenle sarf ettiği sözlerin muhatabının ve hedefinin müşteki olmadığını ifade etmiştir. Bu nedenle başvurucu müştekiye karşı kullanmadığı sözlerin hakaret olarak nitelendirilerek adli para cezasına mahkûm edilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca; yeterli gerekçe oluşturulmadan hükmün açıklamasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesinin gerekçeli karar hakkını, aleyhine hükmedilen adli para cezasını ödemek zorunda kalmasının ise mülkiyet hakkını ihlal ettiğini iddia etmiştir.

10. Adalet Bakanlığı görüşünde, ifade özgürlüğü hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihatları ve somut olayın kendine özgü koşullarının değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu karşı beyan dilekçesinde, ihlal iddialarının yalnızca ifade özgürlüğü yönünden değil mülkiyet hakkı ve adil yargılanma hakkı kapsamında da incelenmesi gerektiğini ileri sürerek başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.

11. Başvuru, ifade özgürlüğü kapsamında incelenmiştir. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

12. Somut başvuruda sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım sebebiyle başvurucunun hakaret suçunu işlediği gerekçesiyle adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Söz konusu mahkeme kararı ile başvurucunun ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahalede bulunulmuştur. İfade özgürlüğüne yapılan müdahalenin dayanağı olan 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı değerlendirilmiş, müdahalenin başkalarının şöhret veya haklarının korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır. Bu belirlemenin ardından müdahale, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ölçütü bakımından incelenecektir.

13. Anayasa'nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğüne yapılan bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir ihtiyacı karşılayan orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72). Somut olayda başvurucunun ifade özgürlüğü ile bu özgürlüğe yapılan müdahalenin meşru amacı olan müştekinin şeref ve itibarının korunması hakkı arasında adil bir denge kurulmalıdır. Çatışan bu haklar arasında dengeleme yapılırken kullanılabilecek ölçütler genel olarak şunlardır:

i. İfadeleri kimin dile getirdiği (Nihat Zeybekci [1.B.], B. No: 2015/5633, 8/5/2019, § 29; Kemal Kılıçdaroğlu [1.B.], B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 59)

ii. Hedef alınan kişinin kim olduğu, ünlülük derecesi ile ilgili kişinin önceki davranışları, katlanması gereken, kabul edilebilir eleştiri sınırlarının sade bir vatandaş ile karşılaştırıldığında daha geniş olup olmadığı (hedef alınan kişinin kamusal yetki kullanan bir görevli olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. Ali Suat Ertosun (7) [1.B.], B. No: 2014/1416, 15/10/2015, § 36; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, §§ 128, 129; Nilgün Halloran [2.B.], B. No: 2012/1184, 16/7/2014, § 45; İlhan Cihaner (2)[1.B.], B. No: 2013/5574, 30/6/2014, § 82; Kadir Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617, 8/4/2015, §§ 60-66; hedef alınan kişinin siyasetçi olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 66, 67; Ergün Poyraz (2) [GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015, § 56; Kemal Kılıçdaroğlu, §§ 59-61),

iii. İfadelerin genel yarara ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı, kamuoyu ile diğer kişilerin düşünce açıklamaları karşısında sahip oldukları hakların ağırlığı (Bekir Coşkun, § 69; Çetin Doğan (2) [GK], B. No: 2014/3494, 27/2/2019, § 62; Ergün Poyraz (2), § 56; Kadir Sağdıç, §§ 60-66; İlhan Cihaner (2), §§ 66-73; Nihat Zeybekci, § 32),

iv. Kamuyu bilgilendirme değeri, toplumsal ilginin varlığı ve konunun güncel olup olmadığı (Seray Şahiner Özkan [1.B.], B. No: 2016/6439, 9/6/2021, § 44; İbrahim Okur (2)[1.B.], B. No: 2018/12363, 26/5/2021, § 28),

v. Şikâyetçinin kendisine yöneltilen ifadelere cevap verme olanağının bulunup bulunmadığı (Temel Coşkun[1.B.], B. No: 2017/1632, 29/1/2020, § 33; Şaban Sevinç (2) [1.B.], B. No: 2016/36777, 26/5/2021, § 42; Nihat Zeybekci, § 39),

vi. İfadelerin hedef alınan kişinin hayatı üzerindeki etkisi (Ali Suat Ertosun (2) [2.B.], B. No: 2013/1592, 20/5/2015, § 33; Hüseyin Kocabıyık [1.B.], B. No: 2020/15593, 22/11/2022, § 24),

vii. Cezalandırmaya konu edilen ifadelerin kullanıldıkları bağlamından kopartılıp kopartılmadığı (Nilgün Halloran, § 52; Bekir Coşkun, §§ 62, 63; Önder Balıkçı [2. B.], B. No: 2014/6009, 15/2/2017, § 45, Nihat Zeybekci, § 36),

viii. Başvurucunun yaptırıma maruz kalma endişesinin başvurucu üzerinde caydırıcı etki yaratıp yaratmayacağı (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ergün Poyraz (2), § 79; Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi [1.B.], B. No: 2014/12482, 8/5/2019, § 46),

ix. Dava konusu söylemlerin maddi vakıaların açıklanması veya değer yargısı olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği (Durmuş Fikri Sağlar (2) [GK], B. No: 2017/29735, 17/3/2021, § 50; Deniz Karadeniz ve diğerleri [GK], B. No: 2014/18001, 6/2/2020, §§ 48-49).

14. Bu kapsamda yukarıda yer verilen ölçütlerden somut olayla doğrudan ilgili olan; başvuru konusu ifadelerin bağlamı, hedef alınan kişinin kimliği, ifadelerin değer yargısı veya olgu isnadı olup olmadığı nitelemesi ile derece mahkemelerinin bu konuda ilgili ve yeterli bir gerekçe sunup sunmadıkları hususlarında değerlendirme yapılmalıdır.

15. Anayasa Mahkemesi maddi olgular ile değer yargıları arasında dikkatli bir ayrıma gidilmesi, maddi olgular ispatlanabilse de değer yargılarının doğruluğunu ispatlamanın mümkün olmadığının dikkate alınması gerektiğini kabul etmiştir (İlhan Cihaner (2), § 64).

16. Ceza soruşturması kapsamında yaptığı savunmada başvurucu ne Türk Silahlı Kuvvetlerine ne de müştekiye karşı herhangi bir kasıt taşımadığını, sosyal medyada şahsına sataşılması neticesinde bahsi geçen paylaşımları yaptığını, müşteki ile daha önceden tanışıklıklarının olduğunu ve sohbetlerinde müştekinin Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile irtibatlı olduğunu söylediğini beyan etmiştir. Davada dinlenen diğer tanık da başvurucuyla aynı şekilde müştekinin MİT'le irtibatı olduğuna yönelik söylemi olduğunu doğrulamıştır.

17. Somut olayda başvurucunun masum askerlerin linç edildiği iddiasıyla başlayan tartışma, müştekinin silahsız insanlara acemi olmayan askerlerce kurşun sıkıldığı yönündeki cevabıyla devam etmiştir. Taraflar arasında birbirlerinin siyasi görüşlerine de yönelik ithamlar yapılmış ve son olarak başvurucu tarafından "Siz vatanın öz evlatlarını linç edecek kadar suçsuz askeri öğrencilerin boğazını kesip cezaevine atacak kadar gaddar ve hainsiniz." şeklinde ifade kullanılmıştır. Söz konusu ifadenin müştekinin katıldığı bir tartışmada sarf ettiği sözlere karşılık söylendiği açıktır. Başvurucu tarafından ise kullanılan ifadelerin muhatabının müşteki olmadığı ve müştekiyi hedef almadığı belirtilmektedir. Müştekiyi şahsen tanıması sebebiyle bahsi geçen eylemleri müştekinin yapmadığının da bilincinde olduğunu vurgulamıştır.

18. Başvurucunun hedefinin masum olarak nitelendirdiği askerî öğrencilere insanlık dışı muamelede bulunduğunu iddia ettiği bir zihniyet olduğu ve başvurucuya göre bu zihniyetin gaddar ve hain olduğu söylenebilir. Nitekim başvurucu, paylaşımında bir topluluğu kastetmek amacıyla Siz kelimesini kullanmış ve müştekiyi de kullandığı ifadeleri nedeniyle bu gruba dâhil ederek gaddar ve hain olmakla itham etmiştir. Diğer bir ifadeyle başvurucunun 15 Temmuz darbe girişiminde yer alan askerlerin masum olduğuna dair paylaştığı duygulara katılmadığını gördüğü müştekiyi anılan sözlerle itham ettiği anlaşılmaktadır.

19. Somut olayda Asliye Ceza Mahkemesi başvurucu aleyhine adli para cezasına hükmettiği kararının gerekçesinde gaddar ve hain kelimelerinin TDK'daki anlamlarını inceleyerek söz konusu ifadelerin kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı kanaatine ulaşıp başvurucunun beraatine karar vermiştir. Bu kararı kaldırarak başvurucunun adli para cezasıyla cezalandırılmasına hükmeden Bölge Adliye Mahkemesi ise kullanılan ifadeleri olgu isnadı olarak kabul etmiş ve başvurucunun hakaret suçunu işlediği gerekçesiyle adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.

20. Öncelikle belirtmek gerekir ki başvurucunun kullandığı gaddar ve hain sözleri bir olgu isnadı değil değer yargısıdır. Başvurucunun bu şekilde değer yargısı içeren ifadelerde bulunmasının temelinin ne olduğunun anlaşılabilmesi için isetartışmanın geneline bakılması gerekmektedir. Ayrıca tartışmaya katılan tarafların konumu, kendilerine yöneltilen ifadelere cevap verme imkânının değerlendirilmesi kullanılan ifadelerin neden kişilik haklarına saldırı oluşturduğunun tespiti açısından önem arz etmektedir. Öte yandan başvurucunun cezalandırılmasına karar verilirken cezanın neden gerekli olduğu hususunda bir açıklama yapılması da elzemdir.

21. Bölge Adli Mahkemesi, hukuka uygun olmadığı sonucuna vardığı Asliye Ceza Mahkemesinin kararını kaldırıp yeni bir karar verirken ihtilaflı ifadelerin bir tartışma sırasında dile getirildiğini gözetmiş, bununla birlikte başvurucunun kullandığı ifadelerin katılana karşı bir olgu isnadı olduğunu değerlendirmiştir. Oysa yukarıda da belirtildiği üzere başvurucunun ifadelerinin tartışmanın karşı tarafındaki görüşe yönelik bir değer yargısından ibaret olduğu anlaşılabilmektedir. Diğer bir ifadeyle başvurucu katılanı, masum askerî öğrencilerin boğazını kesme ve ceza infaz kurumuna atma eylemlerinden sorumlu tutmamakta, savunduğu görüş nedeniyle bu eylemleri yapanlar kadar gaddar ve hain olmakla nitelemektedir. Ayrıca Bölge Adliye Mahkemesi kararında yukarıda sayılan diğer ilgili dengeleme ölçütleri bakımından da bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir.

22. Sonuç olarak Bölge Adliye Mahkemesinin ifade özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasında adil bir denge kurduğundan bahsedilemeyeceği, Mahkemenin gerekçesinin başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahale yönünden ilgili ve yeterli olmadığı değerlendirilmiştir.

23. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

24. Başvurucu, yargılamanın yenilenmesi ve 50.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

25. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

26. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir (Hasan Sarıcı [GK], B. No: 2018/37695, 9/10/2024, § 55).

27. Ayrıca, ihlalin tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya toplam 34.000 TL manevi tazminatın ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesine (E.2022/788, K.2023/450) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net 34.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 1.480,40 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinde oluşan toplam 31.480,40 TLyargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 27/5/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Tuna Can Kırbaş [1. B.], B. No: 2023/30553, 27/5/2025, § …)
   
Başvuru Adı TUNA CAN KIRBAŞ
Başvuru No 2023/30553
Başvuru Tarihi 14/3/2023
Karar Tarihi 27/5/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, sosyal medya hesabından yapılan paylaşım sebebiyle adli para cezasıyla cezalandırılmanın ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü İfade özgürlüğü - şeref ve itibar dengesi İhlal Yeniden yargılama
İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi