TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İ.Y. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2020/5297)
|
|
Karar Tarihi: 15/1/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Eren Can BENAKAY
|
Başvurucu
|
:
|
İ.Y.
|
Vekili
|
:
|
Av. Hilal Eda GÖRBULAK
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, infaz hâkimliğine yapılan şikâyetin esasa girilmeden reddedilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, Silivri 2 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) tutuklu olarak bulunmaktadır. Başvurucu 28/8/2019 tarihinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan babasıyla yüz yüze görüşme talebinde bulunmuştur. Söz konusu talebin infaz kurumu idaresi ve savcılık tarafından reddedildiğini belirterek 16/9/2019 havale tarihli dilekçesiyle şikâyet yoluna başvurmuştur.
3. Bakırköy İnfaz Hâkimliği, şikâyeti 17/9/2019 tarihinde yetki yönünden reddetmiş ve dosyanın Silivri İnfaz Hâkimliğine gönderilmesine karar vermiştir. Kararda, tutuklunun kalmakta olduğu ceza infaz kurumu tarafından gerçekleştirilen işlemi şikâyet ettiğini, bu hâliyle de tutuklunun talebini inceleme ve karar verme yetkisinin tutukluluğunun devam ettiği infaz kurumunun bağlı bulunduğu İnfaz Hâkimliğine ait olduğunu ifade etmiştir.
4. Silivri 2. İnfaz Hâkimliği (Hâkimlik) 29/11/2019 tarihinde başvurucunun talebini esasa girmeden reddetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Tutuklu/hükümlünün talebi ile ilgili olarak Yasal düzenlemeler ve dosyada mevcut Silivri 2 Nolu Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 30/10/2019 tarih ve 2019/71890 sayılı yazısı birlikte değerlendirildiğinde, İ.H.nin kurumlararası ziyaret talepli dilekçesinin Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, savcılık makamı tarafından güvenlik ve idari nedenlerle red kararı verildiği, ayrıca babasıyla görüşme talebi için Kurum idaresince alınmış bir idare ve gözlem kurulu kararı bulunmadığı gibi Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen red kararı ile ilgili Hakimliğimiz görevli ve yetkili olmadığından talebin esasa girilmeden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."
5. Başvurucu, karara karşı 9/12/2019 tarihinde itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde; Hâkimliğin aynı anda görevsizlik ve yetkisizlik kararı verdiğini, böyle bir şeyin mümkün olmadığını, Hâkimliğin İnfaz Kurumunun bulunduğu yargı yerindeki yetkili merci olduğunu belirtmiştir. Hâkimliğin tutuklu/hükümlü arasında görüş talebini incelemekle yükümlü olduğunu ifade etmiştir. 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun 6. maddesi uyarınca şikâyet başvurusu başka bir yargı mercinin görevi içinde ise o merciye gönderilmesi gerekmesine rağmen Hâkimlik tarafından belirtilen hükme aykırı karar verildiğini vurgulamıştır.
6. Silivri Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) 25/12/2019 tarihinde itirazı reddetmiştir. Kararda, Hâkimlik tarafından verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, verilen kararın gerekçesinde herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı ifade edilmiştir.
7. Nihai karar 13/1/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu 5/2/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
9. Başvurucu; defalarca babası ile yüz yüze görüşme talebinde bulunmasına rağmen söz konusu talebinin reddedildiğini, haklı talebinin reddedilmesinin Anayasa'ya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne ve 4675 sayılı Kanun'a aykırı olduğunu belirtmiştir. Başvurucu, Hâkimliğe yapılan şikâyet başvurusunun esasa girilmeden görev ve yetki kuralları uyarınca reddedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira 4675 sayılı Kanun'un 6. maddesi uyarınca şikâyet başvurusu başka bir yargı merciinin görevi içinde ise o merciye gönderilmesi gerekmesine rağmen Hâkimlik tarafından görevli merciye gönderilmediğini, ayrıca İnfaz Kurumuna ilişkin taleplerde Hâkimliğin yetkili olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia ileri sürmüştür.
10. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü koşullarının göz önüne alınması gerektiğini belirtmiştir.
11. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucunun şikayetlerinin özü birden fazla kere babası ile yüz yüze görüşme talebinde bulunmasına rağmen babası ile yüz yüze görüşme imkanının tanınmamasına ilişkindir. Başvuruya konu olayda da başvurucu yine aynı talepte bulunmuş, talebe dair yapılan yargılama ise esasına girilmeksizin karara bağlanmıştır. Bu bağlamda başvurucunun babası ile görüşmesi gerçekleşmediğinden aile hayatının etkilendiğini açıktır. Somut olayda aile hayatını etkileyen bir duruma ilişkin olarak esasa dair inceleme yapılmadığından başvuru, aile hayatına saygı hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkı kapsamında incelemiştir.
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. Etkili başvuru hakkı, anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese, hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya (yeterli giderim sağlama) elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânının sağlanması olarak tanımlanabilir (Y.T. [GK], B. No: 2016/22418, 30/5/2019, § 47; Meral Danış Beştaş (3) [2. B.], B. No: 2017/34087, 13/10/2020, §37).26.
14. Bu bağlamda ceza infaz kurumlarındaki birtakım uygulamaların temel hak ve hürriyetlere müdahale teşkil ettiği ve kaldırılması gerektiği konusunda ileri sürülecek iddiaların esasının incelenmesine imkân sağlayan ve gerektiğinde uygun bir telafi yöntemi sunan etkili hukuk yollarının olması ilgililere etkili başvuru hakkının sağlanması bakımından bir gerekliliktir. Bu bağlamda infaz hâkimliklerine şikâyet yoluyla başvurma imkânının mevzuatta yer alması yalnız başına yeterli olmayıp bu yolun aynı zamanda pratikte de başarı şansı sunması gerekir. Anılan yola başvurulabilmesi için öngörülen koşullar somut olaylara tatbik edilirken dayanak işlem, eylem ya da ihmallerden kaynaklanan savunulabilir nitelikteki iddiaların bu doğrultuda geniş şekilde değerlendirilmesi, koşulların oluşmadığı sonucuna ulaşılması durumunda ise bu durumun yargı makamları tarafından ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanması gerekir Ayrıca mevzuatın yargı merciine başvurma imkânını ortadan kaldıracak şekilde dar yorumlanmaması, yargı makamlarınca temel hak ve özgürlükleri önceleyen bir yaklaşım içinde olunması etkili başvuru hakkının gereklerinin sağlanması açısından önem arz etmektedir (ilkelerin detayı için bkz Meral Danış Beştaş (3), §§ 35-42).
15. Bununla birlikte 4675 sayılı Kanun'un 4. maddesine göre infaz hâkimlikleri; hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri inceler ve karara bağlar. Anayasa Mahkemesi Hükümlü ve tutukluların bu konularda infaz hâkimliğine yaptığı şikâyetlerin esasa girilmeden reddedilmesini temel hak ve hürriyetlerle bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir (özel hayata saygı hakkı yönünden bkz. Meral Danış Beştaş (3); aile hayatın saygı hakkı yönünden bkz. Fatih Elgin [1. B.], B. No: 2019/38512,16/11/2022; Meryem Akay [2. B.], B. No:2021/56509, 24/10/2024; kişinin maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkı yönünden bkz. Uğur Eldemir (2) [1. B.], B. No: 2018/26139, 15/3/2022; haberleşme hürriyeti yönünden bkz. Fatih Yarımbaş [1. B.], B. No: 2019/39172, 4/10/2023).
16. İnfaz Kurumunda bulunan başvurucunun aynı kurumda bulunan babası ile yüz yüze görüşme talebi, yargı makamları tarafından görevli ve yetkili olunmadığı gerekçesiyle esasa girilmeden reddedilmiştir. Böylece başvuruya konu İnfaz Hâkimliğinin şikâyetin esasına girilmeden reddine dair kararının bu yönüyle ilgili ve yeterli gerekçe içermediği, ayrıca başvurucunun iddialarının incelenmesine ve uygun bir telafi şansı sunulmasına elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. İtiraz üzerine karar veren Ağır Ceza Mahkemesi de bu eksikliği gidermeye yönelik bir karar vermemiştir. Bu durumda yukarıda aktarılan kararlarda yer alan ilke ve sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum olmadığı anlaşılmıştır. Neticede başvurucuya, aile hayatına saygı hakkı kapsamında olduğunu ileri sürdüğü müdahalenin ortadan kaldırılması talebiyle başvurabileceği ve asgari güvenceleri içeren, pratikte de işleyen etkili bir hukuk yolunun sunulmadığı sonucuna varılmıştır.
17. Açıklanan gerekçelerle aile hayatına saygı hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
18. Başvurucunun, kötü muamele yasağının ve adil yargılanma hakkının da ihlal edildiğini ileri sürdüğü görülmekte ise de aile hayatına saygı hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığından diğer ihlal iddiaları hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasının gerek olmadığı değerlendirilmiştir.
III. GİDERİM
19. Başvurucu; ihlalin tespitine ve 20.000 TL maddi tazminat ile 100.000 TL manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
20. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
21. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır.Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.
22. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
C. Aile hayatına saygı hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
D. Anayasa’nın 20. maddesinde düzenlenen aile hayatına saygı hakkıyla bağlantılı olarak Anayasa’nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
E. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,
F. Kararın bir örneğinin aile hayatına saygı hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Silivri 2. İnfaz Hâkimliğine (E.2019/4966, K.2019/6042) GÖNDERİLMESİNE,
G. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
H. 30.000 TL vekâlet ücretinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
İ. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
J. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 15/1/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.