TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ABİR HAC HÜSEYİN EL HALEF BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/6247)
Karar Tarihi: 13/4/2022
Başkan y.
:
Hicabi DURSUN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Raportör
Gökçe GÜLTEKİN YILMAZ
Başvurucu
Abir HAC HÜSEYİN EL HALEF
Vekili
Av. Pelin YILMAZTÜRK
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; kötü muameleye maruz kalma riski bulunan ülkeye sınır dışı edilme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının, hukuka aykırı olarak idari gözetim altında tutma nedeniyle de kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 19/2/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Anayasa Mahkemesinin 28/2/2020 tarihli kararıyla ilgili bilgi ve belgeler toplandıktan sonra yeniden değerlendirilmek üzere başvurucunun ülkesine sınır dışı edilmesine dair işleminin geçici olarak durdurulmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. İstanbul Valiliğinin 14/6/2018 tarihli kararıyla başvurucu hakkında 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 54. maddesi kapsamında sınır dışı etme kararı tesis edilmiştir.
6. Başvurucu, anılan sınır dışı işleminin iptali istemiyle 1/8/2019 tarihinde İstanbul 1. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) iptal davası açmış; İdare Mahkemesinin 7/8/2019 tarihli kararıyla "dava konusu işlemin tarih ve sayısının belirtilmediği, işlem örneğinin dava dilekçesine eklenmediği, 2577 sayılı Yasa uyarınca iptal davalarında tarih ve sayısı belli bir idari işlemin iptalinin talep edilmesi gerektiği, İdari yargıda kişiler hakkında tesis edilmiş kesin ve icrai işlemlerin iptal davasına konu olabileceği, aksi takdirde dilekçenin reddi müessesesinin işletileceği, netice itibarıyla dava dilekçesinin yukarıda açıklanan 2577 sayılı Yasanın 3. maddesine uygun olmadığı anlaşıldığı" gerekçesiyle dava dilekçesinin 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendi gereğince reddine karar verilmiştir.
7. Başvurucu 15/1/2020 tarihinde aynı sınır dışı etme işlemine karşı iptal davası açmıştır. Mahkemenin 29/1/2020 tarihli kararıyla, İdare Mahkemesinin 7/8/2019 tarihli söz konusu dilekçe ret kararının davacı vekiline 1/9/2019 tarihinde tebliğ edildiği, Kanunda öngörülen (30) günlük süre içinde dilekçenin yenilenerek, en son 1/10/2019 tarihinde dava açılması gerekirken bu süre geçirildikten sonra, 15/1/2020 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın kesin olarak reddine karar verilmiştir.
8. Başvurucu 19/2/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuş, başvurusuyla birlikte sınır dışı etme kararının tedbiren durdurulmasını talep etmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
9. Anayasa Mahkemesinin 13/4/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
10. Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Sınır Dışı Etme Kararı Nedeniyle Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
11. Başvurucu; ülkesine geri gönderildiği takdirde hayatının tehlikede olacağını, hakkında verilen sınır dışı etme kararını öğrenemediğini, sınır dışı edilme riskine karşı dava açtığını, 14/6/2018 tarihli sınır dışı etme kararının 14/1/2020 tarihinde tebliğ edildiğini belirterek kötü muamele yasağının ve yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
12. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun sınır dışı edilmesi hâlinde yaşam hakkının ihlal edileceğine ilişkin iddiası kötü muamele yasağı kapsamında değerlendirilmiştir.
13. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği, Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
14. Başvurucunun şikâyetleri usulüne uygun olarak İdare Mahkemesi nezdinde ileri sürmediği, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermediği anlaşılmıştır.
15. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. İdari Gözetim Kararı Nedeniyle Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
16. Başvurucu, hakkında herhangi bir karar olmaksızın idari gözetim altında tutulduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
17. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun iddiası kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
18. Anayasa Mahkemesi 6458 sayılı Kanun'un 57. maddesine göre hukuki niteliği itibarıyla idari bir işlem olduğu hâlde yabancıyı özgürlüğünden yoksun bırakan mahiyetini de dikkate alan kanun koyucunun idari gözetim kararına karşı itiraz mercii olarak münhasıran sulh ceza hâkimliklerini tayin ettiğini, bu açıdan idare mahkemelerinin idari gözetim kararının hukuka uygunluğunun denetimi konusunda herhangi bir yetkisi bulunmadığından sulh ceza hâkimliğine itiraz edilmeden idari yargıda tam yargı davası açılamayacağını açıklamıştır (B.T., [GK], B. No: 2014/15769, 30/11/2017, §§ 70, 71). Başvurucunun idari gözetim altında tutulmasına ilişkin olarak sulh ceza hâkimliğine müracaat ettiğine dair bir bilgi ya da belgeye başvuru formu ve/veya eklerinde yer verilmediği görülmüştür.
19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Başvurucu hakkındaki sınır dışı etme işlemine ilişkin tedbirin SONLANDIRILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin bilgi için İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne GÖNDERİLMESİNE,
E. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 13/4/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.