logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ömer Orak [1.B.], B. No: 2020/7333, 20/3/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÖMER ORAK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/7333)

 

Karar Tarihi: 20/3/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Ayşenur TUNCER

Başvurucu

:

Ömer ORAK

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, yargı mercilerince ceza infaz kurumu idaresinin işlemlerine yönelik şikâyetin esasının incelenmemesi nedeniyle karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Kars T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) tutuklu olarak bulunan başvurucu, Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne hitaben yazdığı 23/10/2019 tarihli dilekçesinde yemeklerin büyük karavanalarla gönderildiğini ancak tabak ve kaşık verilmediğini, bu nedenle anılan eşyaları kantinden parayla temin etmek zorunda kaldığını, maddi geliri olmadığı için bu eşyaların temininde zorlandığını belirtmiştir. Dilekçede ayrıca başvuru tarihine kadar bu eşyaların alımı için yapılan harcamaların hesaplanarak iade edilmesi ve kullanabilmesi için Ceza İnfaz Kurumu tarafından tabak ve kaşık verilmesi talep edilmiştir.

3. Anılan dilekçenin (bkz. 2) üzerinde infaz ve koruma başmemuru tarafından yazılan "Kurum tarafından tabak ve kaşık verilmeyeceği, İaşe Yönetmeliğinde verileceğine dair bir ibarenin olmadığı hakkında bilgilendirildi" şeklinde imzalı havale bulunduğu tespit edilmiştir.

4. Başvurucu 28/11/2019 tarihli dilekçesiyle ceza infaz kurumu idaresinin tabak ve kaşık temin etmemesi yönündeki uygulamasına karşı Kars İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) şikâyet başvurusunda bulunmuştur. Başvurucu; şikâyet dilekçesinde ceza infaz kurumu idaresinin tabak ve kaşık gibi ihtiyaç maddelerini ücretsiz temin etmesini, ayrıca şikâyet tarihine kadar bu ihtiyaç maddelerine ödediği ücretlerin hesaplanarak tarafına iade edilmesini Hâkimlikten talep etmiştir.

5. Ceza İnfaz Kurumu müdürü Hâkimliğe hitaben 28/11/2019 tarihli üst yazısında 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmelik'in 6. maddesinde her hükümlü için kantinden temin edilmek şartıyla bulundurulabilecek tabak ve kaşık gibi benzeri eşyaların özelliklerinin ve sayılarının belirlendiği ifade edilmiş olup ekte gönderilen dilekçede talep edilen eşyaların başvurucu tarafından kurum kantininden temin edilmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.

6. Hâkimlik 9/12/2019 tarihli kararıyla 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun 6. maddesinin birinci fıkrası gereğince başvuru dilekçesinin esasına girmeden ret kararı vermiştir. Ret kararının gerekçesinde; başvurucunun talebinin öncelikli olarak bulunduğu ceza infaz kurumunca değerlendirilerek talep hakkında hususi bir karar verilmesi gerektiği, verilen kararın başvurucuya tebliğinden itibaren yapılacak olan itirazların Hâkimlik tarafından değerlendirilebileceği belirtilmiştir.

7. Hâkimlik kararına karşı yapılan itiraz, kararın usule ve mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle Kars 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 17/1/2020 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.

8. Başvurucu, nihai kararı 22/1/2020 tarihinde öğrendikten sonra 18/2/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

9. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

10. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (Mehmet Şerif Ay, B. No: 2012/1181, 17/9/2013).

11. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunun tabak ve kaşık temini hususundaki uygulamasına yönelik şikâyetinde İnfaz Hâkimliğince öncelikle Ceza İnfaz Kurumuna başvurulması gerektiği gerekçesiyle esasa girmeden ret kararı verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca 34 aydır yemeklerin büyük karavanalarla verildiğini, tabak ve kaşık verilmediğini, belli aralıklarla kantinden almak zorunda bırakıldıklarını, alabilecek maddi durumunun da olmadığını, koğuşları ve karavana ile gelen yemek kaplarını kendilerinin temizlediğini fakat temizlik malzemesi de verilmediğini belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini de iddia etmiştir.

12. Adalet Bakanlığı görüşünde; başvurucunun talep konusu yaptığı eşyaların kurum tarafından karşılanması gerektiğine yönelik olarak mevzuatta bir düzenleme bulunmadığını, bunun yanında ilgili eşyaların kurum kantininde satışa hazır biçimde bulundurulduğunu belirtmiştir. Başvurucunun emanet para tahsilat hesabında yeterli maddi meblağın olduğu ve başvuruya konu eşyaların adet fiyatı da gözönüne alındığında ilgili satın alma eyleminin başvurucuya maddi anlamda da bir külfet yüklemeyeceği hususu ifade edilmiştir. Sonuç olarak mevcut başvuruda başvurucunun maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken görüşte yer verilen Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü şartlarının da dikkate alınması gerektiği değerlendirilmiştir.

13. Bu bağlamda başvurucu her ne kadar kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasını ileri sürmüş ise de bir muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi için asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olmasının gerektiğini ifade etmek gerekir. Her olayda asgari eşiğin aşılıp aşılmadığı somut olayın özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Başvuruya konu somut olayda ise başvurucunun iddiaları eşiği aşmayan iddialar olup Mahkeme tarafından karşılanmamıştır. Bu nedenle başvurucunun iddiasının özü davaya konu şikâyetlerinin esası hakkında bir inceleme ve değerlendirme yapılmamasına yönelik olduğundan başvurunun karar hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (karar hakkı için bkz. İbrahim Demiroğlu [GK], B. No: 2017/15698, 26/7/2019, § 54; Emin Arda Büyük [GK], B. No: 2017/28079, 2/7/2020, §§ 52-55).

14. Somut olay açısından başvuruya konu şikâyetin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili bir uyuşmazlık olup olmadığı adil yargılanma hakkının uygulanabilirliğinin tespiti açısından önem taşımaktadır. Başvurucunun şikâyeti; İnfaz Kurumunda ücretsiz tabak ve kaşık temin edilmemesi ile hijyen koşullarına ilişkindir. Kişilerin devlet hâkimiyeti altında (somut olayda ceza infaz kurumu) bulundukları süre boyunca yaşam şartlarının belirli bir standardın altına düşürülmemesini ve gerektiğinde iyileştirilmesini isteme hakları, Anayasa'nın 17. maddesinin (1) numaralı fıkrasında güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı kapsamındadır. Ayrıca bireylerin ceza infaz kurumundaki ihtiyaçlarının karşılanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması, ailesi ve yakınlarıyla ilişkileri gibi konuların yargısal denetime tabi olduğu da dikkate alındığında başvurucunun şikâyetinin medeni hak ve yükümlülük kapsamında bir uyuşmazlık olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır (tutuklu veya hükümlülere verilen disiplin cezalarının medeni hak kapsamında olduğu yönündeki karar için bkz. Giyasettin Aydın, B. No: 2013/1852, 25/3/2015, § 37).

15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan adil yargılanma hakkı kapsamındaki karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

16. 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun infaz hâkimliklerinin görevlerini düzenleyen 4. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde; hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, burada barındırılmaları, ısıtılmaları, giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemenin ve karara bağlamanın infaz hâkimliklerinin görevleri arasında olduğu belirtilmiştir. Kanun koyucunun anılan konularda gerçekleştirilen eylem ya da işlemlere yönelik şikâyetlerin ceza infaz kurumu idaresince hızlı bir şekilde incelenerek karara bağlanmasının ve bu şikâyetlerin incelenmesi aşamasında infaza ilişkin özel gerekliliklerin dikkate alınmasının temin edilmesi amacıyla söz konusu eylem ve işlemlerin yargısal denetim yerinin infaz hâkimlikleri olmasını tercih ettiği görülmektedir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Ziya Özden, B. No: 2016/67737, 19/11/2019, § 56).

17. Somut olayda başvurucu, İnfaz Hâkimliğine başvurarak Ceza İnfaz Kurumunda yapılan bazı uygulamaları şikâyet etmiştir. İnfaz Hâkimliğince verilen 9/12/2019 tarihli kararda başvuru dilekçesinin esasına girmeden ret kararı verilmiştir. Karar gerekçesinde; başvurucunun talebi hakkında öncelikle ilgili Ceza İnfaz Kurumunca bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek anılan kararın akabinde inceleme yapılabileceği ifade edilmiştir.

18. Oysa ki başvurucu 23/10/2019 tarihli dilekçesiyle Ceza İnfaz Kurumuna yazılı talebini iletmiştir. Bu dilekçe üzerine infaz ve koruma başmemuru tarafından el yazısıyla "Kurum tarafından tabak ve kaşık verilmeyeceği, İaşe Yönetmeliğinde verileceğine dair bir ibarenin olmadığı hakkında bilgilendirildi" şeklinde imzalı havale yapıldığı tespit edilmiştir. Akabinde başvurucu 28/11/2019 tarihli dilekçesiyle Ceza İnfaz Kurumu idaresinin ücretsiz tabak ve kaşık temin etmemesi yönündeki uygulamasına karşı İnfaz Hâkimliğine şikâyet başvurusunda bulunmuştur. Başvurucunun şikâyet dilekçesinin İnfaz Hâkimliğine gönderildiği 28/11/2019 tarihli üst yazıda ise (bkz. 5) Ceza İnfaz Kurumu müdürünün başvurucunun şikâyet dilekçesine ilişkin görüşü yazılmıştır. Böylelikle başvurucunun üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirerek Ceza İnfaz Kurumuna yazılı talebini ilettiği sabittir.

19. Öte yandan 29/3/2020 tarihli ve 31083 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik'in 22. maddesinden 31. maddesine kadar olan 4. bölümünde Ceza İnfaz Kurumunda bulunan kurullar ve görevleri düzenlenmiştir. Bu kurulların sayılan görevleri arasında ceza infaz kurumlarında bulundurulabilecek eşya ve maddeler yönünden değerlendirme yapılabileceğine dair hüküm bulunup bulunmadığı Hâkimlikçe tartışılmamış ve bu konuda bir değerlendirme yapılmamıştır. Yine 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmelik ile 26/10/2005 tarihli ve 25978 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Hükümlü ve Tutuklular ile Ceza İnfaz Kurumları Personelinin İaşe Yönetmeliği’ne göre de bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı açıktır. Bu şekilde Hâkimliğin gerekçesinde, başvurucunun talebinin öncelikle Ceza İnfaz Kurumunca karara bağlanması gerektiğine ilişkin tespitin hukuki dayanağı tartışılmadığı gibi anılan hükümlere yönelik değerlendirmelere de yer verilmemiştir.

20. Bu itibarla somut olayda başvurucunun Ceza İnfaz Kurumuna yazılı talebini ileterek yükümlülüğünü yerine getirmesine rağmen İnfaz Hâkimliğinin talep hususunda öncelikle Ceza İnfaz Kurumu tarafından karar verilmesi gerektiği yönündeki gerekçesinin yasal dayanağının belirtilmediği tespit edilmiştir. Yargısal fonksiyonun esasını oluşturan uyuşmazlığın içinde yer alan maddi ve hukuki sorunların bütünüyle ele alınması ve karara bağlanması işlevinin ilgili mahkemelerce yerine getirilmediği, bu bağlamda başvurucunun şikâyet konusu ettiği hususların kabulüne ya da reddine ilişkin olarak herhangi bir karar verilmediği anlaşıldığından başvurucunun karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

21. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

22. Başvurucu, ihlalin tespiti, yeniden yargılama ve 200.000 TL tazminat talebinde bulunmuştur.

23. Başvurucunun 10/12/2021 tarihinde tahliye edilmesi nedeniyle tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

24. Öte yandan başvurucunun karar hakkı yönünden ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Kars İnfaz Hâkimliği (E.2019/1281, K.2019/1290) ve Kars 1. Ağır Ceza Mahkemesi (2020/87 D.İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 20/3/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ömer Orak [1.B.], B. No: 2020/7333, 20/3/2024, § …)
   
Başvuru Adı ÖMER ORAK
Başvuru No 2020/7333
Başvuru Tarihi 18/2/2020
Karar Tarihi 20/3/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, yargı mercilerince ceza infaz kurumu idaresinin işlemlerine yönelik şikâyetin esasının incelenmemesi nedeniyle karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Mahkemeye erişim hakkı İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi