logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Hasan Kaya (2) [1.B.], B. No: 2020/9105, 9/1/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HASAN KAYA BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2020/9105)

 

Karar Tarihi: 9/1/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Mücahit AYDIN

Başvurucu

:

Hasan KAYA

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, mahpus hakkında disiplin cezası verilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Ereğli (Konya) T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) hükümlü olarak barındırılan başvurucunun kronik Akdeniz ateşi hastalığı bulunmaktadır. Başvurucunun tedavisi bir süre Ereğli Devlet Hastanesinde yapılmış ancak bu hastanede ilgili poliklinik bulunmaması sebebiyle tedaviye Konya Selçuk Üniversitesi Selçuk Tıp Fakültesi Hastanesinde devam edilmiştir. Başvurucu belirli aralıklarla tedavi için Ceza İnfaz Kurumundan hastaneye sevk edilmiştir.

3. Başvurucunun beyanına göre infaz koruma memuru 20/10/2019 tarihinde geç saatlerde başvurucunun kaldığı koğuşa gelerek ertesi gün hastane randevusu için sabah 7.00'de hazır olmasını söylemiştir. Başvurucu, hastane randevusuna gitmek istemediğini söylemiş; bunun üzerine infaz koruma memuru başvurucunun buna ilişkin bir dilekçe yazması gerektiğini belirtmiştir. Başvurucu, 21/10/2019 tarihinde hastane randevusuna gitmeyeceğine ve söz konusu hastanede tedaviye devam etmek istemediğine dair dilekçesini sevk saatinden önce ceza infaz kurumuna ibraz etmiş ve hastane randevusuna gitmemiştir. Bunun üzerine başvurucu hakkında tutanak tutularak disiplin soruşturması başlatılmış ve bir ay süreyle ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma disiplin cezası verilmiştir. Söz konusu kararda; başvurucunun kendi talebi ile hastane randevusunu iptal ederek kendisi hakkında alınan sağlık önlemlerine aykırı hareket ettiği, randevu için önceden ilgili yerlere yazı yazıldığı ancak iptal sonucu yapılan planlamanın bozulduğu, kurumun işleyişinin ve o günkü jandarma sevklerinin aksadığı belirtilmiştir.

4. Başvurucu, hastalığı nedeniyle sevklerde zorluklar yaşadığını, devam eden tedavi sürecini sonlandırmak istediği için randevusunu iptal ettiğini ve tedavisi için başka bir hastane arayışı içinde olduğunu belirterek disiplin cezasına karşı Ereğli İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyette bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği; soruşturma sürecinin mevzuat hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği, başvurucunun savunmasının alındığı, olaya ilişkin gerekli ve yeterli delillerin toplandığı, eylemin nitelendirilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, takdir edilen disiplin cezası ve miktarında usul ve yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle 26/12/2019 tarihinde şikâyetin reddine karar vermiştir. Söz konusu karara karşı başvurucu tarafından yapılan itiraz, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle Ereğli Ağır Ceza Mahkemesinin 28/1/2020 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Ret kararı 18/2/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

5. Başvurucu ret kararının kendisine tebliğinden önce 3/2/2020 tarihinde Ceza İnfaz Kurumu Jandarma Bölük Komutanlığına (Komutanlık) dilekçe yazarak 21/10/2019 tarihinde kendisinin sevke katılmaması nedeniyle jandarma sevkinin aksayıp aksamadığı, o gün kendisinden başka mahpusların hastaneye sevk edilip edilmediği, sevke giden yok ise sevkin iptal edilip edilmediği hususlarında kendisine bilgi verilmesini talep etmiştir. Komutanlık tarafından başvurucuya gönderilen 12/2/2020 tarihli yazıda; 21/10/2019 tarihinde planlanan faaliyetlerin ifa edildiği, görevlerde herhangi bir aksama meydana gelmediği, başvurucunun gelmemesi nedeniyle sevk faaliyetinin iptal edilmediği, o gün beş mahpusun sevkinin planlandığı, sevke başvurucu dâhil iki mahpusun gelmediği ancak devriye faaliyetinin gerçekleştirilerek sevki planlanan diğer üç mahpusun tedavilerinin yaptırıldığı belirtilmiştir.

6. Başvurucu bu yazı üzerine 14/2/2020 tarihli dilekçesiyle hastane randevusuna gitmemesinin hazırlıkların iptal edilmesine yol açmadığını, jandarma sevkinde bir aksama meydana gelmediğini, sevk planlamasının bozulmadığını, kurumun işleyişinin engellenmediğini belirterek infaz hâkimliğine ikinci kez şikâyette bulunmuştur. İnfaz hâkimliği; başvurucunun aynı mahiyetteki şikâyetinin ve itirazının reddedildiği, infaz hâkimliği kararının yeniden yargılamaya konu olamayacağı, Komutanlık yazısının tek başına verilen cezayı kaldırmaya yetmeyeceği, gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra sevke katılımın iptal edilmesi durumunda kurumun düzeninin ve asayişinin bozulacağı, başvurucunun kurum içi düzene uymakla yükümlü olduğu gerekçesiyle şikâyeti 19/2/2020 tarihinde reddetmiştir.

7. Başvurucu, ilk şikâyeti kapsamında ağır ceza mahkemesine yaptığı itirazın reddine ilişkin kararı 18/2/2020 tarihinde öğrendikten sonra 3/3/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başvurucu hakkında verilen disiplin cezası 10/2/2020-11/3/2020 tarihleri arasında infaz edilmiştir.

9. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

10. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

11. Başvurucu; çocukluğundan beri kronik Akdeniz ateşi hastalığından muzdarip olduğunu, hastalığı nedeniyle ayaklarını uzatarak seyahat etmesi gerektiğini, hastane sevklerinde uzun bir süre ayakları sarkık olarak oturmak zorunda kalmasının durumunu ağırlaştırdığını ifade etmiştir. Başvurucu bu nedenle söz konusu hastanede tedaviye devam etmek istemediğini, disiplin cezasının ve yargılama sürecinde verilen kararların haksız olduğunu, ceza nedeniyle ailesiyle görüşemediğini belirterek aile hayatına saygı hakkının, ayrımcılık yasağının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde, Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarına yer verilerek değerlendirmelerin anılan içtihatlar ve olayın somut koşulları çerçevesinde yapılmasının uygun olacağı ifade edilmiştir. Bakanlık görüşüne karşı başvurucu tarafından sunulan dilekçede, başvuru formunda yer alan iddialar tekrar edilmiştir.

12. Başvuru, aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.

13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

14. Başvurucunun aile hayatına saygı hakkına yapılan müdahale 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 43. maddesine dayanmaktadır. Anılan Kanun'da sevke, nakle veya bunlarla ilgili olarak alınacak tedbirlere karşı çıkma fiili, ziyaretçi yasağından yoksun bırakma şeklinde disiplin cezası öngörülen hâllerden kabul edilmiştir. Müdahalenin dayanağı olan hükmün kanunilik ölçütünü karşıladığı ve kurum düzeninin sağlanmasına yönelik meşru amacın bulunduğu açıktır. Bu belirlemenin ardından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı yönünden inceleme yapılacaktır.

15. Anayasa’nın 19. maddesi gereği hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatına birtakım sınırlamaların getirilmiş olması, hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Bu bağlamda idarenin tutuklu ve hükümlülerin özel ve aile hayatına müdahale konusunda takdir yetkisinin daha geniş olduğu gözetilmelidir. Burada mühim olan ceza infaz kurumunun güvenliğinin sağlanması amacı ile hükümlünün özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı arasında adil bir dengenin sağlanmış olmasıdır (Mehmet Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, § 89; Ahmet Çilgin, B. No: 2014/18849, 11/1/2017, § 32). Başvuru konusu olay bakımından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı incelenirken derece mahkemelerinin kararlarında ortaya konulan gerekçeler değerlendirilmeli ve müdahaleyi doğuran gerekçelerin inandırıcı bir şekilde ortaya konulup konulmadığına ve müdahalenin ölçülülük ilkesine uygun olup olmadığına bakılmalıdır (Beşir Doğan, B. No: 2013/2335, 15/12/2015, § 44; Emre Sönmez, B. No: 2019/890, 13/1/2022, §§ 44, 45).

16. Somut olayda, hastane randevusunu kendi talebi ile iptal eden başvurucunun sevke, nakle veya bunlarla ilgili olarak alınacak tedbirlere karşı çıkma fiili kapsamında bir ay süreyle ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma disiplin cezasıyla cezalandırıldığı anlaşılmaktadır. Söz konusu kararda, randevu iptalinin yapılan hazırlıkların ve planların bozulmasına, kurum işleyişinin ve o günkü sevklerin aksamasına neden olduğu ifade edilmektedir. Başvurucu; sevk kendisine haber verilir verilmez gitmek istemediğini bildirdiğini, sevki engelleme ya da karşı çıkma kastının olmadığını, hastalığı nedeniyle sevklerde zorluklar yaşadığını, devam eden tedavi sürecini sonlandırmak istediği için randevusunu iptal ettiğini ve tedavisi için başka bir hastane arayışı içinde olduğunu derece mahkemeleri önünde dile getirmiştir.

17. 5275 sayılı Kanun'un 43. maddesinde yer alan düzenlemeden disiplin suçu oluşabilmesi için sevke, nakle veya bunlarla ilgili olarak alınacak tedbirlere karşı çıkmak özel kastıyla hareket etmek şartının arandığı açıkça anlaşılmaktadır. Buna karşın derece mahkemeleri kararlarında başvurucunun ileri sürdüğü hususlara ilişkin bir değerlendirme yapılmamış ve sevki engelleme ya da karşı çıkma kastıyla hareket edip etmediği tartışılmamıştır. Başvurucunun rutin muayenesini Ceza İnfaz Kurumuna önceden sözlü şekilde haber vererek iptal ettiği ve sevkte bir aksama olmadığına dair Jandarma yazısı da değerlendirilerek başvurucunun anılan kast ile hareket ettiğinin yargı mercileri tarafından ortaya konulmadığı açıktır.

18. Başvuruya konu olan süreçte verilen mahkeme kararları değerlendirildiğinde disiplin cezasına dayanak olarak gösterilen kurum işleyişinin aksadığı ve planlan sevklerin bozulduğu hususunun müdahalenin haklı olduğunu gösterecek şekilde ikna edici gerekçelerle ortaya konulduğunu söylemek güçtür. Kaldı ki Ceza İnfaz Kurumu Jandarma Bölük Komutanlığı tarafından başvurucuya gönderilen yazıda sevk faaliyetinin iptal edilmediği, herhangi bir aksama meydana gelmediği, diğer mahpuslarının tedavilerinin yaptırıldığı belirtilmiştir. Başvurucu, kronik hastalığının tedavisi için belirli aralıklarla hastaneye sevk edilmesi ve hastalığına uygun koşullarda sevkin mümkün olmaması nedeniyle tedavisini sonlandırmak istemiş ve bu durumu hastane randevusundan haberdar olur olmaz sözlü olarak ifade etmiş, sevk saatinden önce hastane randevusuna gitmek istemediğine dair dilekçesini vermiştir. Bu olgular ışığında sevki aksatmak ya da engellemek kastıyla hareket edilip edilmediği ya da randevu iptalinin kurumun düzen ve asayişini bozup bozmadığı hususlarında yeterli ve ikna edici gerekçeler ortaya konulmadan başvurucu hakkında aile bireyleriyle temastan yoksun bırakacak şekilde disiplin cezası işlemi tesis edilmiştir. Sağlık durumu da gözönüne alındığında aile bireyleriyle temastan yoksun bırakılarak başvurucuya ağır bir külfet yüklenmiştir. Disiplin cezasına ilişkin kararda gösterilen gerekçelerin, başvurucunun çıkarları ile toplumun çıkarları arasında adil denge kurulmasına yönelik ikna edici, ilgili ve yeterli unsurlara sahip olmadığı değerlendirilmiştir.

19. Açıklanan gerekçelerle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

20. Başvurucu, ihlalin tespiti ve 210.220 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

21. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

22. Öte yandan başvurucuya manevi zararları karşılığında net 15.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin aile hayatına saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ereğli (Konya) İnfaz Hâkimliğine (E.2019/1811, K.2019/1895) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucuya net 15.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin bilgi için Ereğli (Konya) Ağır Ceza Mahkemesi (2020/167 D. İş) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 9/1/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Hasan Kaya (2) [1.B.], B. No: 2020/9105, 9/1/2024, § …)
   
Başvuru Adı HASAN KAYA (2)
Başvuru No 2020/9105
Başvuru Tarihi 3/3/2020
Karar Tarihi 9/1/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, mahpus hakkında disiplin cezası verilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Ceza infaz kurumu uygulamaları İhlal Manevi tazminat, Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi