TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
CAHİT BEYDÜZ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/1102)
Karar Tarihi: 27/7/2022
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Kenan YAŞAR
Raportör
Murat BAŞPINAR
Başvurucu
Cahit BEYDÜZ
Vekili
Av. İdris ERÇETİN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluk incelemelerinin ve tutukluluğa itiraz değerlendirmelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/12/2020 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına ve başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) başlatılan bir soruşturma kapsamında Başsavcılığın talimatıyla gözaltına alınmıştır.
9. Başsavcılık 12/3/2019 tarihinde başvurucuyu uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan tutuklanması istemiyle sulh ceza hâkimliğine sevk etmiştir.
10. Erzurum 1. Sulh Ceza Hâkimliği aynı tarihte başvurucunun uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan tutuklanmasına karar vermiştir.
11. Başsavcılık 17/3/2019 tarihli iddianame ile başvurucu hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesinde dava açmıştır.
12. Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 18/3/2019 tarihinde iddianameyi kabul etmiş ve E.2020/96 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır. Mahkeme aynı tarihte yaptığı tensip incelemesiyle birlikte başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına da karar vermiştir.
13. Mahkeme 28/7/2020 tarihinde yaptığı ilk duruşmada başvurucunun ve müdafilerinin esasa ilişkin savunmalarını almış, ayrıca tutukluğa dair söyleyeceklerini dinlemiş ve duruşma sonunda başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Mahkeme anılan duruşmada ayrıca başvurucunun tutukluluk durumunun 25/8/2020, 22/9/2020, 20/10/2020, 17/11/2020 ve 15/12/2020 tarihlerinde dosya üzerinden incelenmesine karar vermiştir.
14. Mahkeme, ilk duruşmada alınan karar gereğince 25/8/2020, 22/9/2020, 20/10/2020, 17/11/2020 ve 15/12/2020 tarihlerinde dosya üzerinden yaptığı incelemeyle başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.
15. Başvurucunun anılan kararlardan 17/11/2020 tarihli karara karşı 23/11/2020 tarihinde yaptığı itiraz, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 6/12/2020 tarihinde reddedilmiştir. Başvurucu itirazın reddine dair kararın 13/12/2020 tarihinde tebliğ edildiğini bildirmiştir.
16. Başvurucu 25/12/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
17. Mahkemenin 29/12/2020 tarihinde yaptığı ikinci duruşmaya başvurucunun müdafileri Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla katılarak davanın esasına ve tutukluluğa ilişkin savunmalarını ileri sürmüşlerdir. Başvurucu ise SEGBİS bağlantısındaki sorun nedeniyle duruşmaya katılamamıştır. Mahkeme, duruşma sonunda başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Mahkeme ayrıca 26/1/2021 ve 18/2/2021 tarihlerinde başvurucunun tutukluluk durumunun dosya üzerinden incelenmesine karar vermiş, bir sonraki duruşmanın ise 9/3/2021 tarihinde yapılmasını kararlaştırmıştır.
18. Mahkeme, bir önceki duruşmada alınan karar gereğince 26/1/2021 ve 18/2/2021 tarihlerinde dosya üzerinden yaptığı incelemeyle başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.
19. Mahkemenin 9/3/2021 tarihinde yaptığı üçüncü duruşmaya başvurucu ve müdafii SEGBİS yoluyla katılarak davanın esasına ve tutukluluğa ilişkin savunmalarını ileri sürmüşlerdir. Mahkeme, duruşma sonunda başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Mahkeme ayrıca 8/4/2021, 4/5/2021 ve 1/6/2021 tarihlerinde başvurucunun tutukluluk durumunun dosya üzerinden incelenmesine karar vermiş, bir sonraki duruşmanın ise 17/6/2021 tarihinde yapılmasını kararlaştırmıştır.
20. Mahkeme 17/6/2021 tarihli duruşmada başvurucunun tahliyesine karar vermiştir. Devam eden yargılamada 17/2/2022 tarihli duruşmada ise başvurucunun uyuşturucu madde ticareti suçundan 15 yıl hapis ve 30.000 TL adli para cezalarıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Ayrıca başvurucunun tutuklanmasına yönelik yakalama emri çıkartılmasına da hükmedilmiştir.
21. Başvurucu anılan karara karşı istinaf yoluna başvurmuş olup, dava bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla Erzurum Bölge Adliye Mahkemesinde derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
22. İlgili hukuk için bkz. Kadir Ayhan, B. No: 2020/20083, 10/3/2021, §§ 20-32; Yavuz Cengiz, B. No: 2019/37138, 15/6/2021, §§ 23-30.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
23. Anayasa Mahkemesinin 27/7/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
24. Başvurucu, en son ilk duruşmasının yapıldığı 28/7/2020 tarihinde hâkim huzuruna çıkarıldıktan sonra başvuru tarihi olan 25/12/2020 tarihine kadar hâkim karşısına çıkarılmadığını, duruşmasının 29/12/2020 tarihine bırakılmış olması gözönüne alındığında yaklaşık beş ay boyunca hâkim veya mahkeme önüne çıkarılmadığını, tutukluluğa karşı itirazı değerlendirecek olan hâkim önünde dinlenilme hakkını makul aralıklarla kullanamadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
25. Bakanlık görüşünde; 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde belirtilen dava yolunun Anayasa Mahkemesinin içtihadına göre başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu olduğu, ancak somut başvuruda bu yönde herhangi bir tazminat davasının açılmamış olduğu dikkate alınarak bu hususun başvurunun kabul edilebilirliği yönünden yapılacak incelemede dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.
B. Değerlendirme
26. Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası şöyledir:
"Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir."
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013 § 16). Somut olayda başvurucunun yargılamayı yapan Mahkemece tutukluluk durumunun uzunca bir süre dosya üzerinden incelenmesine karar verilmesi nedeniyle tutukluluğa ilişkin itirazlarını etkili şekilde ileri süremediğinden şikâyet ettiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla başvurucunun şikâyetinin Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası bağlamında incelenmesi gerekir.
28. Anayasa'nın Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerini düzenleyen 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
29. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
30. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir hak arama yoludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).
31. Anayasa Mahkemesi Ulaş Kaya ve Adnan Ataman (B. No: 2013/4128, 18/11/2015) kararında olağan dönemde başvurucunun tutukluluk hâlinin 3 ay 17 gün boyunca duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden yapılan incelemeler sonucunda verilen kararlar ile devam ettirilmesinin Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasını ihlal ettiği sonucuna varmıştır (aynı kararda bkz. § 61).
32. Anayasa Mahkemesi Kadir Ayhan (B. No: 2020/20083, 10/3/2021) ve Yavuz Cengiz (B. No: 2019/37138, 15/6/2021) kararlarında ise aynı mahiyetteki şikâyetlere ilişkin yaptığı incelemelerde, başvurucunun inceleme tarihi itibarıyla hâkim/mahkeme önüne çıkarılmış olması hususunu nazara alarak verilecek bir ihlal kararının başvurucunun yeniden hâkim önüne çıkarılmasını sağlamayacağını ve serbest kalması sonucunu doğurmayacağını belirtmiş; bu durumda yalnızca kişinin uzun süre hâkim/mahkeme önüne çıkarılmamasıyla ilgili bir hak ihlalinin tespiti ve gerekiyorsa belli bir miktar tazminata hükmedilmesiyle yetinileceği sonucuna varmıştır.
33. Öte yandan Anayasa Mahkemesi anılan kararda bu tür ihlal iddiaları bakımından öncelikle aynı giderim imkânını sağlayan başvuru yollarının tüketilmesi ve bunlardan sonuç alınamaması hâlinde bireysel başvuruda bulunulması gerektiğini açıklayarak 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu olduğu tespitini yapmış ve başvuru yollarının tüketilmediği sonucuna varmıştır.
34. Somut olayda başvurucunun şikâyetine konu edilen 28/7/2020 tarihli ilk duruşmada tutukluluk hâlinin devamına karar verildikten 5 ay 1 gün sonra 29/12/2020 tarihli ikinci duruşmada(bkz. § 17) başvurucunun müdafii mahkeme önüne çıkmış ve tutukluluğa yönelik itirazlarını etkili bir biçimde ileri sürme fırsatına sahip olmuştur. Dolayısıyla somut başvuru yönünden anılan kararlardan (bkz. § 32) ayrılmayı gerektiren bir durum söz konusu değildir.
35. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapıldığına ilişkin iddiası ile ilgili olarak olağan başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 27/7/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.