TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
OĞUZHAN KELLECİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/11498)
|
|
Karar Tarihi: 19/11/2024
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Rıdvan DEMİR
|
Başvurucu
|
:
|
Oğuzhan KELLECİ
|
Vekili
|
:
|
Av. Nurullah SAYAR
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, kolluk görevlilerince fiziksel şiddet uygulanması ve bu olay hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. 30/5/2019 tarihinde başvurucunun kardeşi İ.K. ile arkadaşı R.B. uyuşturucu ticareti yapma suçu kapsamında yakalanmıştır. Bu kişilerin uyuşturucuyu başvurucudan temin ettiklerini belirtmeleri üzerine başvurucu da gözaltına alınmıştır.
3. Olay günü düzenlenen ve başvurucu ile gözaltına alınan diğer kişilerin de imzaladığı polis tutanağına göre başvurucu, üzerinde arama yapılmasına ve gözaltına alınmasına karşı direnmemiş; sağlık kontrolü için polis aracına alındıktan sonra direnmeye başlamış, polis kademeli olarak zor kullanma suretiyle başvurucunun direncini kırmıştır. Tutanakta başvurucunun nasıl direnç gösterdiğine ilişkin bir belirleme yapılmamıştır.
4. Başvurucu, aynı gün müdafii huzurunda verdiği ifadede kolluk görevlilerinin fiziksel şiddetine uğradığını belirtmiştir.
5. Başvurucu hakkında düzenlenen 30/5/2019 tarihli adli muayene raporunda; başvurucunun sağ gözünde, sağ yanağında, sağ kulağında ve boynunun sağ tarafında yaygın kızarıklık bulunduğunun, yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğunun kati olarak tespit edildiği belirtilmiştir. 31/5/2019 tarihli gözaltı çıkış adli muayene raporunda 30/5/2019 tarihli rapora ek olarak darp ve cebir izine rastlanmadığı ifade edilmiştir.
6. Başvurucu vekili, kolluk ifadesinde fiziksel şiddet uygulandığına ilişkin belirleme yapılmasına rağmen soruşturma başlatılmadığından bahisle başvurucunun fiziksel şiddet gördüğü olaya ilişkin olduğunu belirttiği fotoğraflar ile adli muayene raporlarını da eklemek suretiyle 1/10/2019 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) suç duyurusunda bulunmuştur. Suç duyurusu dilekçesinde başvurucu; adliye koridorlarında ve adliye tuvaletinde şiddet gördüğünü, polis aracında da fiziksel şiddete uğradığını, bu durumun sabit olduğunu, olaylara ilişkin tanıklarının bulunduğunu beyan etmiştir.
7. Başsavcılık, emniyet birimlerden olaya ilişkin belgelerin ve açıklamaların gönderilmesini istemiştir. Emniyet birimleri Başsavcılığa sundukları açıklamalarda başvurucunun olay günü polis aracı içinde iken kendisini araç direklerine ve camına vurduğu, araçta iki polis memuru bulunduğundan başvurucunun kontrol altına alınmasında zorlanıldığı, bu nedenle takviye personel istendiği, takviye personelin gelmesi üzerine başvurucunun kontrol altına alındığı bilgisine yer vermiştir.
8. Başsavcılık söz konusu bilgi ve belgeler doğrultusunda 20/1/2020 tarihinde başvurucudaki yaralanmaların polisin zor kullanma yetkisi kapsamında gerçekleştirdiği fiillerden kaynaklandığını belirterek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir.
9. Başvurucu vekilinin, başvurucunun polis aracına alındığında her iki tarafında da kolluk görevlisi olduğu, kamera kayıtlarının dosyaya kazandırılmadığı, eksik inceleme neticesinde karar verildiği gerekçesiyle Sulh Ceza Hâkimliğine yaptığı itiraz, başvurucunun darp ve cebir gördüğüne ilişkin olarak hakkında adli muayene raporunun olmadığı, soruşturmanın usul ve kanuna uygun olarak yürütüldüğü gerekçesiyle reddedilmiştir.
10. Nihai karar başvurucuya 16/2/2021 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 1/3/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Başvurucu; kolluk görevlilerinin fiziksel şiddet niteliğindeki eylemlerine maruz kaldığını, bu kapsamda yürütülen soruşturma sonunda, yaralandığını tespit eden sağlık raporuna rağmen eksik araştırmayla kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini, bu karara karşı yaptığı itirazın yeterli gerekçe açıklanmadan reddedildiğini açıklayarak kötü muamele yasağının, etkili soruşturma yükümlülüğünün, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucudaki yaralanmaların zor kullanma yetkisi kapsamında ortaya çıkmış olabileceği, yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarının dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.
12. Başvurucunun iddiaları kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.
13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
14. Anayasa’nın 17. maddesi -“Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddesindeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında- bir kimsenin devlet görevlilerinin 17. maddenin üçüncü fıkrasını ihlal eden bir muamelesine uğradığına ilişkin savunulabilir bir iddiada bulunması hâlinde etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Kötü muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Şikâyet olmadığında bile kişiye kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin yeterince açık belirtiler varsa konuyla ilgili bir ceza soruşturması açılmalıdır. Soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek tüm deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci, gerektiği ölçüde kamu denetimine ve mağdurun erişimine açık olmalı; mağdur soruşturmaya etkili şekilde katılabilmeli; soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir. Ayrıca yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 101-103; S.D., B. No: 2013/3017, 16/12/2015, §§ 111-114; Veli Saçılık (2), B. No: 2018/24614, 18/10/2022, § 16).
15. Somut olayda Başsavcılık, başvurucunun ifadesinde kötü muameleye uğradığını belirtmesine (bkz. § 4) ve yaralanmasına ilişkin adli muayene raporu düzenlenmesine (bkz. § 5) rağmen soruşturmaya başvurucunun şikâyeti üzerine başlamıştır. Başsavcılık, başvurucunun gösterdiği tanıkların ve şüpheli kolluk görevlilerinin beyanına başvurmamış ve başvurucuda meydana gelen yaralanmanın iddia edildiği gibi araç camına ve aracın orta direk noktasına doğru kafa atması sonucu meydana gelip gelemeyeceği konusunda rapor alma yoluna gitmemiştir. Ayrıca başvurucunun tutumu nedeniyle kendisine karşı güç kullanılmasına neden olup olmadığı, neden olmuşsa müdahalenin başvurucunun tutumuna göre orantılı olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapmamış; kollukça düzenlenen tutanakları doğruluklarını araştırmadan kararına esas almıştır. Bu nedenle başvurucunun şikâyeti hakkında Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği şekilde etkili bir soruşturma yürütülmediği sonucuna varılmıştır.
16. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
17. Kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiği iddialarının incelenebilmesi için olayı çevreleyen maddi koşullar inceleme yapmaya olanak verecek şekilde aydınlatılmalıdır. Olayın aydınlatılması ise ihlal iddiaları ile ilgili etkili bir soruşturma yapılmasına bağlıdır. Başvuruya konu olayda olayı çevreleyen koşullar yeterinceaydınlatılmadığından bu aşamada kötü muamele yasağının maddi boyutu yönünden inceleme yapılması mümkün görülmemiştir.
III. GİDERİM
18. Başvurucu; ihlalin tespit edilmesi, yeniden soruşturma yapılması, 200.000 TL maddi ve 500.000 TL manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.
19. Başvuruda tespit edilen ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
20. Başvurucuya manevi zararları karşılığında net 100.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor No: .2019/165173) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net 100.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/11/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.