TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SİNAN ŞAHİN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/20691)
|
|
Karar Tarihi: 16/4/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Mutlu ALAF
|
Başvurucu
|
:
|
Sinan ŞAHİN
|
Vekili
|
:
|
Av. Ünsal ŞAHİN
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, kira alacağına ilişkin davada, kesinleşmiş mahkeme kararının dikkate alınmamasıyla nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu tarafından kiracısı aleyhine ödenmeyen kira borcu nedeniyle icra takibi başlatılmıştır. Borçlu tarafından yapılan itiraz üzerine takip durmuştur. Borçlu aynı zamanda 15/9/2017 tarihinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile İstanbul Anadolu 6. İcra Hukuk Mahkemesinde usulsüz tebliğ şikâyetinde bulunmuştur. Mahkeme 19/1/2018 tarihli kararı ile ödeme emrinin tebliğ işlemini iptal etmiştir. Bu karara karşı başvurucu tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi tebligatın usulüne uygun olduğu gerekçesiyle kararı kaldırmış ve 13/7/2018 tarihinde davanın reddine karar vermiştir.
3. Başvurucu, borçlu aleyhine yapmış olduğu icra takibinin itiraz üzerine durması nedeniyle 16/2/2018 tarihinde borçlusu aleyhine itirazın kaldırılması davası açmıştır. İstanbul22. İcra Hukuk Mahkemesi kararında, yukarıda işaret edilen İstanbul Anadolu 6. İcra Hukuk Mahkemesinin kararına atıf yapılarak ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği gerekçesiyle 18/3/2021 tarihinde davanın reddine kesin olmak üzere karar vermiştir.
4. Başvurucu, nihai hükmü 12/4/2021 tarihinde öğrendikten sonra 19/4/2021 tarihinde süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
5. Başvurucu; gerekçeye esas alınan İstanbul Anadolu 6. İcra Hukuk Mahkemesi kararının Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile kaldırıldığını ve davanın reddine karar verilerek tebligatın usulüne uygun kabul edildiğini, mahkemenin kaldırılan yerel mahkeme kararına dayanarak karar verdiğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvuru formu ve eklerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
6. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan [1. B.], B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları gerekçeli karar hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
7. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
8. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı, kişilerin hakkaniyete uygun bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve bu amaca uygunluk yönünden yargılamanın denetlenmesini amaçlamaktadır. Mahkeme kararlarının, davanın temel maddi ve hukuki sorunları ile taraflarca ileri sürülen ve davanın sonucunu etkileyen iddia ve itirazlar hakkında delillerle bağ kurulmak suretiyle yeterli gerekçe içermesi zorunludur. Uyuşmazlığın hukuki ve maddi sorunlarıyla ilgisiz değerlendirmelere kararda yer verilmesi de gerekçeli karar hakkıyla bağdaşmamaktadır. Karar gerekçesinin belirtilen unsurları taşıması, yargılamanın adil yargılanma hakkı güvencelerine uygun şekilde yürütülüp yürütülmediğinin taraflarca öğrenilmesini sağladığı gibi ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (bazı eklemeler ve farklılıklarla birlikte bkz. Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
9. Diğer taraftan kanun yolu incelemesi yapan merciin, yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterli görülebilir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince karşılanmayan veya ancak ilk defa kanun yolu merciine ileri sürülebilecek nitelikteki esaslı iddia ve itirazların kanun yolu merciince de değerlendirilmemesi gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açabilir (bazı eklemeler ve farklılıklarla birlikte bkz. Mehmet Yavuz [1.B.], B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51).
10. Somut olayda başvurucu aleyhine, İstanbul Anadolu 6. İcra Hukuk Mahkemesinde usulsüz tebliğ şikâyetinde bulunulmuş ve mahkeme ödeme emrinin tebliğ işlemini iptal etmiş ancak bu karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi tarafından tebligatın usulüne uygun olduğu gerekçesiyle kaldırılmıştır.İstanbul22. İcra Hukuk Mahkemesi henüz kesinleşmemiş İstanbul Anadolu 6. İcra Hukuk Mahkemesinin verdiği bu kararı dikkate alaraködeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. İstanbul Anadolu 6. İcra Hukuk Mahkemesinin verdiği ödeme emrinin tebliğ işleminin iptali kararı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi tarafından ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiğigerekçesiyle kaldırıldığı hâlde Mahkeme söz konusu bu kararı dikkate almamıştır. Bu itibarla yargılamanın sonucunu etkileyebilecek bu kaldırma kararının neden gözetilmediği kararda makul ve yeterli bir gerekçeyle değerlendirilmemiştir.
11. Açıklanan gerekçelerle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
12. Başvurucu; ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.
13. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
14. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla yeniden yargılama yapılması için İstanbul Anadolu 22. İcra Hukuk Mahkemesine (E.2020/99, K.2021/183) GÖNDERİLMESİNE,
D. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.