logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Selma Eroğlu [2.B.], B. No: 2021/12262, 8/1/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SELMA EROĞLU BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/12262)

 

Karar Tarihi: 8/1/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Muhammed Cemil KANDEMİR

Başvurucu

:

Selma EROĞLU

Vekili

:

Av. Tamer AKGÖKÇE

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, bir meslek odasının genel kurul divanı üyelerine yönelik olarak sosyal medya paylaşımı nedeniyle meslek odası üyesine verilen disiplin cezasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 18/2/2021 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu süresi içerisinde Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu; makine mühendisi olup olayların meydana geldiği tarihte Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Makina Mühendisleri Odasına (Oda) kayıtlı olarak çalışmaktadır.

6. TMMOB'nin 31/5/2018-3/6/2018 tarihleri arasında 45. Olağan Genel Kurulu gerçekleştirilmiştir.

7. TMMOB'nin anılan toplantısı devam ederken 1/6/2018 tarihinde başvurucu sosyal medya hesabında, TMMOB eski başkanı M.S. ile kadın üyelerden oluşan TMMOB 45. Olağan Genel Kurul Divanının görev ifa ederken çekilen bir fotoğrafı ile kamuoyunca tanınan A.O.nun kadınlarla birlikte bir ziyafet masası etrafında göründükleri bir fotoğrafı yan yana koyarak "ilk fotograftaki erkek tmmob eski başkanı [s.] ikinci fotograftaki ise malumunuz. iki fotoğraf arasında fark görebiliyor musunuz? kadınlara ragmen maalesef ki demokratik kitle örgütümüzün genel kurul divanı, [s.yi] aklama kuruluna dönüşmüş! #BIKTIK #YETER #SIKILDIK #TAMAM" şeklinde tweet atmıştır.

8. Anılan yazı içeriğindeki ifadeleri nedeniyle TMMOB Oda Yönetim Kurulunun 26/6/2018 tarihli kararıyla başvurucu hakkında soruşturma başlatılmıştır. Disiplin soruşturması sonucunda başvurucuya Oda Onur Kurulunun 9/3/2019 tarihli kararıyla "15 gün süreyle meslekten men" cezası uygulanmıştır. Kararda, başvurucunun sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımları ile bağlı olduğu meslek birliğinin bir organı olan genel kurul divanı üyelerine yönelik olarak çirkin benzetmelerde bulunduğu, bu suretle meslek birliğine bağlı tüm üye ve delegelerin iradelerine haksız bir şekilde saldırdığı, bu eylemlerinin bağlı olduğu meslek birliğinin etkinliğini olumsuz etkilediği belirtilmiştir.

9. Bu karar Oda Yüksek Onur Kurulunun 13/4/2919 tarihli kararıyla onanmıştır. Başvurucu bu işlemin iptali talebiyle dava açmıştır.

10. İdare Mahkemesi davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, kamusal bir tartışmaya katkı sunma kapasitesi olmaksızın başkaları için temelsiz biçimde yaralayıcı nitelik taşıyan, saldırgan ve yakışıksız ifadelerden kaçınma yükümlülüğünün söz konusu olması karşısında ifade özgürlüğünün kullanımında sahip olduğu görev ve sorumluluklara uygun hareket etmeyen başvurucunun ilgili paylaşımı ve açıklamaları nedeniyle cezalandırılmasının kişilerin itibarının korunması ile meslek odalarının ve üst kuruluşlarının otoritesinin sağlanması açısından zorunlu toplumsal ihtiyacı karşıladığını, dolayısıyla demokratik toplum gereklerine aykırılık içermediğini, başvurucunun kamuoyuna yönelik herkese açık bir şekilde yaptığı paylaşımın ve paylaşım altındaki açıklamalarının ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirtmiştir. Başvurucunun istinaf talebi reddedilerek karar kesinleşmiştir.

11. Başvurucu, nihai kararı 21/1/2021 tarihinde öğrenmiş ve 18/2/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

12. İncelenen bireysel başvurunun yapıldığı tarihte 27/1/1954 tarihli ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu'nun 26. maddesi şöyledir:

''Odalara kayıtlı meslek mensuplarından bu kanuna aykırı hareketleri görülenlerle, meslekle alakalı işlerde gerek kasten ve gerekse ihmal göstermek suretiyle zarara sebebiyet veren veya akdettiği mukavalelere riayet etmiyen veyahut meslek şeref ve haysiyetini muhil durumları tesbit olunanlara kayıtlı bulundukları oda haysiyet divanınca aşağıda yazılı inzibati cezalar verilir:

a) Yazılı ihtar;

b) (25) liradan (100) liraya kadar para cezası;

c) (100) liradan (1 000) liraya kadar para cezası;

ç) 15 günden 6 aya kadar serbest sanat icrasından men'i;

d) Odadan ihraç.

Bu cezaların verilmesinde sıra gözetilmez. Ancak sebep teşkil eden hadisenin mahiyet ve neticelerine görebu cezalardan biri tatbik olunur.''

13. Aynı Kanun'un 27. maddesi şöyledir:

"Haysiyet divanları tarafından verilen yazılı ihtar ve (100) liraya kadar para cezaları kati olup. ancak 26 ncı maddenin (c, ç, d) bentlerinde yazılı cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ve oda idare heyeti yoliyle Yüksek Haysiyet Divanına itiraz olunabileceği gibi, bu cezalar Yüksek Haysiyet Divanının tasdikından geçirilmedikçe de tatbik olunamaz.''

14. Aynı Kanun'un 28. maddesi şöyledir:

"Odadan ihraç edilenler süresiz olarak, sanat icrasından geçici olarak men edilenler ise, men süresi içinde; hiçbir şekil ve biçimde mesleki faaliyette bulunamazlar. Bunlar Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği tarafından derhal bütün ilgili yerlere ve kuruluşlara duyurulur.''

V. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Anayasa Mahkemesinin 8/1/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

16. Başvurucu; paylaşılan fotoğrafta yer alan Divan Başkanı M.S.nin, 4. TMMOB Kadın Kurultaylarında eleştirilere rağmen açılış konuşmasını yapmakta ısrar ettiğini, bu davranışın başvurucunun da içerisinde yer aldığı kadın grubunca tepkiyle karşılandığını ve protestoya dönüştüğünü, anılan kişinin bu olay nedeniyle kadın mühendisleri provokatör olarak ilan ettiğini, olayın bu süreçle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, genel kurul öncesinde de aynı kişinin benzer davranışlarda bulunduğunu ileri sürerek ifade özgürlüğü ile verilen cezanın orantısızlığı nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

17. Bakanlık görüşünde, somut olayda başvurucunun ifade özgürlüğü hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

18. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı verdiği cevapta, daha ağır nitelikteki yazı ve paylaşımların dahi ifadelerin özgürlüğü kapsamında değerlendirildiğini ileri sürerek başvuru formundaki beyanlarını tekrarladığını belirtmiştir.

B. Değerlendirme

19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucunun iddialarının bir bütün olarak ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

20. Anayasa’nın “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar..."

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Müdahalenin Varlığı

22. Bağlı olduğu meslek odasının yönetimi hakkında yaptığı sosyal medya paylaşımı nedeniyle başvurucuya "15 gün süreyle meslekten men" cezası verilmiş, başvurucunun bu işleme karşı açtığı dava reddedilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun yazdığı yazı nedeniyle meslekten geçici men cezası ile cezalandırılmasının ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olarak kabul edilmesi gerekir.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

23. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

24. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

i. Genel İlkeler

25. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması rejimini düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesinde hak ve özgürlüklerin “ancak kanunla” sınırlanabileceği temel bir ilke olarak benimsenmiştir. Anayasa’nın 26. maddesi kapsamında korunan bir hakka yapılan bir müdahalenin kanunilik şartını sağladığının kabul edilebilmesi için Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca söz konusu müdahalenin kanuni bir dayanağının bulunması zorunludur (kanunilik şartına başka bağlamlarda dikkat çeken kararlar için bkz. Sevim Akat Eşki, B. No: 2013/2187, 19/12/2013, § 36; Tuğba Arslan [GK], B. No: 2014/256, 25/6/2014, § 82; Hayriye Özdemir, B. No: 2013/3434, 25/6/2015, §§ 56-61; Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş. [GK], B. No: 2014/19270, 11/7/2019, § 35).

26. Anayasa Mahkemesi daha önce pek çok kez temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında kanunilik ölçütünün ilk olarak şeklî bir kanunun varlığını gerekli kıldığını belirtmiştir (Tuğba Arslan, § 96; Fikriye Aytin ve diğerleri, B. No: 2013/6154, 11/12/2014, § 34). Bir yasama işlemi olarak kanun TBMM'nin iradesinin ürünüdür ve TBMM tarafından Anayasa’da öngörülen kanun yapma usullerine uyularak yapılan işlemlerdir. Bu anlayış temel hak ve özgürlükler alanında önemli bir güvence sağlar (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri [GK], B. No: 2014/920, 25/5/2017, § 54; Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş., § 36).

27. Fakat kanunilik ölçütü aynı zamanda maddi bir içeriği de gerektirir ve bu noktada kanunun niteliği önem kazanır. Bu anlamıyla kanunilik ölçütü, sınırlamaya ilişkin kuralın erişilebilirliğini ve öngörülebilirliği ile kesinliğini ifade eden belirliliğini garanti altına alır (Metin Bayyar ve Halkın Kurtuluş Partisi [GK], B. No: 2014/15220, 4/6/2015, § 56; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 55; Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş., § 37).

28. Belirlilik, bir kuralın keyfîliğe yol açmayacak bir içerikte olmasını ifade eder. Temel hakların sınırlandırılmasına ilişkin kanuni düzenlemenin içerik, amaç ve kapsam bakımından belirli ve muhataplarının hukuksal durumlarını algılayabilecekleri açıklıkta olması gerekir. Bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu birtakım güvenceler içermesi gereklidir. Bir kanuni düzenlemede hangi davranış veya olgulara hangi hukuksal sonuçların bağlanacağı ve bu bağlamda kamusal makamlar için nasıl bir müdahale yetkisinin doğacağı belirli bir kesinlik ölçüsünde ortaya konmalıdır. Bu durumda bireylerin hak ve yükümlülüklerini öngörerek davranışlarını bu doğrultuda tanzim etmeleri olanaklı hâle gelebilir (Hayriye Özdemir, §§ 56, 57; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 56; Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş., § 38; Metin Bayyar ve Halkın Kurtuluş Partisi, § 57; norm denetimine ilişkin kararlarda belirliliğe ilişkin açıklamalar için çok sayıda karar arasından bkz. AYM, E.2009/51, K.2010/73, 20/5/2010; AYM, E.2011/18, K.2012/53, 11/4/2012).

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

29. Somut olayda başvurucuya verilen disiplin cezasının dayanağı 6235 sayılı Kanunun 26. maddesidir. Anayasa Mahkemesi 22/3/2023 tarihli ve E.2023/53, K.2023/49 sayılı kararı ile söz konusu hükmü Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...

4. İtiraz konusu kuralla Türk mühendis ve mimarları odaları haysiyet divanının 6235 sayılı Kanun’a aykırı hareketleri görülenlerle, meslekle alakalı işlerde gerek kasten ve gerekse ihmal göstermek suretiyle zarara sebebiyet veren veya akdettiği sözleşmelere uymayan veyahut meslek şeref ve haysiyetini ihlal eden durumları tespit olunan meslek mensupları (yüksek mühendis, yüksek mimar, mühendis ve mimarlar) hakkında fiil ve hareketlerinin niteliğine göre yazılı ihtar, (25) liradan (100) liraya kadar para cezası, (100) liradan (1.000) liraya kadar para cezası, 15 günden 6 aya kadar serbest sanat icrasından meni ve odadan ihraç şeklinde düzenlenen disiplin cezalarından birinin uygulanacağı, bu cezaların verilmesinde sıra gözetilmeyeceği ancak sebep teşkil eden hadisenin nitelik ve neticelerine göre bu cezalardan birinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

5. Anayasa Mahkemesi 22/9/2021 tarihli ve E.2021/16, K.2021/62 sayılı kararında 25/1/1956 tarihli ve 6643 sayılı Türk Eczacıları Birliği Kanunu’nun eczacı odaları haysiyet divanının görev ve yetkilerini düzenleyen 30. maddesinin ilgili kısmını incelemiş ve söz konusu kuralın eczacı odaları haysiyet divanının meslek mensupları hakkında disiplin cezası uygulama yetkisini kullanmaları sırasında bireylerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine yasal çerçevede imkân tanımadığı gerekçesiyle kuralı Anayasa’nın 2. maddesine aykırı bularak iptal etmiştir.

6. Anılan kararda ilk olarak kuralda eczacılar hakkında uygulanabilecek disiplin cezaları sayılmakla birlikte söz konusu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinde sayılan hâllerde hangi disiplin cezasının uygulanacağına ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı tespit edilmiştir (AYM, E.2021/16, K.2021/62, 22/9/2021, § 17).

7. Bu kapsamda haysiyet divanının kendisine intikal eden bir dosyada yer alan eylemin söz konusu kuralda sayılan hâllerden birisinin kapsamına girdiği kanaatine varması durumunda yine maddenin birinci fıkrasında sayılan disiplin cezalarından herhangi birisine hükmedebileceği, haysiyet divanının, hangi fiile hangi cezayı uygulayacağı konusunda herhangi bir kayıt ve şartla bağlı olmayıp tamamen serbest bırakıldığı, kuralda eczacılar hakkında disiplin cezası uygulanabilecek hâller sayılmakla ve disiplin cezaları da gösterilmekle birlikte maddede sayılan disiplin suç ve cezaları arasında yeterli bağlantının kurulamadığı, bu çerçevede disiplin cezasını gerektiren eylemin gerçekleşmesi durumunda fiil ve hareketin niteliğine göre disiplin cezalarının verilebileceği öngörülmekle birlikte bu ölçütün disiplin cezasının muhatapları açısından yeterli bir hukuki güvence sağlamadığı belirtilmiştir (AYM, E.2021/16, K.2021/62, 22/9/2021, § 18).

8. Öte yandan kuralda “Haysiyet divanı bu cezaların verilmesinde sıra gözetmeksizin geniş takdir hakkını haizdir.” denilmek suretiyle disiplin cezasının belirlenmesi konusunda haysiyet divanına sınırsız bir takdir yetkisinin tanındığı, bu bağlamda kuralın haysiyet divanına disiplin cezasını gerektiren eylemin gerçekleşmesi durumunda kuralda yer alan disiplin cezalarından istediğini uygulayabilme yetkisini tanımakta olduğu, haysiyet divanının bu yaptırımı uygularken anılan Kanun’da öngörülen sırayı gözetme zorunluluğuna da tabi tutulmadığı ifade edilmiştir (AYM, E.2021/16, K.2021/62, 22/9/2021, § 19).

9. Bu tespitlerden hareketle kuralla haysiyet divanına tanınan yetkinin somut olayın özelliklerine, eylemin ağırlığına, oluşan zararın büyüklüğüne göre kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanılmasını sağlamanın yanında işlenen disiplinsizlik eylemi ile tayin edilen disiplin cezası arasında adil bir dengenin gözetilmesini sağlayacak gerekli ve yeterli mekanizmaların kurulmadığı, bu nedenle kural kapsamında verilecek disiplin cezaları bakımından keyfî yorum ve uygulamalara karşı hukuki güvencenin sağlanmadığı sonucuna varılmıştır (AYM, E.2021/16, K.2021/62, 22/9/2021, § 20).

10. Bakılmakta olan itiraz başvurusunda Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen kural bakımından yapılacak anayasallık denetiminin konusunu da benzer şekilde, Türk mühendis ve mimarları odaları haysiyet divanının meslek mensupları hakkında disiplin cezası uygulama yetkisini kullanmaları sırasında bireylerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine yasal çerçevede imkân tanınıp tanınmadığı hususu oluşturmaktadır.

11. Bu kapsamda itiraz konusu kural bakımından da Anayasa Mahkemesinin anılan 22/9/2021 tarihli ve E.2021/16 ve K.2021/62 sayılı kararından ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmadığından 6643 sayılı Kanun’un 30. maddesinin ilgili kısmının Anayasa’ya uygunluk denetiminde belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir."

30. Anılan kararda, söz konusu kural ile disiplin cezası arasında adil bir dengenin gözetilmesini sağlayacak gerekli ve yeterli mekanizmaların kurulmadığı, bu nedenle kural kapsamında verilecek disiplin cezaları bakımından keyfî yorum ve uygulamalara karşı hukuki güvencenin sağlanmadığı değerlendirilmiştir. Anayasa Mahkemesi bu gerekçelerle kuralın iptaline karar vermiştir.

31. Bu durumda eldeki başvuruda başvurucunun ifade hürriyetine müdahale teşkil eden disiplin cezasının kanuni dayanağının hukuki belirliliği konusunda yukarıda yer verilen Anayasa Mahkemesi kararındaki tespit ve değerlendirmelerden ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Diğer bir ifadeyle 6235 sayılı Kanun'un 26. maddesinde hangi eyleme hangi disiplin cezasının uygulanacağına ilişkin açık bir düzenlemenin bulunmaması nedeniyle başvurucuya uygulanan disiplin cezasının belirlilik şartını sağlamadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle müdahalenin kanunilik şartını taşımadığı sonucuna ulaşılmıştır.

32. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

33. Başvurucu, disiplin soruşturması sürecinin usulüne uygun yürütülmemesi ve verilen cezanın orantısızlığı nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. İfade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiası yönünden ulaşılan sonuç gözetildiğinde başvurucunun bu iddialarının ayrıca incelenmesine gerek olmadığına karar verilmesi gerekmektedir.

VI. GİDERİM

34. Başvurucu; ihlalin tespiti ile yeniden yargılamaya hükmedilmesi talebinde bulunmuştur. Başvurucunun tazminat talebi bulunmamaktadır.

35. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,

D. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 14. İdare Mahkemesine (E.2019/1008, K.2019/2483) GÖNDERİLMESİNE,

E. 487,60 TL başvuru harcından ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 8/1/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Selma Eroğlu [2.B.], B. No: 2021/12262, 8/1/2025, § …)
   
Başvuru Adı SELMA EROĞLU
Başvuru No 2021/12262
Başvuru Tarihi 18/2/2021
Karar Tarihi 8/1/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, bir meslek odasının genel kurul divanı üyelerine yönelik olarak sosyal medya paylaşımı nedeniyle meslek odası üyesine verilen disiplin cezasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü Diğer İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi