logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. ve Ali Ergin Demirhan [2.B.], B. No: 2019/20812, 11/12/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

KESKİN KALEM YAYINCILIK VE TİCARET A.Ş. VE ALİ ERGİN DEMİRHAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/20812)

 

Karar Tarihi: 11/12/2024

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Ceren Sedef EREN

Başvurucular

:

1. Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş.

 

 

2. Ali Ergin DEMİRHAN

Başvurucular Vekili

:

Av. Ali Deniz CEYLAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, internet siteleriyle ilgili erişimin engellenmesi kararı verilmesi nedeniyle başvurucuların ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Birinci başvurucunun sahibi olduğu "www.diken.com.tr" adresi, internet üzerinden yayın yapan bir haber sitesidir. Anılan sitede İstanbul, Küçükçekmece ilçesinde 22/4/2019 tarihinde beş yaşında bir çocuğun cinsel istismara uğramasıyla ilgili bir haber yayımlanmıştır. 24/4/2019 tarihinde yayımlanan haber şöyledir:

" Küçükçekmece'de istismar edilen beş yaşındaki çocuk hala hastanede

İstanbul'un Küçükçekmece ilçesinde dün gece cinsel istismara uğrayan ve halen yoğun bakımda bulunan beş yaşındaki çocuğun hala hastanede olduğu ve güvenlik önlemi altında tutulduğu belirtildi.

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

'Basına ve sosyal medyaya yansıyan Küçükçekmece ilçesindeki çocuk cinsel istismar vakasıyla ilgili olarak Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı ile görüşülmüştür.

Çocuk henüz hastanede ve taburcu olmamıştır. Ailesi yanındadır. 23.04.2019 tarihinde çocuğun, çocuk izlem merkezinde avukat eşliğinde beyanı alınmıştır. Dosyada gizlilik kararı vardır. Savcılık tarafından, soruşturmanın etkin bir şekilde yapıldığı, çocuğun üstün yararı ve korunması amacıyla gizlilik kararı alındığı belirtilmiştir. Hastanede de güvenlik önlemi altındadır.

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı kamuoyuna bildiririz.'

Kamuoyuna Duyuru

Basına ve sosyal medyaya yansıyan Küçükcekmece ilçesindeki çocuk cinsel istismar vakasıyla ilgili olarak Küçükçekmece Cumhuriyet Savcılığı ve aile ile görüşülmüştür.

Çocuk henüz hastanede ve taburcu olmamıştır. Ailesi yanındadır. 23.04.2019 tarihinde çocuğun, çocuk izlem merkezinde avukat eşliğinde beyanı alınmıştır. Dosyada gizlilik kararı vardır. Savcılık tarafından soruşturmanın etkin bir şekilde yapıldığı, çocuğun üstün yararı ve korunması amacıyla gizlilik kararı alındığı belirtilmiştir. Hastanede de güvenlik önlemi altındadır.

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı kamuoyuna bildiririz.

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi

DHA'nın haberine göre henüz kimliği belirlenemeyen bir kişi, evinin önünde oyun oynayan kız çocuğunu karşıda bulunan apartman boşluğuna götürerek cinsel istismarda bulundu. Ailesi, çocuğu kanlar içinde kapının önünde bularak hemen hastaneye götürdü.

Kanarya Mahallesi sakinleri gece sokağa döküldü, karakol önünde toplanıp saldırganın bulunmasını istedi.

Soruşturma sürerken Emniyet Genel Müdürlüğü'nden ise şu açıklama geldi: 'Küçükçekmece'de beş yaşındaki kız evladımız hastanede gözetim altındadır. Süreç, Emniyet Teşkilatımız tarafından titizlikle takip edilmektedir. Resmi olmayan açıklamalara lütfen itibar etmeyiniz.'

Bir mahalle sakini bildiklerini şöyle aktardı: 'Dün öğle sıralarında oldu. İnşaatta çalışanların öğle yemeğine gittiği sırada olmuş. Kızı alıp götürmüş hatta yanında beş yaşında başka bir çocuk da varmış, ona para vermiş. Çocuk da koşmuş komşulara söylemiş 'orada pislik yapıyorlar' diye. Onlar artık bu şekil kaçmışlar. Biz bir kişi biliyoruz ama çocuk annesine iki kişi demiş. Çocuk kendisi kalkmış annesine gitmiş. Şu anda durumu kritik, babası felç oldu diye duydum. Annesi de yeni doğum yapmış durumu iyi değil. Bildiklerimiz bu kadar' dedi.

Çocuklardan birinin dayısı şunları söyledi: 'Üç çocuklardı, kız beş yaşında, erkek çocukların biri beş, biri altı yaşında. Üç çocuk burada oyun oynuyor. Şahıs geliyor 'Size para vereceğim' diyerek çocukları arka tarafa götürüyor. Zaten çocuklar korkudan kaçıyor. Kız çocuğunu da bildiğim kadarıyla görünmeyecek bir şekilde duvarın arkasına götürüyor. Çocuklar da çığlık atıyor. Şahıs da yukarıya doğru kaçmış.' "

3. İkinci başvurucunun sahibi olduğu "www.sendika63.org" adresi de internet üzerinden yayın yapan bir haber sitesidir. Anılan sitede de yukarıda yer verilen olayla ilgili 23/4/2019 tarihinde bir haber yayımlanmıştır. Haber şöyledir:

"İstanbul'da 5 yaşındaki bir çocuk cinsel istismara maruz bırakıldı, mahalle halkı sokağa döküldü

İstanbul Küçükçekmece'de 5 yaşındaki bir çocuk cinsel istismara maruz bırakıldı. Ailesi tarafından kanlar içinde bulunan çocuğun ameliyata alındığı ve hayati tehlikesinin bulunduğu öğrenildi. Bir kişinin gözaltına alındığı öğrenen mahalle halkı 'Susma sustukça sıra sana gelecek' sloganlarıyla karakol önünde toplandı

İstanbul Küçükçekmece'de bulunan Kanarya Mahallesi'nde dün öğlen saatlerinde henüz kimliği belirlenemeyen kişi veya kişiler, evinin önünde oynayan 5 yaşındaki bir kiz çocuğunu apartman boşluğuna götürerek cinsel istismarda bulundu.

DHA'nın aktardığına göre, bir mahalle sakini, olayın inşaatta çalışanların öğle yemeğine gittiği sırada olduğunu belirterek 'Kızı alıp götürmüş hatta yanında 5 yaşında başka bir çocuk da varmış, ona para vermiş. Çocuk da koşmuş komşulara söylemiş 'Orada pislik yapıyorlar' diye. Onlar bu şekil kaçmışlar. Biz bir kişi biliyoruz ama çocuk annesine iki kişi demiş. Çocuk kendisi kalkmış annesine gitmiş' dedi.

Çocuğun iki arkadaşıyla beraber oynadığını ve çocuklardan birisinin dayısı olduğunu belirten [B.S.], 'Şahıs geliyor 'Size para vereceğim' diyerek çocukları arka tarafa götürüyor. Zaten çocuklar korkudan kaçıyor. Kız çocuğunu da bildiğim kadarıyla görünmeyecek bir şekilde duvarın arkasına götürüyor. Çocuklar da çığlık atıyor. Şahıs da yukarıya doğru kaçmış' ifadelerini kullandı.

Ailesi, çocuğu kanlar içinde kapının önünde bularak hastaneye götürdü. Sendika.Org'un edindiği bilgiye göre polis bir kişiyi gözaltına aldı fakat gözaltındaki kişinin fail olup olmadığı bilinmiyor.

Olayı öğrenen mahalle halkı karakolun önünde toplandı. Mahalleli 'Susma sustukça sıra sana gelecek' ve 'Çocuğa uzanan eller kırılsın' sloganlarıyla olaya tepki gösterdi.

Soruşturmaya gizlilik kararı

Olayla ilgili soruşturmaya gizlilik kararı getirildiği belirtildi. Öte yandan ailenin avukatları çocuğun sağlık durumu ve faile dair sosyal medyada yanlış bilgilerin paylaşıldığını belirterek bu durumdan rahatsızlık duyduklarını dile getirdi.

feminist avukatlar / feminist Lawyers

şu an feminist avukatlar olarak küçükçekmece'deyiz. Çocuğun sağlığı yerinde. asılsız haberlere inanmayalım lütfen. #ÇocukBayramındaİstismar

feminist avukatlar / feminist lawyers

cinsel istismara uğrayan çocuğun sağlığı iyi. yarın taburcu olacak. savcının talimatı sebebiyle ne hastane ne de polis herhangi bir bilgi veriyor. Fail/failler yakalandı mı herhangi bir bilgi yok. ancak o sırada sokakta olan çocuklara teşhis yaptırılmış. #ÇocukBayramındaİstismar"

4. Aile; Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (Aile Bakanlığı) 25/4/2019 tarihinde, Küçükçekmece'de gerçekleşen çocuğa cinsel saldırı olayını haberleştiren ve yukarıda alıntılanan haberlerin de aralarında olduğu, dilekçe ekinde belirttikleri internet sitelerine erişimin engellenmesini, ayrıca bu konuda yayım yasağı getirilmesini talep etmiştir. Aile Bakanlığı, dilekçeleri ekinde sundukları internet uzantılarında yer verilen haberlerde küçüğün gelecekteki yaşantısını olumsuz etkileyebilecek, kişilik haklarına zarar verebilecek ve ailenin yaşadığı travmayı atlatmasını zorlaştıracak paylaşımlara yer verildiğini belirtmiştir. Dilekçede, gelişme çağında bulunan küçüğün ve ailelerin yasal sürece odaklanmalarının kolaylaşması, ayrıca oluşturulmaya çalışılan olumsuz intibadan uzak tutulmalarının sağlanması gerekçeleriyle küçüğün üstün yararı dikkate alınarak erişimin engellenmesi ve yayım yasağı talep edildiği ifade edilmiştir.

5. Küçükçekmece 3. Sulh Ceza Hâkimliği (Hâkimlik) 26/4/2019 tarihinde talebi kabul etmiştir. Hâkimlik; yürütülen soruşturmanın gizliliğinin ihlal edilmemesi ve sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi, toplum sağlığı ve ahlâkının, millî güvenlik, kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması hususları gözönüne alınarak yayım yasağı talebinin kabulüne karar vermek gerektiğini belirtmiştir. Erişimin engellenmesi talebi ile ilgili olarak ise yürütülen soruşturmada olaya ilişkin yazılı ve görsel medya organlarında yapılan yayınlarda mağdur küçüğün gelecekteki yaşantısını olumsuz etkileyebilecek, kişilik haklarına zarar verebilecek ve ailenin yaşadığı travmayı atlatmasını zorlaştıracak paylaşımlara yer verildiği, küçüğün hayatının geri kalanında unutmak isteyeceği bu eylem ile anılmasının kendisine ve ailesine zarar vereceği ayrıca kamu tarafından infiale sebebiyet verme olasılığının gözönüne alındığı ifade edilmiştir.

6. Bahsedilen gerekçelerle başvuruculara ait, yukarıda yer verilen internet adreslerinin de arasında bulunduğu yaklaşık 50 adet siteye erişimin engellenmesine karar verilmiştir. Hâkimlik söz konusu kararında, sitelere erişimin engellenmesi şeklindeki müdahaleyi hangi kanun hükmü uyarınca gerçekleştirdiği konusunda bir bilgi vermemiştir.

7. Başvurucular, erişimin engellenmesine dair kararın kendilerine tebliğ edilmediğini belirtmiş; karardan kendi imkânlarıyla haberdar olduklarını ifade etmiştir. Başvurucular kararı öğrenmeleri üzerine itiraz etmiştir. İtiraz dilekçelerinde öncelikle 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'un 9. maddesinin, Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen kanunilik koşulunu sağlamadığını belirtmiş; anılan hükmün somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi önüne götürülmesini talep etmiştir. Başvurucular ayrıca 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesi uyarınca Aile Bakanlığının somut olaya konu haberle ilgili olarak kişilik hakkı ihlalinden bahisle erişim engelleme talep etme yetkisinin de bulunmadığını ileri sürmüştür.

8. Başvurucular daha sonra kendi sitelerinde konuyla ilgili yayımlanan haberlerin "ilk bakışta ihlal" doktrini çerçevesinde basın özgürlüğü içerisinde kaldığının açık olduğunu, erişimin engellenmesine dair kararın bu nedenle de hukuka aykırı olduğunu iddia etmiştir. Dilekçede mağdur çocuğun ya da ailesinin ismi, fotoğrafı ya da tanınmalarını sağlayabilecek başka herhangi bir bilginin paylaşılmadığı, erişime engellenen diğer bazı sitelerde bu konularda çocuğun tanınmasını sağlayabilecek bazı bilgilere yer verilmişse de kendi haberlerinde konunun kamu yararına katkısı ve çocuğun üstün yararının dengelendiği ve duyarlı bir gazetecilik davranışı sergilendiği belirtilmiştir.

9. Küçükçekmece 1. Sulh Ceza Hâkimliği 23/5/2019 tarihinde, erişimin engellenmesine dair kararda usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle başvurucuların itirazlarını reddetmiştir.

10. 2019/20933 sayılı bireysel başvurunun konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2019/20812 sayılı bireysel başvuru dosyası üzerinde birleştirilmesine karar verilmiştir. Başvurucular 14/6/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 71. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu alana ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden incelenmesine karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

11. Başvurucular bireysel başvuru formlarında, erişimin engellenmesi kararına itiraz dilekçelerinde ileri sürdükleri iddiaları yinelemiştir. Başvurucular; bunun yanında erişimin engellenmesine dair kararda somut bir gerekçe bulunmadığını, hangi kanun hükmü uyarınca karar verildiğinin dahi açıkça belirtilmediğini ifade etmiştir. Ayrıca bu şekilde kesinleşen kararlar ile içeriklere erişimin süresiz olarak engellenmesinin ifade özgürlüklerine yönelik orantısız müdahale teşkil ettiğini de öne sürmüşlerdir. Bu nedenlerle; gerekçeli karar hakları, silahların eşitliği ilkesi, hak arama özgürlükleri ile ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.

12. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Bu doğrultuda başvurucuların tüm iddiaları, Anayasa'nın 26. ve 28. maddelerinde yer alan ifade ve basın özgürlükleri kapsamında incelenmiştir (Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. ve diğerleri [GK], B. No: 2018/14884, 27/10/2021, § 76).

13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

14. Başvurucuların sahibi oldukları internet haber sitelerinde yayımlanan haberlere erişimin engellenmesine karar verilmesiyle başvurucuların ifade ve basın özgürlüklerine müdahale edilmiştir. Bu müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinin ihlalini teşkil edecektir. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.

A. Kanunilik

15. Anayasa Mahkemesi daha önce pek çok kez temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında kanunilik ölçütünün ilk olarak şeklî bir kanunun varlığını gerekli kıldığını belirtmiştir (Tuğba Arslan [GK], B. No: 2014/256, 25/6/2014, § 96; Fikriye Aytin ve diğerleri [1. B.], B. No: 2013/6154, 11/12/2014, § 34). Anayasa'nın temel hak ve özgürlüklere müdahale eden şeklî anlamda bir kanunun varlığını şart koşmasının sebebi bunu biçimsel anlamda hukuk devletinin hem aracı hem de öncülü olarak görmesi nedeniyledir. Gerçekten de bir yasama işlemi olarak kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) iradesinin ürünüdür ve TBMM tarafından Anayasa’da öngörülen kanun yapma usullerine uyularak yapılan işlemlerdir. Bu anlayış temel hak ve özgürlükler alanında önemli bir güvence sağlar (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri [GK], B. No: 2014/920, 25/5/2017, § 54; Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş. [GK], B. No: 2014/19270, 11/7/2019, § 36). Bu sayede yürütme ve yargı organlarının yasamanın çizdiği ilke ve sınırlara bağlı kalması, hukuk düzeninde Anayasa'nın öngördüğü usule uygun olarak çıkarılan kanunların alt kademelerinde yer alan düzenlemelerle temel hak ve özgürlüklerin kolaylıkla sınırlandırılabilmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Anayasa Mahkemesi temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında şeklî anlamda bir kanunun yokluğunu Anayasa’ya aykırılığın ağır bir biçimi olarak kabul etmektedir (Tuğba Arslan, § 98; Ömer Faruk Gergerlioğlu [GK], B. No: 2019/10634, 1/7/2021, § 74 ).

16. Erişimin engellenmesine dair Hâkimlik kararında hangi kanun hükmü uyarınca erişim engeli getirildiğine dair açık bir bilgi verilmemiştir. Erişim engeli kararı verilmesinin gerekçesi, cinsel istismar mağduru çocuk ve ailesinin kişilik haklarının korunması olarak belirlenmiştir. 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'un 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşların doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğin çıkarılmasını ve/veya erişimin engellenmesini isteyebileceği öngörülmüştür. Bu doğrultuda başvuru konusu müdahalenin, 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.

17. Anayasa Mahkemesi Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. ve diğerleri kararında; 5651 sayılı Kanun'un, kişilik haklarının korunması amacıyla bir tedbir olarak erişim engeli getirilmesini öngören 9. maddesinin ifade ve basın özgürlüklerinin korunmasına ilişkin temel güvencelere sahip olmadığını değerlendirmiş ve bu hükme dayanılarak gerçekleştirilen müdahalelerin ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiğine karar vererek bu ihlalin kanundan kaynaklandığı sonucuna ulaşmıştır (Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. ve diğerleri [GK], B. No: 2018/14884, 27/10/2021, §§ 120-133). 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesinin (1) numaralı fıkrası, yapılan norm denetimi incelemesi sonucunda Anayasa'nın 13., 26. ve 28. maddelerine aykırı görülerek Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş, iptal hükmünün kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür (AYM, E.2020/76, K.2023/172, 11/10/2023, §§ 97-107, 113). Daha sonra 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesi uyarınca verilen erişimin engellenmesine dair kararların ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiği iddiasıyla yapılan çok sayıda bireysel başvurunun birleştirilerek incelendiği Abdullah Kaya ve diğerleri kararında da anılan maddenin kanunilik ölçütünü sağlamaması nedeniyle başvurucuların ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine hükmedilmiştir (Abdullah Kaya ve diğerleri [2. B.], B. No: 2016/1430, 22/11/2023).

18. Somut başvuruda, Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. ve diğerleri kararında ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların sahibi olduğu internet sitelerine erişimin engellenmesi şeklindeki başvuru konusu müdahalenin kanunilik ölçütünü sağlamaması nedeniyle başvurucuların ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

19. Öte yandan başvuru konusu olay, bir çocuğun cinsel istismara uğraması hakkında haber yapılması ve bu esnada çocuğun ve yakınlarının kişilik haklarının korunması hususuyla ilgilidir. Bu doğrultuda eldeki başvuruda sadece kanunilik ölçütünün değerlendirilmesi ile yetinilmesinin, başvuru konusunun hassasiyeti dikkate alındığında tek başına yeterli olmayabileceği değerlendirilmiş ve somut olayda özellikle çocuğun kişilik hakları ile basın özgürlüğü arasında kurulması gereken adil dengeye ilişkin olarak incelemeye devam edilmesine ihtiyaç bulunduğu sonucuna varılmıştır.

B. Meşru Amaç

20. Başvuruya konu erişimin engellenmesine dair kararın, Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen başkalarının şöhret veya haklarının korunması amacıyla verildiği ve meşru bir amaç taşıdığı değerlendirilmiştir.

C. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk

21. Basın özgürlüğü herkes için geçerli ve demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir (Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 69; Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 34-36). Basın özgürlüğünün kamuya çeşitli fikir ve tutumların iletilmesi ile bunlara ilişkin bir kanaat oluşturması için en iyi araçlardan birini sağladığı açıktır (İlhan Cihaner (2) [1. B.], B. No: 2013/5574, 30/6/2014, § 63). Bununla birlikte Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sınırlamalara uyma yükümlülüğü, ifade özgürlüğünün kullanımına basın için de geçerli olan bazı görev ve sorumluluklar getirmektedir (Orhan Pala [2. B.], B. No: 2014/2983, 15/2/2017, § 46; Önder Balıkçı [2. B.], B. No: 2014/5552, 26/10/2017, § 43).

22. İfade özgürlüğüne yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir. Müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli olması, başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak kendisini göstermesi gerekmektedir (Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. ve diğerleri, §§ 104-105; bazı değişikliklerle birlikte bkz. Ali Kıdık [2. B.], B. No: 2014/5552, 26/10/2017, §§ 41-42 ).

23. Anayasa Mahkemesi Ali Kıdık kararında 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesinde öngörülen erişimin engellenmesi tedbiri hakkında bazı tespitlerde bulunmuştur. Buna göre başvuruya konu internet yayınına erişimin engellenmesi tedbirinin alınmasının haklılığı, ancak bir görünüşte haklılık veya "ilk bakışta" (prima facia) haklılık olarak nitelendirilebilir. Başka bir deyişle 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesinde öngörülen sulh ceza hâkiminin yirmi dört saat içinde duruşma yapmaksızın, karşı tarafı dinlemeksizin, delil toplamaksızın, talepte bulunan tarafından kendisine sunulan delillerle sınırlı bir inceleme sonunda erişimin engellenmesine karar vermesi usulünün istisnai olduğunun kabul edilmesi gerekir. Bu usul ancak internet yayınının kişilik haklarını apaçık bir şekilde ihlal ettiğinin daha ilk bakışta anlaşıldığı durumlarda işletilebilir.

24. İlk bakışta ihlal doktrini, yargı makamlarının verecekleri internete erişimin yasaklanmasına ilişkin karara itirazda da uygulanır. Nitekim 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesinde bir internet sayfasına erişimin kısıtlanmasına ilişkin bir tedbire itiraz yöntemlerine dair özel bazı hükümler bulunmakla birlikte itiraz incelemesi sonucunda verilen karar, çelişmeli yargılama sonucu verilen ve uyuşmazlığı esastan çözen bir karar değil sulh ceza hâkiminin erişimin engellenmesi kararının "prima facie" gerekliliği ile sınırlıdır. Böyle durumlarda "ilk bakışta ihlal doktrini" internet ortamında yapılan yayınlara karşı kişilik haklarının hızlı bir şekilde korunması ihtiyacıyla ifade özgürlüğü arasında adil bir denge sağlayacaktır (Ali Kıdık, §§ 62-63).

25. Kişilik haklarının hızlı bir şekilde korunması ihtiyacıyla ifade ve basın özgürlüğü arasında adil bir denge sağlanması gerekliliğinin en bariz biçimde ortaya çıktığı alanlardan birisi ise somut başvuruda olduğu gibi suç mağduru çocuklarla ilgili haber yapılması meselesidir. Bu konuda basının sorumlu davranması elzem olduğu gibi devletin de çocuğun haklarına halel gelmemesi adına önlem alma yükümlülüğü vardır.

26. Devletin suç mağduru olması nedeniyle korunma ihtiyacı olan çocuklara yönelik önlem alma yükümlülüğünün kaynağı, devletin temel amaç ve ödevlerini düzenleyen Anayasa’nın 5. maddesi ile çocuk haklarını düzenleyen 41. maddeleridir. Buna göre devlet kişilerin “maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak” ve "çocukların korunması ... için gerekli tedbirleri al[mak]" yükümlülüğü altındadır. Bizim de tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerde genel olarak çocuklarla, özel olarak suç mağduru çocuklarla ve onların haklarının korunması, yararlarının gözetilmesiyle ilgili taraf devletler yönünden birçok yükümlülük öngörülmüştür (detaylı bilgi için bkz. İ.A. [1. B.], B. No: 2017/16849, 19/10/2023, §§ 36-43). Aynı doğrultuda Türk hukukunda da hem genel olarak çocukların hem de özel olarak suç mağduru çocukların korunması konusunda ilgili kanunlarda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır (detaylı bilgi için bkz. İ.A., §§ 14-19, 26-30).

27. Başvuru konusu olayda İstanbul, Küçükçekmece ilçesinde bir mahallede bir çocuğun cinsel istismara uğraması olayı haber yapılmıştır. Haberlerde Cumhuriyet savcılığı ve İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi gibi kurumların açıklamalarına, ayrıca oluş biçimine ilişkin bilgisi bulunan bazı kişilerin beyanlarına yer verilmiştir. Bir çocuğun yaşadığı mahallede cinsel istismara uğraması olayının haberleştirilmesinin genel yarara ilişkin bir tartışmaya katkı sağladığı, kamuyu bilgilendirme değerinin bulunduğu ve toplumun ilgisini çekecek nitelikte olduğu açıktır. Nitekim somut olayın haberleştirilmesinde toplumun diğer bireylerini uyarma işlevi bulunduğu gibi böyle bir haberin çocuk istismarının sebepleri, nasıl engellenebileceği ya da istismara uğrayan çocuklarla ilgili yapılması gerekenler ve alınması gereken önlemler bağlamında kamuoyunda bir tartışma başlatma ya da var olan bir tartışmaya katkı sunma etkisi de bulunmaktadır. Bunun yanında haber konusu olayın güncel olduğu, ayrıca toplumsal adaletin sağlanıp sağlanmadığının takibi ile kamu vicdanını rahatlatmak gibi işlevleri de bulunduğu anlaşılmaktadır (benzer değerlendirme için bkz. İ.A,§ 60).

28. Öte yandan böyle bir haber yapılırken cinsel istismar mağduru çocuğun kişilik hakları yönünden, haberin basın özgürlüğü değeri karşısında ağır basacak bir zarar yaratılmaması gerekir. Bu bağlamda cinsel istismar mağduru çocuklarla ilgili haber yapılırken dikkat edilmesi gereken en önemli meselelerden biri çocuğun kimliğinin açığa çıkmaması için önlem alınması gerekliliğidir. Türk hukukunda suç mağduru çocuğun kimliğinin açıklanmasını önleyen bazı düzenlemelere yer verilmiştir. 9/6/2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanunu'nda mağdur çocukların tanıtılması, kimliklerinin açıklanması veya kimliklerinin belli olmasını sağlayacak şekilde haber yapılması başlı başına bir suç olarak düzenlenmiştir. Ceza muhakemesi mevzuatımızda da cinsel saldırı ve cinsel istismar suçu mağdurlarının örselenmelerinin engellenmesi ve korunması amacıyla özel usuller benimsenmiş, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme ve yayma suçunun konusunun, mağdur çocuğun bu kapsamda kayda alınan ifadeleri olması durumu, cezayı ağırlaştıran bir sebep olarak belirlenmiştir. Söz konusu düzenlemelerle kanun koyucu, yaşadığı travmayı atlatmak, maddi ve manevi bütünlüğünü yeniden sağlamak konusunda dezavantajlı durumda bulunan cinsel suç mağduru çocukların bir yandan yaşadıklarını defalarca dile getirmek zorunda bırakılmasını önlemeye çalışmış; öte yandan gizliliğin yeterince sağlanamaması hâlinde kimliklerinin ve görüntülerinin yayılmasıyla tekrar mağdur edilmelerini engellemek istemiştir (İ.A., § 62).

29. Cinsel istismar mağduru çocuklarla ilgili haber yapılırken kimliklerinin açığa çıkmasını engellemeye yönelik önlem alma yükümlülüğü, internet haberciliği söz konusu olduğunda daha da önemli hâle gelir. Nitekim gerekli hassasiyetin gösterilmemesi hâlinde çocuğun kimliğine ilişkin bilgilerin -geleneksel basına nazaran çok daha hızlı yayılacağı dikkate alındığında- internet ortamında zaman kavramından bağımsız olarak varlığını sürdürmesi ve küçüğün tanınır olmasını engelleme çabalarını anlamsız kılma tehlikesi yaratılmaktadır.

30. Başvuru konusu haberlerde ise çocuğun ya da ailesinin ismine, adresine, fotoğrafına, görüntülerine veya tanınmalarını sağlayacak başka bir bilgiye yer verilmediği anlaşılmaktadır. Haberlerde kullanılan dil veya haberin veriliş biçimine bakıldığında da başka herhangi bir şekilde cinsel istismar mağduru çocuğun kişilik haklarına, ilk bakışta ihlal doktrini bağlamında hızlı bir şekilde önlem alma ihtiyacı doğuracak bir zarar verildiğinden bahsetmek mümkün görünmemektedir.

31. Öte yandan başvuru konusu olayın hassasiyeti, mağdur çocuğun haklarını koruma gayreti içerisinde olmayan başka haberler yayımlanması ve sulh ceza hâkimliklerinin yirmi dört saat gibi kısa bir süre içerisinde karar verme yükümlülükleri bulunması nedeniyle ilk aşamada başvuru konusu haberlere erişimin engellenmesine karar verilmesi mazur görülebilirse de başvurucuların itirazı üzerine inceleme yapan merciin de itiraz edilen hususlar konusunda -çocuğun kimliğini ortaya çıkarmayan haberler yönünden bir ayrıma gitme de dâhil olmak üzere- hiçbir inceleme ve değerlendirme yapmaksızın itirazı reddettiği anlaşılmaktadır (erişimin engellenmesine dair kararlara itiraz yolunun etkili olmadığına dair değerlendirmeler için bkz. Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. ve diğerleri, §§ 141-146; Abdullah Kaya ve diğerleri, §§ 21-28).

32. Bu doğrultuda başvuru konusu haberlere erişimin engellenmesi ve yapılan itirazın da reddedilmesi şeklindeki müdahalenin zorunlu bir sosyal ihtiyacı karşıladığından bahsedilemez.

33. Açıklanan gerekçelerle demokratik toplum düzenine uygun olmadığı değerlendirilen başvuru konusu müdahale nedeniyle başvurucuların ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

34. Başvurucular, ihlalin tespit edilmesini ve lehlerine ayrı ayrı 50.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

35. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK] , B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). Somut olaya konu kararda, başvurucuların internet siteleri dışında başka birçok adrese daha erişimin engellendiği görülmektedir. Yeniden yargılama işlemleri başlatılırken başvurucular hakkında verilen ihlal kararında, yalnızca itiraz ve bireysel başvuru konusu yaptıkları kendi internet adresleri yönünden bir giderim yükümlülüğü getirildiği hatırda tutulmalıdır.

36. Başvuruculara ayrı ayrı net 30.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin ifade ve basın özgürlükleri ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Küçükçekmece 3. Sulh Ceza Hâkimliğine (D. İş No: 2019/2135) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvuruculara ayrı ayrı net 30.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 364,60 TL harç bedelinin başvuruculara AYRI AYRI, 30.000 TL vekâlet ücreti giderinin ise başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 11/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. ve Ali Ergin Demirhan [2.B.], B. No: 2019/20812, 11/12/2024, § …)
   
Başvuru Adı KESKİN KALEM YAYINCILIK VE TİCARET A.Ş. VE ALİ ERGİN DEMİRHAN
Başvuru No 2019/20812
Başvuru Tarihi 14/6/2019
Karar Tarihi 11/12/2024
Birleşen Başvurular 2019/20933

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, internet siteleriyle ilgili erişimin engellenmesi kararı verilmesi nedeniyle başvurucuların ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü İnternete erişimin engellenmesi - genel (5651 S.K. 9) İhlal Yeniden yargılama
İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi