TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
CELİL SİPAHİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/13863)
|
|
Karar Tarihi: 15/4/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
Metin KIRATLI
|
Raportör
|
:
|
Kemal ÖZEREN
|
Başvurucu
|
:
|
Celil SİPAHİ
|
Vekili
|
:
|
Av. Deniz BEKTAŞ
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, disiplin cezasının iptali talebiyle açılan davada hakkaniyete uygun karar verilmemesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, Ankara Büyükşehir Belediyesinde (Belediye) İtfaiye Dairesi Başkanlığında (Daire Başkanlığı) Daire Başkanı olarak görev yapmaktayken Belediyenin Teftiş Kurulu Başkanlığına ulaşan ihbar nedeniyle başvurucunun da aralarında bulunduğu bazı amirler hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır.
3. Yürütülen soruşturma kapsamında Daire Başkanlığında staj yapan İ.A. isimli kız öğrencinin mezun olduktan sonra gayriresmî şekilde makam sekreteri olarak çalıştırıldığı iddiası da incelenmiştir. Bu iddiadan hareketle ifadesine başvurulan İ.A., başvurucunun sekreteri olarak gayriresmî görev yaptığını ve on beş günlük çalışmanın karşılığı olarak da başvurucunun kendisine bir miktar para verdiğini soruşturma safahatında beyan etmiştir. Aynı yerde resmî olarak farklı görevlerde bulunan İ.Y., N.A., M.I., U.O., Y.Ö., F.A., S.G. ve G.T. isimli kişiler de İ.A.nın makam sekreteri olarak çalıştığını beyan etmiştir. Başvurucu ise bu iddiayı kabul etmemiştir.
4. Soruşturma sonucunda başvurucunun İ.A. isimli stajyer öğrenciyi mezun olduktan sonra makam sekreteri olarak gayriresmî çalıştırdığı hususunun sabit olduğu sonucuna varılmıştır. Bu bağlamda başvurucunun 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (a) alt bendinde yer alan "Kasıtlı olarak; ... görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek ..." fiilini işlediği gerekçesiyle 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Başvurucu bu karara itiraz etmiş, Belediyenin 7/12/2018 tarihli işlemiyle itirazın reddine karar verilmiştir.
5. Başvurucu bu işlemin iptaline karar verilmesi talebiyle dava açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu soyut isnatlardan hareketle hakkında disiplin soruşturması yürütüldüğünü, ceza verilirken usuli yükümlülüklere uyulmadığını belirtmiştir. Bununla birlikte aynı soruşturma kapsamında devlet memurluğundan çıkarma cezası ile tecziyesi için dosyanın yüksek disiplin kuruluna sevk edildiğini, aynı fiilden iki ayrı ceza verilemeyeceğini vurgulayan başvurucu dava konusu ettiği aylıktan kesme cezasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
6. Ankara 8. İdare Mahkemesince (İdare Mahkemesi) 24/12/2019 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucuya isnat edilen fiille ilgili olarak İ.A. ve çeşitli tanıkların aynı doğrultuda ifade verdiği vurgulanmış, bu yöndeki ifadelerin bazıları kararın gerekçesinde aktarılmıştır. Bahse konu ifadelerin değerlendirilmesi sonucunda İ.A.nın hiçbir resmî sıfatı olmamasına rağmen çalıştırıldığı, bu nedenle kasıtlı olarak görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek suçunun sübuta erdiği, dolayısıyla tesis edilen işlemin de hukuka aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.
7. Başvurucu, bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf dilekçesinde başvurucu, dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu ifade etmiştir.
8. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi (Daire) 10/2/2021 tarihinde İdare Mahkemesi kararının usule ve hukuka uygun olduğunu belirterek istinaf başvurusunun reddine oyçokluğuyla karar vermiştir. Karşıoyda, iş vaadinde bulunma eyleminin daha önce görülen devlet memurluğundan çıkarılma işleminin iptali talebiyle açılan ve neticelenen Dairenin 17/6/2020 tarihli kararında değerlendirildiği (bkz. § 12), aynı eylemlerden dolayı mükerrer cezalandırma yoluna gidilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
9. Başvurucu, nihai kararı 9/3/2021 tarihinde öğrendikten sonra 1/4/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
10. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
11. Diğer yandan bahse konu soruşturma kapsamında başvurucunun stajyer öğrenciler ile cinsel içerikli yazışmalar yaptığına, bu kişileri zorla öpme, aracıyla çeşitli yerlere götürme, bu kişilerle yalnız sinemaya gitme, bu kişilere iş vaadinde bulunma şeklindeki eylemlerde bulunduğuna yönelik iddialar da incelenmiştir. Başvurucuya isnat edilen bahse konu fiiller 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendinde yer alan "Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" kapsamında değerlendirilmiştir. Nitekim başvurucu hakkında bu fiillerinden hareketle Belediyenin Yüksek Disiplin Kurulu tarafından 13/12/2018 tarihinde devlet memurluğundan çıkarma cezası tesis edilmiştir.
12. Bu işlemin iptaline karar verilmesi talebiyle açılan davada İdare Mahkemesi 8/10/2019 tarihinde başvurucuya isnat edilen fiilin her türlü şüpheden uzak, somut ve inandırıcı delillerle ortaya konulmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. İdarenin bu karara karşı yaptığı istinaf başvurusu Dairenin 17/6/2020 tarihli kararıyla oyçokluğuyla reddedilmiştir. Karşıoyda, başvurucuya isnat edilen fiilin sabit olduğu ve dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi gerektiği belirtilmiştir. İdarenin Daire kararına karşı yapmış olduğu temyiz başvurusu ise Danıştay 12. Dairesinin 29/6/2021 tarihli kararıyla Daire kararının usule ve hukuka uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiş, onanmasına kesin olarak karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
13. Başvurucu; disiplin soruşturması sürecinde usul kurallarına riayet edilmediğini, soyut iddialardan hareketle aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğini belirtmiştir. Yürütülen soruşturma sonucunda hem bu cezanın verildiğini hem de devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılması için dosyanın yüksek disiplin kuruluna sevk edildiğini, halbuki eylemlerin de aynı mahiyette olduğunu belirten başvurucu, bu durumun aynı fiilden iki kez yargılama olmaz ilkesine aykırı olduğunu ifade etmiştir. Bununla birlikte devlet memurluğundan çıkarma cezasına ilişkin yargılamanın sonucunda somut delil olmadığı gerekçesiyle bu işlemin iptal edildiğini buna rağmen aylıktan kesme cezasının iptali talebiyle açtığı davanın reddedildiğini vurgulayan başvurucu; adil yargılanma hakkının, mülkiyet hakkının ve maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
14. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; ilgili mevzuat hatırlatıldıktan sonra ilgili idarelerden temin edilecek bilgi ve belgelerin de dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı önceki beyanlarını tekrar etmiştir.
15. Başvuru adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.
16. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlık konusunda varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam [2. B.], B. No: 2013/3351, 18/9/2013, §§ 41, 42; Kutluğ Burak Gökkaya [2. B.], B. No: 2020/23046, 18/7/2024, § 14; Uğur Demirkol [2. B.], B. No: 2018/21784, 19/11/2020, § 27).
17. Ancak temel hak ve özgürlüklere müdahalenin söz konusu olduğu durumlarda yargı makamlarının takdir ve değerlendirmelerinin Anayasa'daki güvencelere etkisini nihai olarak değerlendirecek merci Anayasa Mahkemesidir. Bu itibarla Anayasa'da öngörülen güvenceler dikkate alınarak bireysel başvuru kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir inceleme kanun yolunda gözetilmesi gereken hususun incelenmesi olarak nitelendirilemez (Şahin Alpay (2) [GK], B. No: 2018/3007, 15/3/2018, § 53).
18. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesi çok istisnai durumlarda temel hak ve özgürlüklerden biri ile doğrudan ilgili olmayan bir şikâyeti kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin yasak kapsamına girmeden inceleyebilir. Açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsıldığı ve adil yargılama hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvencelerin anlamsız hâle geldiği çok istisnai hâllerde, aslında yargılamanın sonucuna ilişkin olan bu durumun bizatihi kendisi usule ilişkin bir güvenceye dönüşmüş olur. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin yargı mercilerinin değerlendirmelerinin usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getirip getirmediğini ve açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsılıp sarsılmadığını incelemesi yargılamanın sonucunu değerlendirdiği anlamına gelmez. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi yargı mercilerinin delillerle ilgili değerlendirmelerine ancak açık bir keyfîlik ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getiren bir uygulama varsa müdahale edebilecektir (Ferhat Kara [GK], B. No: 2018/15231, 4/6/2020, § 149; M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 83).
19. Somut başvuruda ihbar üzerine başlatılan soruşturma sonucunda diğer iddiaların yanında başvurucunun staj yapan İ.A. isimli kız öğrenciyi mezun olduktan sonra gayriresmî şekilde başkanı olduğu dairenin makam sekreteri olarak çalıştırdığı iddiası da incelenmiş ve bu fiili "Kasıtlı olarak; ... görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek ..." kapsamında değerlendirilerek başvurucuya 1/8 oranında aylıktan kesme cezası verilmiştir. Yargısal makamlar ise bu işlemin iptali talebiyle açılan davayı birçok tanığın aynı doğrultuda verdiği ifadeleri gözönüne alarak reddetmiştir.
20. Diğer taraftan başvurucunun devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla cezalandırılması ise aynı soruşturma kapsamında başvurucunun başka bir eylemi nedeniyledir. Bu bağlamda "Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" fiilini işlediği gerekçesiyle tesis edilen devlet memurluğundan çıkarma cezası yargısal safahatta, her türlü şüpheden uzak, somut ve inandırıcı delillerle ortaya konulmadığı gerekçesiyle İdare Mahkemesince iptal edilmiştir.
21. Bir fiilin disiplin cezası gerektirip gerektirmediğini değerlendirmek ve şartların sağlanıp sağlanmadığını tespit etmek hukuk kurallarını öncelikle yorumlama yetkisini haiz olan mahkemelerin takdirindedir. Anayasa Mahkemesinin görevi anılan mahkemelerin yorumlarının açıkça keyfî veya bariz takdir hatası içerecek nitelikte olup olmadığını incelemekten ibarettir.
22. Somut olayda da aynı soruşturma kapsamında farklı fiilleri nedeniyle iki ayrı disiplin cezası ile cezalandırılan başvurucunun mükerrer cezalarla tecziye edilmediği, İdare Mahkemesinin de bu bağlamda somut başvuruya konu edilen aylıktan kesme cezasının iptali talebini dava dosyası kapsamındaki bilgi ve belgelerden hareketle inceleyerek bir sonuca vardığı görülmüştür. Öte yandan Dairenin 10/2/2021 tarihli kararının karşıoyunda, iş vaadinde bulunma fiilinin daha önce Dairenin başka bir kararında değerlendirildiği ifade edilmiş ise de başvurucu hakkındaki aylıktan kesme cezasının başvurucunun stajyer öğrencilere iş vaadinde bulunduğu gerekçesiyle değil, İ.A. isimli stajyer öğrenciyi mezun olduktan sonra gayriresmî şekilde makam sekreteri olarak çalıştırdığı gerekçesiyle tesis edildiğini tekrar vurgulamak gerekir.
23. Netice itibarıyla yargısal makamların kararlarında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan bir durumun bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun şikâyetinin açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
Basri BAĞCI bu sonuca katılmamıştır.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Basri BAĞCI'nın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 15/4/2025 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY
1. Başvurucu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda İtfaiye Daire Başkanı olarak görev yapmakta iken 18 yaşından küçük İA.yı sekretaryasında çalıştırdığı iddiasıyla hakkında 657 sayılı Kanunun 125 / C-A maddesi gereğince 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile tecziye edilmiştir.
2. Benzer bir soruşturmada ise başvurucu hakkında, stajyer öğrenciler ile uygunsuz yazışmalar yaptığı, onları zorla öpme, aracıyla çeşitli yerlere götürme ve iş vaadinde bulunma şeklindeki eylemlerinden dolayı devlet memurluğundan çıkarma cezası tatbik edilmiştir.
3. Aylıktan kesme cezası verilen disiplin eylemi ile devlet memurluğundan çıkarma cezası uygulanan eylemlerin mahiyeti itibari ile aynı nitelikte oldukları barizdir.
4. Meslekten çıkarma cezası gerektiren eylemlerin birden fazla olması ve birden fazla kişiye yönelmesi ilgili hakkında bir tek ceza uygulanmasına engel olmamıştır.
5. Aylıktan kesme cezası verilen eylem ise diğer eylemlerden ayrılmak suretiyle müstakilen disiplin cezası konusu edilmiştir.
6. Eylemlerin benzer mahiyette olması, gerçekleştirilme tarihlerinin birbirine yakın olması gibi unsurlar bir arada gözetilerek eylemler tek bir suç çatısı altında toplanıp bu doğrultuda bir değerlendirme yapılması gerekirken somut olayda olduğu gibi mahiyeti aynı olan bir eylemin diğer eylem grubundan ayrıştırılarak tek başına ceza yaptırımına konu edilmesi hukuka uygun bir yaklaşım değildir.
7. Kaldı ki meslekten ihraç ile sonuçlanan disiplin eylemleri birden fazla olmasına rağmen tek bir suç çatısı altında değerlendirilmiştir. Somut olaylarda ki iddiaların özü stajyer öğrencilere iş bulma vadinde bulunmak ve onları suiistimal etmek şeklinde nitelendirilmiştir. Aylıktan kesme cezasına konu eylemin özünde nitelikleri tutmayan üçüncü kişinin kurumda sekretarya hizmetlerinde çalıştırılması oluşturmaktadır.
8. Bu eylemde mahiyeti itibari ile diğerleriyle benzer olmasına ve aynı soruşturma kapsamında değerlendirilmesi mümkünken bu yapılmamış buna bağlı olarak kişi hakkında birden fazla ceza uygulaması gündeme gelmiştir.
9. İzah edilen bu nedenlerle çoğunluğun başvurunun kabul edilemez mahiyette olduğuna dair görüşüne iştirak mümkün olmamıştır.