logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(H.G.T. [2. B.], B. No: 2021/23070, 15/4/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

H.G.T. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/23070)

 

Karar Tarihi: 15/4/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Fatih ALKAN

Başvurucu

:

H.G.T.

Vekili

:

Av. Mehmet İPEK

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, psikolojk tacize maruz kalındığı iddiasıyla açılan tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkının ve yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu, 2012 yılında imzaladığı iş sözleşmesiyle özel bir şirkette finans uzman yardımcısı olarak çalışmaya başlamış ve 2014 yılında aynı şirket bünyesindeki eğitim birimine atanmıştır. Başvurucu, çalıştığı birime 2015 yılı Şubat ayında müdür olarak atanan B.V. tarafından sistematik olarak psikolojik tacize uğradığını ileri sürerek 30/3/2016 tarihinde şirketin idari işler müdürüyle ve ilgili yöneticileriyle görüşmeler gerçekleştirmiş, akabinde 31/3/2016 tarihinde iş sözleşmesini feshetmiştir.

3. Başvurucu, bir kısım işçilik alacaklarının tahsil edilmesi ve psikolojik taciz oluşturan eylemlerden kaynaklanan zararlarının giderilmesi amacıyla İstanbul 26. İş Mahkemesine (Mahkeme) 3/6/2016 tarihinde tazminat davası açmıştır. Başvurucu dava dilekçesinde; mesai saatlerinde hassas ve özverili şekilde çalıştığını, eğitim programlarının organizasyon süreçlerini yürüttüğünü ve eğitimlerde sunuculuk görevini yerine getirdiğini, sunuculuğunu üstlendiği bir programda ayağının kırılması üzerine kırk gün istirahat raporu düzenlendiğini, bu süreçte haber verilmeksizin çalıştığı birimin değiştirildiğini ileri sürmüştür. Eğitim birimine yeniden görevlendirildiğini, iş yükünün birim müdürü B.V. tarafından diğer çalışanlara oranla artırıldığını, kendisine akşam saatlerinde ve tedavi gördüğü dönemde kısa mesajlar gönderildiğini, diğer çalışanların önünde kendisini küçük düşürecek sözler sarf edildiğini ve suni tartışmalarla istifa etmeye zorlandığını iddia etmiştir. Ayrıca iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ve maruz kaldığı davranışlar nedeniyle psikolojisinin bozulduğunu belirterek manevi zararlarının tazmin edilmesini ve tüm işçilik alacaklarının tarafına ödenmesini talep etmiştir.

4. Davalı işveren vekili tarafından sunulan savunma dilekçesinde; psikolojik taciz uygulandığına ilişkin iddianın bir kurguya dayandığı ve gerçeğe aykırı olduğu, başvurucunun istifa ederek ayrıldığı, alacaklarının ödendiği, görev tanımında belirtilen işleri yaptığı ve iş yükünün artırılmadığı ileri sürülmüştür.

5. Mahkeme, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulüne 17/7/2018 tarihinde karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; davalı şirketteki yöneticilerin başvurucuya yönelik tutum ve davranışlarının işyerinde psikolojik taciz boyutunda olduğu ve bu nedenle davanın kısmen kabulüyle başvurucu lehine 3.000 TL manevi tazminata hükmedildiği belirtilmiştir.

6. Bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin (Bölge Adliye Mahkemesi) 11/2/2021 tarihli kararıyla Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın reddine kesin şekilde karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucunun sistemli olarak psikolojik baskıya uğradığının ve kişilik haklarının ihlal edildiğinin somut ve inandırıcı delillerle ortaya konulmadığı, tanık beyanlarının genel ve soyut ifadeler içerdiği, bir kısım beyanların duyuma dayalı olduğu ve işyerinde başvurucuya kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin somut beyanların bulunmadığı ifade edilmiştir. Ayrıca başvurucuya diğer çalışanlara göre daha fazla iş yükü verildiği, görev tanımı dışında işler yaptırıldığı ve ayrımcılık yapıldığı hususlarının da somut şekilde ortaya konulmadığı, psikolojik tacizin unsurlarının bulunmadığı, bu nedenle başvurucunun kişisel haklarının saldırıya uğradığının ispatlanamadığı belirtilmiştir.

7. Başvurucu, nihai kararı 8/4/2021 tarihinde öğrenmiş ve 4/5/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Maddi ve Manevi Varlığı Koruma ve Geliştirme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

9. Başvurucu; çalıştığı birime müdür olarak atanan B.V. tarafından yıldırılmaya çalışıldığını, iş yükünün diğer çalışanlara kıyasla artırıldığını, çalıştığı birimin habersiz şekilde değiştirildiğini, doktor randevularına gitmesinin engellenmeye çalışıldığını ve küçük düşürüldüğünü, psikolojisinin bozulduğunu ve manevi zarara uğradığını, zararlarının tazmin edilmesi talebiyle açtığı davanın hukuka aykırı şekilde reddedildiğini, verilen kararın gerekçesiz ve dayanaksız olduğunu, söz konusu karar nedeniyle devletin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirterek maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

10. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) tarafından sunulan görüş yazısında; mevcut başvuruda Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı sunduğu beyan dilekçesinde, başvuru formunda yer alan iddia ve taleplerini yinelemiştir.

11. Başvuru, Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkı kapsamında incelenmiştir (Mehmet Bayrakcı [1. B.], B. No: 2014/8715, 5/4/2018, § 50; Ebru Bilgin [GK], B. No: 2014/7998, 19/7/2018, § 70).

12. Anayasa'nın 17. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmekte olup söz konusu düzenleme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesinde düzenlenen özel hayata saygı hakkı kapsamında güvence altına alınan fiziksel ve zihinsel bütünlüğün korunması hakkına karşılık gelmektedir (Sevim Akat Eşki [1. B.], B. No: 2013/2187, 19/12/2013, § 30).

13. Anayasa Mahkemesi; birçok kararında her somut olayın kendi bütünlüğü içinde değerlendirilmesi koşuluyla bireylerin çalışma ortamlarında maruz kaldıklarını ileri sürdükleri eylem, işlem ya da ihmallerin psikolojik taciz derecesine ulaşması için birtakım unsurların aranması gerektiğini vurgulamıştır. Bu bağlamda Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanan yayın ve raporlar da dikkate alındığında muamelelerin psikolojik taciz olarak vasıflandırılabilmesi için;

i. İşyeri ile ilgili olarak işyerindeki yöneticiler ve/veya diğer çalışanlar tarafından gerçekleştirilmesi ya da bu tür müdahalelere göz yumulması,

ii. Süreklilik arz edecek şekilde tekrarlanması, keyfîlik içermesi, sistemli ve kasıtlı olması, yıldırma ve dışlama amacı taşıması,

iii. Mağdurun kişiliğinde, mesleki durumunda veya sağlığında zarar ortaya çıkarması ya da ciddi bir zarar tehlikesi içermesi gerekir (Mehmet Bayrakcı, § 69; Ebru Bilgin, § 80; Türkan Aydoğmuş [2. B.], B. No: 2018/19000, 12/1/2022, § 27).

14. Muamelelerin neden olduğu sonuçların boyutu mağdurun konumuna, muamelelerin süresine, sıklığına, kim ya da kimler tarafından gerçekleştirildiğine, mağdurun cinsiyetine, yaşına ve sağlık durumuna kadar birçok faktöre göre değişebilmektedir (Mehmet Bayrakcı, § 70; Ebru Bilgin, § 81; Türkan Aydoğmuş, § 28).

15. Vurgulandığı üzere ilgililerin çalışma ortamlarında maruz kaldıklarını ileri sürdükleri eylem, işlem ya da ihmallerin psikolojik taciz derecesine ulaşması için kişiliklerinde, mesleki durumlarında veya sağlıklarında zarar ortaya çıkarması ya da ciddi bir zarar tehlikesinin söz konusu olması gerekmektedir. Her şeyden önce söz konusu eylem, işlem ya da ihmallerin ilgililer için çekilmez bir ağırlık ve yoğunluk derecesine ulaşarak onların manevi bütünlüklerini tehdit eder boyuta geldiği ortaya konulmalıdır. Nitekim Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce somut başvuruyla benzer nitelikteki başvurularda bu bağlamda değerlendirmeler yapılmıştır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Türkan Aydoğmuş, §§ 35, 36).

16. Somut başvuruya konu edilen eylemlerin B.V.nin başvurucunun çalıştığı birime müdür olarak atandığı 2015 yılı Şubat ayı ile iş sözleşmesinin feshedildiği 2016 yılı Mart ayı arasındaki dönemde gerçekleştirildiği iddia edilmektedir. Söz konusu eylemlerin gerçekleştirildiğine ilişkin iddialara yönelik olarak Bölge Adliye Mahkemesince yapılan tespitler ile bahse konu sürecin kısa bir döneme ilişkin olduğu hususu birlikte değerlendirildiğinde başvurucuya uygulanan eylem ve işlemlerden kaynaklı olarak başvurucunun kişiliğinde, mesleki durumunda ya da sağlığında ortaya çıkmış, çekilmez bir ağırlık ve yoğunluk derecesine ulaşmış bir hususun başvurucu tarafından ortaya konulamadığı ve iddialarının soyut kaldığı anlaşılmıştır. Bu anlamda başvurucunun neden ve sonuç iddiası arasında kurduğu nedensellik bağını objektif ve ikna edici şekilde açıkladığı söylenemeyecektir.

17. Özetle uygulandığı ve psikolojik taciz olduğu iddia edilen eylem ve işlemlerin başvurucunun manevi bütünlüğünü tehdit eder boyutta, çekilmez bir ağırlık ve yoğunluk derecesine ulaşmadığı değerlendirilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda; başvurucunun ve işverenin iddia ve savunmaları ile sunulan deliller değerlendirilerek tazminat davasına konu edilen eylem ve işlemlerin psikolojik taciz oluşturmadığı sonucuna ulaşıldığı, işverenin tutum ve davranışlarının makul ve orantılı olup olmadığının gözetildiği ve tüm bu hususlara dayanılarak davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Neticede; somut olayın başvurucunun maddi ve manevi varlığı üzerindeki etkilerinin tartışıldığı, verilen kararın bu yönde ilgili ve yeterli gerekçe içerdiği ve anayasal güvencelerin korunması açısından pozitif yükümlülüklerin yerine getirildiği sonucuna varılmıştır.

18. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

19. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

20. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Veysi Ado ([GK], B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile yapılan değişiklikle, 9/3/2023 tarihi itibarıyla derdest olan yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarıyla yapılan başvuruların Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağına karar vermiştir. Somut başvuruda da anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. 1. Maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 15/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(H.G.T. [2. B.], B. No: 2021/23070, 15/4/2025, § …)
   
Başvuru Adı H.G.T.
Başvuru No 2021/23070
Başvuru Tarihi 4/5/2021
Karar Tarihi 15/4/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, psikolojk tacize maruz kalındığı iddiasıyla açılan tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkının ve yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Maddi ve manevi varlığın korunması hakkı Mobbing Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi