logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Hasan Elhalil [1.B.], B. No: 2021/14968, 31/10/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HASAN ELHALİL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/14968)

 

Karar Tarihi: 31/10/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Fatih ALKAN

Başvurucu

:

Hasan ELHALİL

Vekili

:

Av. Bayram Veli YUVALI

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, yurda giriş yasağı işleminin iptali talebiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. 1992 doğumlu olan başvurucu, Suriye vatandaşıdır. Suriye'de yaşanan iç savaş sürecinde kötü muamele gördüğünü ve Halep Üniversitesi İktisat Fakültesindeki eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldığını belirten başvurucu 2/7/2014 tarihinde Türkiye'ye giriş yapmıştır. İstanbul Valiliğince başvurucuya geçici koruma kimlik belgesi verilmiş ve başvurucu, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesine kayıt yaptırmıştır. Başvurucu, 2019 yılında Türk vatandaşı Z.K. ile evlenmiş ve bu evlilikten 2020 yılında bir erkek çocuk dünyaya gelmiştir.

3. Başvurucu, DEAŞ terör örgütüyle irtibatlı telefon hattı kullandığı iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturmada şüpheli olarak yer almıştır. Bunun üzerine başvurucu hakkında 2019 yılında idari gözetim kararı alınmış ve akabinde Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan Suriye'ye sınır dışı edilmiştir. Akabinde başvurucu hakkında Ç-141 tahdit kodlu yurda giriş yasağı konulmuştur.

4. Başsavcılıkça yürütülen soruşturma neticesinde başvurucu hakkında herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı gerekçesiyle 2021 yılında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

5. Başvurucu; zorunlu nedenlerle geldiği Türkiye'de yasa dışı hiçbir faaliyette bulunmadığını, aktif öğrenci statüsüyle eğitim gördüğünü, evlendiğini ve aradığı aile yaşamını kurduğunu, kamu güvenliği açısından sakıncalı kişilerden olmamasına rağmen tesis edilen işlemin aile hayatını alt üst edeceğini ileri sürerek yurda giriş yasağı işleminin iptal edilmesi talebiyle Ankara 1. İdare Mahkemesinde dava açmıştır. Davalı idare; işlemin kamu düzeninin ve güvenliğinin korunması gayesiyle devletin egemenlik yetkisi dâhilinde tesis edildiğini, mevzuata uygun olduğunu beyan etmiştir. Mahkeme; emniyet güçlerince yapılan çalışmalarda başvurucunun kullandığı telefon hattının DEAŞ terör örgütüyle bağlantılı olarak nitelendirildiği, işlemin egemenlik yetkisi dâhilinde tesis edildiği ve uluslararası anlaşmalar gereğince yabancıların yurda giriş konusunda mutlak haklarının bulunmadığını belirterek 23/9/2020 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. İstinaf istemi, kararın usule ve hukuka uygun olduğu gerekçesiyle Ankara Bölge İdare Mahkemesinin 15/2/2021 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.

6. Öte yandan başvurucu, ailesinin yalnız kaldığı iddiasıyla yasal olmayan yollarla yeniden Türkiye'ye gelmiştir. Devriye ekiplerince 24/3/2021 tarihinde durdurularak durumu tespit edilen başvurucu hakkında giriş yasağına rağmen yurda girmesi nedeniyle 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 54. maddesi gereğince sınır dışı işlemi tesis edilmiştir. Söz konusu işlem; başvurucunun Türk vatandaşıyla evli olduğu, bu evlilikten müşterek çocuğunun bulunduğu, hâlen aktif öğrenci olduğu, bu koşullarda aile bütünlüğünün korunması ve çocuğun üstün yararı ilkeleri uyarınca sınır dışı işleminin hukuka uygun olarak kabul edilemeyeceği gerekçeleriyle İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 31/12/2021 tarihli kesin kararıyla iptal edilmiştir.

7. Başvurucu, yurda giriş yasağı işleminin iptal istemine ilişkin verilen nihai kararı 10/3/2021 tarihinde öğrenmiş ve 6/4/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (Mehmet Şerif Ay, B. No: 2012/1181, 17/9/2013).

10. Başvurucu; hakkında tesis edilen ve hâlâ geçerli olan yurda giriş yasağı nedeniyle sınır dışı edilmesi hâlinde bir daha ülkeye giremeyeceğini, Türk vatandaşı olan eşinden ve çocuğundan ayrı kalması durumunda aile birliğinin bozulacağını ileri sürmüştür. Hakkında hiçbir somut bilgi ya da belge olmamasına rağmen verilen yurda giriş yasağı kararının aile hayatının korunması amacıyla bağdaşmadığını, bu hususta ileri sürdüğü hususların yargı sürecinde değerlendirilmediğini belirterek aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Adalet Bakanlığının (Bakanlık) görüşünde, başvurucunun mağdur statüsünün devamedip etmediği ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı sunduğu beyanda iddialarını yinelemiştir.

11. Başvuru, sürecin başvurucunun Türkiye'de mukim olan aile bireylerini ve aile bütünlüğünü etkileyebilecek düzeyde olduğu da dikkate alınarak aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. Anayasa'nın 20. maddesiyle güvence altına alınan aile hayatı, hâlihazırda mevcut, gerçek, fiilen yakın ve kişisel bağların kurulduğu aile birlikteliklerini içermektedir (Oksana Chicheishvili, B. No: 2014/19023, 20/12/2017, § 31). Somut olayda başvurucunun 2014 yılından beri yasal statü altında Türkiye'de yaşadığı, 2019 yılında Türk vatandaşı Z.K. ile evlendiği ve bu evlilikten 2020 yılında bir çocuğun dünyaya geldiği görülmektedir. Sherapat Yagmyrova (B. No: 2017/11905, 21/7/2020, § 39) kararında açıklanan ilkeler doğrultusunda, başvurucunun mevcut bir aile hayatı olduğu ve tesis edilen işlemle başvurucunun aile hayatına saygı hakkına yönelik bir müdahalenin bulunduğu değerlendirilmektedir.

14. Söz konusu müdahalenin kanuniliği, meşru amacı, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu ve ölçülülüğünün denetiminde gözetilmesi gereken genel ilkeler Anayasa Mahkemesince birçok kararda ayrıntılı olarak açıklanmıştır (benzer yöndeki kararlar için bkz. A.G., B. No: 2018/6143, 16/12/2020, §§ 45-54; A.A.A., B. No: 2018/36516, 15/3/2022, §§ 48-57).

15. Anılan kararlara göre; yabancıların ülkeye girişi ve ikametini denetleme yetkisi çerçevesinde egemen devletin bu konuyla ilgili konulmuş kanun hükümlerine aykırı davrananlara caydırıcı yaptırımlar uygulama, kamu düzeni ve millî güvenlik yönünden tehlikeli olduğu tespit edilen yabancıları sınır dışı etme yetkisinin olduğu açıktır. Bununla birlikte sınır dışı edilen yabancının ülkede güçlü ailevi bağlara sahip olduğu durumlarda aile hayatı ile sınır dışı veya ülkeye girişin yasaklanması kararı bağlamında gözetilen kamusal menfaat arasında adil bir denge kurulması gerekmektedir. Bir yabancının terörist faaliyetlerle ilgili olarak ve millî güvenliğin korunması amacıyla sınır dışı edilmesinde veya ülkeye girişinin yasaklanmasında kamu makamlarının somut olayın koşulları içinde kişinin millî güvenliği tehlikeye atacak nitelikteki faaliyetlerde bulunduğuna dair yeterli ve ciddi bilgileri yargı mercilerine sunması gerekir. Yargılama mercilerinin de kamu makamlarınca müdahale ile ilgili olarak ileri sürülen sebepleri inceleyerek konuyla ilgili beyanların neden kabul edildiği veya reddedildiğine dair gerekçelerini kararlarında göstermeleri zorunludur (A.G., §§ 50-53; A.A.A., §§ 53-56).

16. Somut olayda hakkındaki yurda giriş yasağı kararına ilişkin uygulama nedeniyle başvurucunun aile hayatına yönelik müdahalenin 6458 sayılı Kanun hükümlerine dayandığı açıktır. Düzenlemenin kanunilik ölçütünü karşıladığı ve millî güvenliğin sağlanmasına yönelik meşru amacının bulunduğu görülmektedir. Bu belirlemenin ardından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı yönünden inceleme yapılacaktır.

17. Somut olayda, başvurucu hakkındaki yurda giriş yasağına ilişkin Ç-141 tahdit kaydının gerekçesi DEAŞ terör örgütüyle irtibatlı telefon hattı kullandığı ve bu suretle millî güvenliğin korunması açısından sakıncalı kişilerden olduğuna yönelik şüphedir. Başvurucu; idari ve yargısal süreçte sunduğu dilekçelerde; uzun süredir bulunduğu Türkiye'de yasa dışı hiçbir faaliyette bulunmadığını, aktif öğrenci statüsüyle İstanbul Üniversitesinde eğitimine devam ettiğini, Türk vatandaşı Z.K. ile evlendiğini, çocuk sahibi olduğunu, yurda giriş yasağının ispatlanmış bir veriye dayanmadığını, söz konusu yasağın aile yaşamını sürdürmesine engel olacağını ileri sürmüştür.

18. İdare Mahkemesi, emniyet güçlerince yapılan çalışmalarda başvurucunun kullandığı telefon hattının DEAŞ terör örgütüyle bağlantılı olarak nitelendirildiğine ilişkin İdare tarafından beyan edilen gerekçeyi yeterli görerek yurda giriş yasağına ilişkin işlemin iptali talebiyle açılan davanın reddine hükmetmiştir. Mahkeme kararında, başvurucunun aile hayatının kapsamına ve aile yaşantısına ilişkin iddialarına yönelik herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. Ayrıca başvurucu hakkındaki söz konusu şüpheye ilişkin daha ileri bir değerlendirmenin yapılmadığı, başvurucunun aile yaşantısını doğrudan etkileyebilecek bir idari işlemin hukukiliği incelenirken ortaya konulması gerekli olan yeterli ve ciddi bilgilerin var olup olmadığının tartışılmadığı anlaşılmaktadır. Hakkındaki iddiaların soyut olduğu gerekçesiyle başvurucu hakkında verilen takipsizlik kararı da gözönüne alındığında, işlemin başvurucunun aile hayatı üzerinde meydana getireceği olumsuz etkiler dikkate alınmadan ve bu anlamda ilgili ve yeterli gerekçeler açıklanmadan hüküm kurulduğu değerlendirilmektedir.

19. Özetle, uzun süredir Türkiye'de bulunan başvurucunun Türk vatandaşıyla evli olduğu ve müşterek çocuğun dünyaya geldiği ileri sürülmesine rağmen mahkemelerce işlemin başvurucunun aile hayatı üzerinde doğuracağı etkiler yönünden bir incelemenin yapılmadığı, bu konudaki talep ve itirazların karşılanmadığı, aile hayatına saygı hakkı ile ilgili hiçbir gerekçeye yer verilmediği ve tedbirin gerekliliğinin ikna edici gerekçelerle açıklanmadığı görülmektedir. Sonuç olarak kamu düzeni ve güvenliğinin korunması hususundaki kamusal menfaat ile başvurucunun aile hayatına saygı hakkı arasında bir dengeleme yapılmadığı değerlendirilmektedir.

20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

21. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yargılamanın yenilenmesine karar verilmesini ve lehine tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

22. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

23. Öte yandan ihlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin aile hayatına saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 1. İdare Mahkemesine (E.2020/319, K.2020/1580) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

F. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 31/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Hasan Elhalil [1.B.], B. No: 2021/14968, 31/10/2024, § …)
   
Başvuru Adı HASAN ELHALİL
Başvuru No 2021/14968
Başvuru Tarihi 6/4/2021
Karar Tarihi 31/10/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, yurda giriş yasağı işleminin iptali talebiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Sınırdışı-Yurda giriş yasağı İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi