TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SELVİ AYDIN ÇELİKKOL BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/18873)
|
|
Karar Tarihi: 14/1/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
Metin KIRATLI
|
Raportör
|
:
|
Muhammed Cemil KANDEMİR
|
Başvurucu
|
:
|
Selvi AYDIN ÇELİKKOL
|
Vekili
|
:
|
Av. Gamze ÇELİKKOL
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; pasaportu üzerindeki yurt dışı çıkış yasağı şerhi nedeniyle seyahat hürriyetinin, söz konusu şerhin kaldırılması talebiyle yapılan başvurunun reddedilmesi işleminin iptali davasında uyuşmazlığın esasına etkili iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Başvurucu, hâkim olarak görev yapmaktayken Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (Hâkimler ve Savcılar Kurulu/HSK) Genel Kurulunun 24/8/2016 tarihli kararı ile 23/7/2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 22/7/2016 tarihli ve 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3. maddesine dayanılarak meslekten çıkarılmıştır. Başvurucunun yeniden inceleme talebi ise HSK Genel Kurulunun 29/11/2016 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
3. HSK tarafından başvurucunun isminin bildirilmesi üzerine pasaportu üzerine şerh veri girişi yapıldığı anlaşılmıştır. Başvurucu hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüsetme ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlamalarıyla yürütülen soruşturma sonucu kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Bunun üzerine başvurucu 24/1/2020 ve 24/2/2020 tarihli dilekçeleriyle pasaportu üzerindeki şerhin kaldırılmasını talep etmiştir. Bu başvurular, Ankara Valiliği İl Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürlüğünün 28/2/2020 tarihli işlemiyle reddedilmiştir.
4. Başvurucu, bu işlemin iptali talebiyle dava açmıştır. Ankara 3. İdare Mahkemesi (Mahkeme) davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:
"...mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, millî güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı nedeniyle haklarında idari işlem tesis edilenler, aynı gerekçeyle haklarında suç soruşturması veya kovuşturması yürütülenler ya da haklarında mahkemelerce yurt dışına çıkış yasağı konulmuş olanlar ile İçişleri Bakanlığı tarafından yurt dışına çıkmalarının genel güvenlik bakımından mahzur bulunanlar hakkında pasaport verilmemesi için şerh kaydı konulabileceği ve haklarında aynı nedenlerden dolayı devam etmekte olan herhangi bir idari veya adli soruşturma olmayanlara başvurmaları hâlinde kolluk birimlerince yapılacak araştırma sonucuna göre pasaport verilip verilmeyeceği konusunda idareye takdir hakkı tanındığı anlaşılmış olup idareye tanınan bu takdir hakkının da Kanunda öngörülen usul ve kurallar çerçevesinde kullanılması gerektiği açıktır.
Bakılan davada, mahkememizin 18/9/2020 tarihli ara kararı ile Hâkimler ve Savcılar Kurulu'ndan, "davacı hakkında devam eden idari soruşturma olup olmadığının" sorulması üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğince gönderilen ve 2/11/2020 tarihinde mahkememiz kayıtlarına giren cevabi yazıda davacı hakkında yürütülen soruşturmanın Disiplin Bürosuna gönderildiği ve hâlen derdest olduğu bildirilmiştir.
Bu durumda, hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçlamasıylaHâkimler ve Savcılar Kurulu bünyesinde devam eden idari soruşturma bulunan davacının yurt dışı çıkış yasağı şerhinin kaldırılması istemiyle yaptığı başvurusunun reddedilmesine yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir."
5. Başvurucu, bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar vermiştir.
6. Başvurucu, nihai kararı 13/4/2021 tarihinde öğrendikten sonra 20/4/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
8. Öte yandan başvurucu hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlamalarıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak nitelikte ve yeterlilikte delil elde edilemediğinden müsnet suçlardan dolayı ayrı ayrı kovuşturmaya yer olmadığına 29/4/2019 tarihinde karar verilmiştir. Söz konusu kararda ayrıca, pasaport üzerindeki yurt dışı yasağı şerhlerinin kaldırılması için ilgili yerlere yazı yazılması hüküm altına alınmıştır. Karara 20/6/2019 tarihinde kesinleşme şerhi düşüldüğü Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi kayıtlarından görülmüştür.
II. DEĞERLENDİRME
9. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
A. Seyahat Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
10. Başvurucu; yurt dışına çıkma hürriyetinin ancak suç soruşturması yahut kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlandırılabileceğini belirterek yerleşme ve seyahat hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
11. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun yurt dışı çıkış yasağının 1/8/2022 tarihinde kaldırıldığı, bu hususun başvurucunun mağdur sıfatının bulunup bulunmadığı incelenirken değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında başvuru formundaki iddialarını tekrarlamakla birlikte pasaportundaki tahdidin kaldırılmış olmasının yaşanan mağduriyeti yok etmediğini, mağdur sıfatının bulunduğunu vurgulamıştır.
12. Pasaporta yurt dışı çıkış şerhi konulması şeklindeki idari işlemlerin esas olarak yerleşme ve seyahat hürriyeti kapsamında kaldığı açıktır. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, seyahat hürriyeti bağlamında yurt dışına çıkışı engelleyen tedbirlere ilişkin yapılan bireysel başvuruların, özellikle kişinin gitmek istediği ülke ile güçlü kişisel, ailevi, ekonomik ve mesleki bağlarının olduğu durumlarda özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında değerlendirilebileceğine karar vermiştir. Ancak bu şekilde inceleme yapılabilmesi için bireysel başvuru formunda başvurucuların şikâyet edilen tedbirin özel hayat ve aile hayatları üzerindeki olumsuz sonuçlarını somut verilere dayalı olarak uygun şekilde ortaya koymaları gerekmektedir (Onur Can Taştan [GK], B. No: 2018/32475, 27/10/2021, §§ 47-50; Yağmur Erşan [GK], B. No: 2018/36451, 27/10/2021, §§ 47-50; Şengül Tükel [2. B.], B. No: 2018/12456, 12/1/2022, §§ 40, 41). Başvurucu; yurt dışıyla olan bağlarından ve yurt dışına çıkmasına ilişkin olarak kişisel, ailevi, ekonomik veya mesleki bağlamda herhangi bir olay veya olgudan bahsetmemiştir. Bu durumda başvurucu gitmek istediği ülke ile güçlü mesleki bağlarının olduğunu ya da yurt dışına çıkmasının kişisel, ailevi, ekonomik veya mesleki bağlamda ilgisini ortaya koyamamıştır. Bu nedenle başvurunun özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenebilir nitelikte olmadığı anlaşılmakla, pasaporta şerh konulmasına dair şikâyetin seyahat hürriyeti kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
13. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası hükümlerine göre Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için kamu gücü tarafından müdahale edildiği iddia edilen hakkın Anayasa'da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye'nin taraf olduğu ek protokollerin kapsamına da girmesi gerekir. Bir başka ifadeyle Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün değildir (Onurhan Solmaz [1. B.], B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
14. Anayasa'nın 23. maddesinde yer alan yerleşme ve seyahat hürriyeti, Sözleşme ile Sözleşme'ye Ek Birinci Protokol'de Tanınmış Bulunan Haklardan ve Özgürlüklerden Başka Haklar ve Özgürlükler Tanıyan 4 Numaralı Protokol'ün 2. maddesinde ve Serbest dolaşım özgürlüğü kenar başlığı altında düzenlenmiştir.
15. Sözleşme'ye ek 4 Numaralı Protokol'e ülkemiz taraf değildir. Bu nedenle anılan Protokol kapsamında kalan ve Anayasa'nın 23. maddesinde yer alan yerleşme ve seyahat hürriyetine yönelik şikâyetle ilgili olarak bireysel başvuruda bulunulamaz (Sebahat Tuncel [1. B.], B. No: 2012/1051, 20/2/2014, § 53).
16. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
17. Başvurucu; Cumhuriyet savcılığınca devam eden ceza soruşturması neticesinde hakkında takipsizlik kararı verildiğini ve yurt dışı yasağının kaldırılması yönünde ilgili idari birimlere yazı yazılması hususunda hüküm kurulduğunu, benzer uyuşmazlıklarda farklı kararlar verilmesinin mahkemece değerlendirilmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
18. Somut olayda başvurucunun isminin HSK tarafından bildirilmesi üzerine pasaportuna yurt dışı çıkış yasağı şerhi konulduğu, söz konusu şerhin kaldırılmaması üzerine açtığı davanın HSK tarafından başlatılmış olan hakkındaki idari soruşturmanın devam ettiği gerekçesiyle reddedildiği görülmüştür. Başvurucunun iddiaları gözönüne alınarak başvurunun gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
19. Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsamaktadır (daha geniş değerlendirme için bkz. Abdullah Topçu [1. B.], B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75). Nitekim Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt vermesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi [1. B.], B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) mahkemelerin davanın esas sorunlarını inceledikleri gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt vermeyi gerektiren usul veya esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
20. Mahkeme, başvurucu hakkında idari soruşturma bulunmasını yurt dışı çıkış yasağı şerhinin kaldırılması talebiyle yaptığı başvurusunun reddedilmesi için yeterli bir neden olarak görmüştür. Başvurucu hakkında yapılan adli soruşturma neticesinde verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararında yurt dışı çıkış yasağı şerhlerinin kaldırılmasının mahkemece değerlendirilmediği iddialarının esasa etkili olmadığı, verilen kararda hükme ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
Engin YILDIRIM ve Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamıştır.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Seyahat hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
2. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Engin YILDIRIM ve Kenan YAŞAR'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 14/1/2025 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Başvuru, pasaportu üzerindeki yurt dışı çıkış yasağı şerhinin kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun reddedilmesi işleminin iptali davasında uyuşmazlığın esasına etkili iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, hâkim olarak görev yaparken Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) kararıyla 667 sayılı KHK kapsamında meslekten çıkarılmış ve yeniden inceleme talebi reddedilmiştir. HSK’nın bildirimi üzerine pasaportuna şerh konulmuş, ancak anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve silahlı terör örgütü üyeliği suçlamalarından soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Pasaportun üzerindeki şerhin kaldırılması talepleri Ankara Valiliği tarafından reddedilmiş, açılan dava ise Mahkeme tarafından, hakkında HSK’da devam eden soruşturma gerekçe gösterilerek reddedilmiştir. İstinaf başvurusu da reddedilen başvurucu, bireysel başvuruda bulunmuştur.
3. Mahkememiz çoğunluğu başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilemez olduğuna karar vermiş olup çoğunluk kararına aşağıda açıklanan sebeplerle iştirak edilmemiştir.
4. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 76).
5. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
6. Bununla birlikte mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan anlaşılmalıdır.
7. Makul gerekçe; davaya konu olay ve olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, olay ve olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterecek nitelikte olmalıdır (İbrahim Ataş, B. No: 2013/1235, 18/6/2013, § 24). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt verilmesini gerektiren usul ya da esasa dair iddiaların cevapsız bırakılmış olması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
8. Nitekim Anayasa Mahkemesi tarafından İnan Özdemir Taştan kararında (B. No: 2018/34137, 25/5/2022) pasaportu iptal edilen başvurucunun, hangi eylemleri ya da ilişkileri nedeniyle yurt dışına çıkışının engellendiğinin yetersiz inceleme ve gerekçe nedeniyle belirsizliğini koruduğu vurgulanarak gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.
9. Somut olayda başvurucunun, HSK tarafından meslekten çıkarılmasına karar verildiği ve yine HSK'nın bildirmesi üzerine pasaportuna yurt dışı çıkış yasağı şerhi konulduğu anlaşılmaktadır. Başvurucu; hakkında yapılan soruşturmada kamu davası açmaya yer olmadığına ve pasaportundaki tahdidin kaldırılmasına karar verildiğini, bu karara rağmen pasaportunda yurt dışı çıkış yasağının kaldırılması için yaptığı başvurunun reddedilmesinin hukuka aykırı olduğu iddialarıyla dava açmıştır. Başvuru söz konusu iddialarını mahkeme önünde de dile getirmiştir.
10. Mahkeme, başvurucu hakkında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçlamasıyla Hâkimler ve Savcılar Kurulu bünyesinde devam eden idari soruşturma bulunduğundan yurt dışı çıkış yasağı şerhinin kaldırılmamasında hukuka aykırılık görmemiştir. Mahkeme kararında, hakkında soruşturma millî güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı nedeniyle haklarında herhangi bir idari veya adli soruşturma olmayanlara başvurmaları hâlinde kolluk birimlerince yapılacak araştırma sonucuna göre pasaport verilip verilmeyeceği konusunda idareye takdir hakkı tanındığı belirtilmiştir. Kararda, başvurucu hakkında FETÖ/PDY'ye üye olma suçlamasıyla HSK bünyesinde devam eden idari soruşturma bulunduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
11. Başvurucunun hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlamalarıyla yapılan soruşturmada verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararını yargılama mercileri önünde sunmasına ve söz konusu kararda yurt dışı çıkış yasağı şerhlerinin kaldırılmasına karar verildiğinin belirtilmesine rağmen bu konuda yargılama mercilerince değerlendirmede bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkeme kararında hakkında idari soruşturma bulunan başvurucu hakkında pasaport verilmesine ilişkin olarak idarenin takdir yetkisi bulunduğu tespiti yapıldıktan sonra herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir.
12. Sonuç olarak mahkemelerinin kararlarında konu uyuşmazlığın çözümü için esaslı nitelikteki iddia ve itirazların yargılama mercilerince yeterli bir gerekçeyle karşılanmadığı görülmektedir. Bu sebeple yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
13. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine kanaati ile çoğunluk kararına iştirak edilmemiştir.
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Kenan YAŞAR
|