TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
SAMİ EVCİN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/21435)
Karar Tarihi: 19/12/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Kübra ÇİFTÇİ
Başvurucu
Sami EVCİN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, yükseköğretim kurumundan çıkarma cezasıyla cezalandırılması nedeniyle yüksek lisans eğitimine devam edemeyen başvurucunun uğramış olduğu zararın tazmin edilmemesinin eğitim hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
2. Olayların gerçekleştiği tarihte Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmen olarak görev yapan başvurucu, aynı zamanda Pamukkale Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalında yüksek lisans öğrencisidir. Başvurucu 29/10/2016 tarihli ve 29872 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca kamu görevinden çıkarılmıştır. Ayrıca başvurucu, Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında 2/5/2017 tarihinde tutuklanmış ve hakkında kamu davası açılmıştır.
3. Bunun üzerine başvurucunun eğitim gördüğü Üniversite, 16/4/2018 tarihinde başvurucunun yükseköğretim kurumundan çıkarılmasına karar verilmiştir. Başvurucu önce söz konusu çıkarma işleminin iptali istemiyle dava açmış, ayrıca bu dava sonuçlanmadan anılan çıkarma işlemi nedeniyle uğradığı zararların tazmini için de tam yargı davası açmıştır.
4. Söz konusu çıkarma işleminin iptali talebiyle açılan davada İdare Mahkemesi, davanın reddine karar vermiştir. Başvurucunun karara yönelik istinaf başvurusu, Bölge Mahkemesince reddedilmiştir. Başvurucu anılan kararı, temyiz etmiştir. Danıştay, Bölge Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:
"...Bu durumda, işlem tarihi itibariyle, davacının suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, böyle bir örgütü yönetmek veya bu amaçla kurulan örgüte üye olmak, üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunmak veya yardım etmek fiillerinden herhangi biri ya da hepsini işlediğine veya bu yönde eylemde/faaliyette bulunduğuna dair adli yargı mahkemelerince verilen kesinleşmiş bir karar bulunmadığı, dolayısıyla ortada Yönetmeliğin 9/1-a maddesi uyarınca verilmiş böyle bir karar olmadan yükseköğretim kurumundan çıkarma cezası verilemeyeceği, bundan bahisle dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Diğer yandan, işlem tarihi itibariyle davacı hakkında, Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinin 9/1-a maddesi uyarınca suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, böyle bir örgütü yönetmek veya bu amaçla kurulan örgüte üye olmak, üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunmak veya yardım etmek fiillerinden dolayı kesinleşmiş mahkumiyet hükmü bulunmamakta ise de, davacı hakkında Şırnak 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen mahkumiyet hükmünün dava sürecinde 25.09.2019 tarihi itibariyle kesinleştiği görülmekte olup, bu durumda idarece yeniden işlem tesis edilebileceği de açıktır.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu kararda hukuki isabet bulunmamaktadır."
5. Bölge Mahkemesi, Danıştayın bozma kararına uymuş ve bozma kararı doğrultusunda İdare Mahkemesinin kararını kaldırarak dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Bölge Mahkemesinin söz konusu iptal kararı, temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.
6. Başvurucunun, söz konusu çıkarma işlemi nedeniyle uğradığı zararların tazminine yönelik tam yargı davasında ise İdare Mahkemesi, davanın reddine karar vermiştir. Başvurucunun anılan karara yönelik istinaf ve temyiz başvuruları da reddedilmiştir. Danıştayın gerekçesi şöyledir;
"...davacının davalı idare bünyesinde lisansüstü eğitim öğrencisi olduğu, öğretmen olarak görev yapmakta iken 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin Eki Liste'de ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarıldığı, öte yandan, Şırnak 3.Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2018/285 esasına kayden açılan davada davacı hakkında FETÖ/PDY Terör Örgütü Üyeliği suçundan mahkumiyet kararı verildiği ve bahsi geçen kararın temyiz incelemesi neticesinde kesinleştiği, bundan bahisle davacının yükseköğretim kurumundan çıkarma cezasına ilişkin işlem nedeniyle idarece maddi ve manevi zarara uğratıldığından bahsedilemeyeceği sonucuna varılmıştır."
7. Bu arada başvurucu hakkında Şırnak 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan davada, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyeliği suçundan 21/11/2018 tarihinde mahkûmiyet hükmü verilmiş, söz konusu mahkûmiyet hükmü 25/9/2019 tarihinde Yargıtayca onanarak kesinleşmiştir.
8. Başvurucu, tam yargı davasına ilişkin nihai hükmü 8/3/2021 tarihinde öğrendikten sonra 17/3/2021 tarihinde adli yardım talepli olarak bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Komisyonca aralarında konu yönünden irtibat bulunan 2021/43260 numaralı başvurunun 2021/21435 numaralı başvuru ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
11. Başvurucu; Mahkemece hukuka aykırı bulunarak iptal edilen disiplin cezasından doğan zararların tazmin edilmemesinin adil yargılanma hakkının ihlali olduğunu, idarenin hukuka aykırı kararı nedeniyle eğitim hakkından mahrum bırakıldığını, çıkarma cezasının verildiği tarihte ortada kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunmadığını ancak mahkûmiyet hükmü varmış gibi hareket edilerek masumiyet karinesinin ve eğitim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık, başvurucunun Mahkemenin 13/4/2021 tarihli iptal kararının ardından öğrencilik haklarına 26/5/2021 tarihinde tekrar kavuştuğunu, başvurucunun söz konusu disiplin cezasından bağımsız olarak tez aşamasına geçememesi veya azami süreler içerisinde tez savunmasına girmemesi nedeniyle 1/2/2023 tarihinde kaydının silindiğini, İdare Mahkemesinin kararında başvurucuyu suçlayıcı bir dil olmadığını belirterek başvurucunun şikâyetlerinin açıkça dayanaktan yoksun olduğunu belirtmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne cevap vermemiştir.
12. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmıştır. Anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön şartın birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön şartlar başvurucunun kamu gücünün eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı güncel bir hakkının ihlal edildiği iddiasında bulunması, iddia edilen ihlalden kişinin kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun mağdur olduğunu iddia etmesidir (Fetih Ahmet Özer, B. No: 2013/6179, 20/3/2014, § 24).
13. Anayasa Mahkemesi açısından idari makamlar ve derece mahkemeleri tarafından başvurucular lehine bir tedbir ya da kararın alınması suretiyle ihlalin tespit edilmesi, verilen karar ile bu ihlalin uygun ve yeterli biçimde giderilmesi hâlinde ilgili tarafın artık mağdur olduğu ileri sürülemeyecektir (Sadık Koçak ve diğerleri, B. No: 2013/841, 23/1/2014, § 83).
14. Somut olayda başvurucu esas itibarıyla, hukuka aykırılığı mahkeme kararıyla tespit edilmiş bir disiplin cezasından doğan zararın tazmin edilmemesinden yakınmaktadır. Ancak başvurucu idarenin hatalı işlemi olmasaydı okula devam edebileceğini ileri sürmediği gibi olayın koşulları altında giderimin muhakkak tazmin suretiyle giderilmesi de gerekmemektedir. Nitekim Bakanlık görüşünde belirtildiği üzere başvurucunun iptal kararı sonrası okula kaydının yapıldığı, ancak başvurucunun tez aşamasına geçememesi ya da tez savunmasına girmemesi nedeniyle okuldan ilişiğinin kesildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda başvurucunun ileri sürdüğü ihlal iddiaları bakımından mağdur statüsü bulunmamaktadır.
15. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 19/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.