TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
EDA ÖZGÜL OLGUN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/21874)
Karar Tarihi: 15/1/2025
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Selahaddin MENTEŞ
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Murat BAŞPINAR
Başvurucu
Eda ÖZGÜL OLGUN
Vekili
Av. Afşin ÇALIŞICI
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu 31/10/2020 tarihinde aracıyla seyir hâlindeyken trafik ekiplerince yapılan yol kontrolünde durdurulmuştur. Trafik ekiplerince yapılan ölçümde 0,67 promil alkollü olduğu kendisine bildirilerek aynı tarihte saat 23.53'te Eskişehir Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünce düzenlenen trafik idari para cezası karar tutanağıyla hakkında 2918 sayılı yasanın 48/5 maddesi gereğince 1.228 TL idari para cezası uygulanmış ve sürücü belgesine 6 ay süreyle el konulmuştur.
3. Başvurucu, trafik ekiplerince yapılan testin sağlıklı olmadığını ve kendisinin de alkollü olmadığını belirterek kan testi yaptırmak üzere olay sonrasında Eskişehir Şehir Hastanesine başvurmuştur. Aynı gece saat 00.56'da anılan hastanede alkol testi yaptırmak üzere kan örneği vermiştir. Yapılan kan testi sonucunda başvurucuda 0,1 promil oranının altında alkol olduğu belirtilmiştir.
4. Başvurucu; alkol kullanmadığını, küçük bebeği olduğu için alkol kullanmasının mümkün olmadığını, olay tarihinde pandemi koşullarında arabasıyla arkadaşına gittiğini, pandemi koşulları nedeniyle %80 oranında alkol içeren dezenfektan kullandığını; bu dezenfektanı ellerine, araç direksiyonuna ve tüm yüzeylere bolca sıktığını, bu nedenle yol kontrolünde anılan tespitin çıkmış olabileceğini, nitekim kısa bir süre sonrasında hastanede yaptırdığı kan testi sonucunda alkollü olmadığının ortaya çıktığını belirterek hakkında uygulanan idari para cezasına itiraz etmiştir.
5. İtiraz, Eskişehir 3. Sulh Ceza Hâkimliğince (Hâkimlik) incelenmiştir. Hâkimlik 2/11/2020 tarihinde düzenlediği tensip tutanağıyla idari para cezasına dayanak teşkil eden belgeleri ilgili kurumdan istemiştir. Eskişehir Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü, gönderdiği yazıda alınan kan testi sonucunun 0,1 altında çıkmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı kanaatini belirterek idari para cezasına dayanak belgeler göndermiştir. Hâkimlik, dosya üzerinden yaptığı inceleme neticesinde 2/1/2021 tarihli kararla itirazı reddetmiştir. Kararda; başvurucunun itirazı ve idareden gelen yazı içerikleri incelendikten sonra, "31/10/2020 tarihinde saat 23.53 sıralarında alkol denetimi yapan ekiplerce durdurulan araç sürücüsü Eda Özgül Olgun'un 0,67 promil alkollü olduğu ve bu şekilde araç kullandığının tespit edildiği belirtilerek yapılan işlemlerinin mevzuata uygun olduğu" şeklindeki gerekçeyle itirazı reddetmiştir.
6. Başvurucu, bu kez Eskişehir 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin anılan kararına itiraz etmiştir. Eskişehir 1. Sulh Ceza Hâkimliği 20/1/2021 tarihli kararıyla yapılan itirazı kesin olarak reddetmiştir. Kararda, verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu herhangi bir isabetsizlik görülmediğini belirtmiştir.
7. Başvurucu, nihai hükmü 21/1/2021 tarihinde öğrendikten sonra 18/2/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
9. Başvurucu, hakkında uygulanan idari para cezasına karşı itirazında kanında alkol olmadığına dair tam teşekküllü hastaneden aldığı raporu ibraz etmesine ve tespite ilişkin savunmalarda bulunmasına karşın iddiaları kararda tartışılarak değerlendirilmeden karar verilmesi ve böylece davanın sonucuna etkili itirazına Hâkimlikçe ayrı ve açık bir yanıt verilmemesi nedeniyle nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, Anayasa ve mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının yapılacak değerlendirmede dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında formda yer alan iddialarını yinelemiştir.
10. Başvuru, adil yargılanma hakkının görünümlerinden olan gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmiştir.
11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
12. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı, kişilerin hakkaniyete uygun bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve bu amaca uygunluk yönünden yargılamanın denetlenmesini amaçlamaktadır. Mahkeme kararlarının, davanın temel maddi ve hukuki sorunları ile taraflarca ileri sürülen ve davanın sonucunu etkileyen iddia ve itirazlar hakkında delillerle bağ kurulmak suretiyle yeterli gerekçe içermesi zorunludur. Uyuşmazlığın hukuki ve maddi sorunlarıyla ilgisiz değerlendirmelere kararda yer verilmesi de gerekçeli karar hakkıyla bağdaşmamaktadır. Karar gerekçesinin belirtilen unsurları taşıması, yargılamanın adil yargılanma hakkı güvencelerine uygun şekilde yürütülüp yürütülmediğinin taraflarca öğrenilmesini sağladığı gibi ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (bazı ekleme ve farklılıklarla birlikte bkz. Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
13. Diğer taraftan kanun yolu incelemesi yapan merciin, yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterli görülebilir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince karşılanmayan veya ancak ilk defa kanun yolu merciine ileri sürülebilecek nitelikteki esaslı iddia ve itirazların kanun yolu merciince de değerlendirilmemesi gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açabilir (bazı ekleme ve farklılıklarla birlikte bkz. Mehmet Yavuz [1.B.], B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51).
14. Somut olayda başvurucu, yapılan yol kontrolünde trafik ekiplerince durdurulmuş ve yapılan kontrolde 0,67 oranında alkollü olduğu tespit edilerek hakkında idari para cezası uygulanmıştır. Başvurucu, alkol kullanmadığını belirterek yapılan ölçüme itiraz etmiş ve bu amaçla olayın akabinde yaklaşık olarak bir saat sonra Eskişehir Şehir Hastanesine başvurmuştur. Burada yapılan kan testi sonucunda başvurucuda 0,1 promil oranının altında alkol olduğu belirtilmiştir.
15. Başvurucu, idari yaptırım kararına itiraz etmiştir. Yapılan itiraz da olay tarihinde alkol kullanmadığını, pandemi koşulları nedeniyle içinde alkol de bulunan dezenfektanı yoğun bir biçimde kullandığını ve bu dezenfektan nedeniyle söz konusu tespitin yapılabileceğini belirterek hastaneden aldığı kan testi sonucunu eklemiştir. İtirazı inceleyen Hâkimlik, kararda ilgili kurumdan gelen dayanak belgelerden trafik idari para cezası karar tutanağını inceleyerek yapılan işlemin mevzuata uygun olduğu belirtilmek suretiyle itirazı reddetmiştir. Anılan ret kararına yapılan itiraz da inceleme merci tarafından itiraz kararına atıf yapılarak kesin olarak reddedilmiştir.
16. Başvurucu, hakkında uygulanan idari yaptırım kararına itiraz ederken yaptırıma konu olan alkol tespitine ilişkin hastaneden aldığı kan testi sonucunu itiraz dosyasına eklemiştir. Ayrıca yapılan testte çıkan sonuca ilişkin pandemi koşullarında içinde alkol bulunan dezenfektan kullanması nedeniyle olabileceğine ilişkin bir savunmada bulunmuştur (bkz. §§ 3, 4). Hâkimliğin itirazı değerlendirme kararında; dosyaya sunulan kan testi sonucuna ve yapılan savunmaya ilişkin bir açıklamada bulunulmadığı, itirazda dile getirilen bu hususlarla ilgili bir araştırma veya değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. Ayrıca Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünce gönderilen yazıda alınan kan testi sonucunun 0,1 altında çıkmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı kanaatinin belirtilmiş olması karşısında, anılan yazı içeriğiyle ilgili de herhangi bir araştırma veya değerlendirme yapılmamıştır. İtirazda savunmaya ilişkin olarak belirtilen iddiaların kararın sonucunu değiştirebilme ihtimali olan iddialar olduğu ve bu konuda Hâkimlikçe herhangi bir açıklama yapılmadığı anlaşılmaktadır (bkz. § 5).
17. Bu noktada belirtmek gerekir ki Anayasa Mahkemesinin doğrudan ilgili soruşturma ve yargılama makamlarının yerine geçerek delil değerlendirmesi yapması söz konusu olamaz. Bu konuda asıl sorumlu ve yetkili olanlar ilk elden olayları inceleyen yetkili adli ve idari mercilerdir (Cemil Danışman [1.B.], B. No: 2013/6319, 16/7/2014, § 58). Ancak başvurucunun itirazında belirtiği iddiasının kararın sonucunu değiştirebilme ihtimali olan bir iddia olduğu ve bildirilen bu durum hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığı görülmektedir.
18. Buna göre başvurucu üzerine atılı kabahati işlemediğine dair iddiasını destekleyebilecek mahiyette deliller sunmasına rağmen, Hâkimlikçe bu durum gerekçeli kararda ayrı ve açık olarak tartışılmamış ve başvurucunun iddialarına cevap verilmemiştir. Bu nedenle yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
19. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
20. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.
21. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıpAnayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
22. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır.Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Eskişehir 3. Sulh Ceza Hâkimliğine (2020/4642 D. İş) GÖNDERİLMESİNE,
D. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 15/1/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.