TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MÜCAHİT YAĞAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/23474)
|
|
Karar Tarihi: 12/3/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
Raportör
|
:
|
Mehmet Yavuz YAŞAR
|
Başvurucu
|
:
|
Mücahit YAĞAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Nilay HASANEFENDİOĞLU ŞENGÜN
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, idari işlemin iptaline yönelik yargı kararının uygulanmaması nedeniyle kararın icrası hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
A. Bireysel Başvurudan Önceki Süreç
2. Başvurucu, Jandarma Genel Komutanlığının (İdare) uzman çavuşluk alımı kapsamında yaptığı yazılı ve sözlü sınavları başarı ile geçmiş ve sağlık muayenesine tabi tutulmuştur. Muayenesi sonucunda Sağlık Bilimleri Üniversitesi Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 7/3/2018 tarihli rapor ile hakkında komando uzman erbaş olabileceği belirtilmiştir.
3. Başvurucu hakkında tüm bu işlemlerin sonucunda İdarece 12/4/2000 tarihli ve 24018 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği'nin (Mülga Yönetmelik) 12. maddesi uyarınca güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yaptırılmıştır. Yönetmelik'in 15. maddesi uyarınca yapılan değerlendirme sonucunda başvurucunun güvenlik soruşturmasının olumsuz olduğu sonucuna varıldığından bahisle ataması yapılmayarak adaylığı sonlandırılmıştır.
4. Başvurucu, söz konusu işlemin iptali istemiyle 5/11/2018 tarihinde dava açmıştır. Ankara 4. İdare Mahkemesi (İdare Mahkemesi) 9/5/2019 tarihinde işlemin iptaline karar vermiştir. Mahkeme, kararında başvurucunun jandarma uzman erbaşlığa kabul edilmeme işleminin Bolu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/4/2015 tarihli ve E.2015/38, K.2015/405 sayılı kararı ile bina içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık suçundan 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası ilecezalandırılmasına dayandırıldığını ve bunun neticesinde güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması üzerine tesis edildiğini belirtmiştir. İdare Mahkemesi, bu tespitten hareketle Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun 27/2/2019 tarihli ve 2014/7256 başvuru numaralı kararındaki gerekçeler ışığında dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varmıştır.
5. İdare karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi (istinaf mercii) 26/11/2020 tarihinde istinaf talebini gerekçe eklemek suretiyle kesin olarak reddetmiş; kararda, işlemin dayanağını oluşturan 26/10/1994 tarihli ve 4045 sayılı Güvenlik Soruşturması Kanunu'nun 1. maddesinin ikinci fıkrasının 28/4/2020 tarihli ve 31112 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 19/2/2020 tarihli ve E.2018/163, K.2020/13 sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edildiğini ve kararın yayımlandığı tarihte yürürlüğe girdiğini belirtmiştir. Ayrıca Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 29/5/2017 tarihli ve E.2016/852, K.2017/2326 sayılı kararında da belirtildiği gibi Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edildiği bilindiği hâlde görülmekte olan davaların Anayasa'ya aykırılığı saptanmış hükümler dikkate alınarak çözümlenmesinin Anayasa'nın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesine aykırı olacağını vurgulamıştır. Son olarak kanun koyucu bu konuda henüz bir düzenleme de yapmadığından Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararı ile ortaya çıkan bu durum sonucunda yasal dayanağı kalmayan dava konusu işlemin bu yönüyle hukuka uygun olmadığını belirtmiştir.
6. Kesinleşen yargı kararı üzerine İdare, işlemlere devam etmiştir. Bu kapsamda daha önce Sağlık Bilimleri Üniversitesi Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan 7/3/2018 tarihli sağlık kurulu raporunun bir yıllık süresinin dolduğu gerekçesiyle başvurucu MSY 33-3 Türk Silahlı Kuvvetleri Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı Personelinin Sağlık Muayene Yönergesi (Yönerge) uyarınca tekrar rapor almak üzere hastaneye sevk edilmiştir. Bunun üzerine başvurucunun sevk edildiği Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesinden almış olduğu 24/6/2019 tarihli sağlık kurulu raporunda Miyopi ve Spina Bifida (Ayrık Omurga Hastalığı)tanısı ile uzman erbaş/komando olamayacağı belirtilmiştir. İdare anılan ikinci rapor üzerine başvurucunun adaylığını 23/9/2019 tarihli işlemle sonlandırarak göreve başlatmamıştır.
B. Bireysel Başvuru Süreci
7. Başvurucu, lehine kesinleşen İdare Mahkemesi kararı sonrası doğrudan uzman erbaşlığa kabul edilmeyerek sağlık raporu aldırılmak üzere tekrar hastaneye sevk edilmesine ilişkin işleminin iptali istemiyle 14/8/2019 tarihinde dava açmıştır.
8. Ankara 11. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 30/1/2020 tarihinde işlemin iptaline karar vermiştir. Mahkeme kararda, yargı kararının geçmişe etkili olarak sonuç doğuracağını ve sınavlardan başarılı olup sağlık şartlarını taşıdığını sağlık kurulu raporuyla ispat eden başvurucunun güvenlik soruşturmasının olumsuz olduğu gerekçesiyle adaylıkla ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemi, tesis edildiği tarihten itibaren tüm hukuksal sonuçlarıyla beraber ortadan kaldıracağına vurgu yapmıştır. Mahkeme; bu tespitten hareketle başvurucunun adaylıkla ilişiğinin kesilmesi işleminden önce, gerekli olan sağlık koşullarını taşıdığını usulüne uygun bir şekilde aldığı sağlık kurulu raporuyla ispatladığını ve yargı kararı sonrasında davacının adaylık işlemlerinin kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini vurgulayıp adaylık işlemlerinin devamı için tekrar sağlık kurulu raporu alınmak üzere hastaneye sevkine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığını belirtmiştir.
9. İdare, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) 28/1/2021 tarihinde istinaf talebini kabul ederek mahkeme kararını kaldırmış ve davayı kesin olarak reddetmiştir. Kararda; Yönerge'de temin faaliyetleri için alınan sağlık raporunun geçerlilik süresinin 1 yıl olduğu, bu raporun yargı kararı gereğince eğitime başlatılacağı tarih itibarıyla geçerlilik süresinin dolduğu ve başvurucu hakkında daha önce sona erdirilmiş olan adaylık işlemlerinin yargı kararı doğrultusunda kaldığı yerden yeniden başlatıldığı tespiti yapılmıştır. Bölge İdare Mahkemesi ayrıca kişilerin adaylığa kabul sonrasında her zaman sağlık şartının denetiminin idarece yapılabileceğini ve gerektiğinde adaylardan yeniden rapor alınmasının istenebileceğini vurgulamıştır. Bölge İdare Mahkemesi bu tespitlerden hareketle aradan geçen süre içinde başvurucunun sağlık durumunun yeniden tespit edilerek sağlık durumunda bir değişiklik olup olmadığının belirlenmesi için yeniden sağlık kurulu raporu almak üzere sevkinin istenilmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığını vurgulamıştır. Bölge İdare Mahkemesi; olayda yargı kararının uygulanmadığı sonucunun doğmadığını, henüz adaylık eğitimine başlamadan işlemleri sonlandırılmış olan başvurucu yönünden verilmiş olan yargı kararının bu hâliyle başvurucunun doğrudan atanması sonucunu doğurmayacağını belirtmiştir.
10. Nihai kararın başvurucuya 9/4/2021 tarihindetebliği üzerine 4/5/2021 tarihinde süresi içinde bireysel başvuru yapılmıştır. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
11. Başvurucu, Ankara 4. İdare Mahkemesinin 9/5/2019 tarihli lehine verilmiş yargı kararının şeklen uygulanmak suretiyle etkisizleştirildiğini iddia etmiştir. Başvurucu, tekrar rapor almak üzere hastaneye sevkinin haksız olduğunu oysaki sürecin başında bu raporun alındığını belirtmiştir.
12. Bakanlık görüşünde; uzman erbaşlık sınavında başarılı olan başvurucunun adaylık sürecinin, güvenlik ve arşiv araştırması sonuçlarının olumsuz olması nedeniyle sona erdirildiğini, bu işlemin iptali istemiyle açtığı davada, dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi üzerine başvurucunun atamasının yapılması için gerekli olan işlemlerin yeniden başlatıldığını, dolayısıyla idarenin yargı kararlarını etkisiz kılması gibi bir durumdan bahsetmenin mümkün olmadığını belirtmiştir. Bakanlık ayrıca başvurucunun sağlık muayenesi için hastaneye tekrar sevk edilerek sonucuna göre işlem yapılması ilgili mevzuata göre zorunlu olduğundan, henüz adaylık eğitimine başlamadan işlemleri sonlandırılmış olan başvurucu yönünden verilmiş olan yargı kararının bu hâliyle başvurucunun doğrudan atanması sonucunu doğurmadığını ileri sürmüştür.
13. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formundaki iddialarını tekrarlamıştır.
B. Değerlendirme
14. Başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamındaki kararın icrası hakkı yönünden incelenmiştir.
15. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
16. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında; herkesin yargı organlarına davacı veya davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan maddeyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkı, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasa'nın yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uyma zorunluluğunu ve mahkeme kararlarının değiştirilemeyeceği ile uygulanmasının geciktirilemeyeceğini ifade eden 138. maddesinin de adil yargılanma hakkının kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır (Arman Mazman, B. No: 2013/1752, 26/6/2014, § 57).
17. Anayasa’nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunmada bulunma hakkını değil yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsayan bir haktır (AYM, E.2009/27, K.2010/9, 14/1/2010).
18. Kararın icrası hakkı, mahkemeye erişim hakkı ve karar hakkı ile birlikte adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan mahkeme hakkının bir unsurunu oluşturmaktadır. (Filiz Fırat, B. No: 2014/10305, 5/12/2017, § 29). Mahkeme kararlarının uygulanması yargılamanın dışında olmakla birlikte onu tamamlayan ve yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur. Karar uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır. Bu nedenle yargı kararlarının uygulanması mahkeme hakkı kapsamında değerlendirilmektedir. Buna göre yargılama sonucunda mahkemenin bir karar vermiş olması yeterli değildir, ayrıca bu kararın etkili bir şekilde uygulanması da gerekir. Hukuk sisteminde, nihai mahkeme kararlarını taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanamaz hâle getiren düzenlemeler bulunması veya mahkeme kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi hâllerinde mahkeme hakkı da anlamını yitirecektir (benzer yöndeki değerlendirmeler için Ahmet Yıldırım, B. No: 2012/144, 2/10/2013, § 28).
19. Kural olarak mahkeme kararlarının uygulanması, ilam zamanaşımı dolmadığı sürece her zaman talep edilebilir. Bu yöndeki bir talebe rağmen mahkeme kararı uygulanmamışsa olumsuz kamu gücü işleminden kaynaklanan bir süregelen ihlalden söz edilebilir. Bu durumda başvurucu, mahkeme kararının uygulanması talebini müteakiben makul bir süre bekledikten sonra Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilir. Başvurucunun talebinden vazgeçtiği ya da takipsiz bıraktığı anlaşılmadıkça bu tür başvuruların süresinde yapıldığını kabul etmek gerekir (Ahmet Yıldırım, § 29).
20. Olayda, başvurucunun eğitim yerine atanmayarak işlemlerinin sonlandırılmasına ilişkin idari işlem iptal edilmiş ve hüküm kesinleşmiştir. Bu ilk mahkeme hükmünün uygulanması amacıyla İdarece işlemlere yeniden başlandığı belirtilerek Yönergeye göre yenilenmesi gereken sağlık raporunun temini amacıyla başvurucu tekrar hastaneye sevk edilmiştir. Ancak alınan yeni raporda Miyopi ve Spina Bifida (Ayrık Omurga Hastalığı) tanısı ile uzman erbaş olamaz, komando olamaz, tespiti yapılmıştır. Bunun üzerine başvurucu tarafından doğrudan uzman erbaşlığa kabul edilmeyerek sağlık raporu aldırılmak üzere tekrar hastaneye sevk edilmesine ilişkin işleminin iptali talebiyle yeniden dava açılmıştır. İdarece anılan ikinci rapor üzerine başvurucunun adaylığı 23/9/2019 tarihli işlemle sonlandırılarak başvurucu göreve başlatılmamıştır.
21. Kararın icrası hakkının ihlal edildiği iddiasına konu edilen hükmün uygulanıp uygulanmadığının anlaşılabilmesi için hükmün içeriğinin saptanması gerekir. Bu bağlamda hükmün gerekçesinde yer alan hukuki değerlendirmenin belirleyici olacağı izahtan varestedir. Somut olayda uygulanmadığı ileri sürülen mahkemenin 9/5/2019 tarihli iptal kararının gerekçesinde öz olarak İdarece elde edilen tespitlerin güvenlik soruşturmasını olumsuz kılacak ağırlıkta bulunmadığı ifade edilmiştir. Yine bu karara karşı yapılan istinaf talebi üzerine davayı inceleyen istinaf mercii tarafından verilen 26/11/2020 tarihli kararda da Anayasa Mahkemesinin belirtilen iptal kararı ile ortaya çıkan durum sonucunda yasal dayanağı kalmayan dava konusu işlemin hukuka uygun olmadığı belirtilmiştir. Başka bir ifadeyle anılan iptal kararı, Anayasa Mahkemesi kararı ile Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilen 4045 sayılı Kanun'un 1. maddesinin ikinci fıkrasına dayanılarak tesis edilen dava konusu işlemin hukuka aykırılığını tespit etmektedir. Bununla birlikte iptal kararında güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandırılmasına neden olan olguya dair bir irdeleme yapılmış olup, esasa dair bir değerlendirme yer almamaktadır.
22. Bu hâle göre idari işlemi, tesis edilmesine ilişkin usuli süreç yönünden hukuka aykırı bularak iptal eden hükmün idareye ilk tesis edildiği andan itibaren işlemin hukuki varlığını ortadan kaldırmak yönünde bir yükümlülük yüklediği açık ise de idarenin usule ilişkin eksiklikleri gidererek yeni bir işlem tesis etmesi mümkündür. Nitekim somut vakada idarenin iptal kararına istinaden işlemlere yeniden başladığı ve Yönergeye göre yenilenmesi gereken sağlık raporunun temini amacıyla başvurucunun tekrar hastaneye sevk edildiği, raporun olumsuz olması üzerine de yargı denetimine açık yeni bir idari işlem tesis ettiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Öte yandan yapılan Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) incelemesinde 24/6/2019 tarihli olumsuz rapor üzerine adaylık işlemleri sonlandırılan başvurucu tarafından tesis edilen işleme karşı herhangi bir dava açılmadığı görülmüştür.
23. Bu itibarla Mahkeme tarafından verilen iptal kararının uygulanmadığından söz edilemeyeceğinden kararın icrası hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu sonucuna varılmıştır.
24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki kararın icrası hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 12/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.