TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ALİ ÖZDEMİR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/26628)
Karar Tarihi: 7/2/2024
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Raportör
Gülsüm Gizem GÜRSOY
Başvurucular
1. Ali ÖZDEMİR
2. Emrah CİLAN
3. Ersin GÖK
4. Eyüp GÜNDOĞDU
5. Hakan ÖZKAN
6. Halil GÜRSOY
7. Hasan DEMİRCİ
8. Hüsnü ALDEMİR
9. Mehmet NAROĞLU
10. Turgut DAĞCAN
11. Tüncay AKÇA
12. Uğur TUNÇAY
Başvurucular Vekili
Av. Erol ŞAHİN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; iş sözleşmesi feshedilen başvurucuların sendikal tazminat taleplerinin reddedilmesi nedeniyle sendika hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucuların çalıştığı davalı işyeri, internet sitesinde yer alan bilgilere göre 1973 yılından bu yana redüktör üretimi yapan bir firmadır.
3. Başvurucular 12/7/2017-14/7/2017 tarihlerinde Birleşik Metal İş Sendikasına üye olmuştur.
4. Başvurucuların iş sözleşmesi, sendikaya üye oldukları gün veya üye olduktan bir iki gün sonra "devamsızlık, verilen görevleri yerine getirmeme, uyumsuzluk" gibi nedenlerle 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesi kapsamında haklı nedenle feshedilmiştir.
5. Başvurucular, iş sözleşmesinin sendikal nedenlerle feshedildiği iddiasıyla İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesinde işe iade ve sendikal tazminat talepli dava açmıştır.
6. Başvurucular, iş sözleşmelerinin sendikal nedenlerle feshedildiğini ispat edebilmek için tanık deliline başvurmuştur. İlk derece mahkemesinde dinlenen davacı tanıklarının beyanlarının ilgili kısmı şöyledir:
Tanık M.Ö: "..Ben Birleşik Metal İş Sendikası'nda çalışıyorum, davacıları İmak Rediktör şirketine ait fabrikada sendikal çalışmalar yaptığımız sırada tanıdım. 2017 yılının mayıs ayında şirketten 4 arkadaşla irtibat kurduk, bu arkadaşlarla iş yerinde sendikal faaliyet yürütmeye başladık, yaklaşık 1-2 ay görüşmeler sonuda bir noktaya gelindi, bunu işverenin duyması üzerine bu dört arkadaş dahil toplam da 12 kişinin işine son verildi. Daha sonra biz arkadaşlarla birebir görüştük, işten ayrılan arkadaşları tekrar işe iadesini sağlamanın nasıl olacağını değerlendirdik. İş yerinde çalışan arkadaşlarımız fabrika içinde çalışan diğer işçilerin üretim durdurma gibi eylemlere sıcak bakmayacağını söylediler. İşine son verilen 12 kişi iş yerinin kapısında bekledi, bildiğim kadarıyla 12 kişinin iş akdine son verildikten sonra başka çalışanların iş akdine son verilmedi... Bizim yöntemimiz iş yerinde öncelikle ne yapılabilir diye tartışırız amacımız kimseyi işinden etmek değildir, çoğunluğu sağlamak için önce üyelikleri yapmayız, daha sonra çoğunluğu yakaladığımızda genel bir toplantı yaparak işçilerle görüşürüz. Sendika üyeliğini anlatırız sonrasında da üyeliklere geçeriz. Davalı iş yerinde belirli bir sayıya gelmiştik bir kaç hafta sonra işçilerle genel toplantımızı yapacaktık üyeliklerimizi de toplantıda başlatıcaktık ve sonrasında Bakanlığa yetki için başvuracaktık. 60'lı sayılarda kaldık, çoğunluğu sağlamamız için yaklaşık 80 kişinin üyeliğine ihtiyacımız vardı bu sayıya ulaşamadık, yaşananlar sonrasında fabrikada çalışan işçilerle konuştuk. Bize işverenin baskısına maruz kaldıklarını ve korktuklarını söylediler ..."
Tanık F.A: "Ben davacıları bir dönem davalı işyerinde çalışmalarımızdan dolayı tanırım. Ben davalı iş yerinden yaklaşık 6 ay önce sendikal faaliyetlerden sonra ayrıldım... 2017 yılının nisan ayında H. ve T. adlı iki arkadaşım bana sendikal çalışmalardan bahsetti, 'sen de katılır mısın?' diye sordular ben de 'katılırım' dedim. Toplantılar yapılıyordu, bu toplantıların 2-3 tanesinde ben de katıldım. Temmuz' un ilk haftası işveren bu toplantıları ve faaliyetleri duymuş ve çeşitli sebeplerle işten çıkarılmalar başladı. 12 Temmuz haftasının cuma günü fabrika sahibinin oğlu genel müdürümüz F. bey toplantı yaptı. Sendikal çalışmalara katılan ve işten çıkarılan 12 kişiye 'şerefsizler, onlara para yedirmem' şeklinde hakaretlerde bulundu. Hala içerde sendikal çalışma yürüten var mı diye de sordu... Ben sendika faaliyetlerinin içindeydim arkadaşlarla gizli gizli süreci devam ettiriyordum. 60-65 kişi kadar üye sayısına uluşmıştık. Sendika üyeliklerine başlamadan işveren durumdan haberdar olmuştu. Üye olan bazı arkadaşlarımız üyeliklerini iptal ettiler, üye olmayan arkadaşlar hiç üyeliklerini başlatmadılar, 60 kişilik bir listemiz vardı bu liste sendikaya üye olabilecek durumda olan işçileri içeriyordu..."
7. İlk derece mahkemesi 16/1/2020 tarihinde işe iade talepleri yönünden davanın kabulüne sendikal tazminat talepleri yönünden davaların reddine karar vermiştir. İlk derece mahkemesinin gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"... iş akdinin sendikal nedenle feshedildiğinin ispatlanamadığı, davacının işe iadesi ile sendikal tazminat talebinin reddine karar vermek gerektiği anlaşılmış olmakla..."
8. Kararların istinaf yargı yoluna götürülmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesi 26/4/2021 tarihinde istinaf başvurularının esastan reddine kesin olarak karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"... Birleşik Metal-İş Sendikasının 27/11/2017 tarihli yazısında sendikanın davalı işyerinde yürüttüğü örgütlenme çalışmasının 2017 Temmuz ayında yoğunlaşması üzerine bir kısım işçilerin sendikaya üye oldukları, bu durumu öğrenen işverenin üye olan işçileri istifaya zorladığı, 5 üyenin baskı nedeniyle istifa ederek ayrıldığı, davalı işyerinde halen sendika üyesi olup çalışan kişilerin bulunduğu ve yeterli çoğunluk bulunmadığından yetki sürecinin işletilmediği belirtilmiştir. Davacıların 12/07/2017-14/07/2017 tarihlerinde sendika üyesi olduğu anlaşılmaktadır. Dinlenilen davacı tanığı M.Ö Birleşik Metal-İş Sendikasında çalıştığını, 2017 yılının Mayıs ayında işyerinde sendikal faaliyette bulunmaya başladıklarını, davacıların da irtibat kurdukları kişiler arasında olduğunu beyan etmiş; diğer davacı tanığı F. A. da 2017 yılının Nisan ayında H. ve T. isimli arkadaşlarının sendikal çalışmalardan bahsettiğini kendisinin de bu toplantıların üç tanesine katıldığını ifade etmiştir. Dosya içeriğinden ve sendika yazısından sendika üyesi olduğu halde davalı işyerinde çalışmaya devam eden personellerin bulunduğu anlaşılmaktadır. Aynı şekilde işyerinde sendikanın yetki süreci işletmediği, başka bir anlatımla sürecin ve üye sayısının o noktada bulunmadığı görülmektedir. Öte yandan davacıların hangi sendikal faaliyeti sebebiyle işveren tarafından iş akdinin feshedildiği yöntemince ortaya konulamamıştır."
9. Başvurucular süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
10. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Veysi Ado ([GK] B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile yapılan değişikliğe göre 9/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla derdest olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı neticesine varmıştır. Somut başvuruda, anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
11. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Sendika Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
12. Başvurucular iş sözleşmelerinin sendikal nedenlerle feshedildiğini, eksik inceleme sonucu verilen ret kararlarının sendika hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
1. İlgili Mevzuat
13. 4857 sayılı İş Kanunu'nun "İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı " kenar başlıklı 25. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
" Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:
I- Sağlık sebepleri:
a) İşçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa yakalanması veya engelli hâle gelmesi durumunda, bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi.
...
II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:
g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki iş günü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç iş günü işine devam etmemesi.
h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi
İşçi feshin yukarıdaki bentlerde öngörülen sebeplere uygun olmadığı iddiası ile 18, 20 ve 21 inci madde hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir"
14. 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun "Sendika özgürlüğünün güvencesi" kenar başlıklı 25. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) İşçilerin işe alınmaları; belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, belli bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları şartına bağlı tutulamaz.
(2) İşveren, bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, çalışma şartları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayrım yapamaz. Ücret, ikramiye, prim ve paraya ilişkin sosyal yardım konularında toplu iş sözleşmesi hükümleri saklıdır.
(3) İşçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farklı işleme tabi tutulamaz.
(4) İşverenin (…) yukarıdaki fıkralara aykırı hareket etmesi hâlinde işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminata hükmedilir.
(5) Sendikal bir nedenle iş sözleşmesinin feshi hâlinde işçi, 4857 sayılı Kanunun (…), 20 ve 21 inci madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir. İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi hâlinde, 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir. Ancak işçinin işe başlatılmaması hâlinde, ayrıca 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen tazminata hükmedilmez. İşçinin 4857 sayılı Kanunun yukarıdaki hükümlerine göre dava açmaması ayrıca sendikal tazminat talebini engellemez.
(6) İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği iddiası ile açılacak davada, feshin nedenini ispat yükümlülüğü işverene aittir. Feshin işverenin ileri sürdüğü nedene dayanmadığını iddia eden işçi, feshin sendikal nedene dayandığını ispatla yükümlüdür.
(7) Fesih dışında işverenin sendikal ayrımcılık yaptığı iddiasını işçi ispat etmekle yükümlüdür. Ancak işçi sendikal ayrımcılık yapıldığını güçlü biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren davranışının nedenini ispat etmekle yükümlü olur. ..”
2. Yargıtay İçtihadı
15. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun sendikal fesih iddiasının değerlendirilmesi bakımından ortaya koyduğu kriterlerle ilgili 7/10/2009 tarihli ve E.2009/9-372, K.2009/416 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"... fesih tarihine yakın tarihlerde işyerinde çalışan işçi sayısı, işyerinde çalışan sendikaya üye olan ve olmayan işçilerin sayısı, hangi tarihlerde üye oldukları, üyelikten çekilen, çekilme sonrası çalışmaya devam eden işçilerin olup olmadığı, çıkarılan işçilerin kaçının sendikalı olduğu, yeni işçi alınıp alınmadığı ve alınmışsa yeni işçilerin sendikalı olup olmadığı, toplu iş sözleşmesi prosedürü uygulanmasının söz konusu olup olmadığı, işverence ekonomik veya teknolojik nedenlere dayalı bir fesih yoluna gidilmesi halinde teknik yönden bu hususların araştırılması, feshin son çare olarak kullanılıp kullanılmadığının değerlendirilmesi gereklidir"
3. Somut Olayın Değerlendirilmesi
16. Anayasa Mahkemesi, benzer başvurularda mahkemelerin sendikal nedenlerle iş sözleşmelerinin feshinin sendika hakkını ihlal ettiği iddialarını incelemiştir (bkz. Emine Yaşar Kaya ve Melike Gök, B. No: 2020/32802, 19/7/2013, Aydın Okutucu ve diğerleri, B. No: 2020/11279, 24/5/2023, Ayhan Akyüz ve diğerleri, B. No: 2018/6851, 10/5/2023; Refiye Şentürk Varlı, B. No: 2021/10518, 20/7/2023; Emrah Üzegül ve diğerleri, B. No: 2020/22386, 7/6/2023; Muharrem Çimen [GK], B. No: 2016/5002, 23/3/2023 ). Anayasa Mahkemesi bu başvurularda bir iş sözleşmesinin salt sendikal nedenlerle feshedilip feshedilmediğinin tespit edilebilmesi için -Yargıtay ve AİHM içtihatlarında vurgulanan hususları da gözönüne alarak- bazı kriterler belirlemiştir. Bu kriterler, dava konusu olaylara göre genişletilmesi mümkün olmakla birlikte şöyle sıralanabilir;
- Fesih tarihine yakın tarihlerde işyerinde çalışan işçi sayısı, işyerinde sendikaya üye olan ve olmayan işçilerin sayısı, hangi tarihlerde üye oldukları, üyelikten istifa eden/istifa sonrası çalışmaya devam eden işçilerin olup olmadığı, çıkarılan işçilerin kaçının sendikalı olduğu, yeni işçi alınıp alınmadığı ve alınmışsa yeni işçilerin sendikalı olup olmadığı,
- Sendikal neden kavramının, bir fiilin sendikal olarak değerlendirilebilmesi için sadece kurulu bir sendika tarafından yahut sendika üyeleri tarafından yapılmasının zorunlu olmadığının gözönüne alınması, sendika üyesi olmayan bir işçinin henüz kurulmamış bir sendikanın örgütlenmesi için veya kurulmuş bir sendikanın propagandasını yapmak üzere organizasyon düzenlenmesi ya da düzenlenen bir faaliyete katılması veya destekleyici eylemlerde bulunması (sendikaya üye toplama, sendikal konuşmalar yapma, broşür dağıtma vb.) gibi faaliyetlerin de sendikal faaliyet kapsamında değerlendirilmesi, bunun sonucunda anılan hususların iş sözleşmesinin feshinde etkili olup olmadığının belirlenmesi,
- İş sözleşmesi feshedilenlerin sendikal faaliyette öncü olup olmadıkları,
- Toplu iş sözleşmesi prosedürü uygulanmasının söz konusu olup olmadığı,
- Özellikle sendika üyesi olan ve/veya sendikal faaliyet içerisinde bulunan işçilerin benzer gerekçelerle ve/veya yakın tarihlerde işten çıkarılıp çıkarılmadığı,
- İşyerinde başka sendikalara üye olan işçilerin olup olmadığı, mensubu olduğu sendikadan istifa edenlerin başka bir sendikaya üye olup olmadığı, tüm sendikalı işçilerin toplam işçi sayısına oranı (işyerinin varsa başka şubelerinde çalışan sayısının da dikkate alınarak bu oranın belirlenmesi), bu oranın dava konusu fesih tarihinden önceki ve sonraki dönemlerde ne şekilde değiştiği (örneğin altışar aylık ya da birer yıllık önceki ve sonraki dilimlerin esas alınması),
- Hâlen sendikalı çalışan varsa sayılarının sembolik olup olmadığı, bu kişilerin üye olduğu sendikaların işyerinde toplu iş sözleşmesi imzalayabilmek için yetkili sendika olma ihtimallerinin bulunup bulunmadığı,
- Sendikal fesih iddialarına ilişkin tanık dinlenip dinlenmediği, bilirkişi raporu alınıp alınmadığı; bu delillerin ne şekilde değerlendirildiği, anılan delillere itibar edilmemişse nedenlerinin ilgili ve yeterli gerekçe ile açıklanıp açıklanmadığı,
- Sendikalı olanların veya sendikal faaliyette bulunanların çalışma alanlarında baskıya uğrayıp uğramadığı (bilmedikleri işlerde çalıştırma, işveren tarafından bizzat yahut diğer çalışanlar aracılığıyla sözlü baskı yapılması, sosyal medya hesaplarının takip edilmesi, gerek olmadığı hâlde fazla iş yükleme/fazla mesaiye bırakma, düşük ücretle çalıştırma, özlük haklarından yararlandırmama veya az yararlandırma vb.),
- Sendikal faaliyetlerin iş gücünü etkileyip etkilemediği ve bunun işverence ortaya konulup konulamadığı,
- İşletmesel nedenlerle işten çıkarmalarda öncelikle sendikalı veya sendikal faaliyette bulunan işçilerin çıkarılıp çıkarılmadığı,
- Performans nedeniyle işten çıkarmalarda objektif kriterler belirlenip belirlenmediği, bu kriterlerin sendikalı veya sendikal faaliyette bulunanlarla diğer işçilere aynı şekilde uygulanıp uygulanmadığı,
- Aynı ya da benzer gerekçelerle işten çıkarılan işçilerin başka mahkemelerde görülen davalarının farklı sonuçlandığına ilişkin iddialar varsa bu iddiaların dikkate alınıp alınmadığı, varsa bu kararlardan neden ayrışıldığının izah edilip edilmediği kriterlerin mahkemelerce somut olaya uyduğu ölçüde uygulanması gerekir (Ahmet Yavuz, B. No: 2019/28133, 14/12/2023; § 28).
17. Bu kapsamda eldeki başvuruda olduğu gibi sendikal nedenlerle bir iş sözleşmesinin sonlandırıldığı iddia edildiğinde mevzuatın gerektirdiği hususların ve ispat şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini değerlendirmek öncelikle derece mahkemelerinin görevidir. Derece mahkemelerinin olayın şartlarını değerlendirmek açısından daha avantajlı konumda bulunduğu açıktır. Anayasa Mahkemesinin rolü ise bu kuralların yorumunun Anayasa’ya uygun olup olmadığını belirlemekle sınırlıdır. Önemle değinmek gerekir ki derece mahkemeleri önündeki uyuşmazlık ne kadar Anayasa’da yer alan temel hak ve hürriyetleri ilgilendirirse Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamında bu hak veya hürriyete ilişkin sınırlama ölçütlerini ve güvencelerini denetleme yetkisi o kadar artar. Anayasa Mahkemesinin temel görevi Anayasa’da yer alan hükümlerin yeknesak ve doğru bir biçimde uygulanmasını sağlamaktır. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi, derece mahkemeleri tarafından izlenen usulü denetlemek ve özellikle mahkemelerin Anayasa’nın 51. maddesindeki güvenceleri gözetip gözetmediğini belirlemekle yetinmektedir. Dolayısıyla yapılan incelemede derece mahkemelerinin yeri alınmamakta, kamusal makamların süreç içindeki tutumları sendika hakkı bağlamındaki usule ilişkin güvenceler açısından değerlendirilmektedir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri Sendikası, B. No: 2016/13328, 19/11/2020, § 40; Türkiye Petrol, Kimya ve Lastik Sanayi İşçileri Sendikası, B. No: 2016/13351, 15/12/2020, § 40; Ahmet Sefa Topuz ve diğerleri, B. No: 2016/16056, 21/4/2021, §57;Muharrem Çimen, § 42; Aydın Okutucu ve diğerleri, B. No: 2020/11279, 24/5/2023, § 39). Bu noktada Anayasa Mahkemesinin yapacağı inceleme, başvurucuların sendikal nedenlerle işten çıkarıldıkları gerekçesiyle açtıkları davalarda devletin pozitif yükümlülüğünün gerektirdiği şekilde yargısal bir değerlendirme yapılıp yapılmadığına, özellikle derece mahkemelerinin kararlarının konuyla ilgili ve yeterli gerekçe içerip içermediğine ilişkindir.
18. Eldeki başvuruda, ilk derece mahkemesi sendikal fesih iddiası ile ilgili hiç bir değerlendirme yapmamış ve sendikal feshin ispatlanamadığı sonucuna ulaşmıştır. Bölge Adliye Mahkemesi ise sendika üyesi olduğu hâlde davalı işyerinde çalışmaya devam eden personellerin bulunduğu; işyerinde sendikanın yetki süreci işletmediği ve başvurucuların hangi sendikal faaliyeti sebebiyle işveren tarafından iş akdinin feshedildiğinin yöntemince ortaya konulamadığını belirterek sendikal feshin gerçekleşmediği sonucuna ulaşmıştır. Oysa hem ilk derece hem Bölge Adliye Mahkemesince yapılması gereken Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında zikrettiği ve yukarıdaki paragrafta (bkz. § 16) yinelediği kriterlerin somut olayda uygulanması ve bundan sonra sendikal fesih olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği sonucuna varılmasıdır. Dolayısıyla derece mahkemelerinin gerekçelerinde anılan değerlendirmeler yapılmaksızın eksik verilere dayanılarak sendikal feshin gerçekleşmediği şeklinde varılan tespite katılmak mümkün olmamıştır.
19. Neticede somut başvuruya konu davada ilk derece mahkemesi ve devamında Bölge Adliye Mahkemesi, ulusal ve uluslararası hukuk çerçevesinde Anayasa Mahkemesince geliştirilen ve benimsenen kriterleri dikkate almamıştır. Bu bağlamda sendika hakkının gerektirdiği düzeyde yeterli bir yargısal inceleme yapıldığı, gerekçelerinin ilgili ve yeterli olduğu söylenemez. Anlatılan nedenlerle devletin pozitif yükümlülüklerini yerine getiremediği sonucuna ulaşılmıştır.
20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
21. Başvurucular, ihlalin tespiti ile yeniden yargılama ve her bir başvurucu için 20.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.
22. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
23. Öte yandan sendika hakkının ihlal edilmesi nedeniyle yalnızca yeniden yargılamaya karar verilmesiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında her bir başvurucuya talepleri dikkate alınarak ayrı ayrı net 20.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucuların uğradıklarını iddia ettikleri maddi zarar talebi yeniden yargılama kapsamında giderilebileceğinden maddi tazminat taleplerinin de reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Sendika hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin sendika hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesine (E.2017/466, K.2020/42; E.2017/467, K.2020/132; E.2017/468, K.2020/43; E.2017/475, K.2020/136; E.2017/469, K.2020/133; E.2017/470, K.2020/44; E.2017/471, K.2020/134; E.2017/472, K.2020/45; E.2017/473, K.2020/135; E.2017/474, K.2020/46; E.2017/476, K.2020/47; E.2017/477, K.2020/137;) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvuruculara ayrı ayrı net 20.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 487,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.287,60 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 7/2/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.