TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
GÜRSEL GÜNGÖR BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/28893)
Karar Tarihi: 9/1/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Raportör
Murat İlter DEVECİ
Başvurucu
Gürsel GÜNGÖR
Vekili
Av. Reis ÇEVİK
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; haksız yakalama ve gözaltı tedbiri nedeniyle açılan tazminat davasında yetersiz manevi tazminata hükmedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, haksız adli kontrol tedbiri nedenine dayalı tazminat talebi hakkında karar verilmemesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının, yargılama süresinin uzunluğu nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunu işlediği iddiasıyla hakkında Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) yürütülen soruşturma kapsamında 21/2/2017-24/2/2017 tarihleri arasında gözaltında tutulmuştur. Başsavcılığın talebi üzerine Erzurum 2. Sulh Ceza Hâkimliği 24/2/2017 tarihinde, başvurucunun yurt dışına çıkamamaya ve hâkim tarafından belirlenen yerlere belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmaya ilişkin yükümlülüklere tabi tutularak adli kontrol altına alınmasına karar vermiştir. Başvurucunun hâkim tarafından belirlenen yerlere belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmaya ilişkin yükümlülüğünü 2/11/2017 tarihinde, yurt dışına çıkamama yükümlülüğünü ise 3/4/2019 tarihinde resen kaldıran Başsavcılık 3/4/2019 tarihinde başvurucu hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir.
3. Başvurucu 3/5/2019 tarihinde, hakkında uygulanan haksız gözaltı ve adli kontrol tedbiri nedeniyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. vd. maddeleri kapsamında tazminat davası açmış ve 1.000 TL maddi tazminat ile 4.000 TL manevi tazminat talep etmiştir. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesince (Ceza Mahkemesi) yürütülen yargılama sonunda haksız gözaltı nedeniyle başvurucuya 150,42 TL maddi tazminat ile 250 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Başvurucunun anılan karara karşı istinaf başvurusu, adli kontrol tedbirine dayanan tazminat talebi hakkında delil toplanmadığı ve kararda bu konunun tartışılmadığı gerekçesiyle Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince (Ceza Dairesi) kabul edilmiştir. Sonrasında yapılan yargılamanın nihayetinde haksız gözaltı ve adli kontrol tedbiri nedeniyle başvurucu lehine 400 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Başvurucunun hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olduğuna ilişkin istinaf başvurusu Ceza Dairesince 16/6/2021 tarihinde esastan reddedilmiştir.
4. Başvurucu, nihai kararı 23/6/2021 tarihinde öğrendikten sonra 2/7/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
6. Başvurucu, lekelenmeme hakkına ilişkin ihlali giderecek ölçüde manevi tazminat belirlenmemesinden ve ibraz ettiği Anayasa Mahkemesi kararının derece mahkemelerince dikkate alınmamasından yakınarak kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, ihlal iddiasının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup olmadığının ve gözaltı tedbirinin hukukiliğine ilişkin iddianın bireysel başvuru öncesinde 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamında açıkça ileri sürüp sürmediğinin, bu bağlamda başvuru yollarının usulüne uygun olarak tüketilip tüketilmediğinin değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
7. Anayasa Mahkemesi Gülseren Çıtak ([G.K.], B.No:2020/1554, 27/4/2023) kararıyla haklarında kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararı verilen başvurucuların yakalama, gözaltı veyatutuklamanın hukuki olmadığı ve ödenen tazminatın yetersiz olduğu iddiasıyla yaptıkları bireysel başvurular yönünden içtihat değişikliğine gitmiştir. Buna göre bu tür başvuruların hukuk sisteminde mevcut başvuru yolları tüketildikten sonra yapıldığının kabul edilebilmesi için başvurucuların 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi kapsamında tazminat davası açıp bu yolu usulüne uygun olarak tüketmeleri yeterlidir zira sözü edilen hukuki düzenleme ile yakalama, gözaltı ya da tutuklamanın daha sonra verilen kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararıyla hukuka aykırı hâle geldiği kabul edilmektedir. Şu hâlde 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi uyarınca kişilere tazminat ödenmesine karar verilmesi durumunda Anayasa Mahkemesinin Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında yapacağı inceleme, hükmedilen tazminat miktarının yeterli olup olmadığının belirlenmesiyle sınırlıdır (Gülseren Çıtak, §§ 36-39).
8. Somut olayda Ceza Mahkemesi, hakkında yürütülen soruşturma sonunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi nedeniyle başvurucu lehine bir miktar manevi tazminata hükmetmiştir. Bu durumda ihlal iddiası Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak aynı maddenin dokuzuncu fıkrası kapsamında değerlendirilmelidir.
9. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ihlal iddiasının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
10. Haksız gözaltı veya tutma nedeniyle açılan tazminat davasını inceleyen yargı mercileri, sözü edilen koruma tedbirlerinin uygulandığı soruşturmaların kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla veya davacılar hakkındaki kovuşturmaların beraat kararıyla sonuçlandığını tespit ederse Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasına uygun olarak uğranılan zararların devlet tarafından tazminat hukukunun genel prensiplerine göre ödenmesine karar vermelidir. Hükmedilen tazminat ihlalle orantılı olmayacak ölçüde önemsizse ya da Anayasa Mahkemesinin benzer ihlaller nedeniyle hükmettiği tazminat miktarına göre kayda değer ölçüde düşükse Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası ihlal edilmiş olur. Bununla birlikte tazminat miktarının Anayasa Mahkemesinin benzer ihlaller nedeniyle hükmettiği tazminattan düşük olması tek başına Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasını ihlal etmez zira tazminatın Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla uyumlu olup olmadığı somut olayın kendine özgü şartlarına bağlıdır (benzer değerlendirmeler için bkz. M.E., B. No: 2018/696, 9/5/2019, § 48).
11. Somut olayda başvurucuya 400 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Bu miktar Anayasa Mahkemesinin benzer ihlaller nedeniyle ödenmesine karar verdiği tazminat miktarına göre kayda değer ölçüde düşük olduğu gibi tazminat hakkının özünü zayıflatacak kadar da azdır. Anayasa Mahkemesi başvuruya konu olaya benzer nitelikte olayları incelediği M.E. ve M.Ş.T. (B. No: 2018/17073, 26/2/2020) başvurularında başvuruculara 5.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.
12. Açıklanan gerekçelerle hukuka aykırılığı kanunla tespit edilmiş gözaltı tedbiri dolayısıyla hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak aynı maddenindokuzuncu fıkrası yönünden ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
13. Başvurucu; manevi tazminata hükmedilirken hakkında uygulanan adli kontrol tedbirinin haksızlığının ve süresinin dikkate alınmamasından, haksız adli kontrol tedbirine dayalı talebinin derece mahkemelerince değerlendirilmemesinden şikâyet ederek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde, ihlal iddiasının Anayasa Mahkemesinin konu bakımından yetkisi kapsamına girip girmediğinin değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
14. İhlal iddiası, adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerden gerekçeli karar hakkı yönünden değerlendirilmiştir.
15. Yahya Çevik (B. No.: B. No: 2018/15454, 17/11/2021, §§ 30-43) kararında; hâkim tarafından belirlenen yerlere belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurma yükümlülüğünü içeren adli kontrol tedbirine dayalı tazminat talebinin değerlendirilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia da değerlendirilmiştir. Sözü edilen kararda 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinde başvurucunun imza atmak suretiyle adli kontrol altında kalması nedeniyle oluştuğu iddia edilen zararlara karşılık açık bir yasal dayanağın bulunmadığına ve yargısal uygulamaların da söz konusu taleplere ilişkin olarak savunulabilir nitelikte bir hakkın kabul edilmesine imkân verecek düzeyde olmadığına işaret edilerek adli kontrol tedbirine dayalı tazminat talebinin dava konusu edilebilir medeni nitelikte bir hakkın varlığına vücut vermediği sonucuna varılmıştır. Bu tespitlerden ayrılmayı gerektiren bir neden bulunmamaktadır.
16. Açıklanan gerekçelerle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
17. Başvurucu, haksız koruma tedbirleri nedeniyle açılan tazminat davasının makul bir sürede sonuçlandırılmadığını belirterek makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
18. 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun’un 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun’la değişik geçici 2. maddesine göre ceza hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı şikâyetiyle yapılan ve 9/3/2023 tarihi itibarıyla derdest olan bireysel başvurular, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat üzerine tazminat talebi hakkında karar vermek için görevli Komisyon tarafından incelenir. Sözü edilen değişiklik, 5/4/2023 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
19. Anayasa Mahkemesi Veysi Ado ([GK] B. No: 2022/100837, 27/4/2023, §§ 46-51) kararında; ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir. Mevcut başvuruda da söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
20. Açıklanan gerekçelerle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
21. Başvurucu, yargılamanın yenilenmesinin yanı sıra lehine 100.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
22. Anayasa Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda hukuka aykırılığı kanunla tespit edilmiş gözaltı tedbiri nedeniyle hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak aynı maddenin dokuzuncu fıkrası yönünden ihlal edildiğine karar verilmiştir. Tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı merciince yapılması gereken iş, yenidenyargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
23. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1.Haksız yakalama ve gözaltı tedbiri dolayısıyla açılan tazminat davasında yetersiz manevi tazminata hükmedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak aynı maddenin dokuzuncu fıkrası yönünden İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin tespit edilen ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Van 3. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2020/152, K.2021/30) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 487,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.287,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine (E.2021/634, K.2021/976) GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 9/1/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.