logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Sağlık ve Sosyal Hizmet Ordusu Sendikası [2. B.], B. No: 2021/26974, 17/7/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET ORDUSU SENDİKASI BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/26974)

 

Karar Tarihi: 17/7/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Mutlu ALAF

Başvurucu

:

Sağlık ve Sosyal Hizmet Ordusu Sendikası

Temsilcisi

:

Hüseyin Ümit GÜLDAL

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, devlet hastanesinin döner sermaye komisyonu seçimi ve inceleme heyeti oluşumuna dair işlemleri ile döner sermaye gelirinden ek ödeme dağıtımına ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla açılan iptal davasında Anayasa'ya aykırılık iddiasının karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, idare mahkemesinde dava açarken vermiş olduğu dava dilekçesinde dava konusu işlemlerin hukuka aykırı olduğu iddialarının yanı sıra bu işlemlere dayanak teşkil eden kanun ve yönetmelik hükümlerinin Anayasa'ya ve hukuka aykırı olduğunu, mevzuata göre yapılan ödemelerin eşitsizliğe yol açtığını ileri sürmüştür. Ordu 1. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) görülen davada mahkeme 17/2/2021 tarihli kararıyla, 14/2/2013 tarihli ve 28559 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna Bağlı Sağlık Tesislerinde Görevli Personele Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelik'e (Yönetmelik) uygun olarak komisyonun seçildiğini ve 4/1/1961 tarihli ve 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları İle Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun'a uygun olarak döner sermaye tutarının belirlendiğini ve dağıtılacak tutarın tespit edildiğini gerekçe göstererek davayı reddetmiştir.

3. Başvurucu, Mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf dilekçesinde iddialarının bir kısmının Mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, 209 sayılı Kanun'un ek 3. maddesi kapsamındaki sabit ödeme düzenlemesinin Anayasa Mahkemesine götürülmesi gerektiğini ancak bu hususta değerlendirme yapılmadığını ileri sürmüştür.

4. Samsun Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi (Daire) 13/4/2021 tarihli kararıyla istinaf talebini reddetmiştir. Kararın gerekçesinde mevzuat gereğince Sağlık Bakanlığında çalışan personele sabit ek ödemeden az olmamak üzere döner sermaye ödemesi yapılmasının öngörüldüğü, ek ödemenin performans ek ödemesinden mahsup edilmesinin hukuka aykırı olmadığı tespit edilmiştir. Tabiplere, tabip olmayanlara göre farklı sabit ek ödeme yapıldığı iddiası yönünden ise 209 sayılı Kanun'un ek 3. maddesi gereğince tabipler yönünden bu ek ödemenin özel olarak düzenlendiği gerekçesiyle bu iddialara itibar edilmemiştir. Tabip dışı çalışanlara ek ödemenin adil yapılmadığı iddiası yönünden ise hangi kıstaslara göre ödeme yapılacağının Yönetmelik hükümlerine göre belirlendiği, yapılan paylaşımın idarenin takdir yetkisi kapsamında Yönetmelik'e uygun olduğu değerlendirmeleri yapılmıştır. %20 ödüllendirme yapılan personel yönünden somut bir neden ortaya konulamadığı iddiası yönünden ise ek puanın yine Yönetmelikte belirtilen kıstaslara göre dağıtıldığı, takdir yetkisinin mevzuat çerçevesinde kullanıldığı değerlendirilmiştir.

5. Başvurucu, nihai hükmü 3/5/2021 tarihinde öğrendikten sonra 28/5/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. İLGİLİ HUKUK

6. 209 sayılı Kanun'un ek 3. maddesi şöyledir:

"Bakanlık ve bağlı kuruluşlarının kadro ve pozisyonlarına (döner sermaye dâhil) atanan ve 5 inci madde gereğince döner sermaye gelirlerinden ek ödeme alan eğitim görevlilerine en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dâhil) %410'u, uzman tabip, tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar ile uzman diş tabiplerine %335'i ve pratisyen tabip ve diş tabiplerine ise %265'i oranında, her ay herhangi bir katkıya bağlı olmaksızın merkezî yönetim bütçesinden ek ödeme yapılır. İl sağlık müdürlüğünün ve hastanelerin sözleşmeli pozisyonlarında istihdam edilen tabipler ile Bakanlık veya bağlı kuruluşlarının kadrosunda tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık mevzuatına göre diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uzmanlık eğitimi veya yan dal uzmanlık eğitimi yaptırılanlar için de bu hüküm uygulanır. Bu ödemeye hak kazanılmasında ve ödenmesinde aylıklara ilişkin hükümler uygulanır.

Bu madde kapsamında yapılan aylık ek ödeme tutarı, 5 inci madde ile 11/10/2011 tarihli ve 663 sayılı Sağlık Alanında Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 42 nci maddesi uyarınca aynı aya ilişkin olarak yapılacak ek ödeme tutarından mahsup edilir. Bu maddeye göre yapılan ek ödemenin 5 inci madde ile 11/10/2011 tarihli ve 663 sayılı Sağlık Alanında Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 42 nci maddesi uyarınca aynı aya ilişin olarak yapılacak ek ödemeden fazla olması hâlinde aradaki fark geri alınmaz. Bu madde kapsamında ödeme yapılanlara 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesi hükümlerine göre ek ödeme yapılmaz."

7. Yönetmelik'in 5. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"Bakanlık ve bağlı kuruluşlarının kadro ve pozisyonlarına (döner sermaye dâhil) atanan ve 209 sayılı Kanunun 5 inci maddesi (altıncı ve yedinci fıkrası kapsamında ek ödeme alanlar hariç) gereğince döner sermaye gelirlerinden ek ödeme alan eğitim görevlilerine en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dâhil) %410'u, uzman tabip, tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar ile uzman diş tabiplerine %335'i, pratisyen tabip ve diş tabiplerine ise %180'i oranında, her ay maaş ödemesi ile birlikte herhangi bir katkıya bağlı olmaksızın ek ödeme yapılır. Bu ödemeye hak kazanılmasında ve ödenmesinde aylıklara ilişkin hükümler uygulanır. 209 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesi gereği yapılan aylık ek ödeme tutarı, bu Yönetmelik kapsamında aynı aya ilişkin olarak ek ödeme yapılması hâlinde, yapılacak ek ödeme tutarından mahsup edilir. 209 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesi gereği yapılan ek ödemenin bu Yönetmelik kapsamında aynı aya ilişkin olarak yapılacak ek ödemeden fazla olması hâlinde aradaki fark geri alınmaz."

III. DEĞERLENDİRME

8. Başvurucu; her ne kadar mevzuat kapsamında karar verilmiş olsa da mahkemelerin asli görevinin bu mevzuatın Anayasa'ya aykırı olup olmadığını denetlemek olduğunu, bu denetim yapılmadan yapılacak olan yargılamanın hakkaniyete uygun yargılanma hakkını ihlal edeceğini ileri sürmüştür. Mevzuatın ayrımcılık yasağını ihlal ettiğini, tabip ve tabip dışı çalışanlar yönünden haklı sebebe dayanmayan ayrıma gidildiğini ifade etmiştir. Yapılan değerlendirmelerin Anayasa'ya aykırı olup olmadığının dikkate alınmamasının etkili başvuru hakkını ihlal ettiğini iddia etmiştir.

9. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, yargılama mercilerinin esas yönünden inceleme yaptığını ve iddiaları ciddi görmediğini, bu nedenle Anayasa'ya aykırılık yönünden değerlendirme yapılmadığını, iddiaların kanun yolu şikâyeti olduğunu, ciddi olmadığı açık olan iddiaların gerekçede karşılanmak zorunluluğunun bulunmadığını belirtmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

10. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan [1. B.], B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları gerekçeli karar hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.

11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

12. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı, kişilerin hakkaniyete uygun bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve bu amaca uygunluk yönünden yargılamanın denetlenmesini amaçlamaktadır. Mahkeme kararlarının, davanın temel maddi ve hukuki sorunları ile taraflarca ileri sürülen ve davanın sonucunu etkileyen iddia ve itirazlar hakkında delillerle bağ kurulmak suretiyle yeterli gerekçe içermesi zorunludur. Uyuşmazlığın hukuki ve maddi sorunlarıyla ilgisiz değerlendirmelere kararda yer verilmesi de gerekçeli karar hakkıyla bağdaşmamaktadır. Karar gerekçesinin belirtilen unsurları taşıması, yargılamanın adil yargılanma hakkı güvencelerine uygun şekilde yürütülüp yürütülmediğinin taraflarca öğrenilmesini sağladığı gibi ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (bazı eklemeler ve farklılıklarla birlikte bkz. Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).

13. Diğer taraftan kanun yolu incelemesi yapan merciin, yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterli görülebilir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince karşılanmayan veya ancak ilk defa kanun yolu merciine ileri sürülebilecek nitelikteki esaslı iddia ve itirazların kanun yolu merciince de değerlendirilmemesi gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açabilir (bazı eklemeler ve farklılıklarla birlikte bkz. Mehmet Yavuz [1. B.], B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51).

14. Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı mahkemelerin, önlerindeki uyuşmazlığa uygulanacak hukuk kuralını Anayasa'ya uygunluk yönünden de denetimden geçirmesi şeklinde bir güvence içermediği gibi anayasallık denetiminden geçirmesi için Anayasa Mahkemesine başvurmalarını da teminat altına almamaktadır (Hilmi Kocabey ve diğerleri [1. B.], B. No: 2018/27686, 17/11/2021, § 83).

15. Bununla beraber adil yargılanma hakkının bu şekilde bir güvence içermemesi başvurucuların medeni hak ve yükümlülüklerine ilişkin uyuşmazlığın esasını etkileyen iddiaları karşılama yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır. Bu bağlamda yürürlüğe girdiği anda derdest olan uyuşmazlıklara uygulanan ve idari otoriteler ile mahkemelere takdir yetkisi tanımayan bir kuralın anayasal hükümleri ihlal ettiği şikâyetinin esaslı bir iddia olduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle mahkemelerin tarafların Anayasa'ya aykırılık iddialarını karşılamaması somut olayın koşulları çerçevesinde gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açabilir (Hilmi Kocabey ve diğerleri, § 84).

16. Anayasa'ya uygunluk değerlendirmesinin yapılması Anayasa Mahkemesinin tekelinde olmasa da kuralın Anayasa'ya aykırı olduğunun tespiti hâlinde bunu iptal etme yetkisi sadece Anayasa Mahkemesine aittir. Dolayısıyla tesis edilmiş idari işlemleri hükümsüz kıldığı kabul edilen ve derdest davaların sonucunu etkileyen kanun hükümlerinin Anayasa'ya aykırı olduğu itirazının öne sürülmesi durumunda mahkemelerin bu itirazları ilgili ve yeterli gerekçeyle karşılaması oldukça önemlidir. Nitekim Anayasa'nın mahkemelerin itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurmasına ilişkin hükümleri düzenleyen 152. maddesinin ikinci fıkrasında mahkemenin Anayasa'ya aykırılık iddiasını ciddi görmemesi durumunda bu iddianın temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanacağı düzenlenmekle davanın taraflarınca ileri sürülen ve yeterli ölçüde temellendirilebilen Anayasa'ya aykırılık iddialarının karşılanması gerekliliğine işaret edilmiştir. Mahkemelerin itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurma zorunluluğu bulunmasa da kanun hükümlerini iptal etme konusunda tek yetkili merci Anayasa Mahkemesi olduğuna göre Anayasa Mahkemesine başvurulmasını gerekli görmediklerinde bunu gerekçelendirmeleri beklenir. Aksi takdirde başvurucuların medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili esaslı iddiaları cevaplandırılmamış, uyuşmazlığın esası tam manasıyla çözüme kavuşturulmamış olacaktır (Hilmi Kocabey ve diğerleri, § 85).

17. Somut olayda başvurucu, devlet hastanesinin döner sermaye komisyonu seçimi ve inceleme heyeti oluşumuna dair işlemleri ile döner sermaye gelirinden ek ödeme dağıtımına ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğunu ve bu işlemlere dayanak gösterilen 209 sayılı Kanun'un ek 3. maddesinin ve Yönetmelik hükümlerinin Anayasa'nın 10. maddesine aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Başvurucunun ilgili Kanun hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğuna ilişkin iddiasının temellendirilmiş ve esasa etkili bir iddia olduğu anlaşılmaktadır.

18. Başvurucu, yargılamanın aşamalarında Mahkemenin gerekçesinde dayandığı mevzuat hükümlerinin Anayasa'ya aykırı olduğunu iddia etmiştir. Mahkeme uyuşmazlığın çözümünde esas aldığı bu mevzuat hükümlerinin Anayasa'ya aykırı olmadığı kanaatinde ise bunun nedenini gerekçelendirmelidir. Aksi hâlde başvurucunun esaslı iddiaları cevaplandırılmamış, uyuşmazlığın esası tam manasıyla çözüme kavuşturulmamış olacaktır. Mahkeme ve Dairenin başvurucunun uygulanan mevzuat hükümlerinin Anayasa'ya aykırı olduğuna yönelik iddialarına ilgili ve yeterli gerekçe sunamadığı görülmüştür.

19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

IV. GİDERİM

20. Başvurucu; ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.

21. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

22. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ordu 1. İdare Mahkemesine (E.2020/471, K.2021/177) GÖNDERİLMESİNE,

D. 487,60 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/7/2025tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Sağlık ve Sosyal Hizmet Ordusu Sendikası [2. B.], B. No: 2021/26974, 17/7/2025, § …)
   
Başvuru Adı SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET ORDUSU SENDİKASI
Başvuru No 2021/26974
Başvuru Tarihi 28/5/2021
Karar Tarihi 17/7/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, devlet hastanesinin döner sermaye komisyonu seçimi ve inceleme heyeti oluşumuna dair işlemleri ile döner sermaye gelirinden ek ödeme dağıtımına ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla açılan iptal davasında Anayasa'ya aykırılık iddiasının karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Gerekçeli karar hakkı (idare) İhlal Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 209 Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun ek 3
Yönetmelik 14/02/2013 Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna Bağlı Sağlık Tesislerinde Görevli Personele Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelik 5
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi