TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
CANAN ÇELİK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/31418)
Karar Tarihi: 27/2/2024
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Raportör
Tuğçe TAKCI
Başvurucu
Canan ÇELİK
Vekili
Av. Emrullah POLAT
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, başvurucunun davet üzerine emniyet birimine gelmesi sonrası ifadesinin alınmasının tazminat talebine esas teşkil etmeyeceği gerekçesiyle tazminat talebinin reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 18/6/2021 tarihinde yapılmıştır. Komisyon başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne ve başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu hakkında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması üyesi olduğu şüphesiyle Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından soruşturma yürütülmüştür. Güvenlik güçleri tarafından düzenlenen 12/6/2019 tarihli tutanağa göre başvurucu, Sakarya Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne (Şube Müdürlüğü) ait sabit telefondan görevliler tarafından aranmış ve şüpheli olarak ifadesinin alınması için Şube Müdürlüğüne davet edilmiştir. Başvurucu aynı tarihte Şube Müdürlüğüne gelmiştir. Başvurucunun, müdafiinin de hazır bulunmasıyla ifadesi alınmış, ifade alma işlemi saat 14.10 ile 15.30 arasında devam etmiştir. İfadesi alındıktan sonra fizik kimlik bilgilerinin tespiti açısından başvurucunun parmak izi alınıp fotoğrafı çekilmiş ve başvurucu salıverilmiştir.
6. Başvurucu hakkında yapılan yargılama sonucunda Sakarya 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 3/12/2019 tarihinde silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan beraat kararı verilmiş, anılan hükme karşı yapılan istinaf başvurusu da esastan reddedilmiştir. Kararın kesinleşmesi üzerine başvurucu 2/1/2020 tarihli dilekçeyle, uygulanan haksız gözaltı tedbiri nedeniyle tazminat davası açmış; 5.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminat talep etmiştir.
7. Sakarya 3. Ağır Ceza Mahkemesi"... Canan Çelik'in 12.06.2019 tarihinde kolluk tarafından telefonla aranarak şüpheli olarak ifadesi alınmak üzere Kom Şube Müdürlüğüne davet edildiği, şüpheli olarak ifadesi alınmasına müteakiben aynı gün (12.06.2019 günü) saat 16.30'da Kom Şube Müdürlüğünce salıverildiği, bu haliyle davacının haksız koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemlerini haklı kılacak herhangi bir gözaltında kaldığı gün mevcut olmadığı ..." gerekçesiyle 17/9/2020 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Başvurucunun istinaf talebi Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince 18/5/2021 tarihinde reddedilmiştir.
8. Nihai karar başvurucuya 26/5/2021 tarihinde tebliğ edilmiş olup başvurucu 18/6/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. İlgili Mevzuat
9. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "İfade veya sorgu için çağrı" kenar başlıklı 145. maddesi şöyledir:
"(1) İfadesi alınacak veya sorgusu yapılacak kişi davetiye ile çağrılır; çağrılma nedeni açıkça belirtilir; gelmezse zorla getirileceği yazılır."
2. Yargıtay İçtihadı
10. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin (Yargıtay) 5/7/2021 tarihli ve E.2020/1039, K.2021/5426 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"...davacının ifade vermek için davet üzerine karakola gittiği, hakkında fiili olarak yakalama veya gözaltı işlemi yapılmadan salıverildiği gerekçesi ile davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. ..."
11. Yargıtayın 6/3/2023 tarihli ve E.2022/9980, K.2023/668 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"...tazminat talebinin dayanağı olan dosyada davacı hakkında yakalama ve gözaltı evrakı düzenlenmediği, davacının olay nedeniyle şikayetçi olduğu müşteki beyanında kendisinin de ifade ettiği üzere ifade vermek üzere telefon ile aranarak çağrıldığını, ifadesinin alınarak serbest bırakıldığının anlaşılması karşısında davacı hakkında fiili olarak yakalandığı veya gözaltına alınmadığı bu nedenle tazminat isteme koşullarının oluşmadığından davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir..."
B. Uluslararası Hukuk
1. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
12. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Özgürlük ve güvenlik hakkı" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"1. Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir. Aşağıda belirtilen haller dışında ve yasanın öngördüğü usule uygun olmadan hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz:
...
5. Bu madde hükümlerine aykırı bir yakalama veya tutma işleminin mağduru olan herkes tazminat hakkına sahiptir."
2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihadı
13. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'nin 5. maddesiyle ilgili içtihadında, maddenin (1) numaralı fıkrasında geçen "özgürlük" kavramının kişinin fiziksel özgürlüğünü kapsadığını belirtmektedir (Engel ve diğerleri/Hollanda, B. No: 5100/71, 5101/71, 5102/71, 5354/72, 5370/72, 8/6/1976, § 58). AİHM'e göre özgürlükten yoksun bırakmanın nesnel ve öznel iki unsuru bulunmaktadır. Nesnel unsur, kişinin gözardı edilemeyecek uzunlukta bir süre boyunca sınırları belli bir yere kapatılması; öznel unsur ise bu kapatılmanın geçerli bir rızaya dayanmamasıdır (Storck/Almanya, B. No: 61603/00, 16/6/2005, § 74).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Anayasa Mahkemesinin 27/2/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiası ve Bakanlık Görüşü
15. Başvurucu; silahlı terör örgütü üyeliği suçunu işlediğine dair makul ve yeterli şüphe bulunmadığı hâlde hakkında gözaltı tedbiri uygulandığını, beraat etmesine rağmen uygulanan tedbir nedeniyle tazminat talep ettiği davanın reddedildiğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
16. Bakanlık görüşünde, başvurucunun iddialarının kanun yolu şikayeti niteliğinde olup olmadığınınkabul edilebilirlik incelemesinde değerlendirilmesi gerektiği, başvurunun esası bakımından ise başvurucu hakkında teknik bir gözaltının yapılmamış olduğu, yalnızca başvurucuya yönelik bir suç isnadı ve bu isnada ilişkin somut belirtiler kapsamında başvurucunun emniyete davet edildiği, başvurucunun ifade alınması amacıyla aynı gün mevcutlu olarak savcılığa sevk edilmediği hususlarının yapılacak incelemede gözetilmesi gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formunda belirttiği hususları yinelemiştir.
B. Değerlendirme
17. Anayasa'nın 19. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
....
(Değişik: 3/10/2001-4709/4 md.) Bu esaslar dışında bir işleme tâbi tutulan kişilerin uğradıkları zarar, tazminat hukukunun genel prensiplerine göre, Devletçe ödenir."
18. Anayasa Mahkemesinin Gülseren Çıtak ([GK], B. No: 2020/1554, 27/4/2023, §§ 36-39) kararındaki ilkeler uyarınca başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiası bakımından başvuru yollarının tüketildiği kabul edilmiştir. Öte yandan iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olup olmadığı bakımından değerlendirilmesi gerekmektedir.
19. Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 19. maddesi kapsamında hürriyetten yoksun bırakma kavramını tanımlamıştır. Buna göre hürriyetten yoksun bırakma, bir kimsenin kısıtlı bir alanda ihmal edilemeyecek bir süre için tutulması ve bu kişinin söz konusu tutmaya rıza göstermemiş olması şeklinde ifade edilebilecek iki unsuru içermektedir (Cüneyt Kartal, B. No: 2013/6572, 20/3/2014, § 17).
20. Maddenin birinci fıkrasında geçen "hürriyet" sözcüğü, özgürlük ve bağımsızlığın yanı sıra serbestlik anlamına da gelmektedir. Bu anlamda kişi hürriyetine yönelik bir müdahale bulunduğunun söylenebilmesi için kişinin hareket serbestîsinin maddi olarak sınırlandırılmış olması gerekir. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahale için kişi, rızası olmaksızın en azından rahatsızlık verecek uzunlukta bir süre boyunca belirli bir yerde fiziki olarak tutulmalıdır (Galip Öğüt [GK], B. No: 2014/5863, 1/3/2017, § 34).
21. Anayasa'nın 19. maddesinin metni bir bütün olarak değerlendirildiğinde maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarındaki sınırlama sebeplerinin kişilerin fiziksel özgürlüklerine ilişkin olduğu, ayrıca devam eden fıkralardaki güvencelerin de fiziki olarak hürriyetinden yoksun bırakılmış kişiler bakımından getirildiği görülmektedir. Dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının güvence altına aldığı şey bireylerin yalnızca fiziksel özgürlüğüdür (Galip Öğüt, § 35).
22. Öte yandan Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca tazminat hakkının doğabilmesi için kişinin anılan maddenin diğer fıkralarında belirtilen esaslar dışında bir işleme tabi tutulduğunun derece mahkemelerince ya da Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi gerekir (M.E., B. No: 2018/696, 9/5/2019, § 46).
23. Somut başvuruda öncelikle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına müdahale olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
24. Somut olayda, başvurucunun isnat edilen suç nedeniyle şüpheli olarak ifadesinin alınması amacıyla Şube Müdürlüğüne gelmesi için telefonla çağrıldığı, başvurucunun müdafii ile beraber kendi iradesiyle ifade vermeye geldiği anlaşılmıştır.Başvurucunun bu sürece dair bir itirazına rastlanmadığından bu hususta bir tereddüt bulunmamaktadır. Başvurucunun müdafii huzurunda ifadesinin alınması işlemi 1 saat 20 dakika kadar sürmüş olup başvurucu, ifade işlemi sonrasında kimlik tespiti için parmak izinin alınıp fotoğrafının çekilmesinin ardından serbest bırakılmıştır (bkz. § 8).
25. Bu durumda başvurucunun davet üzerine ifade vermek için kendi rızasıyla Şube Müdürlüğüne geldiği ve ifade işlemi sonrasında serbest kaldığı gözetildiğinde başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahale oluşturacak şekilde hareket serbestîsinin kısıtlandığı söylenemez. Dolayısıyla somut olayda, fiziksel özgürlüğü kısıtlanmamış olan başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahale bulunmamaktadır.
26. Bu durumda Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası bağlamındaki tazminat hakkı ancak maddenin ilk sekiz fıkrasındaki esaslara aykırı bir durumun varlığı hâlinde söz konusu olabileceğinden ve somut olayda başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahale bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası yönünden ayrıca bir değerlendirme yapılması gerekmemektedir.
27. Açıklanan gerekçelerle, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,
C. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 27/2/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.