TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
CEMAL AYAZ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/31817)
Karar Tarihi: 10/7/2024
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Raportör
Tuğba YILDIZ
Başvurucu
Cemal AYAZ
Vekili
Av. Zekeriyya SÖNMEZ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş kısa karar bulunmadan sadece hükmün tefhim edildiği tarih dikkate alınarak istinaf başvurusunun süre yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu hakkında Terme İcra Müdürlüğünde (İcra Müdürlüğü) icra takibi başlatılmıştır. Başvurucu, ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğinden bahisle Terme İcra Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) şikâyet davası açmıştır.
3. Mahkeme 22/9/2020 tarihli duruşmada davanın reddine karar vermiş, tarafların yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde istinaf kanun yolunun açık olduğunu belirtmiştir.
4. Mahkeme 5/10/2020 tarihinde gerekçeli kararı yazmıştır. Kararda, tebligatın geçersiz olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verildiği ifade edilmiştir. Taraflara gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on günlük yasal süre içinde istinaf kanun yolunun açık olduğu belirtilmiştir. Gerekçeli karar 8/11/2020 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiş; başvurucu vekili Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminden (UYAP) gerekçeli kararı öğrenmiş tebliğ yapılmadan 12/10/2020 tarihinde istinaf başvurusunda bulunmuştur.
5. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 24/12/2020 tarihli kararla istinaf isteminin süreden reddine kesin olarak karar vermiştir. Karar gerekçesinde 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 363. maddesine göre istinaf başvuru süresinin tefhim veya tebliğden itibaren on gün olduğu belirtilmiş ve ilk derece mahkemesi kararının tarafların yüzüne karşı verildiği vurgulanmıştır. Başvurucunun on günlük yasal süre içerisinde gerekçeli istinaf dilekçesini vermediği belirtilerek istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. Karar, başvurucu vekili tarafından UYAP üzerinden 5/1/2021 tarihinde okunmuştur.
6. Başvurucu, istinaf kararı üzerine temyiz isteminde bulunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi 14/1/2021 tarihli karar ile istinaf incelemesinde verilen kararın kesin olduğunu belirterek başvurucunun talebini reddetmiştir. Başvurucu; temyiz değerlendirme kararı üzerine de temyiz isteminde bulunmuş, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 26/4/2021 tarihli kararla uyuşmazlık konusu değerin kesinlik sınırını geçmediğini belirterek temyiz başvuru talebinin reddine karar vermiştir. Karar başvurucu vekili tarafından UYAP üzerinden 21/5/2021 tarihinde okunmuştur.
7. Başvurucu 14/6/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Komisyon, başvurunun kabul edilemez olduğu hususunda oybirliği sağlanamaması nedeniyle kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
9. Bireysel başvurunun ön şartlarından biri de başvuru süresidir. Süre, başvurunun her aşamasında dikkate alınması gereken bir usul hükmüdür (Deniz Baykal, B. No: 2013/7521, 4/12/2013, § 32). 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.
10. Kesin nitelikteki kararlara karşı bireysel başvuru süresi kararın öğrenilmesinden itibaren başlar. Bu nitelikteki kararlara karşı kanun yoluna başvurulmasının bireysel başvuru süresine bir etkisi bulunmamaktadır (Nesin Kayserilioğlu, B. No: 2012/613, 13/6/2013, § 17).
11. Anayasa Mahkemesi Yasin Şimşek [GK], B. No: 2017/37390, 29/9/2021 kararında, kesin olarak verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulmasının hangi durumlarda istisnai olarak süreye etkili kabul edilebileceğini değerlendirmiştir.
12. Anayasa Mahkemesinin anılan kararında, başvurucunun bir olağan başvuru yolunu etkili olarak değerlendirmesini haklı kılan nedenlerin varlığı hâlinde söz konusu yolu tükettikten sonra bireysel başvuruda bulunmuş olması sebebiyle cezalandırılmaması gerektiği belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun ikincil nitelikte olduğu, etkili olmayacağı teorik düzeyde açıkça anlaşılmayan ve pratikte de etkisiz kaldığı belirli hâle gelmeyen bir başvuru yolunun tüketilmesiyle ihlalin tespiti ve giderilmesi fırsatının bireysel başvurudan önce bu mercilere tanınmasının makul karşılanması gerektiğine dikkat çekilen kararda, istinaf veya temyize tabi olup olmadığı hususunun tartışmalı olduğu, bu konudaki yargı içtihatlarında bir belirsizliğin bulunduğu hâllerde istinaf veya temyiz yolu tüketildikten sonra yapılan bireysel başvuruların -nihai kararın öğrenilmesinden itibaren otuz gün içinde olmak şartıyla- süresinde kabul edilmesi gerektiği ifade edilmiştir (Yasin Şimşek, § 47).
13. Anılan kararda, başvurucunun kesin bir karara karşı istinaf/temyiz kanun yolunu tükettikten sonra bireysel başvuruda bulunması durumunda, bunu haklı kılan bir nedenin varlığı ortaya konulmadıkça başvuru süresini etkilemeyeceği belirtilmiştir. Kesin olduğu hususunda bir tereddüt bulunmayan bir karara karşı istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulmasından sonra yapılan bireysel başvurunun süresinde kabul edilmesi mümkün olmayacaktır (Yasin Şimşek, § 48).
14. Somut olayda öncelikle nihai kararın belirlenmesi gerekmektedir. Bu durumda çözümlenmesi gereken mesele, başvurucunun kesin olarak verilen Bölge İdare Mahkemesi kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurmasını haklı kılan makul bir gerekçesinin olup olmadığıdır.
15. Başvurucunun kesin olarak verilen istinaf kararı üzerine temyiz talebinde bulunmasına ilişkin dilekçesi ve başvuru formu incelendiğinde istinaf kararının kesinliğine, temyiz kanun yoluna başvurma imkânının olmamasına dair bir şikâyeti olmadığı görülmüştür. Dolayısıyla miktar yönüyle kesin olarak verilen karara karşı temyiz kanun yoluna başvurma hususunun makul ve kabul edilebilir bir temeli yoktur. Bu durumda başvurucu, nihai karar olarak verilen istinaf kararı üzerine başvuruda bulunmalıdır.
16. Diğer yandan Anayasa Mahkemesinin Hüseyin Aşkan (B. No: 2017/15649, 21/7/2020) kararında otuz günlük başvuru süresinin başlangıç tarihinin tespitinde kanun hükmü gereği öğrenme tarihinin esas alınacağı belirtilmiş; bireysel başvuru süresinin işlemeye başlaması yönünden nihai kararın gerekçesinin tebliğinin, öğrenme yollarından biri olduğu, bununla birlikte başka şekillerde de öğrenmenin söz konusu olabileceği ifade edilmiştir (Hüseyin Aşkan, §§ 20-23). Bu doğrultuda anılan kararda; kullanıcıların UYAP üzerinden yaptıkları işlemlerin (doküman oluşturma, düzenleme, imzalama, açma, okuma ve yazdırma gibi) kayıt altına alındığı evrak işlem kütüğünün incelenmesi sonrasında nihai kararın açılarak okunduğuna ilişkin bir işlemin tespitin hâlinde bu işlemi yapan ilgililerin işlem sırasında nihai kararın sonucunu öğrendiklerinin kabul edileceği, böyle bir durumda bireysel başvuru süresinin de bu tarihten itibaren başlatılması gerektiği belirtilmiştir (Hüseyin Aşkan, §§ 26-29).
17. Somut başvuruda nihai karar olan Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 24/12/2020 tarihli kararına ilişkin olarak UYAP evrak işlem kütüğü üzerinde yapılan incelemede, ilgili kararın başvurucu vekili tarafından ilk kez 5/1/2021 tarihinde açılarak okunduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla bireysel başvuru süresinin bu tarihten itibaren işlemeye başladığının kabul edilmesi gerekir.
18. Bu itibarla bireysel başvuru konusu yargılama sürecine ilişkin nihai karardan5/1/2021 tarihinde haberdar olduğu anlaşılan başvurucunun bu tarihten itibaren otuz gün içinde ve en geç 4/2/2021 tarihine kadar bireysel başvuruda bulunması gerekirken otuz günlük bireysel başvuru süresinden sonra, 14/6/2021 tarihinde yaptığı bireysel başvurunun süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 10/7/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.