logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ahmet Bektaş ve diğerleri [1. B.], B. No: 2021/33805, 14/5/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AHMET BEKTAŞ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/33805)

 

Karar Tarihi: 14/5/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Yüksel GÜNARSLAN

Başvurucular

:

1. Ahmet BEKTAŞ

 

 

2. Gül TEPE

 

 

3. Mustafa BEKTAŞ

Vekili

:

Av. Cem AKTAŞ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan yürütülen soruşturmanın etkisizliği nedeniyle yaşam hakkının, ceza yargılamasının uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Sivas ili, Koyulhisar ilçesi Sarıharman köyünde bulunan bir arazinin mülkiyetine ilişkin olarak görülen hukuk davası kapsamında 4/8/2014 tarihinde icra edilen keşif sonrasında davanın tarafları ve onların yakınları arasında başlayan sözlü tartışma kavgaya dönüşmüştür.

3. Yaşanan olaylar sırasında baş, kalça ve bacağından yaralanan başvurucu Ahmet Bektaş, yakınları tarafından Suşehri Devlet Hastanesine götürülmüştür. Vücudunda kemik kırığı tespit edilen başvurucu bir üst sağlık kurumuna sevk edilmiştir.

4. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Araştırma ve Uygulama Hastanesince düzenlenen 4/8/2014 tarihli hasta yatış formuna göre başvurucunun sol plato kırığı (tip2) (diz ekleminde tibianın eklem yüzünü oluşturan tibia kondillerinin kırığı), sol iskion (kalça kemiğinin alt ve arka kısmını oluşturan daha kuvvetli bir kemik) pubis kırığı, sol sakrum (beş sakral omurun kaynaşmasıyla oluşan büyük, üçgen bir kemik kırığı), sol illiak kanat (kendine has anatomiye sahip olan halka şeklinde yassı bir kemik) posterior kırığı tanısı ile tedavisine başlanmıştır. Başvurucunun tedavisine daha sonra sırasıyla Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Baltalimanı Kemik Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde devam edilmiştir.

5. Koyulhisar Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) olaya ilişkin olarak resen ceza soruşturması başlatmıştır. Soruşturma sürecinde müşteki sıfatıyla başvurucu Ahmet Bektaş'ın, müşteki şüpheli sıfatıyla başvurucu Mustafa Bektaş ile A.A., A.B.A. ve H.D.nin, şüpheli sıfatıyla başvurucu Gül Tepe'nin ifadeleri alınmış; olaya tanık olan şahısların beyanlarına başvurulmuş, olay yerinde kolluk görevlileri tarafından incelemelerde bulunulmuş, başvurucu Ahmet Bektaş ile olay sırasında yaralanan diğer kişilerin tedavi süreçlerine ilişkin belgeler getirtilerek dosyaya alınmıştır.

6. Soruşturma kapsamında beyanlarına başvurulan tanıklar A.E., S.A. ve A.Y.,müşteki şüpheli A.A.nın olay sırasında hızlı şekilde kullandığı araçla başvurucu Ahmet Bektaş'a bilinçli şekilde çarparak başvurucuyu yol kenarındaki ahır duvarı ile araç arasında sıkıştırdığını ifade etmiştir. Tanıklar A.E. ve S.A. ayrıca müşteki şüpheli A.A.nın olay sonrasında, eylemde kullandığı aracı çarptığı yerde bırakıp başkasına ait araçla yaralı olan eşini de alarak olay yerinden ayrıldığını beyan etmiştir.

7. Adli Tıp Kurumu İstanbul Anadolu Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 15/12/2014 tarihli raporda söz konusu yaralanmanın başvurucunun yaşamını tehlikeye sokmadığı ancak kemik kırıklarının başvurucunun hayat fonksiyonlarını ağır (4) derecede etkileyecek nitelikte olduğu belirtilmiştir.

8. Soruşturma neticesinde Başsavcılık tarafından düzenlenen 16/2/2015 tarihli iddianamede A.A.nın başvurucu Ahmet Bektaş'a yönelik eylemi nedeniyle neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan cezalandırılması talep edilmiştir. Anılan iddianamede A.A.nın aracını silah olarak kullanarak başvurucu Ahmet Bektaş'ı ağır biçimde yaraladığı kabulüne yer verilmiştir. Ayrıca başvurucu Mustafa Bektaş'ın basit yaralama, tehdit ve hakaret suçlarından, diğer başvurucu Gül Tepe'nin hakaret suçundan ve A.A.nın diğer kişilere yönelik olarak gerçekleştirdiği basit yaralama ve hakaret suçlarından cezalandırılması istenmiştir.

9. Koyulhisar Asliye Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülen yargılama neticesinde katılan sanık A.A.nın başvurucu Ahmet Bektaş'a yönelik olarak neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama eylemi nedeniyle 1 yıl 13 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Mahkeme 9/2/2016 tarihli kararıyla başvurucu Mustafa Bektaş'ın hakaret, basit yaralama ve tehdit suçlarından mahkûmiyetine, A.A.nın diğer kişilere yönelik eylemleri nedeniyle hakaret ve basit yaralama suçlarından mahkûmiyetine, başvurucu Gül Tepe'nin ise hakaret suçundan beraatine hükmetmiştir.

10. Yargıtay 1. Ceza Dairesi 26/4/2021 tarihli kararıyla başvurucu Mustafa Bektaş hakkında tehdit suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün bozulmasına, diğer hükümlere yönelik temyiz taleplerinin reddine karar vermiştir. Başvurucu Ahmet Bektaş'a yönelik olarak gerçekleştirilen eylem nedeniyle A.A. hakkında verilen mahkûmiyet hükmü bu suretle kesinleşmiştir.

11. Başvurucular, Yargıtay kararını 16/6/2021 tarihinde öğrendikten sonra 14/7/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

12. Başvurucu Ahmet Bektaş 13/11/2021 tarihinde ölmüştür.

13. Başvurucu Mustafa Bektaş'a isnat edilen tehdit suçu ile sınırlı olarak yürütülen bozma sonrası yargılama neticesinde 2/11/2021 tarihinde verilen düşme kararı, aleyhe kanun yoluna başvurulmaması üzerine 11/12/2021 tarihinde kesinleşmiştir.

14. Başvurucu Ahmet Bektaş'ın mirasçıları olan diğer başvurucular başvuruyu Ahmet Bektaş adına da devam ettirmek istediklerini 1/10/2024 tarihinde bildirmiştir.

15. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

16. Başvurucu Ahmet Bektaş vefat ettiğinden diğer başvurucular bu kişi yönünden de bireysel başvurunun tarafı hâline gelmişse de anlatım kolaylığı açısından Ahmet Bektaş başvurucu olarak nitelendirilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Yaşam Hakkının Usul Boyutu Bakımından İhlal Edildiği İddiası

17. Başvurucu Ahmet Bektaş, kendisine yönelik kasten öldürmeye teşebbüs fiilinin hukuka aykırı biçimde kasten yaralama olarak nitelendirilmesi nedeniyle yaşam hakkının, uzun süren ceza yargılamasına bağlı olarak birçok infaz kanunu indiriminden yararlanan sanığın hapis cezasının ceza infaz kurumunda infaz edilememesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

18. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, ilk olarak başvurucunun iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği hususuna dikkat çekilmiştir. Bakanlık görüşünde ayrıca Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

19. Başvurucunun iddialarının özü, ağır yaralamaya neden olan eylem hakkında yürütülen yargılamanın makul süratle yürütülmemesi ve suç vasfında hata edilerek kasten yaralama suçundan mahkûmiyet hükmü kurulmasına ilişkindir.

20. Ölümün gerçekleşmediği bazı hâllerde de başvuru; kişiye karşı kullanılan gücün derecesi ile türü, güç kullanımının ardında yatan niyet ve amaç ile maruz kalınan eylemin mağdurun fiziki bütünlüğü üzerindeki sonuçları gibi hususlar birlikte değerlendirilerek yaşam hakkı kapsamında incelenebilir (Mehmet Karadağ [2. B.], B. No: 2013/2030, 26/6/2014, § 20; Mustafa Çelik ve Siyahmet Şeran [2. B.], B. No: 2014/7227, 12/1/2017, § 69; Yasin Ağca [1. B.], B. No: 2014/13163, 11/5/2017, § 110).

21. Başvurucu Ahmet Bektaş'ın yaptığı başvurunun somut olayın gerçekleşme biçimi, başvurucunun vücudunda meydana gelen çoklu kırıkların hayati fonksiyonlara etkisinin ağırlığı ve üçüncü kişinin eyleminin potansiyel olarak öldürücü nitelikte olması nedeniyle yaşam hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiş ve başvurucunun iddiaları, yaşam hakkının etkili soruşturma yürütme yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında değerlendirilmiştir.

22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddia yönünden kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

23. Yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülükleri kapsamında devlet, yaşam hakkını korumak için oluşturulan yasal ve idari çerçevenin gereği gibi uygulanmasını ve bu hakka yönelik ihlallerin durdurulup cezalandırılmasını sağlayacak etkili bir yargısal sistem kurmakla da yükümlüdür. Bu usul yükümlülüğü şüpheli her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir (Fatma Akın ve Mehmet Eren [GK], B. No: 2017/26636, 10/11/2021, § 97).

24. Ölüme kasten neden olunması veya ölümün saldırı sonucu meydana gelmesi hâlinde etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğü ölüm olayı hakkında ceza soruşturması yürütülmesini gerektirir (Asya Göres ve diğerleri [GK], B. No: 2018/15851, 1/12/2022, § 74). Bu tür soruşturmanın Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği şekilde etkili olduğunun kabul edilebilmesi için soruşturma makamlarının resen harekete geçerek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmesi, soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi, soruşturmanın veya sonuçlarının gerektiği ölçüde kamu denetimine açık olması ve meşru menfaatlerini korumak için ölen kişinin yakınlarının soruşturma sürecine gerekli olduğu ölçüde katılabilmesi gerekir (Salih Akkuş [1. B.], B. No: 2012/1017, 18/9/2013, § 30;Fatma Akın ve Mehmet Eren, § 99). Bununla birlikte etkili soruşturma yürütme yükümlülüğü bir sonuç yükümlülüğü değil uygun araçların kullanılması yükümlülüğüdür. Anayasa’nın 17. maddesi başvuruculara üçüncü kişileri bir suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma hakkı vermediği gibi devlete tüm yargılamaları mahkûmiyetle sonuçlandırma ödevi de yüklemez (Fatma Akın ve Mehmet Eren, § 98).

25. Olası cezai sorumluluğun tespiti adına yürütülen soruşturma sonrasında kovuşturma evresine geçilmiş ise bu aşama da Anayasa’nın 17. maddesinin gereklerine cevap verebilecek nitelikte olmalıdır (Filiz Aka [1. B.], B. No: 2013/8365, 10/6/2015, § 30; Fatma Akın ve Mehmet Eren, § 100).

26. Bireylerin cezai sorumluluğuna ilişkin hukuki sorunları incelemek, bireysel başvuruya konu edilen yargısal süreçte şüpheli ya da sanık sıfatını taşıyan kişilerin suçlu veya suçsuz olduğuna karar vermek ya da söz konusu yargısal süreçte sanıklara verilen cezaların miktarını belirlemek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir (Cezmi Demir ve diğerleri [1. B.], B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 76; Umut Tamaç [2. B.], B. No: 2014/13514, 18/7/2018, § 98). Anayasa Mahkemesinin yaşam hakkıyla ilgili bir başvuruda incelediği husus, devletin Anayasa’nın 17. maddesi kapsamındaki sorumluluğudur (Cezmi Demir ve diğerleri, § 96; Aysel Gezer ve diğerleri [2. B.], B. No: 2021/9961, 2/11/2023, § 147). Bu nedenle Anayasa Mahkemesinden sanıklara isnat edilen eylemlerin vasıflandırmasını yapması beklenmemelidir.

27. Somut olayda, olayın gerçekleşmesinden hemen sonra soruşturma mercileri tarafından resen harekete geçilerek soruşturma başlatılmış, bu kapsamda olay yerinde gerekli inceleme ve tespitler yaptırılmış, başvurucu ve müşteki şüpheli A.A. ile kavgaya dâhil olan kişiler ve tanıklar tespit edilerek beyanları alınmış, başvurucunun tedavi evrakı ile adli raporları temin edilmiş ve müşteki şüpheli A.A. hakkında başvurucuya yönelik eylemi nedeniyle neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan kamu davası açılmıştır. Yürütülen yargılama neticesinde Mahkeme, başvurucuyu yaralayan sanığın 1 yıl 13 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Başvurucunun soruşturma makamlarının olaydan haberdar olur olmaz, resen harekete geçerek yaralama olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmediğine ve soruşturma sürecine gerekli ölçüde katılamadığına yönelik bir iddiası yoktur. Başvuruya konu soruşturmada anılan ölçütler yönünden de bir eksiklik tespit edilememiştir. Bu nedenle başvuruya konu edilen ceza yargılamasının etkili olup olmadığının tespiti yönünden incelenmesi gereken tek mesele, ceza soruşturmasının makul bir sürat ve özenle yürütülüp yürütülmediğidir.

28. Soruşturmanın makul bir özen ve süratle yapılıp yapılmadığına ilişkin tespit başvuruya konu olayın kendi koşullarına, soruşturmadaki şüpheli veya sanık sayısına, suçlamaların niteliğine, olayın karmaşıklık derecesine ve soruşturmanın ilerlemesine engel olan unsurlar ya da güçlüklerin bulunup bulunmadığına göre farklılık gösterebilir (Fahriye Erkek ve diğerleri [2. B.], B. No: 2013/4668, 16/9/2015, § 91).

29. Olayların daha sağlıklı bir şekilde aydınlatılabilmesi, kişilerin hukukun üstünlüğüne olan bağlılığını sürdürmesi ve hukuka aykırı eylemlere hoşgörü gösterildiği ya da kayıtsız kalındığı görünümü verilmesinin engellenmesi adına mahkemeler kovuşturmaları makul bir süratle yürütmelidir (Filiz Aka, § 29). Bu gereklilik yaşanan gecikmelerin yargılamaların etkililiği üzerinde bir etki yaratıp yaratmadığı meselesinden tamamen ayrıdır. Bu sebeple kovuşturmada yaşanan aşırı gecikme tek başına yargılamanın etkisizliğine neden olabilir (Aysel Gezer ve diğerleri, § 142).

30. Somut olayda kavga olayını aydınlatabilecek ve sorumluların tespitine yarayacak tüm deliller toplandıktan sonra düzenlenen 16/2/2015 tarihli iddianamenin kabulüyle açılan kamu davası Mahkemece yürütülmüştür. Bir yıldan daha az süren yargılama neticesinde Mahkeme, başvurucu Ahmet Bektaş'a yönelik eylemi kasten yaralama olarak vasıflandırarak 9/2/2016 tarihinde katılan sanık A.A.nın mahkûmiyetine karar vermiştir. Ne var ki anılan hüküm temyiz kanun yolu aşamasında 5 yıldan daha fazla bir süre bekledikten sonra Yargıtayın 26/4/2021 tarihli kararı ile kesinleşmiştir. Sonuç olarak başvurucu Ahmet Bektaş'a yönelik kasten yaralama eylemiyle ilgili yargılama 6 yıl 8 ayı aşkın bir sürede sonuçlandırılabilmiştir.

31. Başvuruya konu davanın karmaşık nitelikte olmaması, başvurucunun davanın uzamasına yol açmaması, dava dosyasının temyiz incelemesi sürecinde 5 yıldan fazla bir süre hareketsiz kalması karşısında yargılamadaki hiçbir unsurun yargılamanın bu denli uzamasını haklı kılmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla kovuşturma evresinde yaşanan bu aşırı gecikme nedeniyle yargılanmanın makul makul bir özen ve süratle yürütüldüğü söylenemez.

32. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiği İddiası

33. Başvurucular Mustafa Bektaş ve Gül Tepe, haklarındaki yargılamanın makul sürede tamamlanmadığını belirterek makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde, yapılacak değerlendirmede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

34. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Veysi Ado ([GK] B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile yapılan değişikliğe göre 9/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla derdest olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı neticesine varmıştır.

35. Somut başvuruda anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Dolayısıyla makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia yönünden başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik nedenleri incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

36. Başvurucu Ahmet Bektaş, ileri sürdüğü hak ihlallerinin tespiti ile yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesinin yanında 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

37. Somut olayda yaşam hakkının usul boyutu yönünden ihlal edildiğine ve bu ihlalin yargılamanın makul bir sürede yürütülerek sonuçlandırılması ilkesine riayet edilmemesinden kaynaklandığı sonucuna ulaşılmıştır. Söz konusu davanın sona ermiş olması ve başvurucu Ahmet Bektaş'ın ölümü nedeniyle yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı değerlendirilmiştir.

38. Yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edilmesi nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında taleple bağlı olarak başvurucu Ahmet Bektaş mirasçıları olan diğer başvuruculara net 50.000 TL manevi tazminatın müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Yaşam hakkının usul boyutu bakımından ihlal edildiği iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutu bakımından İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucu Ahmet Bektaş'ın mirasçıları olan diğer başvurucular Gül Tepe ve Mustafa Bektaş'a net 50.000 TL manevi tazminatın MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

D. 487.60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucu Ahmet Bektaş'ın mirasçıları olan diğer başvurucular Gül Tepe ve Mustafa Bektaş'a MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Koyulhisar Asliye Ceza Mahkemesine (E.2015/24, K.2016/38) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/5/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ahmet Bektaş ve diğerleri [1. B.], B. No: 2021/33805, 14/5/2025, § …)
   
Başvuru Adı AHMET BEKTAŞ VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2021/33805
Başvuru Tarihi 14/7/2021
Karar Tarihi 14/5/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan yürütülen soruşturmanın etkisizliği nedeniyle yaşam hakkının, ceza yargılamasının uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Yaşam hakkı Üçüncü kişiler arası eylemler sonucu ölüm/Ağır yaralanma - Usul yükümlülüğü İhlal Manevi tazminat
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Makul sürede yargılanma hakkı (ceza) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi