TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ALİ ÜLGÜ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/35053)
Karar Tarihi: 17/7/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Raportör
Mustafa ŞENOCAK
Başvurucu
Ali ÜLGÜ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; ceza davasında cezayı azaltabilecek ya da ortadan kaldırabilecek bir olgunun araştırılması talebinin reddedilmesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) başvurucu tarafından kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret, kamu malına zarar verme, görevi yaptırmamak için direnme, silahlı terör örgütüne üye olma, kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama, birden fazla kişi tarafından eğitim ve öğrenim hakkını engelleme, terör örgütü propagandası yapma ve tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçlarını işlediği iddiasıyla başvurucu hakkında soruşturma başlatmıştır. Soruşturma neticesinde Başsavcılık, başvurucunun anılan suçlardan cezalandırılması talebiyle 23/9/2014 tarihli iddianame düzenlemiştir.
3. İddianamenin kabulü ile açılan dava, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince (Mahkeme) görülmeye başlanmıştır. Başvurucu 15/6/2016 tarihli ikinci celsede yaptığı savunmasında hakkında iddia olunan eylemlerin yasal olup suç işleme kastının olmadığını belirterek üzerine atılı suçlamaları reddetmiştir.
4. 5/1/2021 tarihli yirmi üçüncü celsede başvurucu, dosyada bulunan, 15/5/2014 tarihinde düzenlenen Olay Tutanağı'nda yer alan, olay gününe ait görüntüler üzerinde yapılan incelemelerde kendisinin olay yerinde olduğuna ilişkin kayıtları kabul etmediğini, CD olarak kendisine gönderilen görüntülerin renksiz olduğunu, görüntülerdeki kişi olmadığını belirterek görüntülerin fiziki ve renkli olarak kendisine gönderilmesini, görüntüler izlendikten sonra bilirkişi raporu alınmasını talep etmiştir. Mahkeme bahse konu tevsii tahkikat talebini "dosya kapsamında soruşturma aşamasında mevcut görüntülere dair inceleme yapılarak tespit ve araştırma tutanağı düzenlendiği, dosyanın gelmiş olduğu aşama dikkate alındığında, bu aşamada tekrardan görüntülerin incelenerek bilirkişi raporu alınmasının dosyaya bir yenilik sağlamayacağı" gerekçesiyle reddetmiştir.
5. 25/2/2021 tarihli yirmi altıncı ve son celse başvurucu ve müdafii esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını yapmıştır. Mahkeme, başvurucunun kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret etme, kamu malına zarar verme, görevi yaptırmamak için direnme suçlarından beraatine, silahlı terör örgütüne üye olma, kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama, birden fazla kişi tarafından eğitim ve öğrenim hakkının engellenmesi, terör örgütü propagandası yapma ve tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçlarından hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
6. Mahkemenin gerekçeli kararının ilgili kısmı şöyledir:
"... İstanbul Valiliği'nin, 29/04/2014 tarih ve 15342297-492-20222 sayılı kararıyla Taksim Meydanı ve çevresinde 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü kutlamaları amacıyla, toplantı ve gösteri yapılmasına izin verilmeyeceği belirtilerek kararın müracaatçı Sendika Birlik ve Odalar ile kamuoyuna 30/04/2014 tarihinde tebliğ edilerek duyurulduğu...
Yapılan duyurulara rağmen DHKP/C silahlı terör örgütünün yayın organlarından olan www.halkinsesi.tv isimli internet yayınlarındaki çağrılara ve silahlı terör örgütü DHKP/C'nin alt yapılanması olduğu Yargıtay kararları ile kabul edilmiş olan Halk Cephesinin çağrısı üzerine sanığın da içinde bulunduğu yaklaşık 50 kişiden oluşan yüzleri kırmızı fular maskeli, sırt çantalı, üzerlerinde Halk Cephesi yazılı tişörtler ve yelekler bulunan grubun Beyoğlu ilçesi Basma Tulumba Sokak, Pelesenk Sokak ve Turan Caddesi ara sokaklarından gelerek Çaylak Caddesi üzerinde bir araya geldikleri DHKP/C örgütü lehine sloganlar atarak pankart taşıdıkları...
DHKP/C terör örgütünün yayın organı http://www.halkınsesi.tv isimli internet sitesinde yapılan çağrılar ve sanığın dosya kapsamında bulunan 15/05/2014 tarihli tespit tutanağında olay gününe ait alınan görüntüler üzerinde yapılan incelemelerde DSC_50 olarak kodlanan fotoğrafta sanık Ali ÜLGÜ nün[başvurucu] yüzü örgüt fuları ile kapalı bir şekilde elinde molotof kokteylini güvenlik güçlerine atmaya çalışırken ki görüntüsünün olduğu...
Sanık Ali ÜLGÜ nün 01/05/2014 tarihli üzerine atılı tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi suçunu işlediği..."
7. Başvurucu; istinaf dilekçesinde diğerlerinin yanı sıra dosyada yer alan olay anına ilişkin görüntülerin net olmayıp görüntüdeki kişi olmadığını belirtmiş; Mahkemenin suçsuzluğunu ispat etmesine yarayacak birtakım araştırmaları yapmadığını, bu yöndeki taleplerini de gerekçesiz olarak reddettiğini iddia etmiştir.
8. Başvurucunun istinaf talebi, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin (Daire) 8/6/2021 tarihli kararıyla esastan reddedilmiştir. Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçundan verilen hapis cezası yönünden mahkeme kararı kesinleşmiştir. Silahlı terör örgütüne üye olma, kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama, birden fazla kişi tarafından eğitim ve öğrenim hakkının engellenmesi suçlarından verilen hapis cezaları yönünden temyiz incelemesi devam etmektedir.
9. Başvurucu, Daire kararını 19/6/2021 tarihinde öğrendikten sonra 16/7/2021 tarihinde tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçundan verilen hapis cezası yönünden bireysel başvuruda bulunmuştur.
10. Komisyon, adli yardım talebinin kabulüne ve başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama İlkelerinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
11. Başvurucu; üzerine atılı tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçu yönünden Mahkemenin kolluk tarafından tutulan Tespit Tutanağı'na dayandığını, görüntülerdeki kişinin kendisi olmadığını, görüntülerin net olmadığını ve bu hususu yargılama aşamasında ileri sürmesine rağmen bilirkişi raporu alınması talebinin reddedildiğini, bu şekilde mahkûmiyetine yeter delil bulunmadığı hâlde cezalandırıldığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun duruşmada lehine olan hususları ileri sürebildiği, aleyhine olan delillere karşı çıkabildiği ve yargılamaya konu olayı mahkemede kendi açısından anlatabildiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne ilişkin beyanında genel olarak bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.
12. Başvurucunun iddialarının özünün adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine ilişkin olduğu, bu kapsamda bir inceleme yapılması gerektiği değerlendirilmiştir.
13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvuruda, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
14. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes iddiada bulunma, savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Anayasa'nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan, B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 37).
15. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine "...ile adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Bu itibarla anılan ilkelerin adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriğine dâhil olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Anılan ilkelere uygun yürütülmeyen bir yargılamanın hakkaniyete uygun olması olanaklı değildir (Ruhşen Mahmutoğlu, B. No: 2015/22, 15/1/2020, § 56).
16. Ceza davasında ulaşılması hedeflenen temel amaç, maddi gerçeğin adil yargılanma hakkına uygun olarak ortaya çıkarılmasıdır. Çelişmeli yargılama ilkesi, bu amacın gerçekleştirilmesinin en önemli unsurlarındandır. Anılan ilke taraflara dava dosyası hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma hakkının tanınmasını gerektirir. Dolayısıyla ceza davalarında mahkemenin kararını etkilemek amacıyla dosyaya sunulan görüş ve delillerden sanığın haberdar olmasına, bunlara karşı etkili bir şekilde karşı çıkmasına fırsat verilmelidir (Tahir Gökatalay, B. No: 2013/1780, 20/3/2014, § 25; Cezair Akgül, B. No: 2014/10634, 26/10/2016, §§ 27-31).
17. Çelişmeli yargılamanın bir amacı da dosyaya bir görüşün/talebin girmesini sağlamakla sınırlı olmayıp onun mahkemece dikkate alınarak bir sonuca ulaşılmasını sağlamaktır. Çelişmeli yargılama ilkesi, sanığın aleyhindeki delillerin çelişmeli bir usul ile mahkemeye sunulmasını ve sadece tanık beyanlarının değil diğer delillerin de tartışılmasını gerektirir. Böylelikle sanıklar delilin davayla ilgisini ve ağırlığını değerlendirerek güvenirliği hususundaki iddialarını ve itirazlarını dile getirebilecektir (Cezair Akgül, § 28).
18. Taraflar arasında hakkaniyete uygun bir dengenin sağlanmasını amaçlayan silahların eşitliği ilkesi ise davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).
19. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten mahkemeye aittir. Bu konuda değerlendirme yapmak Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Bununla birlikte yargılamada adil yargılama hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine gerektiği ölçüde riayet edilip edilmediği Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisindedir. Anılan ilkeler kapsamında yapılacak incelemede delillere ilişkin olarak iddia ve savunma makamı arasında oluşturulan dengesizlik iddiaları da yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilmelidir. Yargı makamları özellikle sanığın kendisinin elde etme olanağı bulamadığı deliller yönünden sanığa bunların aksini ortaya koyma hususunda makul imkânlar sunmalıdır (Ruhşen Mahmutoğlu, § 60).
20. Eldeki başvuruda Mahkeme, başvurucunun üzerine atılı olan tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçu yönünden Kolluk Tespit Tutanağı'ndaki görüntülerdeki kişinin kendisi olmadığına, söz konusu görüntülere ilişkin olarak bilirkişi raporu alınmasına yönelik savunmasına karşılık 15/5/2014 tarihli Olay Tutanağı'ndaki olay gününe ait görüntüler üzerinde yapılan incelemelerde başvurucunun olay yerinde olduğu gerekçesiyle mahkûmiyet kararı vermiştir.
21. Somut olayda başvurucunun olayın faili olmadığı yönünde ileri sürdüğü hususlarla ilgili Mahkemece araştırma yapılmamış, delil toplatma talepleri yeterli gerekçe gösterilmeksizin soyut ve genel ifadelerle reddedilmiştir. Başvurucunun üzerine atılı olan tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçunun sübutu açısından belirleyici nitelikteki görüntülerde yer alan kişinin kendisi olmadığı, görüntülerin net olmadığı, bu nedenle bilirkişi raporu alınması yönündeki talepleri dosyanın esasına etkili olmayacağı gerekçesiyle reddedilmiştir. Başvurucunun toplatılmasını talep ettiği deliller ancak devlet yardımıyla elde edilebilecek niteliktedir. Dolayısıyla başvurucuya kendisinin elde etme olanağı bulamadığı delilin aksini ortaya koyma hususunda makul imkânlar sunulmamıştır. Sonuç olarak başvurucu, usule ilişkin imkânlar noktasında iddia makamına nazaran dezavantajlı konuma düşürülmüştür. Bu koşullarda Mahkemenin izlediği yöntemin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin gereklerine uygun olmadığı, başvurucunun menfaatlerini koruyan güvenceler içermediği açıktır. Bu durum, yargılamanın bir bütün hâlinde adil olmaktan çıkmasına neden olmuştur.
22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
23. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının (Veysi Ado [GK], B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararı doğrultusunda başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
24. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.
25. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
26. Belirtilmelidir ki belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten derece mahkemelerine aittir (Orhan Kılıç [GK], B. No: 2014/4704, 1/2/2018, § 44). Bu bağlamda somut olayda başvurucunun tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçunu işleyip işlemediği yönünde karar vermek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararı, sanığın beraat ettiği anlamına gelmediği gibi ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla yapılacak yeniden yargılama neticesinde sanık hakkında mutlaka beraat kararı verilmesi gerektiği anlamına da gelmemektedir. İhlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemler yerine getirildikten sonra yapılacak değerlendirmede mahkemenin delillerin takdir biçimine göre benzer veya farklı bir sonuca varması mümkündür.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2019/230, K.2021/40) GÖNDERİLMESİNE,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/7/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.