TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
B.A.O.O. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/36063)
Karar Tarihi: 8/1/2025
RESEN GİZLİLİK KARARI VERİLDİ
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Yıldız SEFERİNOĞLU
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Metin KIRATLI
Raportör
Sinan ARMAĞAN
Başvurucu
B.A.O.O.
Vekili
Av. Adile Özge TAŞKAN AKBIYIK
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağı ile aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Başvurucu, Irak Cumhuriyeti vatandaşı olan 1992 doğumlu bir erkektir. Başvurucu, 13/8/2020 tarihinde, yakalama kararı bulunan ağabeyiyle ilgili bir işlem için noterde bulunduğu sırada polisler kimlik kontrolü yapmış; daha sonra başvurucuyu Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne (TEM) götürmüştür. Başvurucu, TEM'de ifadesi alındıktan sonra yabancı terörist savaşçı olarak değerlendirilmiş; bu nedenle Ankara İl Göç İdaresi Müdürlüğüne gönderilmiştir. Başvurucu hakkında bir ceza soruşturması açıldığı tespit edilememiştir. Ankara Valiliği 14/8/2020 tarihinde 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) ve (d) bentleri (terör örgütü yöneticisi, üyesi, destekleyicisi veya çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi, üyesi veya destekleyicisi olanlar/kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar) uyarınca başvurucunun sınır dışı edilmesine ve bu maksatla idari gözetim altına alınmasına karar vermiştir.
3. Başvurucu, sınır dışı etme kararına karşı Ankara 1. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) iptal davası açmış; dava dilekçesinde sınır dışı edilmesini gerektirir hiçbir neden bulunmadığını, ağabeyine olan benzerliği nedeniyle hatalı şekilde sınır dışı edilmek istendiğini, ülkesindeki DAEŞ tehlikesinden kaçarak yasal yollardan ailesiyle birlikte Türkiye'ye geldiklerini ve sığınma talebinde bulunduklarını, bir kızının engelli olduğunu, sınır dışı edilmesinin ailesinin de mağduriyetine neden olacağını ileri sürmüştür. Başvurucu dava dilekçesine 2017 ve 2019 doğumlu iki çocuğuna, kendisine ve eşine ait uluslararası koruma başvurusu kimlik belgelerinin örneklerini, ayrıca 2017 doğumlu kızının sol bacağında obein ortezi protezi olduğuna ilişkin raporları sunmuştur.
4. İdare Mahkemesi 24/6/2021 tarihinde davayı kesin olarak reddederken başvurucunun ülkesine gönderilmesi durumunda gerçek bir riskle karşı karşıya olduğuna ilişkin somut bilgi ve belge bulunmadığını, Irak'ta güvenli bölgeler olduğunu, ülke içinde yer değiştirerek bu bölgelere yerleşebileceğini değerlendirmiştir.
5. 2/9/2021 tarihinde nihai kararı öğrenen başvurucu 8/9/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Bölüm, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 73. maddesi uyarınca başvurucu hakkındaki sınır dışı etme işleminin tedbiren durdurulmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
6. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (yabancıların adli yardım talebinin değerlendirilmesinde esas alınan ölçütler için bkz. Nadali Agheli Kohne Shari, B. No: 2014/12633, 9/9/2015, §§ 17, 18).
7. Başvurucu; ülkesindeki iç karışıklığın devam ettiğini, DAEŞ tarafından evlerinin yakılıp yıkıldığını, ülkesine geri gönderildiği takdirde DAEŞ tarafından öldürülebileceğini, kendisinin hasta, kızının ise bedensel engelli olup Türkiye'de tedavisinin devam ettiğini, kendisinden başka ailesine bakacak kimsenin olmadığını iddia etmiştir. Başvurucu; sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağı ile yaşam, aile hayatına saygı, kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
8. Başvuru, kötü muamele yasağı ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.
9. Sınır dışı etme işlemi sonucunda yabancının gönderileceği ülkede kötü muamele yasağının ihlal edileceğinin iddia edilmesi hâlinde idari ve yargısal makamlar tarafından söz konusu ülkede gerçek bir ihlal riskinin bulunup bulunmadığı ayrıntılı şekilde araştırılmalıdır. Bu yükümlülüğün ortaya çıkabilmesi için öncelikli olarak başvurucu iddia ettiği kötü muamele riskinin ne olduğunu makul şekilde açıklamalı, (varsa) bu iddiayı destekleyen bilgi ve belge sunmalı, bu iddialar belli bir ciddilik seviyesinde olmalıdır (A.A. ve A.A. [GK], B. No: 2015/3941, 1/3/2017, §§ 62, 63). Anayasa Mahkemesinin öncelikli rolü idari ve yargısal makamlar tarafından anılan yasak kapsamındaki usul güvencelerinin sağlanıp sağlanmadığını denetlemekten ibarettir. Usul güvencelerinin sağlandığı durumlarda ise geri gönderilen ülkede gerçek bir kötü muamele riskinin olup olmadığı ayrıca değerlendirilir (A.A. ve A.A., § 71).
10. N.S.M.M. (B. No: 2020/18122, 17/7/2024 § 33) kararında Irak güvenlik güçlerinin 2017 Aralık'ta DAEŞ'i yenilgiye uğrattığı belirtilerek henüz sınır dışı edilmeyen başvurucu için yapılacak değerlendirmede menşe ülkedeki güncel gelişmelerin dikkate alınacağı, buna göre Irak'ın genel güvenlik durumunun geri gönderilmesi hâlinde bir kişi için -tek başına- kötü muamele yasağı kapsamında gerçek bir risk oluşturacak seviyede olmadığı, riskin gerçekliğinden bahsedilebilmesi için yabancının kişisel durumunun incelenmesi gerektiği açıklanmıştır. Kararda ayrıca Irak'ın bazı bölgelerinde Sünni Arap bir kişinin DAEŞ ile bağlantılı olması veya olduğunun düşünülmesinin -birtakım faktörlerin varlığı hâlinde- kötü muameleye maruz kalması için gerçek bir risk oluşturacağı belirtilmiştir (anılan kararda bkz. § 34).
11. Somut olayda başvurucu, ülkesindeki terör tehlikesi ve özellikle DAEŞ tehdidi nedeniyle kötü muameleye maruz kalacağını iddia etmektedir. Bir yabancının geri gönderilmesi hâlinde Irak'ın genel güvenlik durumunun -tek başına- o kişi için gerçek bir risk oluşturacak seviyede olmadığı görülmektedir (bkz. § 10). Öte yandan başvurucunun kişisel durumuna bakıldığında ise Irak'ta gerçek bir riske maruz kalacağına inanmak için somut bir neden ileri sürülmemiştir. Ayrıca başvurucu, hastalığına ilişkin iddiasını İdare Mahkemesinde dile getirmediği gibi bireysel başvuru formunda da bununla ilgili olarak yeterli bir açıklama yapmamıştır. Nihayetinde başvurucunun geri gönderilmesi hâlinde ülkesinde kötü muameleye maruz kalacağına inanmak için esaslı gerekçeler bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
12. Başvurucu, sınır dışı etme kararı nedeniyle aile birliğinin bozulacağını da ileri sürmüştür. Ülkesine geri gönderilmesi hâlinde başvurucunun gerçek bir riskle karşılaşmayacağı sonucuna varıldığından (bkz. § 11) başvurucunun ailesinin de kendisiyle birlikte ülkelerine dönmesi mümkün gözükmektedir. Ne var ki başvurucu, kendisiyle birlikte ülkelerine gelebilecekleri anlaşılan aile fertlerinin neden ülkelerine geri dönemeyeceklerini ortaya koyamamıştır (sınır dışı kararı nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiaların incelenmesinde dikkate alınması gereken hususlar konusunda bkz. Peri Kırık, B. No: 2015/19795, 9/1/2019, § 26). Diğer taraftan sunulan belgelerden başvurucunun kızının protez kullandığı anlaşılmakta ise de Türkiye'de devam etmesi zorunlu olan bir tedavinin varlığı dosyaya yansımamıştır. Sonuç olarak aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın temelden yoksun olduğu değerlendirilmiştir.
13. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun niteliği gereği kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin RESEN GİZLİ TUTULMASINA,
C. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
D. Sınır dışı etme işlemine ilişkin verilen tedbir kararının SONLANDIRILMASINA,
E. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,
F. Kararın bir örneğinin İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığına ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 8/1/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.