logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(L.A. [2. B.], B. No: 2021/361, 29/7/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

L.A. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/361)

 

Karar Tarihi: 29/7/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Merve ARSLANTÜRK

Başvurucu

:

L.A.

Vekili

:

Av. Taner KILIÇ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, Anayasa Mahkemesinin öldürülme veya kötü muameleye maruz kalma riski bulunan ülkeye sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin kararı üzerine yeniden yapılan yargılamada ihlal kararına uygun karar verilmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının, sınır dışı etme davasında bazı usul güvencelerine uyulmaması nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 7/12/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler doğrultusunda tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu 1992 doğumlu bir kadın olup Rusya Federasyonu vatandaşıdır.

6. Başvurucu, eşi ve çocuğu ile birlikte 8/8/2015 tarihinde Hatay'ın Yayladağı ilçesinde 1. derece askerî yasak bölge üzerinden Suriye'ye yasa dışı yollarla geçmeye çalışırken yakalanmıştır. Aynı gün Jandarma Komutanlığı görevlilerince bilgi sahibi sıfatıyla ifadesi alınan başvurucu 3/8/2015 tarihinde Rusya'dan yasal yollarla Türkiye'ye giriş yaptığını, amacının Suriye'de bulunan akrabalarının yanına göç ederek hayatını orada sürdürmek olduğunu ancak sınırı geçmeye çalışırken askerler tarafından yakalandığını beyan etmiştir. Bu olay sonrasında başvurucu hakkında 13/8/2015 tarihinde G-87 (terörle bağlantılı yabancılar) tahdit kodu kapsamında Türkiye'ye giriş yasağı kararı tesis edilmiştir.

7. İzmir Valiliğince 9/11/2015 tarihinde 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) ve (h) bentleri uyarınca başvurucunun sınır dışı edilmesine ve altı ay süreyle idari gözetim altına alınmasına karar verilmiştir.

8. Başvurucu 23/11/2015 tarihinde sınır dışı etme işleminin iptali talebiyle İzmir 1. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır. Başvurucu, Rusya Federasyonu vatandaşı olup Çeçen asıllı olduğunu, dinî ve siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm görme korkusuyla ülkesini terk ederek Türkiye'ye sığındığını beyan etmiştir. İddiasına göre, Rusya'da Çeçenlere yönelik insan hakları ihlallerinin olduğuna dair çok sayıda ulusal ve uluslararası insan hakları raporları mevcuttur. Bu nedenle ülkesine gönderilmesi hâlinde öldürme veya kötü muameleye maruz kalma tehlikesi bulunduğunu ileri sürmüştür. Başvurucu, 2014 yılında eşiyle İstanbul'da resmî olarak evlendiğini, ekonomik nedenlerle Hatay'a iş bulmak amacıyla gittiklerini ancak bindikleri ticari taksiden inemeden kolluk kuvvetlerince yakalandıklarını beyan etmiştir.

9. İl göç uzman yardımcıları ve tercüman tarafından düzenlenen 24/11/2015 tarihli tutanakla, başvurucunun avukatı aracılığıyla başvuru yapmak istemesi ve imzadan imtina etmesi nedeniyle uluslararası koruma başvurusunun alınmadığı tespit edilmiştir.

10. İdare Mahkemesi 4/12/2015 tarihinde davanın kesin olarak reddine karar vermiştir.

11. Başvurucu, sınır dışı edilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinin ardından 13/1/2016 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunarak sınır dışı işleminin durdurulmasını talep etmiştir. Anayasa Mahkemesi 25/1/2016 tarihli ara kararıyla başvuru hakkında esasa ilişkin inceleme yapılıncaya kadar sınır dışı işleminin durdurulmasına karar vermiştir. Bununla birlikte Göç İdaresi Başkanlığı tarafından bireysel başvuru dosyasına sunulan cevabi yazıda başvurucunun 25/1/2015 tarihinde (belgede bu şekilde yazılmış olup maddi hata nedeniyle 2016 yılı olması gerektiği değerlendirilmiştir.) saat 08.25 uçağıyla ülkesine çıkışının sağlandığı belirtilmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından sunulan yazıda ise başvurucunun yurda giriş-çıkış kayıtlarına göre 25/1/2016 tarihinde saat 06.47'de Türkiye'den çıkış yaptığı ifade edilmiştir. Düzensiz Göç Çalışma Grubu Başkanı F.G. tarafından aynı tarihte düzenlenen tutanakta, başvurucunun eşi ve çocuğu ile birlikte Türk Hava Yollarına ait seferle Rusya'ya sınır dışı edildiği, işlemin herhangi bir olaya mahal vermeden gerçekleştiği ve uçağa kadar refakat edildiği belirtilmiştir.

12. Başvurucunun bireysel başvurusuna ilişkin 2016/652 numaralı dosya 2016/650 numaralı dosyayla, bu dosya da 2015/19133 numaralı dosyayla birleştirilmiştir. Anayasa Mahkemesi 17/4/2019 tarihinde verdiği kararda başvurucunun öldürülme veya kötü muameleye maruz kalma riski bulunan bir ülkeye sınır dışı edilmesine karar verilmesine rağmen İdare Mahkemesi tarafından bu riske ilişkin yeterli bir araştırma ve değerlendirme yapılmadığı sonucuna ulaşmış ve Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar vermiştir.

13. Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı sonrasında İdare Mahkemesince yeniden yargılama yapılmıştır. Başvurucu vekili, yeniden yapılan yargılamada ilk yargılamadan sonra Anayasa Mahkemesine tedbir talebiyle bireysel başvuruda bulunduklarını, Anayasa Mahkemesince 25/1/2016 tarihinde tedbir kararı verilmesine rağmen başvurucu ve ailesinin Ukrayna'ya gönderileceği konusunda kandırılarak Rusya'ya gönderildiklerini beyan etmiştir. Başvurucu vekilinin beyanına göre başvurucu ve ailesinin Rusya'ya sınır dışı edilmelerini durduramayan ailenin tüm yakınları ilgililere rüşvet vererek ailenin tutuklanmadan Ukrayna'ya ulaşmalarını sağlamıştır. Bildiği kadarıyla başvurucu ve ailesi hâlen Ukrayna'dadır. Çeçenistan'da yoğun insan hakları ihlalleri olduğunu, başvurucunun da muhalif bir Çeçen olduğunu belirterek sınır dışı kararının iptaline hükmedilmesini talep etmiştir.

14. İdare Mahkemesi 30/9/2020 tarihinde davayı kesin olarak reddetmiştir. İdare Mahkemesi, başvurucunun kötü muamele iddiaları konusunda somut bir açıklama yapmadığını ve herhangi bir delil sunmadığını, ülkesinden savaş nedeniyle kaçtığını ileri sürmekle birlikte sunulan menşe ülke raporunda Rusya'da din özgürlüğü kapsamında farklı din mensuplarına eşit haklar ve ibadet hakkı tanındığını, Çeçenlerin göç etme nedenleri arasında yetkililerce uygulanan baskı, ekonomik sorunlar, kan davaları, yetersiz sağlık hizmetleri, aile içi şiddet, dinî inançlar olduğunun belirtildiğini dikkate alarak başvurucunun iddialarına itibar edilmemesi gerektiğini değerlendirmiş ve Türkiye'ye yasa dışı yollarla giriş yaptığı hususunun kendi beyanıyla sabit olduğu gerekçesiyle dava konusu sınır dışı işleminin hukuka aykırı olmadığı sonucuna varmıştır.

15. Başvurucu, nihai kararı 15/11/2020 tarihinde öğrendikten sonra süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

16. 6458 sayılı Kanun'un "Geri gönderme yasağı" başlıklı 4. maddesi şöyledir:

"Bu Kanun kapsamındaki hiç kimse, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı bir yere gönderilemez."

17. 6458 sayılı Kanun'un bireysel başvuru tarihi itibarıyla "Sınır dışı etme kararı" başlıklı 53. maddesi şöyledir:

"(1) Sınır dışı etme kararı, Genel Müdürlüğün talimatı üzerine veya resen valiliklerce alınır.

 (2) Karar, gerekçeleriyle birlikte hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancıya veya yasal temsilcisine ya da avukatına tebliğ edilir. Hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancı, bir avukat tarafından temsil edilmiyorsa kendisi veya yasal temsilcisi, kararın sonucu, itiraz usulleri ve süreleri hakkında bilgilendirilir.

 (3) Yabancı veya yasal temsilcisi ya da avukatı, sınır dışı etme kararına karşı, kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde idare mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvuran kişi, sınır dışı etme kararını veren makama da başvurusunu bildirir. Mahkemeye yapılan başvurular on beş gün içinde sonuçlandırılır. Mahkemenin bu konuda vermiş olduğu karar kesindir. Yabancının rızası saklı kalmak kaydıyla, dava açma süresi içinde veya yargı yoluna başvurulması hâlinde yargılama sonuçlanıncaya kadar yabancı sınır dışı edilmez."

18. 6458 sayılı Kanun'un "Sınır dışı etme kararı alınacaklar" başlıklı 54. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Aşağıda sayılan yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınır:

...

d) Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar

...

h) Türkiye'ye yasal giriş veya Türkiye'den yasal çıkış hükümlerini ihlal edenler ya da bu hükümleri ihlale teşebbüs edenler

..."

19. 6458 sayılı Kanun'un "Sınır dışı etme kararı alınmayacaklar" başlıklı 55. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) 54 üncü madde kapsamında olsalar dahi, aşağıdaki yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınmaz:

a) Sınır dışı edileceği ülkede ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emare bulunanlar

..."

B. Uluslararası Hukuk

1. Uluslararası Mevzuat

20. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "İşkence yasağı" başlıklı 3. maddesi şöyledir:

"Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz."

2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihadı

21. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) sınır dışı etme kararının uygulanması hâlinde kötü muamele yasağının ihlal edileceğine ilişkin şikâyetlerle ilgili ilkesel yaklaşımı için bkz. A.A. ve A.A. [GK], B. No: 2015/3941, 1/3/2017, § 38.

22. Rusya Federasyonu vatandaşları tarafından menşe ülkelerine sınır dışı edilmeleri durumunda Sözleşme'nin 2. ve/veya 3. maddesinin ihlal edildiği iddiasıyla şimdiye kadar AİHM'e birçok başvuru yapılmış ve bunlar AİHM tarafından değerlendirilmiştir (birçok karar arasından bkz. Bajsultanov/Avusturya, B. No: 54131/10, 12/6/2012; I/İsveç, B. No: 61204/09, 5/9/2013; Chankayev/Azerbaycan, B. No: 56688/12, 14/11/2013; M.V. ve M.T./Fransa, B. No: 17897/09, 4/9/2014; K.I./Fransa, B. No: 5560/19, 15/4/2021; R/Fransa, B. No: 49857/20, 30/8/2022; U/Fransa, B. No: 53254/20, 15/2/2024).

23. AİHM, K.I./Fransa kararında uluslararası kuruluşların raporlarını ayrıntılı biçimde incelemiş (anılan kararda bkz. §§ 85-91) ve Çeçenistan'da ciddi insan hakları ihlallerine dair çok sayıda bulguya rağmen başvurucunun Rusya Federasyonu'na sınır dışı edilmesinin Sözleşme'nin 3. maddesi kapsamında mutlak bir geri gönderme yasağı doğuracak düzeyde bir risk oluşturmadığı sonucuna varmıştır (aynı kararda bkz. § 126). R/Fransa kararında ise AİHM, yine kapsamlı uluslararası raporlar (anılan kararda bkz. §§ 55-73) ışığında Rusya Federasyonu'na herhangi bir geri göndermenin Sözleşme'nin 3. maddesini ihlal edecek ölçüde sistematik bir kötü muamele riski barındırmadığı yönündeki değerlendirmesini teyit etmiştir (aynı kararda bkz. § 121). Son olarak U/Fransa kararında AİHM, Rusya Federasyonu ve özellikle Kuzey Kafkasya bölgesinin genel güvenlik durumuna ilişkin çok sayıda uluslararası rapor ve belgeyi (anılan kararda bkz. §§ 66-78) değerlendirmiş ve önceki kararlar olan K.I./Fransa veR/Fransa'daki yaklaşımını sürdürerek söz konusu geri göndermelerin Sözleşme'nin 3. maddesi bakımından mutlak bir ihlal sonucunu doğurmadığı yönündeki kanaatini yinelemiştir. U/Fransa kararında yer alan raporlar ve konuya ilişkin tespitler şöyledir:

"Kuzey Kafkasya'da terörle mücadelede işkence ve kötü muameleye başvurulması

72. Uluslararası Af Örgütü'nün Çeçen sığınmacıların Rusya'ya geri gönderilmesi ve özellikle de geri gönderilme riskine ilişkin endişelerinin bir özeti Ocak 2022'de rapor edilmiştir:

KUZEY KAFKASYA'DA İNSAN HAKLARININ DURUMU

Uluslararası Af Örgütü düzenli olarak Kuzey Kafkasya'da, özellikle de Çeçenistan'da zorla kaybetmeler, işkence ve diğer kötü muamele vakaları ile ilgili raporlar almaktadır. Örgüt son yıllarda bu tür birçok vakayı belgelemiştir. Buna ek olarak, sözde 27 vakası da dâhil olmak üzere çok sayıda kaçırma, yargısız infaz ve işkence iddiası bağımsız Rus medyası ve blog yazarları tarafından ortaya çıkarılmıştır. Bu insan hakları ihlalleri genellikle -ancak münhasıran değil- Kuzey Kafkasya'da kolluk kuvvetleri tarafından yürütüldüğü iddia edilen terörle mücadele faaliyetlerinin bir parçasıdır. Uluslararası Af Örgütü, bölge genelinde silahlı gruplara üye oldukları iddiasıyla bireylerin hedef alındığına dair defalarca rapor aldı. Bu kişiler aleyhindeki delillerin işkence ve kötü muamele altında alınan 'itiraflara' ya da başkalarının suçlayıcı ifadelerine dayandığına dair güvenilir iddialar bulunmaktadır.

İşkenceye başvurulması Çeçenistan'da ve Rusya Federasyonu genelinde sık, sürekli ve yaygındır ve mağdurların şu anda etkili bir hukuk yolu yoktur.

Birçok sanık işkence veya diğer kötü muamele eylemlerini mahkemelere bildirmekte ve ifadelerini geri çekmektedir. Ancak mahkemeler genellikle savunmanın bu delillerin kabul edilemez olduğuna dair itirazlarını reddetmektedir. Yasaya göre (Rusya Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu madde 235) ceza davaları bağlamında, kanıtlanmış iddiaların kabul edilemezliğini kanıtlamak savcının görevidir. Ancak uygulamada, sanık tarafından ileri sürülen işkence iddialarının, ayrı bir ceza yargılamasında kanıtlanmamış olmaları hâlinde hiçbir önem taşımadığı görülmektedir.

Karşılaşılan pek çok yasal ve pratik engel, gözaltında tutulan bir kişinin bu tür bir işlem başlatmasını neredeyse imkânsız hâle getirmektedir. Uluslararası Af Örgütü'ne bildirilen ve bazıları somut ve inandırıcı delillerle desteklenen, sanıkların işkence iddiaları ile ilgili olarak sembolik bir katkının verildiği birçok vakada, ya savcı cezai kovuşturma başlatmayı reddetti ya da dava 'delil yetersizliği' veya 'suçüstü hâlinin bulunmaması' nedeniyle hızla reddedildi.

Gözaltında tutulan kişilerin işkence iddialarını kanıtlarla desteklemeleri neredeyse imkânsızdır, çünkü sağlık uzmanlarına erişimleri çok sınırlıdır ya da hiç yoktur. Uluslararası Af Örgütü'ne, kolluk kuvvetlerinin sağlık çalışanlarını, kendi yaptıkları yaralanmaları tespit etmelerini engellemek için korkutma ve tacize maruz bıraktıklarına dair raporlar da ulaştı. Cezaevlerinde çalışan sağlık çalışanları cezaevi yönetimine bağlıdır ve bu nedenle bağımsızlıkları yoktur. Ayrıca işkence ve diğer kötü muameleleri belgelemek için gerekli niteliklerden de yoksundurlar.

BM İşkenceye Karşı Komite, Rusya Federasyonu'nun altıncı periyodik raporuna ilişkin Sonuç Gözlemlerinde, Çeçenistan ve Kuzey Kafkasya bölgesinde Devlet görevlileri tarafından işlenen işkence, kaçırma, zorla kaybetme, keyfî gözaltı ve yargısız infaz vakaları da dâhil olmak üzere ciddi insan hakları ihlallerine ilişkin 'etkili soruşturma eksikliğine' dikkat çekmiş ve Grozni'de 27 kişinin yargısız infaz edilmesini örnek olarak göstermiştir. Ayrıca 2012-2015 yılları arasında Çeçenistan'da meydana gelen ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından karara bağlanan yüzden fazla zorla kaybetme vakasından bugüne kadar sadece iki vakanın soruşturulduğuna dikkat çekti.

20 Aralık 2018 tarihinde sunulan ve Moskova Mekanizması kapsamında Rusya'ya bağlı Çeçen Cumhuriyeti'ndeki insan hakları ihlallerini ve cezasızlığı araştırmak üzere görevlendirilen AGİT Raportörü'nün raporu da aynı yaygın insan hakları ihlalleri örüntüsünü vurgulamaktadır.

Raportör şu değerlendirmede bulunmuştur: 'Bu veriler, Çeçen Cumhuriyeti'nde çok ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığına dair iddiaları açık biçimde teyit etmektedir. Özellikle taciz ve zulüm, keyfî ya da hukuka aykırı tutuklama ve gözaltı, işkence, zorla kaybetme ve yargısız infaz iddiaları bu kapsamda öne çıkmaktadır.' Raportör sözlerine şu şekilde devam etmiştir: 'Etkili başvuru yollarına ilişkin yasal durumda ve buna bağlı olarak cezasızlık sorununda hiçbir ilerleme sağlanmamış, bilâkis durum daha da kötüleşmiştir. Öyle ki Çeçenistan'da neredeyse hiç kimse artık insan hakları meselelerini özgürce dile getirememektedir. İnsan hakları kuruluşları ve araştırmacı gazeteciler, korunmak yerine soruşturulmayan çeşitli taciz ve saldırı biçimlerine maruz bırakılmaktadır. Bu durum, hukuk dışı bir ortamın ve cezasızlıkla korunan baskıcı devlet aygıtının tam hareket serbestisine sahip olduğu algısını güçlendirmektedir.'

73. Bu özet, Fransa da dâhil olmak üzere Avrupa ülkelerinden Rusya'ya sınır dışı edilen, zorla kaybetme mağduru olan ve Çeçenistan'a vardıklarında işkenceye maruz kalan çeşitli vakaları rapor etmektedir. Dernek özellikle şunları belirtmektedir:

'Uluslararası Af Örgütü, Çeçenistan'da özellikle Rusya Federasyonu Ceza Kanunu'nun 208. maddesi (yasadışı silahlı bir grubun organizasyonu ya da faaliyetlerine katılım), 222. maddesi (ateşli silahların, parçalarının ya da mühimmatının yasadışı edinimi, transferi, dağıtımı, depolanması, taşınması ya da bulundurulması) ve 222.1. maddesi (patlayıcıların yasadışı edinimi, transferi, dağıtımı, depolanması, taşınması ya da bulundurulması) kapsamında uydurulan ceza davalarına ilişkin düzenli olarak raporlar almaktadır. Rusya Federasyonu dışında birkaç yıl geçirmiş olan Çeçenistanlı kişiler, bazı durumlarda keyfî tutuklama, işkence ve diğer kötü muamelelere maruz kalmış ve Rusya'ya döndüklerinde (genellikle zorla sınır dışı edilerek) adil olmayan bir yargılamanın ardından hapsedilmişlerdir. Yukarıda bahsi geçen Azamat Baïdouïev ve Magomed Gadaev gibi bazı vakalarda, bu kişiler uluslararası koruma talep etmek üzere Rusya'dan ayrılmış kişilerdi.'

'Uluslararası Af Örgütü, Kuzey Kafkasya'dan gelip Rusya Federasyonu'nun başka yerlerine, genellikle de ücra bölgelere yerleşen ve daha sonra tutuklanarak Kuzey Kafkasya'ya nakledilen ve burada yasadışı silahlı bir gruba mensup olmak ya da silah bulundurmakla suçlanan çok sayıda vakadan haberdardır. İddialara göre soruşturma sırasında işkence ve diğer kötü muamelelere maruz kalmışlardır. Yukarıda da belirtildiği gibi, güvenilir raporlara göre, bu suçlamalar genellikle işkence veya diğer kötü muamele altında alınan 'itiraflara' veya başkalarından alınan suçlayıcı ifadelere dayanmaktadır. Benzer şekilde, rapor edilen bazı vakalarda, yetkililer Moskova'da yasadışı silahlı grupların şüpheli üyeleri olarak gözaltına alındıklarını bildirmeden önce Kuzey Kafkasya'da insanlar kısa süreliğine zorla kaybedilmeye maruz kalmıştır. Bu süre zarfında aileleri bu kişilerin akıbetleri hakkında hiçbir bilgiye sahip olmamış ve bildirildiğine göre bu kişiler bir avukata erişimleri olmaksızın sorgulamaya tabi tutulmuşlardır.'

74. İnsan Hakları İzleme Örgütü, 2022 yılındaki olaylara ilişkin 2023 Dünya İnsan Hakları Raporu'nda, polis gözetiminde işkence ve kötü muamele kullanımıyla ilgili olarak, Rusya Parlamentosu'nun Temmuz 2022'de işkence kavramına açıkça atıfta bulunan ve baskı altında alınan itiraflar da dâhil olmak üzere uluslararası işkence tanımına uyan vakalar için daha yüksek bir ceza öngören bir yasayı kabul etmesine rağmen, işkence de dâhil olmak üzere kolluk kuvvetleri tarafından kötü muamelenin devam ettiğini belirtmiştir.

75. Aynı raporda Çeçenistan ile ilgili olarak da şu ifadeler yer almaktadır:

'Vali Ramazan Kadirov liderliğindeki Çeçen yetkililer, her türlü muhalefeti acımasızca bastırmaya devam etti. Aralık 2022'de Çeçen güvenlik görevlileri, Kadirov'u internet üzerinden eleştiren ve yurtdışında yaşayan beş Çeçen blogcu ve aktivistin düzinelerce aile üyesini topladı, kötü muameleye maruz bıraktı ve iletişim kurulamayacak şekilde gözaltına aldı. Aileleri özür dilemeye ve sürgündeki akrabalarıyla ilişkilerini kamuoyu önünde kesmeye zorladılar.'

76. Amerika Birleşik Devletleri Devlet Başkanlığı tarafından 20 Mart 2023 tarihinde yayımlanan 2022 İnsan Hakları Uygulamaları Ülke Raporları başlıklı rapor, Rusya'da terörle mücadele kapsamında ordu güçleri tarafından işkence ve kötü muamelenin kullanıldığını ortaya koymaktadır:

İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Cezalar

Anayasanın bu tür uygulamaları yasaklamasına rağmen, çok sayıda güvenilir rapor, kolluk kuvvetlerinin şüphelilerden itiraf almaya zorlamak için işkence, istismar ve şiddet uyguladığını ve yetkililerin bu tür eylemlerden yalnızca ara sıra sorumlu tutulduğunu göstermiştir.

İşkence nedeniyle ölümler olduğu bildirilmiştir (bkz. yukarıdaki bölüm 1.a.).

Şüphelilerin polis memurları tarafından fiziksel tacize uğramasının sistematik olduğu ve genellikle gözaltı merkezlerinde tutuklanmanın ilk birkaç günü içinde gerçekleştiği bildirilmiştir. İnsan hakları gruplarının ve eski polis memurlarının raporları, polisin en sık elektrik şoku, boğma ve eklem ve bağlara germe veya baskı uygulama yöntemlerini kullandığını, çünkü bu yöntemlerin görünür iz bırakma olasılığının daha düşük olduğunu göstermiştir. Sorun özellikle Kuzey Kafkasya'da ciddi boyutlardaydı.

...

Sivil Yardım Komitesi'ne göre, Kuzey Kafkasya'daki mahkûmlar kötü muamele, mantıksız cezalandırma, dinî ve etnik taciz ve yetersiz tıbbi bakımdan şikâyetçiydi.

...

Kolluk kuvvetlerinin, gözaltına alınan muhaliflere, insan hakları aktivistlerine, gazetecilere ve hükûmet politikalarını eleştirenlere karşı, uykusuz bırakma da dâhil olmak üzere işkenceyi bir cezalandırma biçimi olarak kullandıklarına dair raporlar vardı.

...

FSB'nin çeşitli 'terörizm' ve 'aşırıcılık' davalarına karıştıkları iddia edilen genç 'anarşist ve antifaşist aktivistlere' karşı işkence uyguladığına dair raporlar vardı.

Kuzey Kafkasya bölgesinde, güvenlik güçlerinin gözaltı tesislerinde hem militan olduğu iddia edilen kişilere hem de sivillere kötü muamele ve işkence yaptığına dair yaygın raporlar vardı.

77. Uluslararası Af Örgütü, 27 Mart 2023 tarihinde yayımladığı, dünyada insan haklarının durumuna ilişkin 2022/23 Yıllık Raporu'nda Rusya Federasyonu ile ilgili olarak şu ifadelere yer vermektedir:

İŞKENCE VE DİĞER KÖTÜ MUAMELE

Gözaltı yerlerinde işkence ve diğer kötü muameleler endemik olmaya devam etmiş ve sorumlular nadiren adalet önüne çıkarılmıştır. Tutuklular halâ yeterli tıbbi bakım alamamaktadır. Dış dünya ile her türlü temasın yasaklanması ve disiplin hücrelerine keyfî olarak yerleştirme, başta muhalifler olmak üzere mahkûmlar üzerinde baskı kurmak için sıklıkla kullanıldı.

Muhalif aktivist Alexei Navalny yıl içinde 10 kez disiplin hücresine konuldu. Cezaevi yönetmeliklerinin 'ihlali' bahanesiyle (örneğin 'kıyafet kurallarına uyulmaması') 90 günden fazla bir süreyi insanlık dışı ve aşağılayıcı koşullarda geçirdi. Kasım ayında bir tecrit hücresine yerleştirildi ve posta da dâhil olmak üzere ailesiyle her türlü temastan mahrum bırakıldı. Ukrayna vatandaşı Aleksandr Martchenko, işkence altında alındığını iddia ettiği 'itiraflara' dayanarak casusluk suçundan aldığı 10 yıllık hapis cezasını çekmeye devam ediyordu. Cezaevi yönetimi, ihtiyaç duyduğu acil tıbbi bakımı almasına izin vermeyi düzenli olarak reddetti ve zaman zaman uydurma gerekçelerle onu disiplin hücresine veya hücre hapsine koydu. Ayrıca ailesiyle iletişim kurmasını da engelledi. Polis bu yıl bir kez daha muhalifler üzerinde baskı kurmak için işkenceye başvurdu. Mart ayında, savaş karşıtı gösteriler sırasında tutuklanan göstericiler, gözaltındayken işkence de dâhil olmak üzere kötü muameleye maruz kaldıklarından şikâyetçi oldular. Eylül ayında şair Artiom Kamardine, Ukrayna'ya destek için okuduğu bir şiirin ardından evine gelen polis memurları tarafından ciddi şekilde dövüldü. Ayrıca cinsel saldırıya uğradığı da iddia edildi. İki kişiyle birlikte “nefrete teşvik” suçlamasıyla tutuklandı ve daha sonra gözaltında tutuldu. Yıl sonuna kadar işkence iddialarına ilişkin herhangi bir soruşturma açılmadı.

78. Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu (USCIRF), 2021 yılına ilişkin yıllık raporunda (Nisan 2021'de yayımlanan ‘CPC İçin Tavsiye Edilen Ülkeler: Rusya' başlıklı rapor) şu hususa dikkat çekmektedir:

'Kuzey Kafkasya'da güvenlik güçleri cezasızlıkla hareket etmekte, İslamcı militanlıkla en dolaylı bağlantısı olan kişileri ya da seküler siyasi muhalefet mensuplarını tutuklamakta ya da kaçırmaktadır. Çeçen lider Ramazan Kadirov, kadınlara ve lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks (LGBTI) topluluğu üyelerine yönelik olanlar da dâhil olmak üzere, dinî görüşlerine dayalı ağır hak ihlallerini bizzat yönetmiş ya da bu ihlalleri onaylamıştır. Çeçenler, bölgedeki geleneksel siyasi ve dinî uygulamaları anımsatan bir ritüelle, büyücülük, İslam'a hakaret ve Kadirov'u eleştirme gibi çeşitli suçlar için kamuoyu önünde özür dilemeleri gereken aşağılayıcı televizyon itiraflarında düzenli olarak yer almaktadırlar. Lideri eleştiren genç bir kişi kaçırılmış, kameraya itiraf yapmaya zorlanmış ve ardından çıplak hâlde cam bir şişe üzerine oturtulmuştur. Çeçen Enformasyon ve Basın Bakanı Ahmed Dudaev bu tür politikaları savunmakta; yakın zamanda Nisan ayında dinî değerlere hakaret ettikleri gerekçesiyle tutuklanan iki LGBTI blog yazarını İslamcı militanlara yardım etmekle suçlamıştır. Kuzey Kafkasya genelinde polisler, bölge camilerindeki cemaatleri hedef almakta ve taciz etmekte; kişisel bilgilerini talep etmekte ve onları sorguya çekmektedir. Dağıstan'daki bir cami öyle sık baskına uğramaktadır ki, bu baskınlara artık 'Cuma ibadetinin bir parçası' gözüyle bakılmaktadır. Bu uygulamalar, şiddet yanlısı aşırılıkçılığı etkili şekilde önlemektense, kamuoyunda öfke yaratmakta ve bazı kişilerin İslam hakkında bilgiyi güvenilir olmayan çevrim içi kaynaklardan aramasına yol açmaktadır.'

...

i. Kuzey Kafkasya bölgesinde hâkim olan genel durum hakkında

111. Kuzey Kafkasya bölgesindeki genel durumla ilgili olarak Mahkeme, Çeçenistan'da ciddi insan hakları ihlalleri yaşandığına dair raporlar bulunmasına rağmen, durumun Rusya Federasyonu'na geri gönderilmenin Sözleşme'nin 3. maddesinin ihlalini teşkil edecek şekilde olmadığına karar vermiştir (bkz. yukarıda anılan K.I./Fransa, § 126 ve R/Fransa, no. 49857/20, § 121, 30 Ağustos 2022).

112. ...Rusya Federasyonu'nun artık Avrupa Konseyi üyesi veya Sözleşme'ye taraf bir ülke olmadığını gözönünde bulundurarak Mahkeme, böyle bir sonucun sorgulanması için bir neden olmadığı kanaatindedir. Bu koşullar altında Mahkeme, 3. maddenin sağladığı korumanın ancak başvurucunun, geri döndüğünde yetkililer tarafından gözaltına alınıp sorgulanabilecek kadar ilgi çekici olacağına inanmak için önemli gerekçeler olduğunu kanıtlayabilmesi hâlinde devreye girebileceğini yinelemiştir. Buna göre Mahkeme, başvurucunun Rusya Federasyonu'na geri dönmesinin, başvurunun özel koşullarında, Sözleşme'nin 3. maddesi anlamında gerçek bir kötü muamele riski doğurup doğurmayacağını belirlemelidir.

ii. Çeçen direnişinin üyesi olduğu düşünülen kişilerin durumu hakkında

113. Her ne kadar yukarıda anılan raporlardan, özellikle Kuzey Kafkasya'nın ve daha özelde Çeçenistan, İnguşetya veya Dağıstan'ın bazı nüfus gruplarının – örneğin Çeçen direnişinin silahlı mücadelesine katılanlar, yetkililer tarafından böyle kabul edilenler, bunların yakınları, onlara herhangi bir şekilde yardım etmiş olanlar, yetkililerce işbirliğine zorlanan siviller ve terörizm suçlarından şüpheli veya mahkûm edilmiş kişiler (K.I. – Fransa, yukarıda anılan, § 127) – özel bir risk altında olabileceği anlaşılmakta ise de, Mahkeme, bunların sistematik olarak Sözleşme'nin 3. maddesine aykırı muameleye maruz kalan gruplar olarak değerlendirilemeyeceğini, özellikle de son bahsedilen kategori bakımından bir kez daha ifade eder (Fransa, yukarıda anılan, § 122).

114. Sonuç olarak, başvurana yönelik risk, yukarıda belirtilen kategorilerden birine karşılık gelen bir profile sahip kişilerin yetkililerin dikkatini çekme ihtimalinin diğerlerine göre daha yüksek olabileceği gözönünde bulundurularak bireysel olarak değerlendirilmelidir (bkz. R/Fransa, yukarıda anılan, § 123). Bu bağlamda, şikâyet edilen sınır dışı kararının uygulanması hâlinde, Sözleşme'nin 3. maddesine aykırı bir muameleye maruz kalma konusunda gerçek bir riskle karşı karşıya kalacağına inanmak için esaslı gerekçeler bulunduğunu gösterebilecek kanıtlar sunmak ilke olarak başvuranın görevi olmakla birlikte, bu tür kanıtların sunulması hâlinde, bu konudaki şüpheleri ortadan kaldırmak davalı Devletin görevidir (bkz. yukarıda anılan K.I./Fransa, § 128)."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

24. Anayasa Mahkemesinin 29/7/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

25. .Anayasa Mahkemesi tarafından adli yardım talebinin kabul edilebilmesi için gerekli şartlar Mehmet Şerif Ay ([2. B.], B. No: 2012/1181, 17/9/2013, § 23) kararında, yabancıların adli yardım talepleri konusunda benimsenen ilkeler ise Nadali Aghelı Kohne Shahrı ([1. B.], B. No: 2014/12633, 9/9/2015, §§ 17, 18) kararında yer almaktadır. Anılan ilkelere göre adli yardım için gerekli şartlar mevcutsa karşılıklılık şartı gerçekleşmese bile yabancının adli yardım talebi kabul edilmelidir. Somut başvuruda da yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

26. Başvurucu, hakkında verilen sınır dışı kararının kandırılarak uygulandığını, Çeçen asıllı bir muhalif olması nedeniyle Rusya'ya iadesi hâlinde kötü muamele veya insanlık dışı muameleye maruz kalacağını, buna ilişkin uluslararası insan hakları kuruluşlarının çok sayıda raporunun bulunduğunu belirterek yaşam hakkı ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

27. Bakanlık görüşünde; Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı sunduğu beyan dilekçesinde Türkiye'ye sığınan muhalif ve rejim karşıtı Çeçen bir aile üyesi olarak üzerine düşen ispat külfetini yerine getirdiğini, İdare Mahkemesinin gözönünde bulundurmadığı riskin varlığının dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir.

2. Değerlendirme

28. Başvurucunun iddiaları Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağı kapsamında değerlendirilmiştir.

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

29. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Genel İlkeler

30. Yabancıların ülkeye girişleri, ülkede ikamet etmeleri ve ülkeden çıkarılmaları, uluslararası hukukta da kabul edildiği üzere devletin egemenlik yetkisi kapsamındadır (birçok karar arasından bkz. A.A. ve A.A., § 54).

31. Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında kötü muamele yasağı güvence altına alınmıştır. Bu yasakla ilgili herhangi bir istisna da kabul edilmemiştir. “Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması” kenar başlıklı 15. maddede ise savaş, seferberlik veya olağanüstü hallerde de savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında yaşam hakkı ile maddi ve manevi varlığın bütünlüğüne dokunulamayacağı ifade edilmiştir. Kötü muamele yasağının mutlak niteliğini ortaya koyan sözü edilen düzenlemelere göre bir yabancının sınır dışı edileceği ülkede Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı bir muameleye uğrayacağı konusunda gerçek bir riskle karşı karşıya kalacağına inanılması için esaslı gerekçelerin gösterildiği hâllerde yabancının sınır dışı edilmesi kötü muamele yasağını ihlal edebilir zira böyle bir durumda yabancının kötü muamele riskiyle karşıya kalması devletin tutumunun doğrudan bir sonucudur (A.A. ve A.A., §§ 55, 56, 59; Poorya Parva [1. B.], B. No: 2018/27830, 23/10/2024, § 16). Dolayısıyla devlet bu hâllerde yabancıyı o ülkeye sınır dışı etmeme yükümlülüğü altındadır (Masoud Talebı [2. B.], B. No: 2023/26088, 19/3/2024, § 64). Bu yükümlülük, yabancıların riskin bulunduğu ülkeye dolaylı olarak gönderilmemelerini de kapsamaktadır (A.D. [1. B.], B. No: 2014/19506, 3/4/2019, § 55).

32. Sınır dışı edilmesi hâlinde kötü muameleye uğrayacağını iddia eden yabancı, ilke olarak sınır dışı edileceği ülkede kötü muameleye uğrayacağı konusunda gerçek bir riskle karşı karşıya kalacağına inanılması için esaslı nedenler bulunduğunu kanıtlayabilecek delilleri idari merciler ile yargı mercilerine sunmalıdır. Bu doğrultuda yabancı, sınır dışı edileceği ülkede var olduğunu iddia ettiği kötü muamele riskinin ne olduğunu makul şekilde açıklamalı; varsa bu iddiayı destekleyen bilgi ve belgeleri ibraz etmelidir (A.A. ve A.A., § 68).

33. Yabancı; etnik kökenleri, dinî inançları, siyasi görüşleri ya da belirli bir gruba mensubiyetleri gibi nedenlerle sınır dışı edileceği ülkedeki kamu makamlarının kişilere sistematik olarak kötü muamelede bulunduklarını iddia ediyor ise uygulamanın varlığı ile risk altında olduğu iddia edilen gruba mensup olduğuna inanılması için ciddi nedenler bulunduğunu ortaya koymalıdır. Geri gönderileceği ülkedeki riskin kamu görevlisi olmayan kişi veya gruplardan kaynaklandığını ileri süren yabancı, hem riskin gerçekliğini hem de söz konusu ülkenin kamu makamlarının bu riski ortadan kaldırmak konusunda yeterli korumayı sağlamakta yetersiz kalacaklarını kanıtlamalıdır. Bununla birlikte yabancı, sınır dışı edileceği ülkede uzun süredir devam eden genel siyasi istikrarsızlık ya da ülkenin tamamına yayılmış iç karışıklık nedeniyle kötü muameleye maruz kalacağını ileri sürmüşse anılan ülkenin genel koşullarının nesnel olarak kötü muamele yasağına aykırılık oluşturmayacağı idari ve yargısal makamlar tarafından ortaya konulmalıdır (A.A. ve A.A., §§ 66-69).

34. İspat külfetinin başvurucuya ait olduğu ve bu külfetten doğan yükümlülüğün yerine getirildiği hâllerde idari ve yargı mercileri gerçek riskin varlığı konusunda titiz bir inceleme yapmalıdır. Bu inceleme yapılırken yabancının sınır dışı edilmesinin öngörülebilir sonuçları, yabancının sınır dışı edileceği ülkenin genel durumu, yabancının kişisel durumu ve uğranılacağı iddia edilen muamelenin kötü muamele yasağı için aranan asgari ağırlık eşiğine ulaşıp ulaşmadığı dikkate alınmalıdır. Riskin varlığı araştırılırken ulusal veya uluslararası kurum ve kuruluşların düzenledikleri raporlardan ya da somut olay hakkında bilgi edinilmesini sağlayacak başka kaynaklardan yararlanılması mümkündür (A.A. ve A.A., §§ 62-64).

35. Gerçek riskin varlığıyla ilgili değerlendirmede kural olarak sınır dışı kararının verildiği tarihteki koşullar dikkate alınmalıdır ancak yapılacak değerlendirmenin sonucunu doğrudan etkileyecek önemli gelişmeler de gözönünde tutulmalıdır (A.A. ve A.A., § 70).

36. Sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan ve başvurucunun sınır dışı edileceği ülkede Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı bir muameleye uğrayacağı konusunda gerçek bir riskle karşı karşıya kalacağına inanılması için esaslı gerekçelerin gösterildiği bireysel başvurularda Anayasa Mahkemesinin rolü, kural olarak başvurucuyu doğrudan veya dolaylı olarak kötü muamele riskiyle karşılaşacağı ülkeye gönderilmesine karşı koruyan etkili usul güvencelerinin sağlanıp sağlanmadığını tespit etmektir. Usul güvencelerinin sağlandığı durumlarda geri gönderilen ülkede gerçek bir kötü muamele riskinin bulunup bulunmadığı ayrıca değerlendirilir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. A.A. ve A.A., § 71; M.A. [2. B.], B. No: 2023/104230, 20/11/2024, § 19). Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, somut olayın özel koşulları altında gerekli gördüğü hâllerde geri gönderilen ülkede gerçek bir kötü muamele riski bulunup bulunmadığını istisnai olarak ilk elden kendisi de inceleyebilir (A.A. ve A.A., § 72).

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

37. Rusya Federasyonu'na bağlı Kuzey Kafkasya bölgesine ilişkin çeşitli uluslararası kuruluş raporlarında özellikle Çeçenistan'da devlet görevlileri tarafından işlendiği bildirilen zorla kaybetme, işkence, yargısız infaz, keyfî gözaltı ve benzeri ağır insan hakları ihlallerinin yaygın ve süreklilik arz eden bir nitelik taşıdığı belirtilmiştir. Bununla birlikte söz konusu bölgede yaşanan hak ihlallerinin, geri gönderilmesi hâlinde her birey bakımından kötü muamele yasağı kapsamında mutlak bir risk oluşturacak düzeye ulaştığına dair genel ve kategorik bir değerlendirmede bulunulması mümkün görülmemektedir. Uluslararası raporların içerdiği ciddi iddialara rağmen bölgedeki ihlallerin belirli kişi gruplarına yönelik olduğu, bu kapsamda özellikle Çeçen direnişinin silahlı üyeleri, bu kişilerle bağlantılı olduğu değerlendirilenler, yakınları, kendilerine yardım edenler veya terör suçlarından şüpheli veya mahkûm edilmiş bireylerin yetkililerin dikkatini çekme ihtimalinin daha yüksek olduğu kabul edilmekle birlikte bu grupların dahi sistematik olarak kötü muameleye maruz kaldığının söylenemeyeceği değerlendirilmektedir (AİHM'in aynı yöndeki değerlendirmeleri ve kararlarına yansıyan uluslararası kuruluşların raporları için bkz. §§ 22, 23). Bu itibarla başvurucunun geri gönderilmesi hâlinde menşe ülkede karşılaşacağı riskin Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında gerçek bir kötü muamele riski oluşturup oluşturmadığı, başvurucunun kişisel durumu çerçevesinde bireysel olarak değerlendirilmelidir.

38. Başvurucu, dava dilekçesinde menşe ülkesine sınır dışı edilmesi hâlinde dinî ve siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceğini ileri sürmüşse de bireysel başvuru formunda bu iddiaya yer vermemiş, yalnızca sınır dışı edilme sürecine ilişkin şikâyetleri dile getirerek Çeçen asıllı bir muhalif olması sebebiyle kötü muameleye maruz kalma riski olduğunu belirtmiştir. Başvurucu, kötü muamele iddiasını kişiselleştirecek nitelikte bir açıklamada bulunmamış ve bu iddiayı destekleyecek herhangi bir bilgi veya belge sunmamıştır. Anayasa Mahkemesinin ihlal kararının ardından yeniden yapılan yargılamada İdare Mahkemesi başvurucunun beyanlarını ve menşe ülke koşullarını birlikte değerlendirerek riskin bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. İdare Mahkemesi kararı, bireysel durumun ve ülke raporlarının birlikte analiz edildiği ilgili ve yeterli gerekçe içeren bir değerlendirme içermektedir. Bu yönüyle yeniden yapılan yargılamada kötü muamele yasağının gerektirdiği etkili usul güvencelerinin sağlandığı sonucuna ulaşılmıştır.

39. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

C. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

40. Başvurucu, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararından sonra yeniden yapılan yargılamada eksik incelemeyle davanın reddine karar verildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

41. Yabancıların ülkeye girişleri, ülkede ikamet etmeleri ve ülkeden çıkarılmaları, uluslararası hukukta da kabul edildiği üzere devletin egemenlik yetkisi kapsamındadır ancak anılan işlemlerin Anayasa'da güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklere müdahale oluşturması hâlinde bireysel başvuruya konu edilebilmesi mümkündür (A.A. ve A.A., § 54).

42. Sınır dışı işlemleri, suç isnadı veya medeni hak ve yükümlülükle ilgili olmadığından adil yargılanma hakkının konusuna girmemektedir (Aıgul Mavlıanova [1. B.], B. No: 2016/6293, 9/11/2017, § 27).

43. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

C. 1. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

D. Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

E. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,

F. Kararın bir örneğinin İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 29/7/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(L.A. [2. B.], B. No: 2021/361, 29/7/2025, § …)
   
Başvuru Adı L.A.
Başvuru No 2021/361
Başvuru Tarihi 7/12/2020
Karar Tarihi 29/7/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, Anayasa Mahkemesinin öldürülme veya kötü muameleye maruz kalma riski bulunan ülkeye sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin kararı üzerine yeniden yapılan yargılamada ihlal kararına uygun karar verilmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının, sınır dışı etme davasında bazı usul güvencelerine uyulmaması nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Kötü muamele riskine rağmen sınır dışı İhlal Olmadığı
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Kanun yolu şikâyeti (idare) Konu Bakımından Yetkisizlik
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi