TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
HALİL POLAT BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/36601)
Karar Tarihi: 10/12/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Selahaddin MENTEŞ
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Hikmet Murat AKKAYA
Başvurucu
Halil POLAT
Vekili
Av. Ahmet ÇABUKEL
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, darbe teşebbüsü sonrasında sanığın Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması üyesi olduğundan bahisle yürütülen yargılamada tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, başvuru konusu olayların geçtiği tarihte Aydın İl Emniyet Müdürlüğü nezdinde 4. sınıf emniyet müdürü olarak görev yapmaktadır. Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı başvurucu hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarını işlediği iddiasıyla soruşturma başlatmıştır. Soruşturma kapsamında Aydın 2. Sulh Ceza Hâkimliği 30/7/2016 tarihinde başvurucu hakkında yakalama kararı vermiştir.
3. Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başvurucu ile toplam 44 şüpheli hakkında 22/3/2017 tarihinde iddianame düzenlenmiştir. Hazırlanan iddianamede başvurucunun Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan cezalandırılması talep edilmiştir.
4. Aydın 3. Ağır Ceza Mahkemesince yürütülen yargılamada, başvurucu hakkındaki yakalama kararının infaz edilememiş olması nedeniyle başvurucu yönünden dosyanın tefrikine 22/1/2018 tarihinde karar verilmiştir.
5. Başvurucu, Kahramanmaraş'ta 27/9/2019 tarihinde yakalanmıştır. Başvurucunun yakalandığı sürece kadar başvurucu ile ilgili Ö.Y. adlı tanık istinabe yoluyla dinlenilmiştir. Aydın 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla yaptığı duruşma sonunda başvurucunun tutuklanmasına ve yetkisizlik kararı ile Kahramanmaraş Ağır Ceza Mahkemesinin yetkili olduğuna karar vermiştir.
6. Yetkisizlik kararının kesinleşmesi üzerine yargılamaya Kahramanmaraş 3. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) nezdinde devam edilmiştir. 23/10/2019 tarihli Tensip Tutanağı ile dokuz tanığın istinabe yoluyla dinlenilmesi yönünde ara kararı alınmıştır. Ayrıca gizli tanık Garson'dan ele geçirilen ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca incelemesi yapılan Micro SD karta ilişkin soruşturma işlemlerine dair tutanak ve mahkeme kararları ile gizli tanık Garson'un mahkemede tanık olarak verdiği ifadeden birer suretinin dosyaya konulmasına dair ara kararı verilmiştir.
7. 19/12/2019 tarihli ilk celsede başvurucu, savunmasını yapmış ve istinabe yoluyla dinlenen bazı tanık beyanlarına ilişkin olarak okunan belgeleri inceleme fırsatı bulamadığından daha sonra savunma yapacağını belirtmiştir. Başvurucu müdafii ise başvurucu ile ilgili beyanda bulunan kişilerin SEGBİS ile dinlenilmelerini talep etmiş, yüzleştirme yapılarak soru sormak istediklerini beyan etmiştir. Celse sonunda, başvurucu müdafiinin tanıkların SEGBİS yoluyla dinlenilmeleri talebinin reddine ancak başvurucu müdafiinin tanıklara sorulmasını istediği hususları yazılı olarak bildirmesi hâlinde bu hususta değerlendirme yapılarak gerekli işlemlerin yapılmasına karar verilmiştir.
8. İkinci celsede, gelen bilgi ve belgelere ilişkin olarak başvurucu ve müdafiinin beyanları alınmıştır. Başvurucu müdafii; dosyada örgüt üyeliğine ilişkin yeterli ve inandırıcı delil olmadığını, Ö.Y.nin beyanlarının çelişkili ve tutarsız olduğunu, dinlenen diğer tanık beyanlarında da müvekkil aleyhine somut bir anlatım bulunmadığını ileri sürmüştür. Diğer tanıkların büyük bir kısmının, başvurucunun 15 Temmuz gecesi görevi olmamasına rağmen İl Emniyet Müdürlüğüne gece 03.00 sularında geldiğini beyan ettiği anlaşılmaktadır. Bu süreçte tanık Ö.Y.nin istinabe yoluyla alınan en son beyanı ise şu şekildedir:
" Ben, Aydın'da 4. Sınıf Emniyet Müdürü olarak görev yapıyordum. Bana sorulan Halil POLAT'ı 2012 yıllarında tanıdım. Sohbetlerimiz olurdu. Bu sohbetleri [T.A.] isminde biri düzenlerdi. 2014 yılında Turan'ın Konya'ya ta[y]ini çıktı. Sohbet abiliğini ise daha sonra [Ş.E.] isimli biri yapmaya başladı. Zaten [Ş.E.] geldikten sonra iki gruba ayrıldık her iki gruba da [Ş.E.] bakardı. Toplantılarda namaz kılınır, Kuran okunur, dini sohbetler yapılır, kitap okunur, Fetullah GÜLEN'e ait Cd'ler izlenir dinlenirdi. Halil Polat'ın himmet adı altında para verip vermediğini bizzat görmedim, ama muhtemelen vermiştir...."
9. Üçüncü ve dördünce celselerde gizli tanık Yaprak'ın soruşturma aşamasındaki beyanlarının gönderilmesi için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan müzekkerenin cevabı beklenilmiştir. Gönderilen belgeye göre gizli tanık Yaprak'ın anlatımlarından 1997-2001 yılları arasında Tokat'ta görev yaptığı, daha sonra Erzurum'a ve en son Aydın'a tayin olduğu anlaşılmaktadır. Gizli tanık, örgüt içinde bildiği kişileri anlatmakla beraber başvurucunun ismi ifadesinde yer almamaktadır. Beşinci celsede eksikliğin tamamlanması üzerine Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasını sunmuştur. Son celsede başvurucu müdafii ile başvurucunun beyanları alınmış, başvurucunun son sözü sorularak hüküm verilmiştir. 2/9/2020 tarihli karara göre başvurucunun silahlı terör örgütü üyeliği kapsamında neticeten 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şu şekildedir:
"... tanık [Ö.Y.nin] beyanında Aydın ilinde örgüt kapsamında sanığında içerisinde bulunduğu bir gruplarının olduğu, grupta [B.İ.], [N.K.] ve sonra da Halil Polat'ın katıldığını, 2014 yılından sonra[B.İ.nin] bir devresi olan [N.G.nin] de geldiğini,[N.G.nin] gelmesiyle kolejden birbirlerini tanıdıkları için Halil Polat ile ikisinin ayrı bir grup oluşturduklarını ve gruplarının ayrıldığını, himmet verme ve Bylock kullanma hususunda bir bilgisinin olmadığı, tanık beyanından sanık Halil POLAT'ın 17/25 Aralık sürecinden sonra 2014 yılı içerisinde de örgüt toplantılarına katılmaya devam ettiğinin anlaşıldığı, ..., sanık adına olan veri inceleme raporunda sanığa 'A5' kodunun verildiği, A5 kodunun 'Fetö mensubiyeti olan, teslimiyeti, sadakati ve bağlılığı en üst seviyede olan kişileri' ifade ettiğini, bu delil kapsamında sanık Halil POLAT'a verilen 'A5' kodunun sanığın örgüt içerisinde önemli bir yerinin olduğunu gösterir nitelikte olduğu,..., sanığın adına kayıtlı 505 351 .. .. numaralı telefon hattında 35329706... ve 35329706... imei numaralı telefon cihazlarında 31/12/2014 tarihli Bylock kaydının tespit edildiği, Bylock içeriklerinin tespit edilemediği, CGNAT kayıtlarında 46.166.160.181 sayılı IP adresine 31/12/2014 - 25/03/2015 tarihleri arasında erişim sağlandığını, ancak Bylock içerikleri elde edilemediğinden Bylock iddialarının ispatlanamadığı ve sanık aleyhine olacak şekilde değerlendirilemediği, dosyada bulunan [D.S.ye] ait bylock içeriklerinde sanığın adının konuşmalarda geçtiği, söz konusu Bylock içerikleri ile sanık Halil POLAT'ın ilişkilendirilemediği, sanık Halil POLAT'ın alınan savunmaların suçtan kurtulmaya yönelik olduğu bu nedenle savunmalarına itibar edilemeyeceği, sanık adına olan aleyhe tanık [Ö.Y.] beyanı ve beyanla örtüşen veri inceleme raporu dikkate alındığında sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü içerisinde yer aldığının anlaşıldığı,..."
10. Başvurucunun istinaf istemi 23/10/2020 tarihinde esastan reddedilmiştir. Yargıtay (kapatılan) 16. Ceza Dairesi, "...diğer delillerin atılı suçun sübutu için yeterli olduğu görülmekle, sanığın bylock kullanıcısı olduğunu bildiren ayrıntılı bylock tespit ve değerlendirme tutanağının dosyaya gelmesi beklenilmeden karar verilmesi sonuca etkili bulunmamıştır." gerekçesiyle hükmün onanmasına karar vermiştir. Bu şekilde hüküm, istinaf ve temyiz kanun yolu denetiminden geçerek 8/4/2021 tarihinde kesinleşmiştir.
11. Başvurucu, nihai hükmü 3/8/2021 tarihinde öğrendikten sonra 4/8/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
12. Komisyon, kişi hürriyeti ve güvenliğine ilişkin şikâyetin kabul edilemez olduğuna, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Tanık Sorgulama Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
13. Başvurucunun iddiasına göre gizli tanık Yaprak, istinabe yoluyla dinlenen Ö.Y. adlı kişidir. Başvurucu, dosyada tanık olarak beyanı alınan ve daha önce gizli tanık Yaprak adı altında ifade veren Ö.Y.nin beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, tanığın etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak için görev yaptığı yerlerde gördüğü kişilerin adını rastgele verdiğini, beyanlarında çelişki olduğunu ileri sürmüştür. Başvurucu, yargılama esnasında aleyhe beyanda bulunan tanıklarla yüzleşmenin veya tanıkların Mahkeme huzurunda bizzat ifadelerinin alınmasının sağlanmadığından yakınmıştır.
14. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun hazır bulunduğu duruşmada tanık beyanlarının okunduğunu, başvurucunun tanık beyanlarına karşı itirazlarını ileri sürebilme olanağına sahip olduğu belirtilmiştir. Ayrıca 19/12/2019 tarihli celsede başvurucu müdafiye tanıklara sorulmak istenilen sorular bildirildiği takdirde gerekli işlemlerin yapılacağının belirtildiği, bu konuda mahkemeye herhangi bir bildirimde bulunulmadığı ifade edilmiştir. Diğer taraftan gerekçeli kararda başvurucu hakkındaki dosya kapsamındaki delillerin değerlendirilerek mahkûmiyet hükmünün tesis edildiği, mahkûmiyet kararında tanık beyanı yanı sıra başvurucu hakkında Garson adlı şahıstan elde edilen SD karta ilişkin veri inceleme raporunda yer alan bilgilere de dayanıldığı hatırlatılmıştır. Bakanlığın görüşüne karşı beyanda, başvurunun bu kısmına ilişkin olarak tanık ifadelerinin çelişkili olduğu belirtilmiştir.
15. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkı yönünden incelenmiştir.
16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
17. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk olarak yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir (Atila Oğuz Boyalı, B. No: 2013/99, 20/3/2014; Selçuk Demir, B. No: 2014/9783, 22/1/2015; AZ.M., B. No: 2013/560, 16/4/2015; Baran Karadağ, B. No: 2014/12906, 7/5/2015; Orhan Güleryüz, B. No: 2019/30221, 28/12/2021). Buna göre bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorguya çekme veya çektirme hakkı vardır. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından gereklidir (AZ.M., § 55). Diğer yandan bir mahkûmiyet -tek veya belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya kovuşturma evresinde sorgulama ya da sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemiş ise sanığın hakları Anayasa'nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Orhan Güleryüz, § 35).
18. Anayasa Mahkemesi tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında somut bir yargılama öncesinde veya haricinde elde edilen tanık beyanlarının delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmektedir. Buna göre ilk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesi geçerli bir nedenin mevcudiyetine dayanmalıdır. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanık tarafından verilen beyanın mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığı değerlendirilmelidir. Sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu zorlukların telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği ortaya konulmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Abdurrahim Balur, B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay, B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim, B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51). Bu kapsamda hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanık beyanını destekleyen başka doğrulayıcı delillere dayanılması telafi edici güvencelerden biri olarak kabul edilebilir (Orhan Güleryüz, § 39). Sorgulanmayan tanığın beyanının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla savunma tarafına sağlanabilecek bir diğer telafi edici güvence, sanığa olayın kendi versiyonunu anlatma ve delillerini sunma imkânının tanınmasıdır (Orhan Güleryüz, § 40).Bundan başka, tanıkların, onlara soru sorulmasına imkân sağlayacak şekilde aynı andases ve görüntü nakleden vasıtalarladinlenmesi de savunma tarafına sağlanabilecek telafi edici güvencelerden biri olarak değerlendirilebilir (bkz. Metin Akdemir (2), B. No: 2020/3964, 21/9/2022 § 36).
19. Somut olayda Mahkemece, konutu yargı çevresi dışında bulunan tanıkların duruşmaya getirilmesinin mümkün olup olmadığıyla ilgili bir değerlendirme yapılmamış, tanıkların konutunun yargı çevresi dışında olması istinabe yoluyla dinlenmesi için yeterli bir sebep sayılmıştır. Başvurucununsöz konusu tanıklara soru sormasına imkân sağlayacak şekilde SEGBİS gibi vasıtalarla neden dinlenmediği de belirtilmemiştir. Dolayısıyla başvurucunun tanık sorgulama imkânından yararlandırılmamasının gerekçelendirilmesi yükümlülüğü somut olayda kamu makamları tarafından yerine getirilmemiştir. Ancak buna ilişkin bir nedenin ortaya konulmamış olması, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir. İkinci olarak hükmün tek başına veya belirleyici ölçüde başvurucunun sorgulama imkânına sahip olmadığı bir tanık tarafından verilen ifadeye dayalı olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır.
20. Mahkeme, mahkȗmiyet kararında başvurucunun duruşmada sorgulayamadığı tanık Ö.Y.nin beyanı ile gizli tanık Garson'dan elde edilen Micro SD karttaki veri inceleme raporuna dayanmıştır. Yargıtay kararı da bunu desteklemektedir. Bu kapsamda dosyada yer alan tanık Ö.Y.nin beyanı ile gizli tanık Garson'dan elde edilen veri inceleme raporu dikkate alınmak suretiyle başvurucunun cezalandırıldığı anlaşılmıştır.
21. Yargıtay uygulamasına göre sanıkların Garson kod adlı gizli tanıktan ele geçirilen SD kart içinde "A5" olarak kodlanmasının mahkûmiyet için yeterli olmayıp bunun için destekleyici bir ifade yahut başkaca bilgi ve belge bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmektedir [(kapatılan)Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 25/1/2021 tarihli ve E.2020/1608, K.2021/75 sayılı kararı] (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. M.G., B. No: 2020/5305, 11/5/2023, § 32). Bu kapsamda duruşmada dinlenmeyen tanık beyanının mahkûmiyet kararına götüren tek olmasa da belirleyici nitelikte delil olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.
22. Yargılama sürecinde başvurucuya olayları kendi bakış açısına göre anlatma ve delillerini sunma imkânı tanınmıştır. Ancak Mahkemenin yargı çevresi dışındaki tanığın başvurucunun da ona soru sormasına imkân sağlayacak şekilde SEGBİS gibi vasıtalarla neden dinlemediğine ilişkin bir bilgi ve belgeye ulaşılamamıştır. Aşamalarda tanığın yazılı beyanı duruşmada okunmuşsa da başvurucu, tanık beyanının tespiti sırasında hazır bulunmadığından ses ve görüntü nakli yoluyla da olsa sorgulayamamış; sorulan sorulara verdiği cevaplar hakkında kişisel izlenim edinme fırsatı elde edememiştir. Bu yüzden tanığın gösterdiği tepkiler konusunda Mahkemenin dikkati çekilememiş, tanık beyanının güvenilirliği test edilememiştir. Mahkeme de tanık beyanda bulunurken gösterdiği tepkilerle ilgili olarak izlenim edinememiştir. Öte yandan, hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanık beyanı dışında başka delillere de dayanılmış olmasının beyanı belirleyici ölçüde mahkûmiyete temel alınan tanığı sorgulama imkânı tanınmaması nedeniyle savunma makamının maruz kaldığı sınırlamayı telafi ettiğini söylemek de mümkün gözükmemektedir. Sonuç olarak güvenilirliği ve doğruluğu test edilmemiş tanık beyanı belirleyici ölçüde hükme esas alınmış olduğu hâlde savunmanın karşılaştığı zorlukları telafi edecek karşı dengeleyici güvencelerin sağlanmadığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda tanığın duruşmada veya SEGBİS yoluyla dinlenmemesinin bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna ulaşılmıştır.
23. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
24. Başvurucu, Garson kod adlı gizli tanıktan elde edilen SD karta ilişkin veri inceleme raporuna delil olarak dayanılamayacağını, bu nedenle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği şikâyeti yönünden ulaşılan sonuç ve hükmedilen giderim gözetildiğinde hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine dair diğer şikâyet hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
III. GİDERİM
25. Başvurucu, ihlalin tespiti ile birlikte yeniden yargılama yapılmasını istemektedir.
26. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan , B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) , B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
27. Bununla birlikte belirtilmelidir ki suçlu-suçsuz kararı vermek ya da daha hafif veya ağır ceza belirlemek de Anayasa Mahkemesinin görevi değildir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Ruhşen Mahmutoğlu, B. No: 2015/22, 15/1/2020, § 67). Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten derece mahkemelerine aittir (Orhan Kılıç [GK], B. No: 2014/4704, 1/2/2018, § 44). Bu bağlamda somut olayda başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olup olmadığı yönünde karar vermek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararı, sanığın beraat ettiği anlamına gelmediği gibi ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla yapılacak yeniden yargılama neticesinde sanık hakkında mutlaka beraat kararı verilmesi gerektiği anlamına da gelmemektedir. İhlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemler yerine getirildikten sonra yapılacak değerlendirmede delillerin takdir biçimine göre mahkemenin benzer veya farklı bir sonuca varması mümkündür.
28. Tanık sorgulama hakkı tanığın yargılama evrelerindeki beyanlarının delil değeriyle ilgili bir derecelendirme yapılmasını güvence altına almamaktadır. Diğer bir ifadeyle bu hak, tanığın duruşmadaki beyanlarına üstünlük tanınması gerektiği yönünde bir güvence içermemektedir. Savunmaya duruşmada tanığı sorgulama fırsatı tanındığı ve sanığın diğer haklarına saygı gösterildiği sürece tanığın yargılama evresindeki beyanlarının hangisine itibar edileceği meselesi karar veren mahkemenin takdirindedir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Musa Yılmaz Acar, B.No:2013/1664, 16/7/2014,§ 53).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Diğer ihlal iddiaları yönünden İNCELEME YAPILMASINA GEREK OLMADIĞINA,
D. Kararın bir örneğinin tanık sorgulama hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kahramanmaraş 3. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2019/292, K. 2020/98) GÖNDERİLMESİNE,
E. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.