logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Serhat Düzgün [1. B.], B. No: 2021/3892, 18/12/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SERHAT DÜZGÜN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/3892)

 

Karar Tarihi: 18/12/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Eren Can BENAKAY

Başvurucu

:

Serhat DÜZGÜN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ilave tediye alacağının tahsili amacıyla açılan davanın Yargıtay daireleri arasında süregelen görüş ayrılığından dolayı reddedilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, Kürtün Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfında (Vakıf) 25/2/2003 tarihinden beri hizmet akdine dayalı olarak çalışmaktadır. Başvurucu, kamu personeli olduğunu ileri sürerek 4/7/1956 tarihli ve 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkında Kanun uyarınca her bir yıllık çalışma süresi içinde ödenmesi gereken iki aylık tutarındaki ilave tediye alacağının ödenmesi amacıyla Vakıf aleyhine 17/8/2018 tarihinde dava açmıştır.

3. Torul Asliye Hukuk Mahkemesi (Mahkeme) , İş Mahkemesi sıfatı ile baktığı davayı 6/3/2019 tarihinde reddetmiştir. Kararda, Vakfın Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan ayrı bir özel hukuk tüzel kişiliğine sahip olduğu, bu nedenle Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının kamu kurumu vasfında olmadığı, Vakıf çalışanlarının da fon personeli olarak telakki edilemeyeceği cihetle 6772 sayılı Kanun kapsamındaki kamu kurumlarından olmadığı belirtilmiştir.

4. Başvurucu, karara karşı 14/9/2020 tarihinde temyiz kanun yoluna başvurmuştur. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi (Yargıtay) 12/11/2020 tarihinde temyiz başvurusunu reddederek Mahkeme kararını onamıştır.

5. Nihai karar başvuruya 21/12/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 4/1/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Komisyon tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası hakkında başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verildikten sonra başvurunun incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

7. Başvurucu; Vakfın kamu kurumu olduğunu ve bu nedenle ilave tediye alacağına hak kazandığını, benzer nitelikteki davaların önceden Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından kabul edilmesine rağmen kendi davasının reddedildiğini, aynı konuda farklı karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.

8. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, başvurucunun temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formunda belirttiği hususları yinelemiştir.

9. Başvuru, hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.

10. Anayasa Mahkemesi, farklı tarihlerde verdiği kararlarda aynı maddi vakıadan kaynaklanan davalarda farklı kararlar verilmesini hakkaniyete uygun yargılama hakkı kapsamında incelemiştir. Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararlarına göre mahkemelerce uyuşmazlığın çözümünde etkili olan maddi vakıaların değerlendirilmesi, yorumlanması ve nitelendirilmesi derece mahkemelerinin takdirindedir. Maddi vakıalar, uyuşmazlıkta uygulanacak hukuk kurallarından farklı olarak sadece somut bir olayı ilgilendirdiğinden ancak somut olayın koşulları çerçevesinde yorumlanabilir ve anlamlandırılabilir. Somut olayın tek bir uyuşmazlığa konu edildiği durumlarda maddi vakıalara ilişkin olarak mahkemeler arasında görüş ayrılığı oluşması mümkün değildir. Buna mukabil aynı olay çerçevesinde birden fazla uyuşmazlığın farklı mahkemelerde davaya konu edildiği hâllerde mahkemelerin olay kapsamındaki bir sorunu farklı değerlendirmesi ve yorumlaması mümkündür. Maddi vakıanın farklı yorumlanmasına bağlı olarak söz konusu davalarda farklı sonuçlara ulaşılması ve birbiriyle çelişen kararlar verilmesi mümkün olabilir. Bu durumda da aynı maddi vakıanın farklı değerlendirilmesine bağlı olarak adil yargılanma hakkının ihlal edileceği kabul edilmiştir (Özlem Terzioğlu, B. No: 2014/19341, 21/11/2017, §§ 45, 46; Mehmet Arif Madenci, B. No: 2014/13916, 12/1/2017, § 81; Türkan Bal [GK], B. No: 2013/6932, 6/1/2015, § 53; Hakan Altıncan [GK], B. No: 2016/13021, 17/5/2018, § 44).

11. Öte yandan mahkemelerin münferit bazı olaylarda farklı kararlar vermesi kuralın öngörülebilir olma niteliğini yitirdiğinin söylenebilmesi için yeterli olmayıp içtihat farklılığının derinleşmiş ve müzmin hâle gelmiş olması gerekir. Ayrıca spesifik bazı olaylarda verilmiş farklı kararların bulunduğundan hareketle içtihat farklılığının derinleştiği ve süregelen bir boyut kazandığı da kabul edilemez. Anayasa Mahkemesinin bir konuyla ilgili olarak verilmiş tüm mahkeme kararlarını yeknesak hâle getirme gibi bir işlevi bulunmadığı gibi mahkeme kararlarındaki hukuka aykırılıkları giderme ödevi de mevcut değildir (Selahattin Bayri, B. No: 2018/32374, 15/9/2021, § 42).

12. İlgili mevzuatın ilk defa yorumlanmasında yetki ve görev bakımından farklı durumda bulunan mahkemeler arasında farklılıklar oluşması doğaldır. Diğer bir deyişle değişik yargı kademelerinde görev alan hâkimlerin tamamının ilk defa uygulanan bir kuralı aynı şekilde yorumlaması mümkün olmayabilir. Ancak böylesi bir durumda mahkemelerin uygulamaları arasındaki uyumu ve içtihat birliğini sağlamaya yönelik mekanizmalar önem taşımaktadır (İslam Şahin, B. No: 2014/7280, 21/1/2016, § 54; Uğur Çelik, B. No: 2015/20244, 15/6/2016, § 53). Yüksek mahkemelerin fonksiyonlarından biri de yargı kararları arasında doğabilecek içtihat farklılıklarına bir çözüm getirmektir. Bununla birlikte yeni kabul edilmiş bir kanunun yorumlanmasında olduğu gibi bazı hâllerde içtihadın müstakar hâle gelmesinin belirli bir zamanı gerektirdiği açıktır ( Türkan Bal [GK], B. No: 2013/6932, 6/1/2015, § 56).

13. Başvurucu, Vakıfta hizmet sözleşmesine bağlı olarak çalışmaktadır. Başvurucu; anılan Vakfın niteliği, kuruluş amacı ve yönetim şekli itibarıyla kendilerinin kamu işçisi olduğunu ileri sürerek kamu personeline belirli şartlar altında yapılan ilave tediyeden yararlanmak amacıyla dava açmıştır. Başvurucu ile aynı konumda çalışan işçiler tarafından aynı nedene dayalı olarak açılan davaların bir kısmının işçiler lehine sonuçlanırken bazı davaların da işçiler aleyhine sonuçlandığı görülmüştür. Yargıtayın kapatılan 7. Hukuk Dairesi ile 9. Hukuk Dairesi niteliği itibarıyla 6772 sayılı Kanun kapsamında saydıkları vakıf çalışanlarının kamu işçisi olduğunu ve şartları uygunsa idare tarafından ödenmesine karar verilen ilave tediye alacağından yararlanacaklarına dair kararlar vermişlerdir. Buna karşılık 2011 yılında kurulan Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, anılan vakıfların özel hukuk tüzel kişisi statüsünde olduğunu, dolayısıyla kamu personeli sıfatı bulunmayan çalışanlarının ilave tediyeden yararlanmayacağını istikrarlı olarak hüküm altına almıştır.

14. Anayasa Mahkemesi sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı çalışanlarının ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanmayacağı hususunda süregelen içtihat farklılığını değerlendirdiği Yasemin Bodur (B. No: 2017/29896, 25/12/2018) kararında, içtihat farklılığının derinleşmiş ve sürekli bir nitelik kazanmış olduğu, bu durumun davaların somut özelliğinden kaynaklanmadığı ve bu durumun ortadan kaldırılmasını sağlayacak içtihadı birleştirme kararı gibi elverişli bir mekanizma işletilmemesi nedenleriyle varılan sonucun öngörülemez olduğu ve yargılamanın hakkaniyetini zedelendiği sonucuna ulaşmıştır (Yasemin Bodur, § 52). Bu kararın ardından Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 1/10/2020 tarihi itibarıyla kapatılmış ve görevleri büyük oranda Yargıtay 9. Hukuk Dairesine devredilmiştir. Bu tarihten sonra Yargıtay 9. Hukuk Dairesi verdiği kararlarda, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 09/06/2017 tarihli kararı uyarınca Vakfın özel hukuk tüzel kişiliğine sahip olduğu ve ayrı işyeri olan bağımsız işveren olduğunu belirtmiştir.

15. Anayasa Mahkemesi, Muhammet Sait Eren ve diğerleri (B. No: 2021/6464, 15/11/2023) kararında, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı çalışanlarının ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanmayacağı hususunda derinleşmiş ve süregelen içtihat farklılığının çözüm mekanizması olarak içtihadın birleştirilmesi yolunun işletilmesi gösterilmesine karşın daha sonra Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin kapatılması ile içtihat farklılığının giderildiği, Vakfın kamu kurumu olmaması nedeniyle çalışanların ilave tediye alacağına hak kazanamayacağına yönelik yapılan yorumun bariz takdir hatası veya keyfîlik içerdiğinin söylenemeyeceği, diğer taraftan Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin kapatılmasının ardından içtihat farklılığının sürdüğünün ortaya konulmadığı hususları hep birlikte değerlendirildiğinde yargılamanın hakkaniyetinin zedelenmediği sonucuna varmıştır (Muhammet Sait Eren ve diğerleri, § 36). Somut başvuruda, anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

16. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 18/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLEkarar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Serhat Düzgün [1. B.], B. No: 2021/3892, 18/12/2024, § …)
   
Başvuru Adı SERHAT DÜZGÜN
Başvuru No 2021/3892
Başvuru Tarihi 4/1/2021
Karar Tarihi 18/12/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ilave tediye alacağının tahsili amacıyla açılan davanın Yargıtay daireleri arasında süregelen görüş ayrılığından dolayı reddedilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (bariz takdir hatası, içtihat farklılığı vs.-hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi