logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Necmettin Sıncar ve Semire Sıncar [1. B.], B. No: 2021/3906, 30/7/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

NECMETTİN SINCAR VE SEMİRE SINCAR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/3906)

 

Karar Tarihi: 30/7/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Saliha AKSOY

Başvurucular

:

1. Necmettin SINCAR

 

 

2. Semire SINCAR

Vekili

:

Av. Rehşan BATARAY SAMAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, terör olayları nedeniyle uğranılan zararın tazmini talebiyle açılan tam yargı davasında hukuk kurallarının açık biçimde hatalı uygulanması nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Türkiye, 2015 yılı Haziran ayından itibaren yoğun bir şekilde terör saldırılarına maruz kalmıştır. Bu kapsamda PKK tarafından Şırnak'ın merkezi ile Cizre, Silopi ve İdil ilçelerinde, Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinde, Diyarbakır'ın Silvan, Sur ve Bağlar ilçelerinde, Mardin'in Dargeçit, Nusaybin ve Derik ilçelerinde, Muş'un Varto ilçesinde cadde ve sokaklara hendekler kazılıp barikatlar kurularak, bu barikatlara bomba ve patlayıcılar yerleştirilerek teröristler tarafından bu yerleşim yerlerinin bir kısmında öz yönetim adı altında hâkimiyet sağlanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda çok sayıda terörist, halkın bu yerlere giriş ve çıkışını engellemek istemiştir. Güvenlik güçleri, hendeklerin kapatılması ve barikatların kaldırılması suretiyle yaşamın normale dönmesini sağlamak amacıyla operasyonlar yapmış; teröristlerle çatışmaya girmiştir. Aylarca devam eden bu operasyon ve çatışmalar sırasında yaklaşık iki yüz güvenlik görevlisi hayatını kaybetmiş, tonlarca bomba ve patlayıcı imha edilmiştir (Figen Yüksekdağ Şenoğlu [2. B.], B. No: 2016/25187, 4/4/2018, § 18).

3. Hendek olaylarının yaşandığı dönemde başvurucuların yaşadığı Diyarbakır'ın Sur ilçesinde Diyarbakır Valiliği (Valilik) tarafından sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Başvurucular, yaşadıkları Sur ilçesini geçici bir süreliğine terk etmek zorunda kalmıştır.

4. Başvurucular, İçişleri Bakanlığına sundukları 18/5/2016 tarihli dilekçede maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Başvurucular, dilekçelerinde yerleşim biriminde meydana gelen terör olayları nedeniyle ilan edilen sokağa çıkma yasağı sürecinde evlerinden ayrılmak zorunda kaldıklarını, güvenlik güçlerinin talimatıyla evlerinin yıkılması nedeniyle eşyalarının kullanılamaz hâle geldiğini belirterek uğradıklarını iddia ettikleri manevi zararın giderilmesini istemiştir.

5. Başvurucuların talebi üzerine idare tarafından olayda oluşan zararın 7.012,50 TL tutarında olduğu belirtilmiş, başvurucuların bu miktara itiraz etmesi üzerine idarece hasar tespit incelemesi yapılarak bu durumun tutanak altına alınması sonucu hesaplamanın yapıldığı belirtilerek itiraz reddedilmiştir.

6. Başvurucular, itirazın reddine dair işlemin iptali ile 1000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın ödenmesi talebiyle dava açmıştır.

7. Diyarbakır 3. İdare Mahkemesi dava konusu işlemin iptalineve tazminat istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmiştir. Mahkeme, karar gerekçesinde başvurucuların kendilerine önerilen zarar miktarına yaptıkları itiraza yönelik olarak Valilik bünyesinde oluşturulacak zarar tespit komisyonunca zarar miktarının ne kadar olduğu yönünde bir inceleme ve araştırma yapılıp buna göre karar alınarak cevaplandırılması gerekirken bu konuda yetkisi olmayan Valiliğin Hukuk İşleri Şube Müdürlüğü tarafından tesis edilen dava konusu işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığını, öte yandan başvurucuların kendilerine önerilen tazminat miktarına yaptıkları itiraz hakkında yetkili komisyon tarafından mahkeme kararı doğrultusunda yeniden bir değerlendirme yapılacağından bu aşamada talep edilen tazminat hakkında karar verilmesine olanak bulunmadığını belirtmiştir.

8. Diyarbakır 3. İdare Mahkemesinin iptal hükmü üzerine davalı idarece yeniden yapılan değerlendirme sonucunda başvuruculara 7.012 TL ve 10.406,25 TL tutarında iki ayrı tazminat ödendiği belirtilerek tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

9. Başvurucular anılan kararın iptali ile 20.000 TL manevi, 1.000 TL maddi olmak üzere toplam 21.000 TL tazminatın başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bu defa Diyarbakır 1. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır.

10. Mahkeme dava konusu işlemin iptaline, maddi tazminat istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve manevi tazminat isteminin reddine karar vermiştir.Kararın gerekçesinde, iptali istenen idari işlem yönünden; davacıya iki ayrı ödemenin yapılıp yapılmadığı, taşınmazın iki katlı olup olmadığı konuları değerlendirilmeden, eksik incelemeye dayalı olarak tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı belirtilmiştir. Maddi tazminat istemi yönünden; Mahkemenin iptal kararı gereği zarar tespit komisyonunca yapılacak inceleme ve araştırma sonucunda davacıların başvurusu hakkında yeniden bir karar verileceğinden bu aşamada karar verilmesine yer olmadığı ifade edilmiştir. Manevi tazminat istemi yönünden ise; davacıların davalı idarece kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda can güvenliği ve huzur ortamının sağlanması amacıyla yürütülen operasyonlar sırasında sivil kayıplar verilmesinin engellenmesi amacıyla ilan edilen sokağa çıkma yasaklarından ve bu süreçte yürütülen terörle mücadele faaliyetlerinden kaynaklanan manevi zararlara katlanması gerektiği vurgulanarak, idarenin tazmin sorumluluğu açısından gerekli şartlar oluşmadığından davacıların manevi tazminat isteminin kusursuz sorumluluk ilkesi çerçevesinde reddi gerektiği belirtilmiştir.

11. Başvurucuların istinaf talebi, Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesince reddedilerek hüküm kesinleşmiştir.

12. Başvurucular, nihai hükmü 15/12/2020 tarihinde öğrendikten sonra 5/1/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

13. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

14. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

15. Başvurucular, Sur ilçesinde gerçekleşen terör olayları nedeniyle ağır üzüntü yaşadıklarını, aile ve ekonomik düzenlerinin bozulduğunu, idarenin ağır hizmet kusurundan dolayı zarara uğradıklarını, manevi zararın tazmini talebiyle başvurabilecekleri etkili bir hukuki yol olmadığını belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

16. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucuların temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemişlerdir.

17. Başvuru, hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.

18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

19. Anayasa Mahkemesi somut başvuru ile aynı nitelikteki ihlal iddialarını incelediği Murat Beydili ([GK], B. No: 2019/14642, 17/6/2021) kararında, uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Anılan kararda Anayasa Mahkemesi, Danıştay içtihadına göre devletin sosyal risk ilkesi sorumluluğunun doğabilmesi için zararın terör eylemleri veya terörle mücadele amacıyla yürütülen faaliyetler kapsamında gerçekleşmesi, zarar görenin bu olayların ortaya çıkmasında bir katkısı olmaması, zararın özel ve olağan dışı olması şartlarının bir arada bulunması gerektiğine işaret etmiştir (aynı kararda bkz. § 68). Kararda derece mahkemesince varlığı kabul edilen zararın terör eylemleri ve terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler sonucu ortaya çıktığını ve zararı doğuran olayın gerçekleşmesinde başvurucunun bir katkısı olmadığı noktasında tereddüt bulunmadığını vurguladıktan sonra İdare Mahkemesinin başvurucunun uğradığı zararın özel ve olağan dışı olmadığı kabulünün adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya keyfîlik içerip içermediğini incelemiştir (aynı kararda bkz. §§ 69, 70).

20. Anayasa Mahkemesi anılan kararında devletin anayasal ödevleri kapsamında sözü edilen bölgelerde yaşayanların can ve mal güvenliklerini korumak için aldığı tedbirler, başvurucunun manevi zararlarını azaltan veya en azından zararlarının artmasını önleyen etmenler olarak görülebilirse de bu tür tedbirlerin alınmasının başvurucunun uğradığı zararı özel ve olağan dışı olmaktan çıkardığının kabulünün oldukça güç olduğunu belirtmiştir (Murat Beydili, § 71). Hendek olaylarından tüm toplumun belli ölçüde etkilendiği görüşünde haklılık payı bulunduğunun altını çizen Anayasa Mahkemesi, toplumun diğer bireylerinin yaşadığı ortamdan ve evinden ayrılmak zorunda kalan, bu sebeple de yoğun stres, kaygı ve ıstırap durumuyla karşılaşan başvurucu ile aynı ölçüde zarara uğradığının, dolayısıyla başvurucunun uğradığı zararın özel ve olağan dışı olmadığının söylenmesinin makul ve kabul edilebilir bir yorum olmadığını ifade etmiştir (Murat Beydili, § 72).

21. Sonuç olarak İdare Mahkemesinin başvurucunun uğradığı zararın özel ve olağan dışı olmadığı yorumunun bariz takdir hatasına dayalı olduğunu değerlendirmiş ve başvurucuyu manevi tazminat hakkından mahrum bırakan bu yorumun bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediğine karar vermiştir (Murat Beydili, § 73).

22. Somut başvuruda da anılan karardan ayrılmayı gerektirir bir husus bulunmamaktadır. Bu nedenle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

23. Öte yandan başvurucular, mülkiyet hakkının ve etkili başvuru hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmüşse de adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkı yönünden ulaşılan sonuç gözetildiğinde söz konusu ihlal iddiaları yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

24. Başvurucular, ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılması ve 200.000 TL tazminat talebinde bulunmuştur.

25. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerinin yapması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

26. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucuların tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Diğer ihlal iddiaları yönünden İNCELEME YAPILMASINA GEREK OLMADIĞINA,

E. Kararın bir örneğinin hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Diyarbakır 1. İdare Mahkemesine (E.2019/53, K.2019/1341) GÖNDERİLMESİNE,

F. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,

G. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

H. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

İ. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 30/7/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Necmettin Sıncar ve Semire Sıncar [1. B.], B. No: 2021/3906, 30/7/2025, § …)
   
Başvuru Adı NECMETTİN SINCAR VE SEMİRE SINCAR
Başvuru No 2021/3906
Başvuru Tarihi 5/1/2021
Karar Tarihi 30/7/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, terör olayları nedeniyle uğranılan zararın tazmini talebiyle açılan tam yargı davasında hukuk kurallarının açık biçimde hatalı uygulanması nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (bariz takdir hatası, içtihat farklılığı vs.-idare) İhlal Yeniden yargılama
Mülkiyet hakkı Tazminat (kamu kurumlarının tarafı olduğu uyuşmazlıklar) İncelenmesine Yer Olmadığı
Etkili başvuru hakkı Etkili başvuru İncelenmesine Yer Olmadığı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi