TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
DENİZ KARTEPE BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/4328)
Karar Tarihi: 10/1/2024
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Mustafa ŞENOCAK
Başvurucu
Deniz KARTEPE
Vekili
Av. Dilruba Begüm KARTEPE
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza davasında sanığın hazır bulunma talebinin reddedilerek ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya uzaktan katılımının sağlanması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan yargılanmıştır. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesince (Mahkeme) görülen yargılama on dört celsede tamamlanmıştır. Yargılamada 18/10/2017 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapılmıştır. Tensip Tutanağı'nda duruşmanın 22/12/2017 tarihinde yapılmasına ve başvurucunun duruşma tarihinde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı ile duruşmada hazır bulundurulmasına karar verilmiştir.
3. Başvurucu, yargılamanın birinci ve ikinci celselerinde duruşmada hazır bulunmuştur. Mahkeme, bir sonraki celseye başvurucunun SEGBİS aracılığıyla katılmasına, duruşmaya ara vererek sonraki celsenin 4/4/2018 tarihinde yapılmasına karar vermiştir.
4. Başvurucu, duruşmanın üçüncü ila on dördüncü celselerine SEGBİS aracılığıyla katılarak aleyhindeki delillere yönelik savunma yapmıştır.
5. Yargılamanın 26/12/2018 tarihli onuncu celsesinde Cumhuriyet savcısı celse arasında vermiş olduğu esas hakkındaki mütalaasını aynen tekrar etmiştir. Başvurucu esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasını SEGBİS üzerinden değil duruşmada bizzat hazır bulunarak verme yönündeki talebini Mahkemeye iletmiştir. Duruşma Tutanağı'na göre Mahkeme "SEGBİS ile bağlantı sağlamanın doğrudan doğruyalığa aykırılık teşkil etmediği" gerekçesiyle duruşmada bizzat hazır bulunma talebinin reddine, başvurucu ve müdafiine -talepleri üzerine- esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapmaları içinsüre verilmesine karar vermiştir.
6. Yargılamanın 15/2/2019 tarihli on birinci, 16/2/2019 tarihli on ikinci ve 17/2/2019 tarihli on üçüncü celselerinde başvurucu SEGBİS aracılığı ile hazır edilmiş ve başvurucu ile birlikte diğer sanıkların esas hakkındaki savunmaları alınmıştır. Başvurucunun SEGBİS aracılığı ile katıldığı duruşmanın 20/2/2019 tarihli son celsesinde hüküm açıklanmıştır. Mahkeme, başvurucunun anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.
7. Başvurucu, istinaf ve gerekçeli temyiz dilekçelerinde diğerlerinin yanı sıra duruşmalara bizzat katılamaması nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığını belirterek hükmün bozulmasını talep etmiştir. Hüküm, kanun yolu denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
8. Başvurucu, nihai hükmü 1/2/2021 tarihinde öğrendikten sonra 5/2/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Komisyon duruşmada hazır bulunma hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Başvurucu; duruşmalara katılımının SEGBİS vasıtasıyla sağlandığını, bizzat katılmasına imkân tanınmadığını, bu suretle de savunma hakkının kısıtlandığını ileri sürmüştür.
11. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, başvurucunun müdafi yardımından yararlanmak suretiyle herhangi bir sınırlamaya maruz kalmadan ve teknik bir bağlantı sorunu yaşamadan etkili bir şekilde savunma yapma imkânı bulduğu ifade edilmiştir.
12. Başvurucu, Bakanlık görüşüne ilişkin beyanında genel olarak bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.
13. Başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkı kapsamında incelenmiştir.
14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
15. Anayasa Mahkemesi Şehrivan Çoban ve Emrah Yayla ([GK], B. No: 2017/38732, 6/2/2020) kararlarında duruşmada hazır bulunma hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi bu kararlarda öncelikle kişilerin talebine aykırı olarak SEGBİS yoluyla duruşmaya katılmasının duruşmada hazır bulunma hakkına yönelik müdahale teşkil ettiğini tespit etmiştir. Bu müdahalenin kanunilik, meşru amaç ve ölçülülük yönünden inceleneceğini ifade etmiştir. Anılan kararlarda 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 196. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı, müdahalenin usul ekonomisinin gerçekleştirilmesine yönelik meşru bir amaca dayandığı sonucuna ulaşılmıştır (Şehrivan Çoban, §§ 72-104; Emrah Yayla, §§ 58-86).
16. Anılan kararlarda ölçülülük yönünden yapılan incelemede ise başvurucunun duruşmada hazır bulunma talebinin hangi zorlayıcı nedene dayanılarak kabul edilmediğinin ortaya konulmaması ve başvurucunun SEGBİS yoluyla katıldığı celselerde esaslı işlemlerin yapılması nedeniyle müdahalenin gerekli olmadığı değerlendirilmiştir.
17. Öte yandan Anayasa Mahkemesi daha önce adil yargılanma hakkı güvencelerinden açık veya örtülü şekilde feragat edilmesinin mümkün olduğunu belirterek feragatin Anayasa'ya uygun kabul edilebilmesi için feragat iradesinin açık olmasının ve sonuçlarının kişi yönünden makul olarak öngörülebilir olmasının gerektiğini belirtmiştir. Buna ek olarak asgari usul güvencelerinin sağlanmış olması, ayrıca adil yargılanma hakkından feragat edilmesini meşru olmaktan çıkaran üstün bir kamu yararının da bulunmaması gerekmektedir (Nurettin Balta, B. No: 2016/10023, 28/12/2021, § 45). Örtülü feragatin hangi durumlarda Anayasa'ya uygun kabul edileceğine ilişkin ilkeler genel olarak Ansar Onat (B. No: 2019/14515, 15/6/2022) kararında belirtilmiştir. Buna göre örtülü feragatin geçerli olabilmesi için feragat eden tarafın söz konusu eylemlerinin sonuçlarını makul olarak öngörebileceğinin ortaya konulması gerekir. Dolayısıyla yetkili yargı organları bu konuda varsayıma dayalı bir değerlendirme yapmamalıdır (duruşmada hazır bulunma hakkı bakımından yapılan benzer değerlendirmeler için bkz. Emrah Yayla, § 75). Bununla birlikte adil yargılanma hakkı güvencelerinden feragat iradesi, bunu gösteren olguların bulunmasından veya suç isnadı altındaki kişinin tutum ve davranışlarından anlaşılabilir (Ansar Onat, § 21).
18. Başvuru konusu olayda on dört celsede tamamlanan yargılamanın birinci ve ikinci celselerine duruşma salonunda bizzat bulunarak katılan başvurucu, diğer celselere SEGBİS aracılığı ile katılmıştır. Başvurucu onuncu celseye de SEGBİS aracılığı ile katılmış ancak bu celsede başvurucu müdafii, bir sonraki celsede başvurucunun duruşma salonunda bizzat hazır bulundurulmasını talep etmiştir. Mahkeme ise SEGBİS ile bağlantı sağlamanın doğrudan doğruyalığa aykırılık teşkil etmediği gerekçesiyle talebi reddetmiş ve başvurucunun SEGBİS aracılığı ile katıldığı son celsede hükmü açıklamıştır (bkz. §§ 4-6). Diğer bir ifadeyle Mahkeme esas hakkındaki mütalaanın okunduğu, esas hakkında mütalaaya karşı savunmaların alındığı ve başvurucu hakkında hüküm verildiği yani esaslı işlemlerin yapıldığı oturumlara başvurucunun katılma taleplerini reddetmiştir.
19. Her ne kadar başvurucu, birinci ve ikinci celselerde bizzat duruşmada hazır bulunmuş; diğer celselere SEGBİS bağlantısı üzerinden katılmış ise de 26/12/2018 tarihli onuncu celsede başvurucunun esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasını SEGBİS üzerinden değil duruşmada bizzat hazır bulunarak verme yönündeki talebini Mahkemeye ilettiği dikkate alındığında başvurucunun açık bir şekilde duruşmada hazır bulunma hakkından feragat ettiğini söylemek de mümkün gözükmemektedir.
20. Öte yandan suç tipi için kanunda belirlenen cezanın ağırlığı arttıkça duruşmada hazır bulunarak savunma yapmanın da öneminin artacağı hususunda tartışma bulunmamaktadır. Buna göre başvurucunun müebbet hapis cezasıyla cezalandırıldığı dikkate alındığında bizzat duruşmada hazır bulunmak suretiyle savunma yapma yönündeki talebinin önem arz ettiği vurgulanmalıdır (Mehmet Ergün [GK], B. No: 2019/34180, 25/7/2023, § 41).
21. Bu durumda başvurucunun talep etmesine rağmen esaslı bir işlemin yapıldığı duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katılmak zorunda kaldığı somut olayda da yukarıda anılan kararlarda yer alan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır.
22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
23. Başvurucu; ihlalin tespiti, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
24. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
25. Bu konuda önemle belirtilmelidir ki bireylerin suçlu olup olmadığına karar vermek veya verilen cezanın daha hafif ya da ağır olması gerekip gerekmediğini belirlemek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Ruhşen Mahmutoğlu, B. No: 2015/22, 15/1/2020, § 67). Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten derece mahkemelerine aittir (Orhan Kılıç [GK], B. No: 2014/4704, 1/2/2018, § 44). Bu bağlamda somut olayda başvurucunun anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunu işleyip işlemediği yönünde karar vermek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararı, sanığın beraat ettiği anlamına gelmediği gibi ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla yapılacak yeniden yargılama neticesinde sanık hakkında mutlaka beraat kararı verilmesi gerektiği anlamına da gelmemektedir. İhlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemler yerine getirildikten sonra yapılacak değerlendirmede mahkemenin mevcut belgelerle birlikte delillerin takdir biçimine göre benzer veya farklı bir sonuca varması mümkündür.
26. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından da manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/717, K.2019/137) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 487,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.287,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/1/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.