TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
S.G. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/44360)
Karar Tarihi: 19/11/2024
R.G. Tarih ve Sayı: 15/4/2025 - 32871
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Murat BAŞPINAR
Başvurucu
S.G.
Vekili
Av. Mahir ORAK
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ifadeleri mahkûmiyet kararında belirleyici ölçüde delil olarak kullanılan tanığın duruşmada sorgulanamaması nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/7/2021 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılması gerektiğinden kabul edilebilirlik hususunu karara bağlamadan şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına 10/6/2024 tarihinde karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar şöyledir:
5. 1986 doğumlu olan ve proje mühendisi olduğunu beyan eden başvurucu, olayın meydana geldiği tarihte İstanbul Pendik'teki Green Park isimli otelde misafir olarak konaklamaktadır.
6. Mağdur A.T.D. 4/4/2019 tarihinde Pendik Ş.A.G. Polis Merkezi Amirliğine giderek başvurucudan cinsel taciz suçlamasıyla şikâyetçi olmuştur. Burada ifadesine başvurulan mağdur; şikâyetinde İsrail vatandaşı olduğunu, beş günlük bir iş için geldiğini, sonrasında ülkesine döneceğini, Türkiye'de sabit bir ikametgâhının olmadığını, 3/4/2019 tarihinde saat 22.30 sıralarında yedinci kattaki odasına tek başına asansörle çıktığını, asansör girişinde tanımadığı bir şahsın beklediğini gördüğünü, bu şahsın İngilizce olarak kendisine "Çok seksisin, çok güzelsin, güzel vakit geçirelim beraber, oda numaranı mı unuttun? İstersen senin odana gidelim, istersen benim odama gidelim." diyerek peşinden geldiğini, dokunmaya çalıştığını ve ısrarla "Benimle gel, iyi vakit geçiririz, sen iyi beğeneceksin." dediğini, peşini bırakmadığını, korkarak asansörle aşağıya indiğini, sonra tekrar çıktığında aynı şahsı beklerken gördüğünü, durumu resepsiyona söylediğinde kendisine polise şikâyet etmesi gerektiğinin söylendiğini, sarkıntılık yapan şahsı gördüğünde tanıyabileceğini belirterek şüphelinin eşkâline ilişkin ayrıntılı bilgi vermiş ve şikâyetçi olmuştur. Mağdurun ifadesi iş arkadaşı olduğu belirtilen ve yine yabancı uyruklu olan S.R.nin tercümanlığıyla alınmıştır.
7. Mağdur A.T.D.nin şikâyeti üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) olayla ilgili soruşturma başlatmıştır.
8. Kolluk görevlilerince olay yeri olan otelde yapılan araştırmalar sonrasında temin edilen fotoğraflardan şüphelinin tespiti için teşhis işlemi yaptırılmış ve mağdurun şikâyetçi olduğu şahsın kesin ve net olarak başvurucu olduğuna dair teşhisine ilişkin 4/4/2019 tarihli tutanak tutulmuştur. Yine kolluk görevlilerince olay sırasındaki güvenlik kameralarının incelenmesi sonucunda 6/4/2019 tarihli CD İzleme Tutanağı düzenlenmiştir. İzleme Tutanağı'nda konuşma içeriklerine dair bir tespit olmamakla birlikte tutanağın içeriği şöyledir:
"... Temin edilen kamera görüntüleri incelendiğinde kamera tarih ve saatine göre 3/4/2019 günü saat 22:21:16'da bir erkek şahsın asansörün olduğu yerde tek başına dolaştığı, 22:22:03'te asansörden müşteki bayanın tek başına çıktığı, bu sırada erkek şahsın peşinden hızlıca geldiği aralarında konuşmalar olduğu, müşteki bayan odasına doğru hareket etmeye devam ettiği, ardından da erkek şahsın peşinden gittiğisonrasında kamera açısından çıktığı tarafımızdan görülmüştür."
9. Başvurucu 12/4/2019 tarihinde Pendik Ş.A.G. Polis Merkezi Amirliğine giderek ifade vermiştir. İfadesinde, olay gecesi bulunduğu kat koridorunda yürüyüş yaparken bir kadın sesi duyduğunu ve baktığında şikâyetçi olan kadını bornozlu bir şekilde asansörden inerken gördüğünü, "Bir şeyiniz mi var?" dediğinde kadın "No!" diye cevap verince turist olduğunu anladığını, bu kez İngilizce olarak "Yardım edeyim."dediğini, kadının yine "No!" dediğini ve odalara doğru gittiğini, sonra geri dönerek asansör kısmına geldiğini, bu sırada yine İngilizce olarak "Yalnız mısınız, odanızı mı kaybettiniz?" dediğini, kadının ise hiç cevap vermeden aşağıya indiğini, yaklaşık on dakika sonra kendisi lobiye inecekken bu kadının başka bir erkekle yedinci kata çıktığını beyan ederek suçlamayı kabul etmemiştir. Ayrıca başvurucu, şikâyetçiyi en son bir erkekle gördüğünde ve ertesi gün kahvaltıda da karşılaştıklarında kendisine karşı herhangi bir tepkisi olmadığını belirterek iftira atıldığını ifade etmiştir.
10. Soruşturma sonucunda başvurucu hakkında cinsel taciz suçunu işlediği iddiasıyla Başsavcılık 22/4/2019 tarihinde iddianame düzenlemiş; İddianamede; başvurucunun savunmasına itibar edilmeyerek müştekinin tutarlı beyanları ve teşhis tutanağına göre üzerine atılı eylemi işlediğinin kabulü gerektiğini, eylemin dokunmaksızın söz ile taciz boyutunda kaldığını, olaya ilişkin kamera görüntülerinin dosyada mevcut olduğu ve böylece tüm dosya kapsamından atılı suçu işlediğinin anlaşıldığını belirtmiştir.
11. İddianamenin kabulü ile açılan dava, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ceza Mahkemesince (Mahkeme) görülmeye başlanmıştır. Tensip Tutanağı'nda başvurucu ve müştekinin dinlenilmesi için davetiye çıkarılmasına ve ayrıca görüntülerin incelenmek suretiyle görüntü ve seslerle ilgili rapor düzenlenmesinin istenmesine karar verilmiştir.
12. Duruşma, iki celsede bitirilmiştir. Başvurucu ve müdafiinin hazır olduğu ilk celsede başvurucunun savunması alınmıştır. Başvurucu savunmasında kollukta verdiği beyanları tekrar ederek suçlamayı kabul etmemiştir. Mahkemece kamera görüntülerine ilişkin bilirkişi raporu ile soruşturma belgeleri içindeki Teşhis Tutanağı ve CD İzleme Tutanağı başvurucuya okunmuştur. Ayrıca aynı duruşmada "Müştekinin yabancı uyruklu olduğu, geçici olarak Pendik Green Park otelde kaldığı, bu nedenle kendisine ulaşılamadığı, yine kendi ülkesindeki adresini de bildirmemiş olduğu dikkate alınarak ayrıca dosya kapsamı itibariyle yeniden dinlenmesinden vazgeçilmesine..." karar verilmiştir. Kamera görüntülerine ilişkin bilirkişi raporunda olay anlarına ilişkin görüntüler fotoğraflara dökülmüş olup taraflar arasında geçen konuşmalara ilişkin herhangi bir tespite yer verilmemiştir.
13. Mahkemece 12/12/2019 tarihli ikinci celsede başvurucu müdafiinden esas hakkındaki savunması alınmış ve başvurucunun cinsel taciz suçunu işlediği sonucuna varılarak 3.120 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Mahkeme, müştekinin kolluktaki beyanı ile kamera görüntülerini delil olarak hükme esas almıştır. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Müştekinin İsrail vatandaşı olduğu, olay tarihinde iş için İstanbulda bulunduğu ve Pendik Green Park otelde kaldığı, olay günü odasına gittiği sırada asansörle 7. kata çıktığı, asansör girişinde sanığı gördüğü ve sanığın kendisine İngilizce olarak 'Çok seksisin çok güzelsin, güzel vakit geçirelim, oda numaranı mı unuttum istersen senin odana gidelim, istersen benim odama gidelim' dediği, ısrarla sanığın müştekiye 'Gel iyi vakit geçiririz sen iyi beğeneceksin' dediği, olay mahalline ilişkin görüntü kayıtlarının hazırlık aşamasında alınarak dosyaya eklendiği, görüntü kayıtlarından anlaşılacağı üzere sanığın, müştekinin peşinde dolaştığının tesbit edildiği, müştekinin asansöre binip aşağıya indiği, daha sonra yukarı çıktığında sanığın beklediğini gördüğü, sonrasında da polisi arayarak şikayetçi olduğu, sanık savunmasında, müştekinin yabancı olduğunu anladığını ve ona yardımcı olmaya çalıştığını, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini belirttiği, ancak görüntü kayıtları incelendiğinde; müştekinin zor durumda olması ve yardım istemesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı, ayrıca müştekinin sanığın kendisi ile İngilizce konuştuğunu söylediği, bu nedenle yanlış anlamanın sözkonusu olamayacağı, yine yabancı uyruklu bir kadının hiç tanımadığı sanık için (üstelik kendisine yardım teklifinde bulunduğunu iddia eden) gerçek dışı şikayette bulunmasını gerektirecek bir sebebin de olmadığı, müştekinin hazırlık aşamasındaki tutarlı beyanları ile görüntü kayıtları birlikte değerlendirildiğinde müştekinin beyanlarına itibar edildiği, sanığın savunmasının kendisini suçtan kurtarmaya yönelik olduğu, ayrıca sanığın daha önce de taciz suçundan mahkumiyetinin bulunması nedeniyle bu suça meyilli olduğunun anlaşıldığı, tüm bu hususların birlikte değerlendirilmesi sonucunda; sanığın yakıştırılan eylemi işlediği vicdani kanısına varılmakla eylemine uyan TCK nun 105/1-1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına yönelik..."
14. Başvurucu, hakkında verilen mahkûmiyet hükmüne karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
15. İstinaf incelemesi yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesinin 17/12/2020 tarihli kararıyla "cinsel taciz suçu yönünden başvurucu lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, 'Basit Yargılama Usulü' yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu..." gerekçesine yer verilerek mahkûmiyet hükmü bozulmuştur.
16. Bozma sonrasında Mahkemece basit yargılama usulü uygulanarak duruşma açılmaksızın ve dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 15/1/2021 tarihinde başvurucunun cinsel taciz suçundan 1.800 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Karara başvurucu itiraz etmiştir.
17. Başvurucunun itirazı üzerine duruşma açılmış, başvurucu müdafiinin de hazır olduğu 3/6/2021 tarihli celsede iddia makamı esas hakkındaki mütalaasını sunmuştur. Başvurucu müdafiinin esas hakkındaki savunmaları alındıktan sonra aynı celsede başvurucunun cinsel taciz suçundan 2.400 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına kesin olarak karar verilmiştir. Kararda, önceki mahkûmiyet hükmüne benzer gerekçeyle müştekinin kolluktaki beyanı ve kamera görüntüleri Mahkemece delil olarak hükme esas alınmıştır.
18. Başvurucu, nihai hükmün tefhim edildiği 3/6/2021 tarihinden itibaren yasal başvuru süresinde (5/7/2021 tarihinde) bireysel başvuru yapmıştır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Anayasa Mahkemesinin 19/11/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
20. Başvurucu; ilgili mevzuat ve yerleşik içtihat uyarınca müştekinin mutlaka duruşmada dinlenmesi gerektiği hâlde müşteki dinlenmeden karar verildiğini, savunma makamına müştekiye soru sorma hakkı tanınmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
21. Bakanlık görüşünde; başvuruda öncelikle 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Kanunun ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nde belirtilen kabul edilebilirlik şartlarının karşılanıp karşılanmadığının incelenmesi gerektiğini, adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda ise Anayasa ve ilgili mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi içtihadının ve somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
B. Değerlendirme
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkı yönünden incelenmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
23. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Genel İlkeler
24. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk olarak yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir (Atila Oğuz Boyalı, B. No: 2013/99, 20/3/2014; Selçuk Demir, B. No: 2014/9783, 22/1/2015; AZ. M., B. No: 2013/560, 16/4/2015; Baran Karadağ, B. No: 2014/12906, 7/5/2015; Orhan Güleryüz, B. No: 2019/30221, 28/12/2021). Buna göre bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorgulama ve sorgulatma hakkı vardır. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından gereklidir (AZ. M., § 55). Diğer yandan bir mahkûmiyet -tek veya belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya yargılama aşamasında sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemiş ise sanığın hakları Anayasa'nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Orhan Güleryüz, § 35).
25. Anayasa Mahkemesi, tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında somut bir duruşma öncesinde veya haricinde elde edilen tanık beyanlarının delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmiştir. Buna göre ilk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesi, geçerli bir nedenin mevcudiyetine dayanmalıdır. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanık tarafından verilen beyanın mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu olumsuzluğun telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği ortaya konulmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Abdurrahim Balur, B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay, B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim, B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51). Bu kapsamda hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanığın beyanını destekleyen başka doğrulayıcı delillere dayanılması telafi edici güvencelerden biri olarak kabul edilebilir (Orhan Güleryüz, § 39). Sorgulanmayan tanığın beyanının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla savunma tarafına sağlanabilecek bir diğer telafi edici güvence ise sanığa olayı kendi açısından anlatma ve delillerini sunma imkânının tanınmasıdır (Orhan Güleryüz, § 40).
b. İlkelerin Olaya Uygulanması
26. Başvuru konusu olayda incelenmesi gereken ilk sorun, duruşmada dinlenmeyen tanığın (müştekinin) beyanının delil olarak kabul edilmesinin geçerli bir nedene dayanıp dayanmadığıdır. Olayda müşteki A.T.D.nin soruşturma evresinde; başvurucunun kendisine cinsel tacizde bulunan kişi olduğu yönündeki aleyhe beyanı Mahkeme tarafından başvurucu ve müdafiine okunmuştur. Mahkemece tanığın duruşmada hazır olması için çıkarılan davetiyenin bila tebliğ iade olduğu ve tanığa ulaşılamadığı görülmüştür. Mahkeme ilk duruşmada verdiği ara kararıyla "müştekinin yabancı uyruklu olduğu, geçici olarak Pendik Green Park otelde kaldığı, bu nedenle kendisine ulaşılamadığı, yine kendi ülkesindeki adresini de bildirmemiş olduğunu..." dikkate alarak tanığın (müştekinin) duruşmada dinlenmesinden vazgeçmiştir (bkz. § 12). Mahkemece müştekinin ne zaman yurt dışına çıktığı, tekrar dönüş yapıp yapmadığı, yurt dışı adresinin tespiti ya da duruşmaya katılması mümkün değilse istinabe yoluyla da olsa dinlenilmesi yönünde herhangi bir araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre tanığın duruşmada hazır edilmesi için Mahkemenin makul bir çaba sergilediğini söylemek mümkün gözükmemektedir. Bu itibarla sanığın hakkaniyete uygun yargılamanın önemli araçlarından olan tanık sorgulama veya sorgulatma imkânından yararlandırılmamasının geçerli bir nedene dayandığını gösterme yükümlülüğünün somut olayda Mahkemece ifa edilmediği kabul edilebilir. Ancak geçerli bir nedenin ortaya konulmaması, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir.
27. İkinci olarak hükmün tek veya belirleyici ölçüde başvurucunun sorgulama imkânına sahip olmadığı bir tanık tarafından verilen ifadeye dayalı olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır. Somut olayda cinsel taciz suçuna ilişkin olarak duruşmada dinlenmeyen müştekinin beyanına delil olarak dayanıldığı hususunda tartışma bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra olay anlarına ilişkin kameraların görüntülerine de gerekçeli kararda delil olarak yer verilmiştir. Ancak bahsi geçen kameraların görüntülerine ilişkin bilirkişi raporunda taraflar arasında geçen konuşmalara dair bir kayıt ya da tespitin olmadığının altı çizilmelidir. Diğer bir ifadeyle söz konusu kamera görüntülerinde, söylendiği iddia edilen sözlerle yapıldığı iddia edilen cinsel tacize ilişkin müşteki ve başvurucu arasında geçen konuşmaların tespitine yönelik herhangi bir kayıt bulunamamıştır. Bu durumda duruşmada dinlenmeyen müştekinin soruşturma evresindeki beyanının cinsel taciz suçu yönünden tek olmasa da belirleyici delil niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerekecektir.
28. Son olarak duruşmada sınanmayan beyanların kullanılmasından dolayı savunma tarafının karşılaştığı sınırlamayı telafi eden karşı dengeleyici güvencelerin başvurucuya tanınıp tanınmadığı incelenmelidir. Diğer bir ifadeyle yargılama detaylı incelemelere tabi tutularak sorgulanmamış tanığın (müştekinin) beyanının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla sanığa telafi edici güvenceler sağlayan bir usulün izlenip izlenmediği ortaya çıkarılmalıdır. Bu kapsamda hükme ulaşılırken sınanmamış tanık beyanını destekleyen başka doğrulayıcı delillere dayanılması telafi edici güvencelerden biri olarak kabul edilebilir. Somut olayda Mahkeme, gerekçeli kararında sorgulanmayan tanığın beyanının kamera görüntüleriyle doğrulandığını vurgulamıştır. Gerekçeli karara göre müştekinin kolluktaki beyanı ve kamera görüntülerine delil olarak dayanıldığı yukarıda belirtilmiştir. Bununla birlikte anılan kamera görüntülerine dair bilirkişi raporunda başvurucunun müştekiye söylediği iddia edilen sözlere ilişkin bir tespit ya da kayıt olmadığı vurgulanmalıdır. Dahası müşteki; kolluk beyanında, olay sırasında korkarak asansörle aşağıya indiğinde durumu resepsiyona bildirdiğini ve kendisine polise şikâyet etmesi gerektiğini söylediğini belirtmesine rağmen Mahkeme, otel çalışanının tespiti ve beyanının alınması yönünde müştekinin iddialarının gerçekliğinin araştırılması için herhangi bir girişimde bulunmamıştır.
29. Sorgulanmayan tanığın (müştekinin) beyanının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla savunma tarafına sağlanabilecek bir diğer telafi edici güvence ise sanığa olayı kendi açısından anlatma ve delillerini sunma imkânının tanınmasıdır. Yargılama sırasında başvurucunun olayın kendi versiyonunu Mahkemeye açıklama, iddia ve delillerini sunma ve tanık (müşteki) beyanının güvenilirliğine ve doğruluğuna şüphe düşürme imkânı bulduğu anlaşılmıştır. Ancak tanığın başvurucunun da ona soru sormasına imkân sağlayacak şekilde dinlenmemesi nedeniyle başvurucu tanığı sorgulayamamış, sorulan sorulara verdiği cevaplar hakkında kişisel izlenim edinme fırsatı elde edememiştir. Bu yüzden tanığın gösterdiği reaksiyonlar konusunda Mahkemenin dikkati çekilememiş, tanığın beyanlarının güvenilirliği test edilememiştir. Mahkeme de tanık beyanda bulunurken gösterdiği reaksiyonlarla ilgili olarak izlenim edinememiştir. Öte yandan hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanığın beyanı dışında başka delillere de dayanılmasının beyanları belirleyici ölçüde mahkûmiyete temel alınan tanığı sorgulama imkânı tanınmaması nedeniyle savunma makamının maruz kaldığı sınırlamayı telafi ettiğini söylemek de mümkün gözükmemektedir.
30. Sonuç olarak güvenilirliği ve doğruluğu test edilmemiş tanık beyanları belirleyici delil olarak hükme esas alındığı hâlde savunma tarafına karşılaştığı zorlukları telafi edecek karşı dengeleyici güvencelerin tanınmadığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda tanık (müşteki) A.T.D.nin duruşmada dinlenmemesinin bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna ulaşılmıştır.
31. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
32. Başvurucu ayrıca gerekçeli karar hakkının ve hakkaniyete uygun yargılanma hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığından diğer şikâyetleri hakkında bu aşamada ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.
V. GİDERİM
33. Başvurucu; yeniden yargılama yapılması, 100.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
34. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.
35. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
36. Başvurucu maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir. Ayrıca ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,
B. 1. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkı kapsamında diğer ihlal iddiaları yönünden İNCELEME YAPILMASINA GEREK OLMADIĞINA,
C. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin tanık sorgulama hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul Anadolu 6. Asliye Ceza Mahkemesine (E.2021/260, K.2021/438) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
F. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/11/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.