logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(C.A. [1.B.], B. No: 2021/44987, 23/10/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

C.A. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/44987)

 

Karar Tarihi: 23/10/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

RESEN GİZLİLİK KARARI VERİLDİ

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Mustafa ŞENOCAK

Başvurucu

:

C.A.

Vekili

:

Av. Serkan TÜRKDOĞRU

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) başvurucunun sarkıntılık yapmak suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediği iddiası ile hakkında soruşturma başlatmıştır. Soruşturma neticesinde Başsavcılık, başvurucunun anılan suçtan cezalandırılması talebiyle 16/6/2020 tarihli iddianame düzenlemiştir.

3. İddianamenin kabulü ile açılan dava, Erzincan 1. Asliye Ceza Mahkemesince görülmeye başlanmıştır. Mahkeme, başvurucunun üzerine atılı suçun nitelikli çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturma ihtimaline binaen görevsizlik kararı vererek dosyanın yetkili ve görevli nöbetçi Erzincan Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. Görevsizlik kararı üzerine yargılamaya Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) devam etmiştir.

4. Mahkemenin 17/12/2020 tarihli kararıyla başvurucunun sarkıntılık yapmak suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...mağdurun aşamalardaki beyanlarının birbiriyle uyumlu olup çelişmediği, mağdurun annesi tanık [N.B.nin] alınan beyanında kızının olay günü eve titreyerek geldiğini, ne olduğunu sorduğunda cinsel istismara uğradığını belirttiği, olay yerine ilişkin kamera görüntülerinin mağdurun ifadesini desteklediği, mağdurun aracı ve şüpheliyi teşhis tutanağı ile kesinin ve net olarak teşhis ettiği, her ne kadar sanığın iletişimin tespitine ilişkin tutanaklarda saat 13:47de bir telefon görüşmesinin olduğu tespit edilmişse de; sanığın olay günü yanında başka bir telefonunun da olabileceği, Yargıtay yerleşik içtihatlarıyla da sabit olduğu üzere mağdurun şüpheliyi tanımadığı, şüpheli ile mağdur arasında önceye dayalı herhangi bir husumetin bulunmadığı, mağdurun kendi şeref ve onurunu ilgilendiren bir konuda iftira atması için sebep bulunmadığı, dosyada mevcut delil durumunun mağdur beyanını desteklediği, sanığın savunmalarında mağduru aracına aldığını ikrar ettiği, sanığın mağdurun dışarı çıkmasını engellemek için ceza yazmakla korkuttuğu şeklindeki savunmaları karşısında; mağduru alarak araçla gezdirmesinin sanığın komiser olduğu da göz önüne alındığında hayatın olağan akışına aykırı olduğu anlaşıldığından sanığın suçtan kurtulmaya yönelik beyanlarına itibar edilmeyerek üzerine atılı bulunan TCK'nın 103/1-2. cümle, 103/3.e maddelerinde düzenlenen 'Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle nitelikli cinsel istismar' suçundan cezalandırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."

5. Başvurucu, anılan karara karşı 5/1/2021 tarihli dilekçe ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Başvurucu müdafii 8/4/2021 tarihli dilekçeyle Erciyes Üniversitesi Başhekimliğine başvurarak yargılama konusu olaya ilişkin adli tıp, adli psikiyatri ve ceza hukuku yönünden değerlendirmeler içeren, heyet tarafından düzenlenecek bir bilimsel mütalaa hazırlanmasını istemiştir. Başvurucu müdafiinin talebi üzerine bir uzman mütalaası hazırlanmıştır. 19/4/2021 tarihli olan ve üç kişilik heyetin (Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı, Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden oluşan) hazırladığı raporun sonuç bölümünde mağdurun beyanındaki esaslı çelişkilerin giderilmediği, dosyada birtakım eksikliklerin olduğu ifadeleri yer almaktadır. Başvurucu söz konusu heyet raporunu İstinaf Dairesine sunmuştur.

6. Heyet tarafından hazırlanan raporda özet olarak şu tespitlere yer verilmiştir:

i. Soruşturma ve kovuşturma aşamasında uzmanlar (adli görüşmeciler) tarafından kaydedilen mağdur beyanlarının esaslı noktalarda kendi içinde ciddi şekilde çeliştiği açıktır. Bununla birlikte söz konusu çelişkilerin mağdurun beyanının dağınık şekilde, açık uçlu soru sormak suretiyle olayı anlatmasına imkân tanınmadan, yönlendirici sorular sorularak, usulüne uygun olmadan alınmasından kaynaklanması muhtemeldir.

ii. Müştekinin olayın meydana geldiği aracın güzergâhı hususundaki beyanı dosyada olan, müşteki ve annesi tarafından tutulan tutanakla doğrulanmamış; sanığın aracının müştekinin anlatımının aksine başka bir güzergâhta bulunduğu tespit edilmiştir.

iii. Mağdurenin soruşturma aşamasındaki beyanında geçen "Ağzının fotoğrafını çektikten sonra birilerini aradı." ifadesine yönelik olarak "Evet ama ulaşamadı." beyanı ile kovuşturma aşamasındaki “İlk bindiğimde telefonla bir yerleri aradı, bir şeyler çıktı mı diye sordu, ilk aradıklarında 2-3 defa açmadı, sonrasında açtılar, bir şey yok dediler...” şeklindeki beyanı dosyada mevcut olan HTS kayıtlarıyla desteklenmemiştir.

iv. Gerekçeli karara göre sanığın olay günü yanında başka bir telefonun olabileceği değerlendirilerek mahkûmiyet kararı verilmesinin, sanığın başka bir telefon kullanıp kullanmadığının usulünce araştırılmaksızın varsayıma dayanılarak mahkûmiyet kararı verilmesi "Şüpheden sanık yararlanır." ilkesiyle bağdaşmamaktadır.

v. Mağdurun soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki beyanlarının en az 8 ölçüt esas alınarak yapılan ölçüt bazlı içerik analizinde;

- Soruşturma aşamasındaki beyanının ilk beş ölçütten ikisini (detay sayısı ve bağlamsal/kavramsal çatı ölçütlerini) ve kalan ölçütlerden üçünü (diyalog alıntılama, aşırı/gereğinden fazla detay ve kişisel mental durum söylemi ölçütlerini) olmak üzere toplam beş ölçütü,

- Kovuşturma aşamasındaki beyanının ilk beş ölçütten ikisini (detay sayısı ve bağlamsal/kavramsal çatı ölçütlerini) ve kalan ölçütlerden dördünü (diyalog alıntılama, aşırı/gereğinden fazla detay, kişisel mental durum söylemi ve failin kişisel mental durum söylemi ölçütlerini) olmak üzere toplam altı ölçütü karşıladığı,

- Ölçüt bazlı içerik analizinin doğru ve yanlış ifadeleri ayırt etmedeki etkinlik düzeyinin %65 ila %90 arasında değiştiği, ortalama değerin %77 oranında olduğu,

- Ölçüt bazlı içerik analizi hususundaki bilimsel çalışmalarda baskın bir şekilde en az 8 ölçüt sağlanması hâlinde mağdur beyanının %90 olasılıkla gerçekliğini gösterdiği,

- Yargılama konusu olayda mağdurun (soruşturma ve kovuşturma) beyanı bakımından en az sekiz ölçüt koşulunun sağlanmadığı, bu sebeple de mağdurun beyanının -kesin olarak- sağlam ve güvenilebilir kabul edilemeyeceği, belirleyici bir şekilde bu beyana dayanılarak atılı suçun işlediğinin kesin olarak söylenemeyeceği belirtilmiştir.

vi. Yapılan ölçüt bazlı içerik analizinin;

- Mağdurenin olay tarihinde 16 yaşın içinde olması,

- Dosyadaki mevcut uzman tespitine göre “öfke kontrol sorunu olduğu, bazen arkadaşlarına bazen annesine karşı çabuk öfkelendiği, sinirlendiğinde ne yaptığını bilmediği...”,

- Şahsi ve ailevi olarak içinde bulunduğu olumsuz durum, ekonomik güçlük nedeniyle hakkında para cezası yazıldığını düşündüğü için kendisini mazur gösterme (veya bu sebeple gerçeğe aykırı beyanda bulunma) ihtimali,

- Soruşturma ve kovuşturma aşamasında yargılama konusu olaya ilişkin bütün esaslı hususların (yaşı itibarıyla anlık anlatımda bulunabileceği ve kendisini ifade yeteneği bulunduğu hâlde) adli görüşmecinin yönlendirmesi/yönlendirici soru sorması üzerine ifade edilmesi (adli görüşme tekniklerine açıkça aykırı olarak esaslı noktalarda açık uçlu olmayan, evet-hayır ile cevaplanan, yönlendirici sorular üzerine verilmesi),

-Mağdurenin beyanlarındaki ciddi/esasa ilişkin çelişkilerin duruşmada gideril(e)mediği,

- Mağdur beyanının ölçüt bazlı içerik analizinin tam olarak yapılabilmesi içingörüntü/ses kaydı yapılmış beyanlara ilişkin kayıtların alanında uzman (çocuk psikiyatrisi konusunda uzmanlaşmış) bilirkişi tarafından -yargılama konusu olaya ilişkin de zikredilen kısıtlılıklar da dikkate alınarak ve usulüne uygun bir şekilde- (mümkün olduğunca uzmanlar tarafından adli görüşmeye ilişkin standart prosedürlere bağlı kalarak dinlendikten sonra bir uzman görevlendirilmek suretiyle) ayrıca incelenmesi gerektiği,

- Dosyadaki tutanaklar üzerinden -yukarıdaki kısıtlılıklar sebebiyle- mağdur beyanının ölçüt bazlı içerik analizinin tam olarak yapılabilmesi mümkün olmadığı gibi anılan kısıtlılıklar nedeniyle -yeni bir bilirkişi marifetiyle mağdurun beyanı alınıp esaslı çelişkiler giderilmeksizin- belirleyici bir şekilde mağdurun beyanı esas alınarak atılı suçun sanık tarafından işlendiğinin kesin olarak kabul edilemeyeceği belirtmiştir.

7. Anılan istinaf talebi Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin (Daire) 6/6/2021 tarihli kararıyla esastan reddedilmiş ve kesinleşmiştir.İstinaf başvurusunun reddi kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, inceleme konusu hükümde eleştiri nedenleri dışında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla..."

8. Başvurucu, nihai hükmü 8/9/2021 tarihinde öğrendikten sonra 8/10/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

9. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

10. Başvurucu; istinaf aşamasında Erciyes Üniversitesinden alınan heyet raporunda müştekinin beyanındaki esaslı çelişkilerin giderilmediğini belirtilmesine rağmen ilgili Daire tarafından bu hususların araştırılmadığını, müştekinin ve annesinin çelişkili beyanlarda bulunduklarını, olayın gerçekleştiği aracın güzergahının müştekinin belirttiği şekilde olmadığını, araç camlarının film ile kaplı olup olmadığının, müştekinin kendisini olay sonrası evine çay içmeye davet etmesi ve müştekinin araçta iken kendisinin başkası ile konuştuğuna dair beyanının dosyadaki mevcut HTS kayıtları ile desteklenmediğini ve bu durumun Mahkemece olay sırasında başka telefon kullanabileceği şeklinde değerlendirilmesine ilişkin savunmasında belirttiği bu hususların da yeterince araştırılmadığını belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun yargılama aşamasında lehine olan hususları ileri sürebildiği, aleyhine olan delillere karşı çıkabildiği, yargılamaya konu olayı Mahkemede kendi açısından anlatabildiği, Mahkemece dosya kapsamındaki delillere göre karar verildiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında genel olarak bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.

11. Başvurucunun iddiaları gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmiştir.

12. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen birçok başvuruda gerekçeli karar hakkının kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi özellikle açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucunu etkilemesi, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerektiğine dikkat çekmiştir (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/1213, 4/12/2013, §§ 25, 26; Vesim Parlak, B. No: 2012/1034, 20/3/2014, §§ 33, 34; Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, §§ 56, 57; Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31-39; Münür Ata, B. No: 2014/4958, 22/1/2015, §§ 37-43; Hikmet Çelik ve diğerleri, B. No: 2013/4894, 15/12/2015, §§ 54-59; Şah Tarım İnş. Tur. Ltd. Şti., B. No: 2013/7847, 9/3/2016, §§ 36-48).

13. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan mercinin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması, bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya atıfla kararına yansıtması kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi, § 57).

14. Somut olayda gerekçeli karar içeriği incelendiğinde başvurucunun olay tarihinde mağduru aracına aldığına dair ikrarına, mağdurun aşamalardaki beyanına, tanığın mağdurun titreyerek eve geldiğine ilişkin anlatımına, mağdurun başvurucuya iftira atmasını gerektirecek bir durumun olmamasına, olay anına ilişkin mağdur beyanını destekleyen kamera kayıtlarına ve Teşhis Tutanağı'na dayanılarak çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan mahkûmiyet hükmü kurulmuştur (bkz. § 4). Kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda; istinaf başvurusu sonrasında dosyaya sunulan mütalaada yer verilen itirazları karşılayan ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinin uygun bulunduğu ve başvurucunun başka telefon kullanma iddiasına dair gerekçe dışındaki diğer delil durumu ile delillere ilişkin Mahkeme gerekçesi de dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.

15. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun niteliği gereği kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin RESEN GİZLİ TUTULMASINA,

B. Adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 23/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(C.A. [1.B.], B. No: 2021/44987, 23/10/2024, § …)
   
Başvuru Adı C.A.
Başvuru No 2021/44987
Başvuru Tarihi 8/10/2021
Karar Tarihi 23/10/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Gerekçeli karar hakkı (ceza) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi