TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MUSTAFA GAZEL BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/4521)
Karar Tarihi: 1/3/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Yusuf Enes KAYA
Başvurucu
Mustafa GAZEL
BaşvurucuVekilleri
Av. Hüseyin KÜSKÜ
Av. Ali TARAK
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, tutukluluğa etkili itiraz imkânından yararlandırılmama nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu 20/9/2019 tarihinde çocuğun cinsel istismarı suçundan tutuklanmıştır.
3. Hassa Cumhuriyet Başsavcılığının bağlı bulunduğu Kırıkhan Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından 24/12/2019 tarihinde düzenlenen iddianameyle başvurucunun cezalandırılması talebiyle aynı yer ağır ceza mahkemesinde ceza davası açılmıştır.
4. Mahkeme 28/12/2020 tarihinde tahliye talebinin reddine ve tutukluluğun devamına karar vermiştir. Başvurucu bu karara yaptığı itiraz hakkında bir karar verilmediğini belirterek 20/1/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
5. Ağır Ceza Mahkemesi 12/4/2021 tarihinde başvurucunun çocuğun cinsel istismarı suçundan 11 yıl 3 ay ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Ayrıca başvurucunun tutuklu kaldığı süre gözönünde bulundurularak hükümle birlikte tahliyesine karar verilmiştir. İstinaf incelemesi devam etmektedir.
6. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
7. Başvurucu; tutukluluğa itiraz dilekçelerinin mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, itirazın usulüne uygun olarak incelenip itiraz merciine gönderilmediğini, tutukluluğa itirazının geç değerlendirildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık, başvurucunun 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde öngörülen tazminat yolunun tüketilmesi gerektiğini belirtmiştir.
8. Başvuru kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmiştir.
9. 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (k) bendi, yakalanan veya tutuklanan kişilere yakalama ve tutuklama işlemine karşı kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmamaları durumunda maddi ve manevi her türlü zararlarının tazminini isteyebilmelerine imkân sağlamaktadır. Anayasa Mahkemesi bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla tahliyesine karar verilen başvurucular yönünden anılan yolun tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Cafer Yıldız, B. No: 2014/9308, 9/1/2018, §§ 37-40; Yaşar Saçlı, B. No: 2014/9311, 24/1/2018, §§ 37-40).
10. Kişi serbest bırakılmadan yargılanmakta olduğu davada ilk derece mahkemesi kararıyla mahkûm olmuşsa mahkûmiyet tarihi itibarıyla kişinin tutukluluk hâli sona erer (Korcan Polatsü, B. No: 2012/726, 2/7/2013, § 33). Başvurucu hâlihazırda tahliye olmuş ya da hükümlü hâle gelmiş ise itirazların geç değerlendirilmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesince verilecek bir ihlal kararı başvurucunun serbest kalması sonucunu doğurmayacak, ayrıca serbest bırakılma talebine ilişkin başvuru hakkı bakımından da bir etki sağlamayacaktır. Bu durumda yalnızca hak ihlalinin tespiti ve gerekiyorsa belli bir miktar tazminata hükmedilmesiyle yetinilecektir. Dolayısıyla bu tür ihlal iddiaları bakımından öncelikle aynı giderim imkânını sağlayan başvuru yollarının tüketilmesi ve bunlardan sonuç alınamaması hâlinde bireysel başvuruda bulunulması gerekir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ali Efendi Peksak, B. No: 2017/29428, 17/7/2019, §§ 101-112).
11. Anayasa Mahkemesi, yukarıda atıf yapılan Ali Efendi Peksak ve Cafer Yıldız kararlarında kişinin tahliye edilmesi ya da hükümlü hâle gelmesi durumunda asıl dava sonuçlanmamış da olsa bu şikâyetler bakımından 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır. Somut olayda başvurucu tahliye edilmiş, ilk derece mahkemesinin 12/4/2021 tarihli kararıyla mahkûmiyetine hükmedilmiştir. Tutukluluk hâli sona erdiği için 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davasının bu durumda da etkili bir yol olduğu kabul edilmelidir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ali Efendi Peksak, §§ 101-112).
12. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolu başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yoludur ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesi bireysel başvurunun ikincillik niteliği ile bağdaşmamaktadır.
13. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 1/3/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.