TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
YAHYA KARADENİZ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/11476)
Karar Tarihi: 9/2/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Kenan YAŞAR
Raportör
Muzaffer KORKMAZ
Başvurucu
Yahya KARADENİZ
Vekili
Av. Burak ÇOLAK
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, gerekçeli kararın süresinde yazılmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Başvurucu, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına ilişkin yürütülen bir soruşturma kapsamında 5/1/2016 tarihinde tutuklanmıştır. Yapılan yargılama sonucunda Çanakkale 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 25/3/2019 tarihinde, başvurucunun hapis cezası ile cezalandırılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar vermiştir.
3. Başvurucu 25/2/2020 tarihinde Mahkemeden anılan kararın gerekçesinin yazılmasını talep etmiş, ardından 17/3/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Mahkeme de17/3/2020 tarihinde gerekçeli kararı açıklamıştır.
4. Başvurucu, mahkûmiyet hükmüne karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
5. Başvurucunun temyiz talebi inceleme tarihi itibarıyla Yargıtay’da derdesttir.
6. Komisyon tarafından başvurucunun adli yardım talebi kabul edilmiş ve başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
II. DEĞERLENDİRME
A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
7. Başvurucu; mahkûmiyet kararının gerekçesinin yazılmadığı süre zarfında tutukluluk hâlinin incelenememesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
8. Başvurucunun bu bölümdeki iddiasının Anayasa Mahkemesinin Mehmet İlker Başbuğ (B. No: 2014/912, 6/3/2014, §§ 80, 84) ile Ulaş Kaya ve Adnan Ataman (B. No: 2013/4128, 18/11/2015, § 71) kararlarında tespit ettiği ilkeler uyarınca Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
9. Somut olayda ilk derece mahkemesi 25/3/2019 tarihinde kararını vermiştir. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan araştırmada gerekçeli kararın 17/3/2020 tarihinde açıklandığı görülmektedir.
10. Başvurucu, mahkûmiyet kararının gerekçesinin yazılmadığı süre zarfında tutukluluk hâlinin incelenememesinden şikâyetçi olmuştur. Ancak bireysel başvuru dosyasında başvurucunun kararın geç yazılması üzerine mahkemeye müracaat ederek tahliye talebinde bulunduğuna dair bir veri bulunmamaktadır. Gerekçeli kararın geç yazılmış olması başvurucunun tahliye talebinde bulunmasına engel değildir. Bu süre zarfında tahliye talebinde bulunulup bu taleplerin incelenmediğine ilişkin bir iddia da olmadığı gözetildiğinde başvurucunun etkili bir yargısal incelemeden mahrum kaldığı ve Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasında güvence altına alınan hakkının işlevsiz hâle geldiği söylenemeyecektir (aynı yönde değerlendirmeler için bkz. Bilal Sönmezsoy, B. No: 2015/2755, 28/11/2018, §§ 42-52; Özgür Arıbaş, B. No: 2015/2394, 31/10/2018, §§ 63-72;Ceyda Yağmur, B. No: 2014/3583, 25/10/2017, §§ 24-31).
11. Açıklanan gerekçelerle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik açık ve görünür bir ihlal bulunmadığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
12. Başvurucu; mahkûmiyet kararının gerekçesinin yazılmadığı süre zarfında dosyanın istinaf/temyiz merciince incelenemediğini ve bu sürenin makul olmadığını belirterek makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
14. Eldeki başvuruda yer alan iddialara benzer iddialar Anayasa Mahkemesince daha önce Hatice Akgül (B. No: 2018/35900, 25/2/2021) ve Ahmet Kardeşgiden (B. No: 2019/4066, 20/12/2022)kararlarında ele alınmıştır. Söz konusu kararlarda; gerekçeli kararın geç yazılması hâlinde hükmün kesinleşmesinin ve dolayısıyla yargılamanın gecikeceği, kararların kesinleşmesinin en önemli aşamalarından birinin de gerekçeli kararın yazılması olduğu, bu yükümlülüğün ise derece mahkemeleri tarafından yerine getirilmesi gerektiği belirtilmiştir (Hatice Akgül, §§ 33-37; Ahmet Kardeşgiden, §§ 10-12).
15. Anılan ilke ve benzer başvurularda verilen kararlar dikkate alındığında somut olayda, kısa karardan gerekçeli kararın yazılmasına kadar geçen yaklaşık 1 yıllık sürenin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
16. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
17. Başvurucu500.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
18. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.
19. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
20. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 15.000 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A.1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 15.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 9.900 TL vekâlet ücretinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Kararın bir örneğinin bilgi için Çanakkale 2. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2018/369) GÖNDERİLMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 9/2/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.