TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
P.B. ve Z.B. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/45376)
|
|
Karar Tarihi: 13/3/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
RESEN GİZLİLİK KARARI VERİLDİ
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Merve ARSLANTÜRK
|
Başvurucular
|
:
|
1. P.B.
|
|
|
2. Z.B.
|
Yasal Temsilcisi
|
:
|
Osman BAYRAK
|
I. BAŞVURUNUN
ÖZETİ
1. Başvuru, çocuğun cinsel istismarı suçuyla ilgili
soruşturmanın etkili şekilde yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucuların yasal temsilcisi olan baba 19/1/2021
tarihinde çocuklarının öz teyzelerinin cinsel istismarına maruz kaldığı
iddiasıyla şikâyetçi olmuştur. Yasal temsilci şikâyetinde 2017 yılında da
çocuklarının teyzeleri S.D hakkında cinsel istismar suçundan şikâyetçi
olduğunu, teyze S.D. hakkında dava açıldığını, 19/1/2021 günü kızı P.B.nin
rehber öğretmeni E.V.G. ile görüşmesi üzerine kızları ile aynı evde kalan teyze
S.D.nin kızlarının özel bölgelerine dokunduğunu, bu şekilde cinsel istismarın
devam ettiğini öğrendiğini ileri sürmüştür.
3. Yasal temsilci 12/3/2019 tarihinde eşi Ö.D.den
boşanmış, ortak çocukları olan 2008 doğumlu başvurucu P.B.nin ve 2010 doğumlu
başvurucu Z.B.nin velayetleri 22/11/2022 tarihinde anneden alınarak yasal
temsilci babaya verilmiştir.
4. Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) konuyla
ilgili bir soruşturma başlatmıştır. Bu soruşturma kapsamında başvurucular,
Çocuk Koruma ve İzlem Merkezinde adli görüşmeciyle görüşerek ifade vermiştir.
Başvurucular, ifadelerinde anne ve babalarının boşandıklarını, velayetleri
annelerinde olduğu için annelerinde kaldıklarını, 56 yaşında olan teyzeleri
S.D.nin sık sık annelerine geldiğini ve uzun süre annelerinde kaldığını, bu
süreçte özel bölgelerine dokunduğunu, bundan rahatsız olduklarını, son
dokunuşunun iki hafta önce olduğunu söylemiştir.
5. Başvurucuların annesi Ö.D. eşinden yaklaşık 1,5 yıl
önce boşandığını, kızlarının velayetinin kendisinde olduğunu, başka bir ilde
ikamet eden ablası S.D.nin yılın belli dönemlerinde kendisinde kaldığını,
S.D.nin kızlarına sarılarak ve dokunarak sevdiğini ancak cinsel yaklaşımı
olmadığını, yasal temcilcinin çocuklarının velayetini alabilmek için iftira
attığını beyan etmiştir. Şüpheli S.D. yasal temsilcinin çocuklarının velayetini
alabilmek ve nafaka ödememek için kendisine iftira attığını ifade ederek
suçlamayı kabul etmemiştir.
6. Bilgi sahibi sıfatıyla beyanına başvurulanE.V.G.
başvurucu P.B.nin 19/1/2021 tarihinde saat 10.00 sıralarında kendisini arayarak
"Şu anda babamda kalıyoruz, annemle babam ayrıldılar, ben ve kardeşim
Z.B. annemin yanına dönmek istemiyoruz." dediğini, annesinin yanına
neden dönmek istemediğini sorması üzerine teyzeleri S.D.ninistemedikleri
yerlerine dokunduğunu söyleyerek ağlamaya başladığını, P.B.ye babasıyla
görüşmek istediğini beyan ettiğini, saat 10.15-10.30 sıralarında yasal temsilci
olan babanın kendisini aradığını, onaP.B. ile aralarında geçen görüşmeyi
aktardığını ifade etmiştir.
7. Başvurucuların Çocuk Koruma ve İzlem Merkezinde alınan
ifadeleri (bkz. § 4) doğrultusunda adli görüşmeci tarafından adli görüşme
değerlendirme raporu hazırlanmıştır. Adli görüşmeci, başvurucu Z.B. yönünden
teyzesinin dokunuşlarının cinsel amaçlı bir dokunma olduğu yönünde net bir
ifade kullanmadığı, dokunuşlarının cinsel olmayıp kültürel sevme biçimi
olabileceği, başvurucu P.B. yönünden teyzenin ergenlik döneminde olan çocuğun
mahremiyetine saygı göstermeyerek mağdureyi cinsel yönden ihmal ettiği, annenin
de bu duruma göz yumduğu, teyzenin mağdureye yönelik dokunuşlarının cinsel
amaçlı mı yoksa sevme şekli mi olduğu yönünde net bir kanaate varılamadığı
şeklinde görüş bildirilmiştir.
8. Yasal temsilci 2013 yılında teyze S.D.nin P.B.ye
yönelik olarak cinsel istimar suçunu işlediği iddiasıyla şikâyetçi olmuş, S.D.
hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karar 5/6/2014 tarihinde
itirazın reddi ile sonuçlanmıştır. Yasal temsilci bu karar yönünden Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuş, başvuru Anayasa Mahkemesinin 2015/5690
numaralı dosyasında süre yönünden idari ret ile sonuçlanmıştır.
9. Yasal temsilci 2014 yılında teyze S.D.nin kızları
P.B.ye ve Z.B.ye yönelik cinsel istimar suçunu işlediği iddiasıyla şikâyetçi
olmuş; S.D. hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karar 21/11/2014
tarihinde itirazın reddi ile sonuçlanmıştır.
10. Yasal temsilci 2017 yılında çocukları P.B. ve Z.B.ye
yönelik cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla teyze S.D.den şikayetçi
olmuştur. Yargılama sonucunda sanığın beraatine kararı verilmiş olup dava
inceleme tarihi itibarıyla temyiz aşamasında derdesttir.
11. Başsavcılık daha önce de şüpheli S.D. hakkında aynı
iddialarda bulunulduğu,yapılan yargılamada şüphelinin beraat ettiği, cinsel
istismar suçunun oluşabilmesi için yapılan hareketlerin cinsel arzuların
tatminine yönelik, failin ulaşmak istediği sonuca uygun ve objektif olarak
şehevi olması gerektiği, somut olayda şüphelinin mağdurelere karşı cinsel
arzularını tatminine yönelik bir eyleminin bulunmadığı gerekçesiyle çocuğun
cinsel istismarı suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
12. Yasal temsilci vekili, şüpheli S.D.nin benzer
eylemleri nedeniyle daha önce hakkında açılan davada beraat ettiğini, şüphelinin
beraat aldığı karardan cesaretle eylemlerine devam ettiğini, anılan kararın
temyiz aşamasında olup kesinleşmediğini, Başsavcılığın eylemin gerçekleştiğini
kabul ettiğini ancak suçun oluşabilmesi için yapılan hareketlerin cinsel
arzuların tatminine yönelik failin ulaşmak istediği sonuca uygun ve objektif
olarak şehevi nitelikte olması gerektiğinden bahisle kovuşturmaya yer
olmadığına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek 29/3/2021
tarihinde karara itiraz etmiştir.
13. Yasal temsilcinin kovuşturmaya yer olmadığına dair
karara yaptığı itiraz, Trabzon 1. Sulh Ceza Hâkimliğince 9/4/2021 tarihinde
kesin olarak reddedilmiştir.
14. Yasal temsilci, nihai kararı 13/4/2021 tarihinde
öğrendikten sonra17/5/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
15. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
16. Yasal temsilci, kızlarının daha önce de teyzeleri
S.D.nin cinsel istismarına maruz kaldığını, şikayetlerinin takipsizlikle
sonuçlandığını, açılan ceza davasında ise S.D.nin ceza almadığını, bu şekilde
kızlarının yıllarca öz teyzeleri S.D.nin cinsel istismarına maruz
bırakıldığını, S.D.nin akıl sağlığının yerinde olup olmadığına dair rapor
alınması gerektiğini ileri sürmüştür. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi
için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.
17. Yasal temsilci, aynı şüpheli hakkında daha önce de
benzer iddialarla şikâyetçi olmuştur (bkz. §§ 8, 9, 10). Yasal temsilci başvuru
formunda daha önceki şikâyetleriyle ilgili açıklamalarda bulunmuş ise de işbu
başvuru 2021 yılında yapılan şikâyet üzerine sonuçlanan soruşturma sürecine
ilişkin olup inceleme bu kapsamda yapılmıştır.
18. İnsan onurunun korunması amacıyla Anayasa’nın 17.
maddesinin ilk fıkrasında maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi
hakkı güvence altına alınmış; aynı maddenin üçüncü fıkrasıyla da kişilere işkence
ve eziyet yapılması, kişilerin insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir
cezaya veya muameleye tabi tutulması yasaklanmıştır. Bu yasak için herhangi bir
istisnanın kabul edilmemesi ve Anayasa’nın 15. maddesinde savaş, seferberlik
veya olağanüstü hâllerde de maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne
dokunulamayacağının ifade edilmesi yasağın mutlak niteliğini ortaya
koymaktadır. Bununla birlikte yasak, tüm kötü muamele durumlarını kapsamaz. Bir
muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi,
asgari bir ağırlık derecesine (ciddiyet seviyesine) ulaşmasına bağlıdır. Asgari
ağırlık derecesine ulaşılıp ulaşılmadığı, görecelidir ve somut olayın
koşullarının değerlendirilmesiyle belirlenir. Yapılacak değerlendirmede
muamelenin süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve
sağlık durumu gibi etkenler önem taşır. Bu etkenlere ardındaki kasıt veya saik
ile birlikte muamelenin amacı da eklenebilir. Ayrıca gerilimin ve duyguların
yükseldiği atmosfer gibi muamelenin yapıldığı bağlam da dikkate alınması
gereken diğer bir etkendir (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293,
17/7/2014, §§ 80, 83; Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924,
6/1/2015, §§ 72, 74, 75; K.K. [GK], B. No: 2020/34532, 29/5/2024, § 26).
19. Başvurucuların yaşı, şüpheli ile başvurucular
arasındaki yakınlık ve şüphelinin eylemlerinin süreklilik arz ettiğine yönelik
iddia dikkate alınarak başvurucuların uğradıklarını iddia ettikleri muamelenin
Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi için gerekli
asgari bir ağırlık derecesine ulaştığı değerlendirilmiştir. Bu nedenle başvuru
kötü muamele yasağının usul boyutu kapsamında incelenmiştir.
20. Anayasa’nın 17. maddesi, devletin temel amaç ve
görevlerini düzenleyen Anayasa’nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde
devlete birtakım negatif ve pozitif yükümlülükler yükler (Serpil Kerimoğlu
ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 50; Fatma Akın ve Mehmet
Eren [GK], B. No: 2017/26636, 10/11/2021, § 82). Pozitif yükümlülükleri
kapsamında devlet; bireyleri, diğer bireyler tarafından yapılanlar da dâhil
olmak üzere, kötü muameleye karşı korumak için hukuki ve fiilî tedbirler
almakla ödevlidir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 82; R.K., B. No:
2013/6950, 20/4/2016, §§ 74, 75). Özellikle çocuklar ve savunmasız bireyler
etkili bir şekilde korunmalıdır (Z.C. [GK], B. No: 2013/3262, 11/5/2016,
§ 84). Koruma ödevi en ciddi durumlarda ceza hukuku hükümlerinin
yürürlüğe konulması ve bunların uygulamada da etkili bir şekilde uygulanması
yoluyla bireyleri, maddi ve manevi bütünlüklerinin ihlallerinden yeterli
şekilde korumak için yasal bir çerçeve oluşturulmasını gerektirir (bazı
değişikliklerle birlikte bkz. Z.C. § 56. Yaşam hakkı yönünden yapılan
kısmen benzer değerlendirmeler için bkz. İpek Deniz ve diğerleri, B. No:
2013/1595, 21/4/2016, § 149; T.A. [GK], B. No: 2017/32972, 29/9/2021, §
135). Koruma ödevi ayrıca yetkililerin bir kişiye yönelik gerçek ve yakın bir
kötü muamele tehlikesini bildikleri veya bilmelerinin gerektiği durumlarda bu
tehlikenin gerçekleşmesini engellemek için makul tedbirler almalarını da
gerektirir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 82; R.K., § 74). Bununla
birlikte özellikle insan davranışlarının öngörülemezliği, öncelikler ve
kaynaklar değerlendirilerek yapılacak işlem veya yürütülecek faaliyet tercihi
dikkate alındığında koruma yükümlülüğünün kamu makamları üzerinde aşırı yük
oluşturacak şekilde yorumlanması mümkün değildir (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, § 53; R.K., § 76).
21. Devletin kötü muamele yasağı kapsamındaki pozitif
yükümlülüklerinin usuli bir yönü de vardır. Bu usul yükümlülüğü savunulabilir
nitelikteki her kötü muamele olayınınsorumlularının belirlenmesini ve
gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmeyi
gerektirir. Bu soruşturmanın temel amacı, insan onurunu koruyan hukukun etkili
bir şekilde uygulanmasını ve kamu görevlilerinin veya diğer bireylerin kötü
muamele niteliğindeki filleri nedeniyle hesap vermelerini sağlamaktır. Kötü
muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında
ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Ceza soruşturmasının
Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği şekilde etkili olduğunun kabul
edilebilmesi için soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların
belirlenmesini sağlayabilecek tüm deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma
süreci gerektiği ölçüde kamu denetimine açık olmalı, mağdur soruşturmaya etkili
şekilde katılabilmeli vesoruşturmada makul bir özen ve süratle hareket
edilmelidir. Yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı;
temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Tahir Canan, B. No: 2012/969,
18/9/2013, § 25; Cezmi Demir ve diğerleri, §§ 110-112, 114-117; Ali
Rıza Özer ve diğerleri, §§ 101-103).
22. Başvuruya konu edilen husus, cinsel istismar iddiası
hakkında yürütülen ceza soruşturmasının etkililiği olduğundan inceleme bu
kapsamda yapılmıştır.
23. Somut olayda yasal temsilcinin şikâyeti üzerine
Başsavcılık derhâl soruşturma başlatmış, başvurucuların Çocuk Koruma ve İzlem
Merkezinde ifadelerini almış, başvurucuların anne ve babası ile başvurucu
P.B.nin rehber öğretmenini dinlemiş, şüpheli S.D.nin savunmasını almıştır.
Başvurucuların ifadeleri doğrultusunda alınan adli görüşme değerlendirme
raporlarında şüpheli S.D.nin başvurucu Z.B.ye dokunmasının cinsel amaçlı
olmayan kültürel sevme olduğu, başvurucu P.B.ye dokunmasının cinsel amaçlı mı
yoksa sevme şeklinde mi olduğu yönünde net bir kanaate varılamadığı görüşü
bildirilmiştir (bkz. § 7).
24. Başsavcılık, yasal temsilcinin şikâyeti üzerine
derhâl başlattığı soruşturmada başvurucuları adli görüşmeciyle görüştürmüş;
adli görüşmeciden adli görüşme değerlendirme raporu almıştır. Şikâyetçi olan
yasal temsilcinin olayı kendisine aktardığını ileri sürdüğü rehber öğretmenini,
şüpheli S.D.yi, olayın gerçekleştiği iddia edilen evde başvurucularla birlikte
kalan anne Ö.D.yi dinlenmiştir. Dolayısıyla Başsavcılık, etkili bir soruşturmanın
gereği olarak makul özenle delilleri toplamış, olayın aydınlatılması bakımından
ciddiyetle araştırma yapmıştır. Bu bağlamda elde edilen delillerin hukuki
olarak yorumlanmasında Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasındaki güvence
altına alınan yasağı ihlal edecek mahiyette bir değerlendirme yapılmadığını ya
da soruşturmanın etkili şekilde yürütülmediğini gösterir herhangi bir bulguya
rastlanmamıştır.
25. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin
üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının etkili
soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutuna yönelik bir ihlalin olmadığı
açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
Yusuf Şevki HAKYEMEZ bu görüşe katılmamıştır.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucuların kimliğinin
başvurunun niteliği gereği RESEN GİZLİ TUTULMASINA,
B. Kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine
ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA Yusuf Şevki HAKYEMEZ'in karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde
BIRAKILMASINA 13/3/2025 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Çocuğun cinsel istismarı suçuyla ilgili soruşturmanın
etkili şekilde yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği
iddiasıyla yapılan bireysel başvuruda Mahkeme çoğunluğunca başvurucuların
Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele
yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine dair iddianın açıkça dayanaktan
yoksunluk nedeniyle kabul edilemez bulunması gerektiği şeklindeki kararına
katılmamaktayım.
2. Çocukların yasal temsilcisi olan babanın 19/1/2021
tarihinde çocuklarının öz teyzelerinin cinsel istismarına maruz kaldığı
iddiasıyla yapılan şikayet üzerine başlatılan soruşturmada yapılan tahkikat
neticesinde Başsavcılık tarafından somut olayda şüphelinin iki çocuğa karşı
cinsel arzularını tatmine yönelik bir eyleminin bulunmadığı gerekçesiyle
çocuğun cinsel istismarı suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar
verilmiştir.
3. Mahkememiz çoğunluk kararında; babanın şikayeti
üzerine başlatılan soruşturma sürecinde Başsavcılık tarafından yapılan
işlemleri sıralamış, çocukların ifadeleri doğrultusunda alınan adli
değerlendirme raporlarına da atıf yapılarak Başsavcılık tarafından etkili bir
soruşturmanın gereği olarak makul özenle delilleri toplanmış ve olayın
aydınlatılması bakımından ciddiyetle araştırma yapılmış olduğuna işaret edilmiş
ve buradan hareketle de elde edilen delillerin hukuki olarak yorumlanmasında
Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan yasağı ihlal
edecek mahiyette bir değerlendirme yapılmadığını ya da soruşturmanın etkili
şekilde yürütülmediğini gösterir herhangi bir bulguya rastlanmamış olduğu
gerekçesine yer verilmiştir. (Bkz.: §§ 23-24).
4. Bununla birlikte, dosyadaki diğer deliller yanında
özellikle Başsavcılıkça başlatılan soruşturma sürecinde başvurucuların Çocuk
Koruma ve İzlem Merkezinde adli görüşmeciyle görüşerek verdikleri ifadelere
binaen alınan ifadeleri doğrultusunda adli görüşmeci tarafından hazırlanan adli
görüşme değerlendirme raporu esasında yapılan soruşturma sürecindeki en önemli
delil olarak bazı önemli tespitlerde bulunmaktadır. Adli görüşmeci, başvurucu
Z.B. yönünden teyzesinin dokunuşlarının cinsel amaçlı bir dokunma olduğu
yönünde net bir ifade kullanmadığı, dokunuşlarının cinsel olmayıp kültürel
sevme biçimi olabileceği, başvurucu P.B. yönünden ise teyzenin ergenlik döneminde
olan çocuğun mahremiyetine saygı göstermeyerek mağdureyi cinsel yönden ihmal
ettiği, annenin de bu duruma göz yumduğu, teyzenin mağdureye yönelik
dokunuşlarının cinsel amaçlı mı yoksa sevme şekli mi olduğu yönünde net bir
kanaate varılamadığı şeklinde görüş bildirmiştir (bkz.: § 7).
5. Görüldüğü üzere adli görüşmeci tarafından hazırlanan
adli görüşme değerlendirme raporunda özellikle büyük çocuk ile ilgili teyzenin
istismar iddiasına yönelik eylemlerinin cinsel amaçlı mı yoksa sevme şekli mi
olduğu yönünde net bir kanaate ulaşılamadığı tespitine yer verilmektedir. Bu
biçimdeki bir tespite rağmen Başsavcılık tarafından somut olayda şüphelinin
mağdurelere karşı cinsel arzularını tatminine yönelik bir eyleminin bulunmadığı
gerekçesiyle çocuğun cinsel istismarı suçundan kovuşturmaya yer olmadığına
karar verilmiş olması yürütülen soruşturmadaki önemli bir eksikliktir.
6. Bundan dolayıdır ki Mahkememiz çoğunluğunun somut
olayda ulaştığı elde edilen delillerin hukuki olarak yorumlanmasında
Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasındaki güvence altına alınan yasağı
ihlal edecek mahiyette bir değerlendirme yapılmadığını ya da soruşturmanın
etkili şekilde yürütülmediğini gösterir herhangi bir bulguya rastlanmamış
olduğu biçimindeki gerekçeye (bkz.: § 24) katılmak mümkün değildir.
7. Bireysel başvuruya konu olayda adli görüşmeci
tarafından hazırlanan adli görüşme değerlendirme raporunda büyük çocuk ile
ilgili teyzenin istismar iddiasına yönelik eylemlerinin cinsel amaçlı mı yoksa
sevme şekli mi olduğu yönünde net bir kanaate varılamadığı tespitine yer
verilmiş olmasına rağmen soruşturmanın kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin
karar ile sonlandırılması etkili bir soruşturma yürütülmediğini göstermektedir.
8. Özellikle konunun çocuklara yönelik bir cinsel istismar
iddiası olduğu ve yine bu bağlamda adli görüşmeci tarafından hazırlanan adli
görüşme değerlendirme raporunda başvuruculardan birisi ile ilgili olarak
belirtilen “net bir kanaate varılmaması” durumu esasında bu konuda daha ileri
araştırmalar yapılması gerektiğini ortaya çıkarmaktadır. Gerek başvurucu
çocukların her ikisinin birbiriyle uyumlu ve kararlı biçimde ifade ettikleri
beyanları ve gerekse adli görüşme değerlendirme raporundaki tespitler bunu
gerektirmektedir.
9. Soruşturmada ulaşılacak sonuçtan bağımsız olarak ifade
etmek gerekir ki bu biçimdeki bir şikayette Anayasa’nın 17. maddesindeki kötü
muamele yasağının usul boyutuna uygun etkili bir hukuksal sürecin
yürütülebilmesi için somut başvuruda toplanan verilerin herkesi ikna edici,
objektif bir değerlendirmeye dayalı biçimde sonuçlandırılması fevkalade önem
arz etmektedir.
10. Sonuç olarak yukarıda sıralanan gerekçelerle
başvurucuların Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına
alınan kötü muamele yasağının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul
boyutunun ihlal edildiği gerekçesiyle çoğunluğun başvurunun açıkça dayanaktan
yoksunluk nedeniyle kabul edilemez bulunması gerektiği şeklindeki kararına
katılmamaktayım.