logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(C.U. [2.B.], B. No: 2021/47821, 22/11/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

C.U. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/47821)

 

Karar Tarihi: 22/11/2023

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Duygu KALUKÇU

Başvurucu

:

C.U

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, güven ilişkisinin bozulduğu gerekçesine dayanılarak iş akdine son verilmesi üzerine açılan işe iade davasının reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı ile makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu, Borsa İstanbul A.Ş.de (Şirket) çalışmakta iken şüphe feshi kapsamında iş akdi feshedilmiştir. Akabinde yine Şirket tarafından Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) kapsamında başvurucu hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.

3. Başvurucu, işe iade talebiyle dava açmış; ilk derece mahkemesi soruşturmayı başlatanın işveren Şirket olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne hükmetmiştir.

4. Davalı işveren istinaf talebinde bulunmuş; işe iade yargılaması devam ederken ceza soruşturması takipsizlik kararı ile neticelenmiştir. İstinaf mahkemesi takipsizlik kararının gerekçesinde yer alan tespitleri (bilgisayarından FETÖ/PDY propagandası yapan sitelere giriş yaptığına dair kayıtlar, telefonunda internet geçmişi ve bellek verilerini silmekte kullanılan CleanMaster isimli uygulama ile yine FETÖ/PDY üyelerinin IP adreslerini saklamak/maskelemek için kullandıkları Psiphon isimli uygulamaların bulunduğu) baz alarak yeterli şüphenin oluştuğu değerlendirmesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine hükmetmiştir.

5. Başvurucu 28/4/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

7. Başvurucu; istinaf mercii tarafından yapılan değerlendirmenin hatalı ve eksik olduğunu, yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığını, özellikle iş akdinin feshinin usule uygun yapılmadığı ve icra kurulu kararı ile değil ancak Yönetim Kurulu kararı ile iş akdinin feshedilebileceği yönündeki iddiasının karşılanmadığını belirterek mahkeme hakkı ile gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

8. Adalat Bakanlığı (Bakanlık) başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığı hususunu itiraz konusu yapmış, öte yandan süresinde kabul edildiği takdirde başvurucunun hakkındaki iddiaları öğrendiği, buna ilişkin iddia ve itirazları ileri sürebilme imkânı olduğu, bu kapsamda hukuk kurallarını yorumlama yetkisinin derece mahkemelerine ait olduğu, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durum olmadığı, başvurucunun ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti mahiyetinde kaldığı hususlarının dikkate alınmasını talep etmiş; derece mahkemesi kararlarının Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadı uyarınca yeterli gerekçe içerdiğini ve yargılamanın makul sürede neticelendirildiğini belirtmiştir.

9. Başvurucu; Bakanlığın görüşüne karşı beyanında, takipsizlik kararında yer alan ve istinaf mahkemesinin kararına gerekçe yapılan CleanMaster ile Psiphon isimli uygulamaların herkesin kullanımına açık olup milyonlarca kullanıcısının bulunduğunu hatta telefonlara otomatik olarak yüklendiğini, iş akdinin feshinin usul ve yasaya uygun yapılmadığını, iddia ve itirazlarının incelenmediğini, savunmasının alınmadığını ileri sürmüştür.

10. Başvurunun bu kısmı gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmiştir.

11. Başvurucu nihai hükmü 13/4/2021 tarihinde öğrendiğini beyan etmiştir. Tebliğ tarihi tespit edilemediğinden başvurucunun beyanına itibar edilmiştir. Bu kapsamda 28/4/2021 tarihinde yapılan bireysel başvurunun süresinde olduğu değerlendirilmiştir.

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. İlke olarak mahkeme kararlarının gerekçeli olması, adil yargılanma hakkının bir gereğidir. Derece mahkemeleri, dava konusu maddi olay ve olguların kanıtlanmasını, delillerin değerlendirilmesini, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasını, uyuşmazlıkla ilgili vardığı sonucu, sonuca varmada kullandığı takdir yetkisinin sebeplerini makul bir şekilde gerekçelendirmek zorundadır. Bu gerekçelerin oluşturulmasında açık bir keyfîlik olmaması ve makul bir gerekçe gösterilmesi hâlinde adil yargılanma hakkının ihlalinden söz edilemez (İbrahim Ataş, B. No: 2013/1235, 13/6/2013, § 23).

14. Şüphe feshinin mahiyeti gereği ispatı beklenemese de Yargıtay içtihadında da belirtildiği üzere şüphenin işçinin kişiliğinde bulunan bir sebebe dayanması, bu sebebin de ciddi, önemli ve somut nitelikte objektif olay ve vakıalar ile desteklenmesi gerekmektedir. Aksi hâlde hukuk devletinin bir gereği olan hukuki güvenlik ilkesine aykırı şekilde keyfî uygulamaların gündeme gelmesi söz konusu olabilecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15/11/2018 tarihli ve E.2015/22-2715, K.2018/1720 sayılı kararı; Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 22/10/2007 tarihli ve E.2007/16878, K.2007/30923 sayılı kararı).

15. Somut olayda istinaf mahkemesi tarafından şüphe feshini geçerli kılan olgunun soruşturma kapsamında yapılan tespitler olduğu görülmüştür.

16. Aynı somut olaya ilişkin ceza mahkemeleri ile hukuk mahkemeleri tarafından yapılan yargılama sonucu verilen kararların birbirleri yönünden mutlak surette bağlayıcı olduğunu söylemek mümkün değildir. Zira bu durumda derece mahkemeleri önlerine gelen uyuşmazlığı kendi açılarından ele almakta; ilgili mevzuat kapsamında farklı değerlendirme ve nitelendirmelere tabi tutmaktadır. Bu kapsamda Yargıtay kararlarında hem olağanüstü hâl dönemi için hem de olağanüstü hâl harici dönemler için işçi hakkında verilen bir beraat yahut takipsizlik kararının şüphe feshi noktasında nasıl değerlendirilmesi gerektiği ana hatlarıyla ortaya konulmuştur. Yargıtay, beraat kararını işçi lehine değerlendirme eğilimi göstermekle birlikte yine de kararın içeriğindeki olay ve olguların fesih için yeterli olup olmadığını da ayrıca incelemiştir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 18/4/2013 tarihli ve E.2012/32147, K.2013/12471 sayılı; 8/4//2019 tarihli ve E.2019/1352, K.2019/7992 sayılı kararları).

17. İstinaf mahkemesince başvurucunun kararda değinilen uygulamaların herkesin kullanımına açık olduğu ve örgütsel saikler ile hareket etmediği yönündeki itirazlarının karşılanmadığı, bahsi geçen sitelere girip çıkmasının ya da tespit edilen uygulamaların kullanılmasının örgüt ile irtibat/iltisak noktasında nasıl bir bağlantı oluşturduğu, bu durumun başvurucunun yaptığı göreve etkisinin ne olduğu hususlarında inceleme yapılmadığı anlaşılmıştır.

18. Dolayısıyla gerekçeli kararda başvurucunun yargılamanın sonucuna etkili nitelikteki iddia ve itirazlarının incelenmediği, bu iddiaların karşılanmadığı görülmüştür. Bu nedenle yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

20. Başvurucu, işe iade davasının uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

21. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Veysi Ado ([GK] B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile yapılan değişikliğe göre 9/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla derdest olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı neticesine varmıştır. Somut başvuruda, anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

23. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 50.000 TL maddi/manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

24. Başvuruda, tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

25. Makul sürede yargılanma hakkı yönünden kabul edilemezlik kararı verildiğinden ve gerekçeli karar hakkı yönünden ise yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi yeterli bir giderim oluşturduğundan başvurucunun tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesine (E.2019/1349, K.2019/1966) iletilmek üzere İstanbul 14. İş Mahkemesine (E.2017/120, K.2019/48) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

F. 487,60 TL harç ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(C.U. [2.B.], B. No: 2021/47821, 22/11/2023, § …)
   
Başvuru Adı C.U.
Başvuru No 2021/47821
Başvuru Tarihi 28/4/2021
Karar Tarihi 22/11/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, güven ilişkisinin bozulduğu gerekçesine dayanılarak iş akdine son verilmesi üzerine açılan işe iade davasının reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı ile makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Gerekçeli karar hakkı (hukuk) İhlal Yeniden yargılama
Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi