logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Barış İnan (5) [1. B.], B. No: 2021/50095, 30/7/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BARIŞ İNAN BAŞVURUSU (5)

(Başvuru Numarası: 2021/50095)

 

Karar Tarihi: 30/7/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Yusuf KARABULAK

Başvurucu

:

Barış İNAN

Vekili

:

Av. Faruk Nafiz ERTEKİN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucuya posta yoluyla gelen gazetelerin verilmemesi nedeniyle ifade özgürlüğünün, İnfaz Hakimliğince yapılan yargılamada Cumhuriyet savcılığı mütalaasının tebliğ edilmemesi, sözlü yargılama yapılmaksızın karar verilmesi ve kabul edilmeyen itirazlarının yeterli bir gerekçeyle ortaya konulmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu, olay tarihinde hükümlü olarak Kocaeli 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.

3. Başvurucu, Atılım gazetesine (gazete) abonelik yaptırmıştır. Bu aboneliğe bağlıolarak posta yoluyla gazetenin iki ayrı sayısı gönderilmiştir. Söz konusu gazeteleri inceleyen Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurulu Başkanlığı (Eğitim Kurulu) 6/8/2021 tarihinde, gazetelerin Ceza İnfaz Kurumuna kabul edilme kriterlerini karşılamadığı gerekçesiyle başvurucuya verilmemesine karar vermiştir. Eğitim Kurulu kararında 13/12/2004 tarihli, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 62. maddesinin (4) numaralı fıkrasında düzenlenen Basın İlân Kurumu (BİK) aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı bulunmayan gazetelerin kuruma kabul edilemeyeceğine dair kurala yer verilmiştir.

4. Başvurucu, bu karara karşı Kocaeli 2. İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) şikâyette bulunmuştur. Başvurucu; şikâyet dilekçesinde abone olduğu derginin resmî ilan yayımlamaması sebebiyle düşünce ve kanaat özgürlüğünün, haber alma hakkının, manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkının ceza infaz kurumu tarafından engellendiğini belirtmiştir. Hâkimlik, Ceza İnfaz Kurumu uygulamasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle söz konusu şikâyetin reddine karar vermiştir.

5. Başvurucu, Hâkimliğin anılan kararına itiraz etmiştir. İtirazı inceleyen Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 20/9/2021 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir.

6. Kararın 29/9/2021 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine başvurucu 20/10/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

7. Adli yardım talebinin kabulüyle başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten geçici olarak muaf tutulmasına ve başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına Komisyonca karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia

8. Başvurucu; gazetelerin niteliği ve içeriği yönünde değerlendirme yapılmaksızın kendisine verilmemesine ilişkin uygulamayla ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia etmiştir.

9. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurunun kabul edilebilirlik şartlarını taşıyıp taşımadığının değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Kabul edilebilirlik şartları karşılandığı takdirde yapılacak incelemede, Mustafa Koca kararındaki değerlendirmeler dikkate alınarak Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü koşullarının gözönüne alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı sunduğu dilekçede başvuru formundaki iddialarını yinelediğini beyan etmiştir.

10. Anayasa Mahkemesi; daha önce verdiği birçok kararında, hükümlü ve tutuklulara posta/kargo yoluyla gelen, ziyaretçilerin getirdiği veya hükümlü ve tutukluların kendi satın aldıkları süreli ya da süresiz yayınların ceza infaz kurumlarına kabul edilmemesini ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmiştir (ilgili kararlar için bkz. İbrahim Kaptan (2) [2. B.], B. No: 2017/30723, 12/9/2018, § 23; Recep Bekik ve diğerleri [GK], B. No: 2016/12936, 27/3/2019, § 24; Ahmet Sil ve Taner Yay [2. B.], B. No: 2017/35227, 30/9/2020, § 31). Bu nedenle başvurucunun posta yoluyla gelen gazetelerin verilmemesine yönelik iddialarının ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

11. Somut başvuruda, müdahalenin kanuni dayanağı olan 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesinin (4) numaralı fıkrası 14/4/2020 tarihli ve 7242 sayılı Kanun'un yayımı tarihinde yürürlüğe giren 32. maddesiyle yapılan ek düzenlemeyle öngörülmüştür. Getirilen yeni kurala göre BİK aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı bulunmayan gazetelerin ceza infaz kurumuna kabul edilmeyeceği düzenlenmiştir. Başvurucunun talebini inceleyen Eğitim Kurulu, 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesinin (4) numaralı fıkrasında kapsamında değerlendirmede bulunarak gazetenin BİK'in resmî ilan ve reklam vermediği gazetelerden olması nedeniyle ret kararı vermiştir.

12. Anayasa Mahkemesi Mustafa Koca ([1. B.], B. No: 2021/38039, 26/7/2022) kararında mevzuatta öngörülen yeni sistem uyarınca gerçekleştirilen müdahalenin başvurucunun güncel haber alma hakkını anlamsız ve imkânsız hâle getirecek bir sınırlama içermediğini kabul etmiştir. Nitekim başvurucunun en yüksek tirajlı 29 ulusal gazetenin de aralarında olduğu yakın fikir ve içtihat çeşitliliğine sahip, ortalama 1.800'e varan gazeteye ulaşım imkânı olduğuna değinerek son yıllarda kütüphaneden faydalanma imkânına yönelik getirilen yeniliklerin müdahalenin etkilerini fazlasıyla dengeler nitelikte olduğunu belirtmiştir. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi; başvurucunun tirajı yeterli olmadığından resmî ilan yayım hakkı bulunmayan bir gazeteyi satın alma talebinin bu sebeple reddedilmesinin ifade özgürlüğü yönünden haksız bir sınırlama oluşturmadığını, kurum düzeni, disiplini, güvenliği ve mahkûmların ıslahı meşru amaçlarını gerçekleştirmek yönünden zorunlu bir sosyal ihtiyacı karşıladığını, başvurucuya katlanması gerekenden fazla bir külfet yüklemediğini belirterek ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar vermiştir.

13. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu [2. B.], B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

14. Bu kapsamda başvurucunun abone olduğu gazetenin BİK tarafından resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı bulunmadığı dikkate alındığında, yapılacak değerlendirmede Mustafa Koca kararından ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda, yukarıda açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar

1. Savunma Hakkının İhlal Edildiği İddiası

15. Başvurucu, Cumhuriyet Savcısının mütalaasının kendisine tebliğ edilmediğini belirterek savunma hakkının kısıtlandığını ileri sürmüştür.

16. Anayasa Mahkemesi Selahattin Demirtaş (4) ([2. B.], B. No: 2017/27359, 10/6/2020) kararında, ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan bir başvurucuya gönderilen mektupların sakıncalı bulunan kısımları okunmayacak şekilde karalanarak başvurucuya verilmesi üzerine infaz hâkimliğine yapılan bir şikâyette infaz hâkimliğince alınan Cumhuriyet savcılığı mütalaasının şikâyetçiye bildirilmemesinin anayasal önem taşımadığını, içeriğinde şikâyetçinin cevap vermesini gerektirmeyen ve daha önce ileri sürülmemiş yeni bir olgudan bahsedilmeyen durumlarda savcılık görüşünün şikâyetçiye bildirilmemesinin önemli bir zarara da neden olmadığını ifade etmiş; anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle başvurucunun Cumhuriyet savcılığı mütalaasının bildirilmemesine dayalı adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine dair şikâyetinin kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

17. Mevcut başvuruda da Cumhuriyet Savcısının mütalaasının başvurucuya tebliğ edilmediğine yönelik iddiada Selahattin Demirtaş (4) kararında yer alan tespitlerden ayrılmayı gerektiren bir yön bulunmadığı kabul edilmektedir.

18. Açıklanan gerekçelerle, başvurunun bu kısmının anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiği İddiası

19. Başvurucu; Eğitim Kurulunun ve Hâkimliğin kararlarında herhangi bir somut belirleme yapılmadığını, yalnızca mevzuat hükümlerine yer verilen kararların ilgili ve yeterli bir gerekçeye sahip olmadığını belirtmiştir.

20. Anayasa’nın 36. ve 141. maddeleri gereği mahkemelerin her türlü kararının gerekçeli olması gerekir. Ancak bu hak, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle, gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir (Mehmet Yavuz [1. B.], B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan merciin, yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi [1. B.], B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).

21. Somut olayda, yapılan açık yargılama sonunda tarafların, davanın sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmalarının tartışılarak verilen kararda hükme ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu görülmektedir. Kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda, değerlendirme konusu hüküm ve gerekçesinin uygun bulunduğu dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.

22. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

3. Sözlü Yargılanma Hakkının İhlal Edildiği İddiası

23. Başvurucu; taleplerinin duruşma yapılarak incelenmediğini, dosya üzerinden karar verildiğini, bu nedenle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

24. Anayasa Mahkemesi Talet Şanlı ([GK], B. No: 2017/20526, 17/1/2023)kararında sözlü yargılanma hakkının kapsamını ve genel ilkelerini belirlemiştir (anılan kararda bkz. §§ 50-56). Sözlü yargılanma hakkı hem savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamakta hem de silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine işlerlik kazandırmaktadır. Anılan hak, sadece duruşmada hazır bulunmayı değil duruşma sürecini dinlemeyi, takip etmeyi, iddia ve savunmaları destekleyecek olgu ve delilleri ileri sürmeyi de içerir. Öte yandan adil yargılama hakkının diğer güvencelerine uyulmak kaydıyla usul ekonomisi ve iş yükünün azaltılması gibi amaçlarla bazı yargılamaların duruşmadan istisna tutulması ve duruşma yapılmaksızın karara bağlanmasının tek başına ihlale yol açmayacağı da kabul edilmiştir. Anayasa Mahkemesi nihai olarak duruşma yapılmamasının bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedeleyip zedelemediğini gözönünde bulunduracaktır (Talet Şanlı, §§ 50, 52).

25. Bu çerçevede sözlü yargılama;

i. Duruşma yapılmasını gerektirecek güvenirlilik (delillerin güvenirliliği, inandırıcılığı, çelişkili tanık ifadesi) sorununun veya tartışmalı olgunun bulunmadığı, önemli bir hukuki veya olgusal mesele içermeyen konularda mahkemelerin adil ve makul bir şekilde dosya üzerinden tarafların beyanlarına ve diğer yazılı belgelere istinaden davaya ilişkin karar verebileceği durumlarda,

ii. Sınırlı kapsamda tamamen hukuki konuların veya özel bir karmaşıklığı olmayan hukuki yönlerin ileri sürüldüğü davalarda,

iii. Yazılı olarak dosya üzerinden daha iyi şekilde ele alınabilecek, son derece teknik konuları içeren davalarda,

iv. İvedilikle yargılama yapılmasının lüzumlu olduğu (örneğin tekzip), özen gerektiren, duruşma yapılmasının gerekli özenle incelemeye engel oluşturabileceği davalarda (sigorta uyuşmazlıkları, sosyal güvenlik uyuşmazlıkları) gerekli görülmeyebilir (Talet Şanlı, § 53).

26. Buna karşılık sözlü yargılama;

i. Merciler tarafından olguların doğru bir şekilde tespit edilip edilmediğinin değerlendirilmesi ihtiyacı olduğunda,

ii. Hukuki meselelerin yanı sıra önemli olgusal meselelerin ortaya çıktığı veya uyuşmazlığın olgularının daha ayrıntılı incelenmesinin gerekli olduğu hâllerde,

iii. Mahkemelerin başvurucuya dair kişisel bir izlenim edinmesini, başvurucunun kişisel durumunu şahsen izah edebilmesini gerektiren durumlarda,

iv. Mahkemelerin bir duruşma aracılığıyla belirli noktalara ilişkin açıklık getirmesi lüzumlu olduğunda gerekli ve zorunlu görülebilir (Talet Şanlı, § 54).

27. Somut olayda yapılan incelemede, Eğitim Kurulu kararına yapılan itiraz incelemesi aşamasında İnfaz Hâkimliğinde duruşma yapılmadan dosya üzerinden yapılan incelemede tarafların iddia ve savunmalarını ortaya koyabildikleri görülmüştür. Dava dosyası ve tarafların yazılı görüşleri temelinde yeterince çözülemeyen hiçbir hukuki ve olgusal sorunla karşılaşılmadığının açık olduğu dikkate alındığında başvuru konusu yargılamanın duruşma yapılmaksızın gerçekleştirilmesi şeklindeki müdahalenin güdülen meşru amaçla ölçülü olduğu değerlendirilmiştir (Ferhat Arslaner [2. B.], B. No: 2020/35181, 19/7/2023, § 35) .

28. Açıklanan nedenlerle sözlü yargılama hakkına yönelik bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 1. Savunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Sözlü yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Adli yardım talebinin kabulü ile geçici olarak muaf tutulan 487,60 TL harçtan ibaret yargılama giderinin 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvurucudan TAHSİLİNE 30/7/2025tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Barış İnan (5) [1. B.], B. No: 2021/50095, 30/7/2025, § …)
   
Başvuru Adı BARIŞ İNAN (5)
Başvuru No 2021/50095
Başvuru Tarihi 20/10/2021
Karar Tarihi 30/7/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucuya posta yoluyla gelen gazetelerin verilmemesi nedeniyle ifade özgürlüğünün, İnfaz Hakimliğince yapılan yargılamada Cumhuriyet savcılığı mütalaasının tebliğ edilmemesi, sözlü yargılama yapılmaksızın karar verilmesi ve kabul edilmeyen itirazlarının yeterli bir gerekçeyle ortaya konulmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü Ceza infaz kurumunda süreli yayın Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Sözlü yargılanma hakkı (aleni yargılanma, duruşmada hazır bulunma vs.) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Gerekçeli karar hakkı (ceza) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Silahların eşitliği ilkesi / çelişmeli yargılama ilkesi (ceza) Anayasal ve Kişisel Önemin Olmaması
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi