TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
C. Y. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/51397)
Karar Tarihi: 7/2/2024
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Raportör
Yüksel GÜNARSLAN
Başvurucu
C.Y.
Vekili
Av. Şerife Seda ÇOBAN KALIN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, haksız tutuklama tedbiri nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından Manavgat ilçesinde 28/7/2021 tarihinde meydana gelen, geniş bir ormanlık alan ile çok sayıda ev ve yerleşim alanına sirayet eden orman yangını ile ilgili olarak soruşturma başlatılmıştır.
3. Soruşturma kapsamında orman yangınını çıkardığı değerlendirilen suça sürüklenen çocuk M.A.T.nin ifadesi istinabe yoluyla Antalya Cumhuriyet Başsavcılığında alınmıştır. M.A.T., müdafi ve pedagog eşliğinde verdiği 30/7/2021 tarihli ifadesinde olay günü karşılaştığı başvurucunun "bu ormanı tutuştur", "sen yak, yak bir şey olmaz, zaten kamera yok buralarda" şeklinde sözler söylediğini, kendisine çikolata verdiğini ve evden alacağı çakmak ile ormanı yakabileceğini söylediğini ifade etmiştir.
4. Olay tarihinde onaltı yaşında olan başvurucu Antalya Cumhuriyet Başsavcılığında istinabe yoluyla alınan ifadesinde üzerine atılı suçu kabul etmediğini, aralarında önceye dayanan husumet bulunması nedeniyle M.A.T.nin kendisine iftira attığını ileri sürmüştür.
5. Başsavcılık tarafından suça sürüklenen çocuk M.A.T.nin ifadesi 2/8/2021 tarihinde ikinci defa alınmıştır. M.A.T. bu ifadesinde orman yangınını kendisinin çıkardığını ancak başvurucunun bu konuda herhangi bir yönlendirmesinin bulunmadığını ve aralarındaki husumet nedeniyle başvurucuyu suçlayıcı şekilde beyanda bulunduğunu ifade etmiştir.
6. Başvurucunun cep telefonunda yapılan inceleme neticesinde düzenlenen raporda, orman yangını bölgesinde kendisini kameraya alan başvurucunun gülerek ve neşeli bir vaziyette Manavgat yanıyorke, devamke, pompake, ölüyozke, kıyametke şeklinde sözler söylediği iki adet video kaydı bulunduğu tespitine yer verilmiştir.
7. Başvurucu, Başsavcılık tarafından orman yangınına neden olma suçundan tutuklanması istemiyle Manavgat 1. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) 3/8/2021 tarihinde sevk edilmiştir. Tutuklama talep yazısında sevk maddesi olarak 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 110. maddesinin (2) numaralı fıkrası gösterilmiştir.
8. Hâkimlik, sorgu sonucunda başvurucunun tutuklanmasına karar vermiştir. Tutuklama kararında suça sürüklenen çocuk M.A.T.nin 30/7/2021 tarihli ifadesi, başvurucunun telefonundan elde edilen video kayıtları ile soruşturma dosyasındaki diğer delillere dayanılarak başvurucunun 6831 sayılı Kanun'un 110. maddesinin (4) numaralı fıkrasında düzenlenen kasten orman yakma suçunu gerçekleştirdiği hususunda kuvvetli şüphe nedenlerinin bulunduğu belirtilmiştir. Tutuklama kararında ayrıca 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında düzenlenen katalog suçlar arasında yer alan kasten orman yakma suçu için öngörülen yaptırımın alt ve üst sınırı nedeniyle başvurucunun kaçma ihtimalinin bulunduğu ve soruşturmanın kapsamı ile delillerin henüz toplanmaması nedeniyle delillerin karartılmasının engellenmesi için gerekli olduğundan bahisle tutuklama kararı verildiği ifade edilmiştir.
9. Başvurucu müdafi 20/8/2021 tarihli dilekçe ile tahliye talebinde bulunmuştur. Anılan dilekçede -diğerlerinin yanı sıra- Başsavcılığın tutuklama talep yazısında belirtilen suç türü ve sevk maddesi ile tutuklama kararındaki suç türü ve sevk maddesinin farklı olduğu ve her iki suçun gerektirdiği cezalar arasındaki farklılıklar nedeniyle Hâkimliğin tutuklamaya ilişkin değerlendirmelerinin hatalı olduğu ileri sürülmüştür.
10. Manavgat 2. Sulh Ceza Hâkimliği, başvurucu aleyhindeki deliller itibarıyla suç vasfının aleyhe değişme ihtimali ve kasten orman yakma suçuna ilişkin soruşturma yürütüldüğünün anlaşılması nedenleriyle talebin reddine 23/8/2021 tarihinde karar vermiştir.
11. Başsavcılığın talebi üzerine Hâkimlik, suç vasfının başvurucu aleyhine değişme ihtimali ile delillerin toplanmaya devam olunduğu aşama itibarıyla delil zaafiyetinin önlenmesi açısından gerekli ve ölçülü olduğu gerekçesiyle başvurucunun tutukluluk halinin devamına 31/8/2021 tarihinde karar vermiştir. Başvurucu müdafiinin bu karara yaptığı itiraz 9/9/2021 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.
12. Soruşturma neticesinde Başsavcılık tarafından başvurucunun 6831 sayılı Kanun'un 110. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca kasten orman yakma suçundan cezalandırılması talebiyle 13/9/2021 tarihinde iddianame düzenlenmiştir.
13. Başvurucu tutukluluk halinin devamı kararına itirazın reddine dair 9/9/2021 tarihli kararı 28/9/2021 tarihinde öğrendikten sonra 27/10/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
14. İddianamenin kabulü ile açılan kamu davası Manavgat 1. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) tarafından görülmeye başlanmıştır. Mahkeme, duruşmanın 8/12/2021 tarihli ilk oturumunda başvurucunun tahliyesine karar vermiştir. Yargılama neticesinde başvurucu hakkında beraat kararı verilmiş olup, yargılama istinaf kanun yolu aşamasında devam etmektedir.
15. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
16. Başvurucu, tutuklama talep yazısındaki suç türü ve sevk maddesi ile tutuklama kararındaki suç türü ve sevk maddesinin farklı olduğunu, tutuklama kararındaki gerekçenin Başsavcılık tarafından isnat edilen suçun niteliğine uygun olmadığını, kaçma şüphesini ortaya koyacak delil mevcut değilken yalnızca M.A.T.nin çelişkili beyanlarına istinaden tutuklanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğinden yakınmıştır.
17. Bakanlık görüşünde; anılan şikâyetle ilgili olarak 5271 sayılı Kanun'un 141. ve 142. maddeleri uyarınca açılması gereken bir tazminat davası açılmadığından söz konusu iddia bakımından olağan başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı ileri sürülmüştür. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında hukuka aykırı tutuklama tedbirinden kaynaklanan hak ihlalinin tazminat davası yoluyla giderilemeyeceğini ve bu nedenle 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen başvuru yolunun tüketilmesinin gerekli olmadığını ileri sürmüştür.
18. Başvurucunun şikâyetinin özü, tutukluluğun hukuki olmadığına ilişkindir. Dolayısıyla başvurucunun iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
20. Somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Başvurucu, kasten orman yakma suçundan 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.
21. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.
22. Başvurucu hakkında verilen tutuklama kararında ve iddianamede esas olarak orman yangınını çıkardığı hususunda müdafi ve pedagog eşliğinde ikrarda bulunan M.A.T.nin başvurucunun kendisini bu konuda yönlendirdiğine dair 30/7/2021 tarihli ifade tutanağı ile başvurucunun cep telefonundan ele geçirilen video görüntülerine ilişkin rapora dayanıldığı görülmektedir (bkz. § 8).
23. Suça sürüklenen çocuk M.A.T.'nin kendisini ormanı yakması konusunda yönlendiren kişinin başvurucu olduğu yönündeki ifadesi ve başvurucunun olayın hemen sonrasında arkasında olay yeri olacak şekilde çektiği videolarda yangından memnuniyet duyduğu anlamına gelen ifadeler kullandığına ilişkin kayıtların (bkz. § 8) yargı mercilerince tutuklama tedbirinin uygulanmasında suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin temelsiz ve keyfî olduğu söylenemeyecektir.
24. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan ve kuvvetli suç şüphesinin bulunması şeklindeki ön koşulu yerine gelmiş olan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
25. Somut olayda Hâkimlikçe başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken işlendiği iddia olunan kasten orman yakma suçunun niteliğine, suça ilişkin olarak kanunda öngörülen yaptırımın ağırlığına ve isnat edilen suçun 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında düzenlenen katalog suçlar arasında yer almasına dayanılmıştır. Anılan kararda ayrıca soruşturmanın kapsamlı olduğu ve delillerin henüz tam olarak toplanmadığı belirtilerek başvurucunun delilleri karartma ihtimaline de tutuklama nedeni olarak yer verilmiştir.
26. Somut olayda Başsavcılığın tutuklama talep yazısında sevk maddesi olarak 6831 sayılı Kanun'un 110. maddesinin (2) numaralı fıkrası gösterilmiştir. Anılan hükümde düzenlenen suçun 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında düzenlenen katalog suçlar arasında yer almadığı görülmektedir. Ancak Hâkimlik, M.A.T.nin konuya ilişkin ifadesi ve dosyadaki diğer delilleri irdelemek suretiyle başvurucuya isnat edilen eylemi 6831 sayılı Kanun'un 110. maddesinin (4) numaralı fıkrasında düzenlenen kasten orman yakma suçu kapsamında değerlendirmiştir. Kasten orman yakma suçu 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında düzenlenen katalog suçlar arasında yer almaktadır. Hâkimlik ve itiraz merci, başvurucunun bu husustaki itirazlarına sonraki tarihli kararlarında suç vasfının aleyhe değişme ihtimali bulunduğu şeklinde yanıt vermiştir. Dahası iddianame ile başvurucuya kasten orman yakma suçu isnat edildiği gözönüne alındığında Hâkimliğin dosya kapsamındaki delillerden yola çıkarak suçun vasfına ilişkin olarak yaptığıdeğerlendirmenin temelsiz ve keyfî olduğu söylenemeyecektir.
27. Öte yandan, isnat edilen eylem değiştirilmemek kaydıyla şüphelinin tutuklamaya sevk yazısında belirtilen vasıftan farklı nitelikteki bir suçtan tutuklanması tutuklama kararını -tek başına- hukuka aykırı hale getirmez.
28. Dolayısıyla somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Manavgat 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden -suçun ağırlığına atfen- kaçma ve başta yaşı küçük M.A.T. olmak üzere tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma şüphesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66).
29. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da tespiti gerekir. Bu tedbirin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır.
30. Çocuklar hakkında tutuklama tedbirinin uygulandığı durumlarda tutuklamanın çocuklar bakımından başvurulacak en son yol olduğu, eğer tutukluluk bir zorunluluksa bunun mümkün olan en kısa sürede sonlandırılması gerektiği dikkate alınmalıdır. Ancak bu durum, çocuklar hakkında hiçbir şekilde tutuklama tedbirinin uygulanamayacağı şeklinde anlaşılmamalıdır. Anayasa Mahkemesinin de belirttiği gibi çocuklar tarafından işlenmiş olan çok ciddi suçlara ilişkin istisnai olaylarda tutuklama tedbirinin uygulanması mümkündür (Furkan Omurtag, B. No: 2014/18179, 25/10/2017, § 82).
31. Somut olayda başvurucu, çevresel ve ekonomik anlamda devlet ve orman köylüsü başta olmak üzere bireyler yönünden çok ciddi zararlara neden olabilen kasten orman yakma gibi ağır bir suçtan tutuklanmıştır. Derece mahkemesi, başvurucu ve birlikte yargılandığı M.A.T.nin savunmalarını aldıktan sonra duruşmanın ilk celsesinde başvurucunun tahliyesine karar vermiştir. Suçun niteliği ve tutuklamaya konu suçun konusunu oluşturan eylemin ağırlığı dikkate alındığında Hâkimliğin başvurucu hakkında uyguladığı tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve tutuklama koruma tedbirinden beklenen menfaatlerin adli kontrol tedbiriyle sağlanamayacağı kanaatine varmasının (bkz. § 8) keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.
32. Açıklanan gerekçelerle, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 7/2/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.