logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(G.Z. [1. B.], B. No: 2021/54284, 18/11/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

G.Z. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/54284)

 

Karar Tarihi: 18/11/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Sinan ARMAĞAN

Başvurucu

:

G.Z.

Vekili

:

Av. Mehmet TAŞKIN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağı ile yaşam, özel hayata ve aile hayatına saygı haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. İran İslam Cumhuriyeti vatandaşı olan kadın başvurucu 1949 yılında doğmuştur. Başvurucu, ailesiyle birlikte 23/5/2013 tarihinde yasal yollarla Türkiye'ye gelmiş; 13/6/2013 tarihinde eşinin refakatinde uluslararası koruma başvurusunda bulunmuştur.

3. Başvurucu ve eşinin uluslararası koruma talebi 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 77. maddesinin (ç) bendi uyarınca bildirim yükümlülüğünü yerine getirmedikleri gerekçesiyle 26/2/2015 tarihinde geri çekilmiş sayılmıştır. Söz konusu karar bir tercüman eşliğinde başvurucunun eşine 13/3/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu veya eşinin verilen karara karşı dava açtıklarına ilişkin bir bilgi dosyada yoktur.

4. Başvurucunun uluslararası koruma talebi hakkında son kararın oluştuğu değerlendirilerek 4/8/2018 tarihinde Afyonkarahisar Valiliği, başvurucu hakkında 6458 sayılı Kanun'un 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (i) bendi (uluslararası koruma başvurusu reddedilen, uluslararası korumadan hariçte tutulan, başvurusu kabul edilemez olarak değerlendirilen, başvurusunu geri çeken, başvurusu geri çekilmiş sayılan, uluslararası koruma statüleri sona eren veya iptal edilenlerden haklarında verilen son karardan sonra bu Kanun'un diğer hükümlerine göre Türkiye’de kalma hakkı bulunmayanlar) uyarınca sınır dışı etme ve terke davet kararı almıştır.

5. Başvurucu, sınır dışı etme kararının iptali amacıyla Afyonkarahisar İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır. Başvurucu; dava dilekçesinde İran'da ağır insan hakları ihlalleri yaşandığını ve insan onuruyla bağdaşmayan cezalar verildiğini, Türkiye'ye gelmeden altı ay önce Hristiyan olduğunu bunun üzerine eşinin İran'da bir süre tutuklu kaldığını, ülkesinde din değiştirmesi nedeniyle çok defa baskı gördüğünü, din değiştirmenin suç olduğu İran'da din değiştirenlere ağır cezalar verildiğini hatta idam edilebildiklerini bu nedenle eşiyle birlikte Türkiye'ye geldiklerini, eşinin Afyonkarahisar'da faaliyet gösteren bir şirketi olduğunu, ülkesine geri gönderilmesi hâlinde öldürülebileceğini veya kötü muamele görebileceğini öne sürmüş ve kendisine ait 2012 tarihli bir vaftiz belgesi sunmuştur.

6. İdare Mahkemesi 2/11/2021 tarihinde davayı kesin olarak reddetmiştir. İdare Mahkemesi gerekçesinde uluslararası koruma başvurusunun geri çekilmiş sayılmasına ilişkin kararın tebliğ edilmesine rağmen bu karara karşı dava açılmadığını ve kararın kesinleştiğini, İran'da hoş karşılanmasa da din değiştirenlerin hapis cezasıyla cezalandırılacağına veya idam edileceğine ilişkin bir ceza kanunu olmadığını, din propagandası yapmayanların ve bazı faaliyetlerde bulunmayanların bireysel yaşantılarına devam ettiği sürece sorun yaşamayacağını, din değiştirme nedeniyle infaz edilen son idam kararının 1990 yılındaki bir dava olduğunu belirtmiştir. Ayrıca dinî düşünceleri nedeniyle başvurucunun ülkesinde zulme maruz kalacağına ilişkin somut bilgi ve belge bulunmadığını vurgulamıştır.

7. 4/11/2021 tarihinde nihai kararı öğrenen başvurucu 29/11/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucu,sınır dışı etme işleminin durdurulmasına ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 73. maddesi uyarınca tedbir talep etmiş ise de Komisyon 29/11/2021 tarihinde başvurucunun yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike ortaya çıktığına dair bilgi veya bulgu olmadığını değerlendirmiş ve başvurunun tedbir talebi yönünden Bölüme gönderilmesine yer olmadığına karar vermiştir.

8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

9. Öte yandan başvurucunun eşi A.F. 2021/54599 numaralı bireysel başvuru dosyasında sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Dosyaya bakıldığında başvurucunun eşi hakkında da aynı tarihte ve yine aynı gerekçeyle sınır dışı etme kararı alındığı görülmüştür. Komisyon söz konusu başvuruyu 5/10/2022 tarihli kararıyla açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez bulmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

10. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (yabancıların adli yardım taleplerinin değerlendirilmesi hususunda bkz. Nadali Agheli Kohne Shari [1. B.], B. No: 2014/12633, 9/9/2015, §§ 17, 18).

A. Yaşam Hakkı ile Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

11. Başvurucu, Hristiyanlığı seçmesinin duyulması üzerine ülkesini terk ederek Türkiye'ye geldiğini ve uluslararası koruma başvurusunda bulunduğunu, İdare Mahkemesinin İran hakkındaki bağımsız uluslararası kuruluşların raporlarında yer alan bilgileri görmezden gelerek hatalı bir değerlendirme sonucunda kendisini savunmasına imkân vermeden davasını reddettiğini belirterek adil yargılanma ve yaşam hakları ile kötü muamele yasağının, din ve vicdan hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

12. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde başvurucunun uluslararası koruma başvurusundan ve hakkında düzenlenen sınır dışı etme kararından bahsedilerek Anayasa Mahkemesinin daha önce benzer olaylarda belirlediği kriterlerin dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında genel olarak bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir. Başvurucu, ayrıca İran'da son zamanlarda yaşanan toplumsal olayların İdare Mahkemesinin değerlendirmesinin ne kadar hatalı olduğunu ortaya koyduğunu belirtmiştir. Bunun dışında İran'daki Emniyet Teşkilatı ve Tahran Vilayeti Başsavcılığının eşi hakkında çıkardığını iddia ettiği celp emirlerinin tercümesini sunmuştur. Sunduğu dört fotokopi belgenin ayrıca tercüme edildiği, tercümeye göre ilgili belgelerin 2013 yılında düzenlendiği, eşine ne tür suçlar isnat edildiğinin belge içeriğinde yer almadığı görülmüştür.

13. Başvuru, yaşam hakkı ile kötü muamele yasağı kapsamında bir arada incelenecektir (benzer bir inceleme için bkz. Masoud Talebi [2. B.], B. No: 2023/26088, 19/3/2024, § 53).

14. Sınır dışı etme işlemi sonucunda yabancının gönderileceği ülkede kötü muamele yasağının ihlal edileceğini iddia etmesi hâlinde idari ve yargısal makamlar tarafından söz konusu ülkede gerçek bir ihlal riski olup olmadığı ayrıntılı şekilde araştırılmalıdır. Bu yükümlülüğün ortaya çıkabilmesi için öncelikli olarak başvurucu, iddia ettiği kötü muamele riskinin ne olduğunu makul şekilde açıklamalı; varsa bu iddiayı destekleyen bilgi ve belgeleri sunmalı ve bu iddialar belirli bir ciddilik seviyesinde olmalıdır (A.A. ve A.A. [GK], B. No: 2015/3941, 1/3/2017, §§ 62, 63). Kötü muamele yasağının ihlal edilebileceğine karar verebilmek için geri gönderilen ülkedeki riskin varlığının bir olasılığın ötesinde gerçek bir risk seviyesinde olduğunun ispatlanması gerekir. Bu konudaki ispat külfeti iddianın niteliğine göre kamu makamlarına ve/veya başvurucuya ait olabilir (A.A. ve A.A., § 65).

15. Uluslararası koruma başvurusu kabul edilmeyen bir yabancı hakkında sınır dışı etme kararı alındığında yabancının yaşam hakkı ve/veya kötü muamele yasağına ilişkin iddiaları hakkında sonuca varabilmek için sınır dışı etme kararı öncesinde kamu makamları önünde nasıl açıklamalarda bulunduğu, kendisiyle ilgili hangi işlemlerin yapıldığı veya ne tür kararlar verildiği de incelenmelidir (Masoud Talebi, § 57).

16. Başvurucu, dinini değiştirerek Hristiyanlığı seçmesinden ötürü öldürülmekten veya kötü muameleye maruz kalmaktan korktuğu için ülkesini terk ederek 2013 yılında Türkiye'ye geldiğini iddia etmiştir. Türkiye'ye geldikten sonra uluslararası koruma başvurusunda bulunmuş ise de başvurusunun geri çekilmiş sayılmasına karar verilmiştir. Başvurucu, karara itiraz etmediğinden karar kesinleşmiştir. Hiçbir aşamada başvurucu, işlemin bu şekilde kesinleştiğinin aksini iddia etmemiştir. Sonrasında da yeniden uluslararası koruma talebinde bulunduğuna ilişkin bir iddia ileri sürmemiş veya belge sunmamıştır. Başvurucunun neden uluslararası koruma başvurusunda bulunduğu, başvurusu kapsamında ne tür iddialar ileri sürdüğü ve idareye hangi belgeleri sunduğu dosyaya yansımamış; başvurucu da bireysel başvuruda bulunurken bununla ilgili olarak bir belge ibraz etmemiştir. Dolayısıyla başvurucunun uluslararası koruma başvurusuyla ilgili özel olarak incelemeye tabi tutulması gereken bir bilgi veya idari makamlarca iddiaların esası hakkında verilmiş bir karar yoktur.

17. Başvurucu; sınır dışı etme kararının iptali amacıyla açtığı davada din değiştirmesi nedeniyle kamu makamlarıyla sorun yaşadığına, yetkililer tarafından takip edildiğine veya hakkında soruşturma yapıldığına ilişkin bir iddia ileri sürmemiş veya bir delil sunmamıştır. Bireysel başvuru formunda da bu yönde bir açıklaması bulunmamaktadır. Başvurucu, ilk kez Bakanlık görüşüne karşı beyanlarını iletirken eşi için çağrı kâğıdı düzenlendiğinden bahsetmiştir. Başvurucunun yaptırdığı tercümeye göre 2013 yılında düzenlendiği anlaşılan bu belgeleri neden daha önce idari veya adli makamlara sunmadığı, ne zaman ve ne şekilde ele geçirdiği, eşi hakkındaki bu belgelerin başvurucuyu ne şekilde etkilediği izah edilmemiştir. Ayrıca içeriğine bakıldığında hangi suç isnadıyla bu belgelerin düzenlendiği anlaşılamamaktadır. Kaldı ki başvurucu bu belgelerin din değiştirme kapsamındaki bir soruşturmaya işaret ettiğini iddia etmiş olsa bile o tarihten bu yana soruşturmanın akıbetinin ne olduğunu açıklama gereği duymamıştır. Başvurucunun eşiyle ilgili olduğunu ifade ettiği belgelerin hem gerçekliğinin hem de başvurucunun iddialarını destekleme işlevinin oldukça zayıf olduğu değerlendirilmiştir.

18. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına da yansıyan uluslararası kuruluşların İran'a ilişkin insan hakları raporlarına bakıldığında din değiştirerek Hristiyan olmanın tek başına kötü muameleye maruz kalınması için bir sebep olmadığının değerlendirildiği görülmüştür (Masoud Talebi, §§ 47, 48). Adli ve idari merciler her ne kadar başvurucunun din değiştirerek Hristiyan olduğu yönündeki beyanlarının inandırıcılığı konusunda bir inceleme yapmamış ise de -doğru olduğu varsayılsa dahi- dış dünyaya yansıyan eylemleri ve ülkesindeki kamu makamlarının başvurucuya olumsuz baktığını gösteren bir veri bulunmadığı dikkate alındığında başvurucunun din değiştirmesi nedeniyle ülkesinde gerçek bir riskle karşılaşacağına ilişkin esaslı nedenler bulunmadığı, İdare Mahkemesinin ulaştığı sonuçtan ayrılmayı gerekli kılan bir sebep gözükmediği kanaatine varılmıştır.

19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Özel Hayata ve Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

20. Başvurucu; 2013 yılından beri eşi, kızı, damadı ve torunu ile birlikte Türkiye'de yaşadığını, eşinin Afyonkarahisar'da bulunan bir şirketin ortağı olduğunu, düzenli olarak vergi verdiğini, sunduğu sağlık raporunda belirttiği gibi eşinin %52 oranında engelli olduğunu, herhangi bir suça karışmadığını belirterek sınır dışı edilmesi hâlinde özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edileceğini iddia etmiştir. Başvurucunun bireysel başvuru formu ekinde sunduğu 7/7/2021 tarihli Ticaret Sicili Gazetesi'nde eşinin ortağı olduğunu belirttiği şirketin kuruluşuna yer verilmiştir. Ayrıca başvurucunun sunduğu raporda başvurucunun eşinin engel durumunun ağır olmadığının tespit edildiği görülmüştür.

21. Aile hayatına saygı hakkının yalnızca vatandaşlar tarafından değil hukuka uygun şekilde ikamet eden yabancılar tarafından oluşturulan aile birliklerini de koruduğunun kabulü gerekir ancak göç kontrolü ve kamu düzeninin korunması için söz konusu olan gereklilikler nedeniyle aile hayatına saygı hakkının sınırlandırılmasında devletin geniş takdir yetkisi vardır. Bu bakımdan aile yaşamının gelişim gösterdiği şartlar, aile hayatındaki ilişkilerin ne ölçüde kesildiği ya da kesileceği, ülkedeki bağların ne ölçüde olduğu, başka bir yerde aile yaşamını sürdürmek için aşılamaz nesnel engeller olup olmadığı, göç kontrolünün gereklerinin veya sınır dışı edilmenin ağır bastığı kamu düzenine ilişkin değerlendirmelerin olup olmadığı gibi kriterler dikkate alınarak inceleme yapılmaktadır (Peri Kırık [2. B.], B. No: 2015/19795, 9/1/2019, § 26).

22. Başvurucunun İran'a gönderilmesi hâlinde kötü muamele yasağı kapsamında bir riskle karşı karşıya kalmayacağı değerlendirilmiştir (bkz. § 19). Başvurucunun eşi için de daha önce aynı sonuca ulaşılmıştır (bkz. § 9). Öncelikle başvurucu ve eşinin uluslararası koruma başvurusu kapsamında Türkiye'de bulundukları, ikamet izin belgelerinin olmadığı belirtilmelidir. Diğer taraftan başvurucu tarafından sunulan belgelere göre başvurucunun eşinin bedensel engelinin ağır olmadığı, ayrıca şirket ortaklığının sınır dışı etme kararı verilmesinden sonra gerçekleştiği görülmektedir. Başvurucu tarafından ileri sürülen sebepler ülkesine dönüp aile birlikteliğini orada kurmasının önünde büyük engeller oluşturduğunu kabul etmeye imkân vermemektedir.

23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

C. 1. Yaşam hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 18/11/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(G.Z. [1. B.], B. No: 2021/54284, 18/11/2025, § …)
   
Başvuru Adı G.Z.
Başvuru No 2021/54284
Başvuru Tarihi 29/11/2021
Karar Tarihi 18/11/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağı ile yaşam, özel hayata ve aile hayatına saygı haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Yaşam hakkı Yaşamsal tehlikeye rağmen sınır dışı Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Sınırdışı-Yurda giriş yasağı Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi