TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
YEŞİLIRMAK ELEKTRİK DAĞITIM A.Ş. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/61058)
|
|
Karar Tarihi:16/4/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Mehmet Yavuz YAŞAR
|
Başvurucu
|
:
|
Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş.
|
Vekili
|
:
|
Av. Beşir Fatih DOĞAN
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; taraflar arasında düzenlenen sözleşmede belirtilen hükme dayanılarak tesis edilen ceza faturasının iptali talebiyle açılan davada sözleşmenin hatalı nitelendirilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının, kanun yolu incelemesi talebinin reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Başvurucu ile Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü (TEİAŞ) arasında, başvurucunun yetki ve sorumluluğunda bulunan trafo merkezleri için 26/4/2012 ve 30/4/2013 tarihli Sistem Kullanım Anlaşmaları imzalanarak Enerji Piyasası ve Düzenleme Kurumunca (EPDK) onaylanmıştır.
3. Sistem Kullanım Anlaşmasının 2. maddesinin 2. fıkrasında, "Kullanıcının maksimum enerji alış kapasitesini ihlal etmesi durumunda TEİAŞ'ın bu anlaşmanın 9'uncu maddesi kapsamındaki yaptırımları uygulayacağı, kullanıcıya TEİAŞ tarafından kesilen ve aldığı gücü belirten faturaların bildirim yerine geçeceği" belirtilmiştir. Yine aynı Sistem Kullanım Anlaşmasının 9. maddesinde, kullanıcının bağlantı noktasından maksimum enerji alış kapasitesinin üzerinde elektrik enerjisi alması hâli için "Her takvim yılında, kullanıcının sistemden aldığı gücün anlaşmada yer alan maksimum alış kapasitesini aştığı değerlerin en yükseği dikkate alınarak, ilk aşımın gerçekleştiği aydan itibaren ilgili takvim yılı sonuna kadar ceza uygulanacağı, bu cezanın, anlaşmada yer alan maksimum alış kapasitesini aşan kısım için (MW), ilgili takvim yılının son ayı veya ilgili takvim yılı sonundan önce ise anlaşmanın son ayı için geçerli olan sistem kullanım fiyatı üzerinden uygulanacağı" belirtilmiştir. Belirlenen hususlar taraflarca imzalanmak suretiyle karşılıklı olarak kabul edilmiştir.
4. Sistem Kullanım Anlaşmasının ekinde Samsun iline yönelik iletim/dağıtım tesisi kapsamında elektrik enerjisi azami alış kapasitesi Çarşamba Transformatör Merkezi için 58 megawatt ve Merzifon Transformatör Merkezi için 34 megawatt olarak belirlenmiştir. Ancak TEİAŞ tarafından yapılan incelemede, başvurucu tarafından Çarşamba Transformatör Merkezi için kabul edilen azami kapasite aşılarak 2014 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında 58,160 ve 60,680 MW, yine Merzifon Transformatör Merkezi için kabul edilen azami kapasite aşılarak 2014 yılı Ocak ayında 37,720 MW enerji alındığının tespiti yapılmıştır. Bunun üzerine sistem kullanım anlaşmasının 2. ve 9. maddelerine dayanılarak 47.892,47 TL tutarındaki maksimum güç aşımı ceza faturası başvurucu adına düzenlenmiştir.
5. Başvurucu, bunun üzerine sistem kullanım ceza faturası tutarı ve söz konusu faturanın dayanağı olan 26/4/2012 ve 30/4/2013 tarihli Sistem Kullanım Anlaşmaları'nın 2. maddesinin ikinci fıkrası ve 9. maddesinin iptali istemiyle Ankara 10. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Mahkeme 16/1/2020 tarihli kararıyla davanın reddine hükmetmiştir. Kararın gerekçesinde; uyuşmazlığa konu anlaşma maddelerinin ve ceza faturasının cezai şarta ilişkin olduğu ve idari para cezası niteliğinde olmadığının altı çizilmiştir. Mahkeme, başvurucu ile TEİAŞ arasında imzalanan sistem kullanım anlaşmasının 2/2. ve 9. maddelerine uygun olarak elektrik enerjisi alımında azami sınırın aşılması hâli için cezai şart belirlendiğini, başvurucu tarafından bu konudaki yükümlülüğün haklı bir mazeret bulunmaksızın ihlal edilerek azami sınırın üzerinde elektrik enerjisi alındığının tespit edildiğini belirlemiştir. Mahkeme; bu tespitten hareketle Sistem Kullanım Anlaşması'nın 9. maddesine uygun olarak aşım değeri üzerinden dörder aylık süre için olmak üzere iki trafo merkezi için cezai şart uygulanmak suretiyle fatura düzenlendiği, anlaşmanın dava konusu olan maddelerinde ve buna dayanılarak düzenlenen faturanın maksat ve mahiyeti itibarıyla hukuka aykırı olmadığını belirtmiştir.
6. Başvurucu, anılan karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesi (istinaf mercii) 31/12/2020 tarihinde istinaf başvurusunun temyiz yolu açık olmak üzere reddine karar vermiştir.
7. Başvurucu tarafından karar temyiz edilmiştir. Danıştay Onüçüncü Dairesi (Danıştay) 8/11/2021 tarihli kararıyla temyiz isteminin incelenmeksizin reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, dava konusu 26/4/2012 ve 30/4/2013 tarihli Sistem Kullanım Anlaşmaları'nın 2. maddesinin 2. fıkrası ve 9. maddesinin iptali isteminin düzenleyici ve denetleyici Kurul tarafından alınan kararlardan olmadığı ve başvurucu adına tahakkuk ettirilen ceza faturası tutarının (47.892,47 TL) 2020 yılı için miktar itibarıyla öngörülen temyiz sınırının altında kaldığı belirtilmiştir.
8. Başvurucu, Danıştay kararını 24/11/2021 tarihinde öğrenmesinin ardından 22/12/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
9. Başvurucu, kanuni dayanak olmadan sadece anlaşma ile idari para cezası düzenlemesi yapılamayacağı ve idari para cezası verilemeyeceğini iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca fatura miktarına esas ölçümün mevzuata uygun olarak yapılmadığını, Mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini belirterek hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal ettiğini vurgulamıştır. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
10. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlık konusunda varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013).
11. Ancak temel hak ve özgürlüklere müdahalenin söz konusu olduğu durumlarda derece mahkemelerinin takdir ve değerlendirmelerinin Anayasa'daki güvencelere etkisini nihai olarak değerlendirecek merci Anayasa Mahkemesidir. Bu itibarla Anayasa'da öngörülen güvenceler dikkate alınarak bireysel başvuru kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir inceleme kanun yolunda gözetilmesi gereken hususun incelenmesi olarak nitelendirilemez (Şahin Alpay (2) [GK], B. No: 2018/3007, 15/3/2018, § 53).
12. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesi, çok istisnai durumlarda temel hak ve özgürlüklerden biri ile doğrudan ilgili olmayan bir şikâyeti kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin yasak kapsamına girmeden inceleyebilir. Açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsıldığı ve adil yargılama hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvencelerin anlamsız hâle geldiği çok istisnai hâllerde, aslında yargılamanın sonucuna ilişkin olan bu durumun bizatihi kendisi usule ilişkin bir güvenceye dönüşmüş olur. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerinin değerlendirmelerinin usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getirip getirmediğini ve açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsılıp sarsılmadığını incelemesi yargılamanın sonucunu değerlendirdiği anlamına gelmez. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi derece mahkemelerinin delillerle ilgili değerlendirmelerine ancak açık bir keyfîlik ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getiren bir uygulama varsa müdahale edebilecektir (Ferhat Kara [GK], B. No: 2018/15231, 4/6/2020, § 149; M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 83).
13. Somut olayda, lisanslı elektrik dağıtım şirketi olan başvurucu ile TEİAŞ arasında imzalanan Sistem Kullanım Anlaşmaları'nda belirlenen azami kapasitenin aşıldığının tespiti üzerine maksimum güç aşımı ceza faturası düzenlenmiş ve bu işlem ile Sistem Kullanım Anlaşması'nın ilgili maddelerinin iptali istemiyle dava açılmıştır. Mahkeme, uyuşmazlığa konu anlaşma maddelerinin ve ceza faturasının cezai şarta ilişkin olduğunu ve idari para cezası niteliğinde olmadığını belirttikten sonra taraflar arasında imzalanan sistem kullanım anlaşmasına aykırı olarak azami sınırın aşıldığına vurgu yaparak aşım değeri üzerinden cezai şart uygulanmak suretiyle tesis edilen işlemde ve dayanağı anlaşma maddelerinde hukuka aykırılık olmadığına karar vermiştir.
14. Öncelikle belirtmek gerekir ki idari işlemlerin hukuka uygunluğunu tespit etmek, hukuk kurallarını yorumlamak yetkisi derece mahkemelerinindir. Anayasa Mahkemesinin görevi derece mahkemesinin yorumlarının açıkça keyfî veya bariz takdir hatası içerecek nitelikte olup olmadığını incelemekten ibarettir.
15. Olayda Mahkemenin uyuşmazlığa konu anlaşma maddelerinin ve ceza faturasının cezai şarta ilişkin olduğuna, taraflar arasında imzalanan sistem kullanım anlaşmasına aykırı olarak azami sınırın aşıldığına ve aşım değeri üzerinden cezai şart uygulanmak suretiyle tesis edilen işlemde ve dayanağı anlaşma maddelerinde hukuka aykırılık bulunmadığına yönelik değerlendirmesi hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasına yönelik olup bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir unsur içermediği anlaşılmaktadır.
16. Bu itibarla başvuru konusu olayda başvurucunun ileri sürdüğü iddiaların yargılama mercilerince delillerin değerlendirilmesine ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olduğu, mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun şikâyetinin açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
17. Öte yandan başvurucu tarafından, kanuni dayanak olmadan sadece anlaşma ile idari para cezası düzenlemesi yapılamayacağı iddia edilerek suç ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiği ileri sürülmüşse de, Mahkemenin gerekçesinde belirttiği gibi dava konusu ceza faturası ve dayanağı anlaşma maddeleri cezai şarta yönelik olduğundan suç ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiği iddiası yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
18. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
19. Başvurucu; Bölge İdare Mahkemesinin temyiz yolu açık olmak üzere verdiği karara karşı Danıştayın dava değeri itibarıyla temyiz yolu kapalı olduğu gerekçesiyle talebini incelenmeksizin reddettiğini, temyiz yoluna başvuru imkânının engellenmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
20. Başvuru formunda ifade edilen, dava değeri itibarıyla kesin nitelikte olan karara karşı temyiz yoluna başvurulamaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın mahkemeye erişim hakkı kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
21. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52). Öte yandan mahkemeye erişim hakkı, sadece ilk derece mahkemesinde dava açma hakkını değil eğer iç hukukta itiraz, istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma imkânı tanınmış ise üst mahkemelere başvurma hakkını da içerir (Ali Atlı, B. No: 2013/500, 20/3/2014, § 49).
22. Gereksiz başvuruların önlenerek dava sayısının azaltılması ve böylece mahkemelerin gereksiz yere meşgul edilmeksizin uyuşmazlıkların makul sürede bitirebilmesi amacıyla bir kısım mahkeme kararına karşı temyiz/karar düzeltme yolunun kapalı tutulmasının anayasal hakları ihlal ettiği söylenemez (Abdurrahman Şanda, B. No: 2014/3907, 7/12/2016, § 32).
23. Bu ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde, davaya konu edilen Sistem Kullanım Anlaşmaları düzenleyici ve denetleyici Kurul tarafından alınan kararlardan olmadığı gibi başvurucu adına tahakkuk ettirilen ceza faturası tutarının 47.892,47 TL olduğu ve 2020 yılı için miktar itibarıyla öngörülen temyiz sınırının altında kaldığı açıktır. Dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve miktarı nazara alındığında Kanun’da öngörülen bu sınırın adalet duygusunu rencide edecek boyutta olmadığı, bu itibarla başvuru konusu kararın temyiz edilmemesi dolayısıyla başvurucuların mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin bulunmadığının açık olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
24. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 16/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.