TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MUSTAFA AKPINAR BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/65653)
Karar Tarihi: 27/11/2024
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Raportör
Hüseyin Özgür SEVİMLİ
Başvurucu
Mustafa AKPINAR
Vekili
Av. Mehmet YAĞCI
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza mahkemesi kararına karşı yapılan temyiz başvurusunun süre yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu hakkında 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na aykırılık suçundan Söke 2. Asliye Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülen yargılamada başvurucunun bu suçtan beraatine istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
3. Katılan Aydın Vergi Dairesi Başkanlığı, anılan karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesi (Ceza Dairesi) katılanın istinaf başvurusunu duruşma açarak incelenmiş ve 6/7/2017 tarihli tek celsede tamamlanan yargılamada temyiz kanun yolu açık olmak üzere başvurucu müdafiinin yüzüne karşı mahkûmiyet kararı vermiştir. Ceza Dairesi kararının hüküm fıkrasında kanun yoluna ilişkin olarak başvurucunun, hükmün yüze karşı açıklanmasından (tefhim) itibaren yedi gün içerisinde temyiz kanun yoluna başvurabileceğini belirtmiştir.
4. Ceza Dairesinin Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminde (UYAP) kayıtlı verilerine göre başvurucu müdafii dijital olarak 13/7/2017 tarihinde oluşturduğu temyiz dilekçesinde temyiz tarihini de aynı tarih olarak beyan etmiş ve dilekçeyi bu tarihte saat 12.12 itibarıyla havale etmiştir. UYAP Evrak İşlem Kütüğü verilerine göre Mahkeme kâtipleri oldukları belirtilen R.G. ve R.A.U. bu dilekçeyi yine aynı tarihte sırasıyla saat 16.06 ve 16.11'de açmışlar, Mahkemenin diğer kâtibi A.G. ise dilekçeyi 14/7/2017 tarihinde saat 09.30'da açıp kapattıktan sonra aynı saatte dilekçenin Mahkeme yazı işleri müdürü F.D.ye havale edilmesine ilişkin iş transferi işlemini gerçekleştirmiştir. Sonrasında Mahkeme, söz konusu temyiz dilekçesini Ceza Dairesine gönderdiği 14/7/2017 tarihli yazısında da bu dilekçenin 13/7/2017 tarihli olduğunu belirtmiştir.
5. Başvurucu müdafii bu dilekçenin yanı sıra fizikî olarak bir temyiz dilekçesi daha hazırlamış ve Aydın Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi aracılığıyla Yargıtaya gönderilmek üzere teslim etmiştir. Bu dilekçe üzerinde 5..1 sicil numaralı kâtip tarafından basılıp üzeri imzalanmış Ceza Mahkemeleri Ön Büro ve 13 Temmuz 2017 ibareli kaşeler bulunmaktadır.
6. Yargıtay 11. Ceza Dairesi 14/10/2021 tarihli kararıyla, Ceza Dairesi mahkûmiyet kararını başvurucu müdafiine 6/7/2017 tarihinde tefhim etmesine rağmen müdafiinin temyiz dilekçesini 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 291. maddesinin karar tarihi itibarıyla yürürlükte olan hâlinde belirtilen yedi günlük yasal süre geçtikten sonra 14/7/2017 tarihinde sunduğu gerekçesiyle 5271 sayılı Kanun'un 298. maddesi uyarınca temyiz talebini reddetmiştir.
7. Nihai kararı 31/12/2021 tarihinde öğrenen başvurucu aynı tarihte bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
9. Başvurucu, temyiz dilekçesi süresinde sunulduğu hâlde hatalı değerlendirme sonucu temyiz talebinin reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
10. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; konuya ilişkin mevzuat hükümleri ile yargısal içtihatlara değindikten sonra ihlal iddiaları incelenirken söz konusu hükümler ve içtihatların yanı sıra somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir.
11. Başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. Anayasa Mahkemesi Özkan Şen (B. No: 2012/791, 7/11/2013), Cemile Akyıldız (B. No: 2014/1382, 22/9/2016) Ertuğrul Dalbaş (B. No: 2014/7805, 25/10/2017), Hasan İşten (B. No: 2015/1950, 22/2/2018) ve Nihal Uslukol (B. No: 2016/73086, 25/9/2019) kararlarında mahkemeye erişim hakkı kapsamında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir.
14. Somut olayda, Ceza Dairesinin mahkûmiyet kararının başvurucu müdafiine tefhimi sonrasında temyiz dilekçesinin süresinde verilmediği gerekçesiyle temyiz talebinin reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkına yönelik bir müdahalede bulunulduğu görülmüştür.
15. Anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle öncelikle başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin kanuni dayanağının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekir.
16. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması rejimini düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesinde hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceği temel bir ilke olarak benimsenmiştir (kanunilik şartına başka bağlamlarda dikkat çeken kararlar için bkz. Sevim Akat Eşki, B. No: 2013/2187, 19/12/2013, § 36; Tuğba Arslan [GK], B. No: 2014/256, 25/6/2014, § 82; Hayriye Özdemir, B. No: 2013/3434, 25/6/2015, §§ 56-61; Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş. [GK], B. No: 2014/19270, 11/7/2019, § 35; Hamit Yakut [GK], B. No: 2014/6548, 10/6/2021, § 76; Atilla Yazar ve diğerleri [GK], B. No: 2016/1635, 5/7/2022, § 100).
17. Hak ve özgürlüklerin, bunlara yapılacak müdahalelerin ve sınırlandırmaların kanunla düzenlenmesi bu haklara ve özgürlüklere keyfî müdahaleyi engelleyen, hukuk güvenliğini sağlayan demokratik hukuk devletinin en önemli unsurlarından biridir (Tahsin Erdoğan, B. No: 2012/1246, 6/2/2014, § 60).
18. Müdahalenin kanuna dayalı olması öncelikle şeklî manada bir kanunun varlığını zorunlu kılar. Şeklî manada kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından Anayasa'da belirtilen usule uygun olarak kanun adı altında çıkarılan düzenleyici yasama işlemidir. Hak ve özgürlüklere müdahale edilmesi ancak yasama organınca kanun adı altında çıkarılan düzenleyici işlemlerde müdahaleye imkân tanıyan bir hükmün bulunması şartına bağlıdır. TBMM tarafından çıkarılan şeklî anlamda bir kanun hükmünün bulunmaması hakka yapılan müdahaleyi anayasal temelden yoksun bırakır (Ali Hıdır Akyol ve diğerleri [GK], B. No: 2015/17510, 18/10/2017, § 56; Tuğba Arslan, § 96; Fikriye Aytin ve diğerleri, B. No: 2013/6154, 11/12/2014, § 34).
19. Kanunun varlığı kadar kanun metninin ve uygulamasının da bireylerin davranışlarının sonucunu öngörebileceği ölçüde hukuki belirlilik taşıması gerekir. Bir diğer ifadeyle kanunun niteliği de kanunilik koşulunun sağlanıp sağlanmadığının tespitinde önem arz etmektedir (Necmiye Çiftçi ve diğerleri, B. No: 2013/1301, 30/12/2014, § 55). Müdahalenin kanuna dayalı olması, iç hukukta müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir ve öngörülebilir kuralların bulunmasını gerektirmektedir (Türkiye İş Bankası A.Ş. [GK], B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44).
20. Mahkemelerin yorumlarının ve uygulamalarının kanunun açık lafzıyla çeliştiği veya kanun metni dikkate alındığında bireyler tarafından öngörülmesinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşıldığı hâllerde yapılan müdahalenin kanuni dayanağının bulunmadığı kanaatine varılması mümkündür (bazı farklılıklarla birlikte bkz. Ziya Özden, B. No: 2016/67737, 19/11/2019, § 59; Ramazan Atay, B. No: 2017/26048, 29/1/2020, § 29; Wısam Sulaıman Dawood Eaqadah [GK], B. No: 2021/2831, 15/2/2023, § 81). Dolayısıyla kanunilik ölçütü açısından Anayasa Mahkemesince yapılması gereken, incelemeye konu kuralların yargı organlarınca yapılan yorumlarının, kişilerce öngörülebilecek belirlilikte olup olmadığının veya kanunun açık lafzıyla çelişip çelişmediğinin tespit edilmesidir (bazı eklemelerle birlikte bkz. Mehmet Demircioğlu [GK], B. No: 2020/35797, 14/9/2023, § 33).
21. Somut olayda Yargıtay 11. Ceza Dairesi, başvurucu müdafiinin yedi günlük yasal süre geçtikten bir gün sonrasına denk gelen 14/7/2017 tarihinde temyiz dilekçesi sunduğu gerekçesiyle 5271 sayılı Kanun'un 298. maddesi uyarınca temyiz talebinin reddine karar vermiştir (bkz. § 6).
22. 5271 sayılı Kanun'un "Temyiz istemi ve süresi" kenar başlıklı 291. maddesinin Ceza Dairesinin karar verdiği 6/7/2017 tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan hâlinde, temyiz talebinin hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün içinde yapılacağı belirtilmiştir.
23. Somut olayda başvurucu müdafiine 6/7/2017 tarihinde tefhim edilen Ceza Dairesi kararına yönelik, 5271 sayılı Kanun'da karar tarihi itibarıyla öngörülen yedi günlük temyiz süresinin son gününün 13/7/2017 tarihi olduğu anlaşılmıştır. Mahkeme, müdafiinin UYAP üzerinden hazırladığı diğer temyiz dilekçesini 14/7/2017 tarihinde işleme koyup bu tarihli yazı ekinde Ceza Dairesine göndermiş ise de, anılan yazıda da dilekçenin 13/7/2017 tarihli olduğunu belirtmiş; müdafii bu dilekçeyi 13/7/2017 tarihinde oluşturup Mahkemeye havale etmiş, Mahkeme kâtipleri de bu dilekçeyi aynı tarihte açıp okumuşlardır (bkz. § 4). Ayrıca başvurucu müdafinin fiziksel olarak sunduğu diğer temyiz dilekçesine de ön büroda görevli kâtip 13/7/2017 ibareli tarih kaşesi basmıştır (bkz. § 5). Bu durumda başvurucu müdafiinin Ceza Dairesi kararını temyiz süresi dolmadan bu sürenin son günü olan 13/7/2017 tarihinde temyiz ettiği, dolayısıyla müdafiinin temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilmelidir. Dolayısıyla Yargıtayın, Ceza Dairesi kararının temyiz edildiği tarihe dair yapmış olduğu değerlendirmenin kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
24. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvenceye bağlanan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
25. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.
26. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması amacıyla Yargıtay 11. Ceza Dairesine (E.2021/10581, K.2021/8450) iletilmek üzere Söke 2. Asliye Ceza Mahkemesine (E.2014/372, K.2017/10) GÖNDERİLMESİNE,
D. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesi (E.2017/887, K.2017/1541) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 27/11/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.