TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
KUDRET ORAK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/59876)
Karar Tarihi: 27/11/2024
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Raportör
Burak GÜNGÖR
Başvurucu
Kudret ORAK
Vekili
Av. Murat YILMAZ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza davasında esaslı iddia ve savunmaların gerekçede değerlendirilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. 2010 yılında yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavına (KPSS) ilişkin başlatılan bir soruşturmada beyanına başvurulan, 100 ve üzeri doğru yapıp 3227 şüpheli arasında bulunan şüpheli Y.K. müdafii huzurundaki soruşturma evresinde verdiği ifadesinde başvurucunun eşinin KPSS sorularını kendine verdiği yönünde beyanda bulunması; başvurucunun anılan sınavda yüksek başarı göstermiş olması ve 2004 ile 2010 yılları arasında örgütle iltisaklı kurumlarda öğretmenlik yaptığı tespitleri üzerine başvurucu hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma ve diğer suçlardan soruşturma başlatılmıştır.
3. Başsavcılığının 11/11/2016 tarihli iddianamesi ile aralarında başvurucunun da olduğu bazı şüpheliler hakkında FETÖ/PDY üyesi olma, resmî belgede sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşları zararına dolandırıcılık suçlarından kamu davası açılmıştır.
4. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülen yargılama sonucunda başvurucunun FETÖ/PDY üyesi olma suçunu işlediği sonucuna varılarak mahkûmiyetine, diğer suçlar yönünden ise beraatine karar verilmiştir. Gerekçeli kararda mahkûmiyete temel olarak başvurucunun örgüte müzahir eğitim kurumlarında çalışmış olmasına, 2010 yılında gerçekleştirilen KPPS'de 120 sorudan 110 doğru yapıp tekrarlanan sınava girmemiş olmasına, bahse konu ilk sınavda 120 sorudan 116'sına doğru cevap veren eşi ile aynı yanlış şıkta birleşmesine ve eşinin sınavdan önce soruları örgüt üyesi olan ve sonradan etkin pişmanlıktan yararlanan konuma geçen Y.K.ya verdiğine ilişkin tanık beyanına yer verilmiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:
"Bu Sınıf Öğretmenliği Bölümünden mezun olan sanığın, SGK verilerine göre; 2004-2005 yılları arasında ... 2005-2010 yılları arasında ... İsimli firmalarda çalıştığı tespit edilmiştir.
2005-2010 yılları arasında (1) kez KPSS'ye girdiği, bu sınavda;
Eğitim Bilimleri Testinde; 10.07.2010 tarihinde düzenlenen ve iptal edilen KPSS Eğitim Bilimleri Testinde (120) sorudan (110) soruyu doğru cevapladığı, 31.10.2010 tarihinde tekrarlanan Eğitim Bilimleri Testine girmediği,
Genel Yetenek Testine; 2005-2010 yılları arasında (1) kez girdiği, 2010 yılında (60) sorudan (54) soruyu doğru cevapladığı,
Genel Kültür Testine; 2005-2010 yılları arasında (1) kez girdiği, bu sınavlarda; 2010 yılında (60) sorudan (45) soruyu doğru cevapladığı tespit edilmiştir.
Genel Yetenek Testinin 39 numaralı sorusunda Kudret Orak'ın eşi [P.O.] ile birlikte aynı yanlış şıkta birleştiği ve [P.O.] da 120 soruda 116 doğru cevap işaretlediği görülmüştür.
2010 KPSS'de 100 ve üzeri doğru yapıp 3227 şüpheli arasında bulunan ve yürütülen soruşturma kapsamında 24.08.2016 tarihinde tutuklanan [Y.K.] isimli şahsın alınan müdafii huzurundaki ifadesinde özetle sınavdan yaklaşık 2-3 gün önce evinde oturmakta iken akşam üzeri ... isimli firmadan tanıdığı [P.O.] (Kudret Orak'ın eşi) isimli şahısın geldiğini, bir süre sohbet ettikten sonra elinde 3 gün sonra yapılacak sınavda çıkma ihtimali olan soruların bulunduğunu söylediğini, kimse ile paylaşmaması konusunda tekrar uyardığını, ilk etapta İmam Hatip geçmişi olduğu için kendisini kötü hissettiğini, almak istemediğini, bu durumun uygun olup olmadığını sorduğunu, onunda -biz sonuçta Allah rızası için bu oluşumun içindeyiz, almamızda sıkınta olmaz- dediğini, tereddüt yaşamasına rağmen ... gaflette bulunarak kabul ettiğini, kendisine getirilen içerisinde 2010 KPSS sınav sorularının bulunduğu tam olarak hatırlamadığı ancak 7-8 sayfa olduğunu düşündüğünü tek sayfa üzerinde kitapçığa ait iki sayfanın bulunduğu belgeleri aldığını, bu belgeleri incelendiğinde içerisinde tamamı olmamakla birlikte Eğitim Bilimleri soruları ile Genel Kültür ve Genel Yetenek sorularının büyük çoğunluğunun olduğunu gördüğünü, bazı soruların üzerlerinde cevap şıklarının işaretlenmiş olduğunu, bazı sorularda da cevap şıkları olmadığından kendisi çalışarak çözdüğünü, sınav günü soruları gördüğünde çok şaşırdığını, kendisine verilen soruların yüzde yüz aynısının çıkacağını beklemediğini belirttiği görülmüştür.
... sanığın sınav öncesi örgüt tarafından kendisine verilen sorulara çalışarak sınavda gerçek başarısının üzerinde performans gösterdiği, sınav sorularını önceden alarak hileli hareketlerle sınavda gerçek başarısının üzerinde performans gösterip sıralamada diğer adayların önüne geçtiği, yüksek başarısına rağmen tekrarlanan sınava girmediği, öncesinde de sanığın irtibatlı kurumda çalıştığı anlaşılmakla sanığın 2010 yılı KPSS sınav sorularını terör örgütü vasıtasıyla önceden aldığı, bunun da terör örgütü üyesi olduğunu gösterdiği kabul edilmiştir.
Sanık hakkında resmî belgede sahtecilik ve kamu kurumu aleyhine dolandırıcılık suçlarından kamu davası açılmış ise de... sanığın sınav tarihinde memur olmaması nedeniyle içerik sahteciliğinin faili olamayacağı, dolayısıyla sahtecilik suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı, yine bu sınav sonucu her hangi bir göreve atanmadığı bu nedenle de dolandırıcılık suçunu işlemediği anlaşılmakla atılı bu iki suçtan beraatine karar verilmiştir."
5. Başvurucu hakkındaki hüküm, istinaf ve temyiz kanun yollarından geçerek kesinleşmiştir.
6. Başvurucu, nihai karardan sonra süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Komisyon, gerekçeli karar ile hakkaniyete uygun yargılanma hakkı dışındaki iddiaların kabul edilemez olduğuna, anılan haklara ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
9. Başvurucu; işlendiği tarihte suç olarak kabul edilmeyen fiillere dayanılarak cezalandırılmasının hukuka aykırı olduğunu, bu yöndeki iddia ve itirazlarına karşı yargı mercilerince yeterli açıklamalara yer verilmediğini belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
10. Başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de olmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
12. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen birçok başvuruda gerekçeli karar hakkının kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi özellikle açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerektiğine dikkat çekmiştir (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/1213, 4/12/2013, §§ 25, 26; Vesim Parlak, B. No: 2012/1034, 20/3/2014, §§ 33, 34; Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, §§ 56, 57; Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31-39; Münür Ata, B. No: 2014/4958, 22/1/2015, §§ 37-43; Hikmet Çelik ve diğerleri, B. No: 2013/4894, 15/12/2015, §§ 54-59; Şah Tarım İnş. Tur. Ltd. Şti., B. No: 2013/7847, 9/3/2016, §§ 36-48).
13. Kuşkusuz adil yargılanma hakkı suç isnadıyla ilgili yargılamalarda bile mahkemelerin fiilî ve hukuki karinelere dayanmasını bütünüyle yasaklamamaktadır. Ancak suç isnadına ilişkin bir yargılamada karinenin adil yargılama hakkını ihlal etmemesi için karineyle kişinin otomatik olarak suçlu ilan edilmemesi, bu bağlamda karinenin aksinin ispat edilebilir nitelikte olması ve başvurucunun karinenin aksini ispatlama gayesiyle yaptığı açıklama ve sunduğu delillerin mahkeme tarafından titizlikle ele alındığının gösterilmiş olması gerekir (Gurbet Çoban, B. No: 2019/38857, 17/11/2021, § 47).
14. Somut olayda Mahkemenin; başvurucunun örgütle iltisaklı kurumlarda öğretmen olarak çalışmış olmasına, eşi hakkındaki tanık Y.K.nın beyanlarına, 2010 yılında yapılan KPSS'de yüksek başarı göstermiş olmasına rağmen tekrarlanan sınava girmemiş olmasına ve son olarak anılan sınavda eşiyle aynı soruya yanlış cevap vermiş olması hususlarına dayandığı anlaşılmıştır (bkz. § 4).
15. Kararın gerekçesinde hükme esas alınan delillerin ağırlığı hususunda Mahkemece herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığı görülmüştür. Bununla birlikte Yargıtay uygulamasına göre örgütle iltisaklı eğitim kurumlarında çalışan kişilerin bu eylemlerinin sempati ve iltisak boyutunu aşan, örgüte yardım etme ya da üye olma kastıyla hareket edildiğini ispat eden faaliyetler kapsamında değerlendirilmediği görülmüştür (birçok karar arasından bkz. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 22/12/2020 tarihli ve E.2020/4706, K.2020/6676, 2/3/2021 tarihli ve E.2019/5505, K.2021/1793 sayılı kararları).
16. Gerekçeli karar ve Yargıtay onama kararına göre başvurucunun FETÖ/PDY lideri ve yöneticilerinin talimatı doğrultusunda hareket ettiği yargısal makamlarca kabul edilmiştir. Somut olayda başvurucu, yargılamanın tüm aşamalarında hakkındaki isnatların suç oluşturmayan eylemler olduğunu, hayatını kazanmak için çalıştığı kurum nedeniyle terör örgütü üyesi kabul edildiğini, 2005 ile 2010 yılları arasında bir defa KPSS'ye girdiğini, sınavın iptal edilmesinin ardından yenilenen sınava sağlık sorunları nedeniyle giremediğini, diğer iddiaların ise kendisi dışında eşi ile ilgili olduğunu savunmuştur. Bununla birlikte Mahkeme başvurucunun, sübuta, ceza hukukunun temel prensiplerine ve Yargıtay uygulamasına temas eden ve kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki savunma ve itirazları hakkında hiçbir somut değerlendirmede bulunmamıştır.
17. Somut olayda Mahkemenin terör örgütüne üye olma suçundan verdiği mahkûmiyet kararında soyut ifadelere yer vererek başvurucu hakkındaki iddiaları ayrı ve açıkça tartışmadığı görülmektedir. Bu kapsamda Mahkemenin başvurucunun FETÖ/PDY'nin hiyerarşik yapılanmasına kendi isteğiyle ve bilerek dâhil olduğunu gösteren, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk içeren delil olarak kabul ettiği unsurları yeterli bir şekilde ortaya koymadığı anlaşılmaktadır. Bu durum, yargılamanın bir bütün hâlinde adil olmaktan çıkmasına neden olmuştur (terör örgütü üyeliği suçuna ilişkin benzer bir karar için bkz. Veysi Güneş, B. No: 2015/4993, 13/2/2020, §§ 32-35).
18. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Ömer ÇINAR bu görüşe katılmamıştır.
B. Diğer İhlal İddiaları
19. Başvurucu, hukuka aykırı olarak mahkûmiyetine karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının çeşitli güvencelerinin ihlal edildiğini de ileri sürmüştür.
20. Başvuruda gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden başvurucunun diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
21. Başvurucu; ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılmasını, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
22. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE Ömer ÇINAR'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
D. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA OYBİRLİĞİYLE,
E. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2016/181, K.2019/464) GÖNDERİLMESİNE,
F. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
G. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
H. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
İ. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 27/11/2024 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY
Başvurucular ceza yargılamasında esaslı iddia ve savunmalarının gerekçede değerlendirilmediğini ileri sürmüştür. Sayın Mahkemece yapılan değerlendirmede çoğunluk tarafından Başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Aşağıda belirtilen gerekçeler ile çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Şöyle ki;
2010 yılında yapılan KPSS sınavında 100 ve üzeri doğru yapan 3227 şüpheli hakkında başlatılan soruşturma kapsamında Y.K. isimli şüpheli Başvurucunun eşinin sınav sorularını kendisine verdiğini beyan etmiştir. Başsavcılık tarafından, Başvurucu ve eşinin sınavda yüksek başarı gösterdiği, Başvurucunun 2004-2010 tarihleri arasında örgütle iltisaklı kurumlarda öğretmenlik yaptığı nazara alınarak Başvurucu hakkında soruşturma başlatılmış, sonrasında Başvurucu ve bazı şüpheliler aleyhine FETÖ/PDY üyesi olma, resmi belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşları zararına dolandırıcılık suçlarından kamu davası açılmıştır. Mahkeme Başvurucu hakkında FETÖ/PDY üyesi olmaktan dolayı cezaya hükmetmiş, resmi belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşları zararına dolandırıcılık suçlarından ise beraat kararı vermiştir.
Yerel Mahkeme gerekçesinde, Başvurucunun sınıf öğretmenliği bölümünden mezun olduğu, 2005-2010 yılları arasında KPSS eğitim bilimleri testine (2010 yılında olmak üzere) sadece bir kez girdiği ve 120 sorudan 110 soruyu doğru cevapladığı, genel yetenek testinden 60 sorudan 54 doğru ve genel kültür testinden 60 soruda 45 doğru cevap verdiği, Başvurucunun eşinin de 120 sorudan 116’sını doğru cevapladığı, genel yetenek testinde 39. soruda aynı yanlışı yaptıkları ayrıntılı şekilde belirtilmiştir. Yine mahkeme gerekçesinde şüphelilerden Y.K’nın, Başvurucunun eşinin sınavdan 2-3 gün önce kendisine geldiği, sınavda çıkma ihtimali olan soruları kendisine verdiğini ve kimse ile paylaşmaması gerektiği hususunda uyarıda bulunduğunu, verilen soruların yaklaşık 7-8 sayfa olduğunu, sınavda sorulan soruların büyük çoğunluğunun kendisine verilen belgede bulunduğu ifadelerine yer verilmiştir. Başvurucu hakkında verilen hüküm, istinaf ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.
2010 tarihli KPSS sınavında Başvurucunun ve eşinin yaptığı doğru sayısı, yine hakkında soruşturma yürütülen şüphelilerinden birinin ifadesi birlikte değerlendirildiğinde Başvurucunun ve eşinin KPSS sınavından önce soruları ve cevaplarını elde ettiği ve bunları bazı kişilerle daha paylaştığı bu nedenlerle de Başvurucunun örgüt üyeliğinden cezalandırıldığı hususunda mahkemenin yeterli gerekçe ortaya koyduğu görülmektedir. Anayasa Mahkemesi Aydın Yavuz ve Diğerleri başvurusunda (Başvuru Numarası: 2016/22169, Karar Tarihi: 20/6/2017, R.G. Tarih ve Sayı: 30/6/2017-30110) FETÖ/PDY örgütünün özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalara yer vermiştir. Söz konusu kararda yapılan tespitlerin bazıları şöyledir; “…i.FETÖ/PDY’nin başlangıçta özellikle din ve eğitim alanında faaliyet göstererek toplumda meşruiyet kazanmaya çalışmıştır. ii. FETÖ/PDY, bünyesinde bulunan ışık (talebe) evleri, okullar, yurtlar ve dershaneler aracılığıyla ulaştığı gençleri amaçları doğrultusunda yetiştirmiş ve bu kişiler yapılanmanın insan kaynağını oluşturmuştur…iv. FETÖ/PDY'nin sosyal, kültürel ve ekonomik alanda yürüttüğü yasal faaliyetleri; dershaneler, okullar, üniversiteler, dernekler, vakıflar, sendikalar, meslek odaları, iktisadi kuruluşlar, finans kuruluşları, gazeteler, dergiler, TV kanalları, radyolar, İnternet siteleri, hastaneler gibi sivil alanlara ilişkindir…”. Bu kararda belirtildiği üzere, FETÖ/PDY terör örgütünün ortaya çıkması ve toplumda meşruiyet kazanmasındaki en önemli unsur, eğitim faaliyetleri olmuştur. KPSS sınavının ve özellikle eğitim bilimleri testine ilişkin soruların önceden elde edilmesi ve örgütle irtibatlı ya da iltisaklı belirli kişilerle paylaşılması, örgütün resmi kurum ve okullara kendi bünyesi içerisinde yer alan kişilerin öğretmen olarak atanmasını sağlaması ve bu şekilde eğitim sektöründeki yapılanmasının bir görünümünü oluşturmaktadır.
Çoğunluk tarafından Başvurucu hakkındaki iddiaların soyut olduğu, mahkemece örgütün hiyerarşik yapısına bilerek katıldığını gösteren süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk içeren delillerin yeterli şekilde ortaya konulmadığı gerekçe gösterilmiş ise de Başvurucunun sınıf öğretmeni olduğu, FETÖ/PDY örgütü ile iltisaklı okullarda çalıştığı, eşi ile birlikte girdiği sınavda çok yüksek sayıda soruyu doğru cevapladığı, tekrarlanan sınava girmediği ve soruları Başvurucunun eşinden aldığını itiraf eden şüpheli beyanları nazara alındığında artık Başvurucunun örgütün hiyerarşik yapısına bilerek dahil olup olmadığı ya da eylemlerinin çeşitlilik, yoğunluk ve süreklilik içermediğinin ortaya konulmadığını söylemek mümkün değildir. Yargılamayı yapan mahkeme ve bu kararı denetleyen istinaf ve temyiz mahkemeleri Başvurucunun sadece çalıştığı kurum nedeniyle örgüt üyeliğini kabul etmemiş, sınav sorularının elde edilmesi, diğer şüpheli beyanları ve sınavdaki başarı ölçütlerini de değerlendirmiş ve bu hususları gerekçeli karara yansıtmıştır.
Bu nedenlerle Başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Üye