TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
FATMA KÜPELİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/6597)
Karar Tarihi: 6/3/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Kübra KAYA
Başvurucu
Fatma KÜPELİ
Vekili
Av. Nurettin URHAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, çocuğu olan başvurucunun denetimli serbestlik tedbirinden iki yıl süreyle yararlanma talebinin reddedilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/2/2021 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu 30/3/2017 tarihinde Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan tutuklanarak Yenişehir Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (İnfaz Kurumu) yerleştirilmiştir. Başvurucunun FETÖ/PDY üyeliği suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş olup anılan karar Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 27/12/2018 tarihli kararıyla onanarak kesinleşmiştir. Başvurucu 4/12/2020 tarihinde tahliye edilmiştir. Başvurucunun 27/6/2010 ve 11/4/2015 doğumlu olmak üzere iki çocuğu bulunmaktadır.
6. Başvurucu 3/12/2019 tarihli dilekçesiyle İnfaz Kurumuna başvurmuş, her ne kadar şartlı salıverilmesine iki yıl kalmış ise de 11/4/2015 doğumlu çocuğu olması nedeniyle 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 105/A maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamında denetimli serbestlik tedbirinden faydalandırılmayı talep etmiştir.
7. İnfaz Kurumu 5/12/2019 tarihli kararıyla başvurucunun talebini reddetmiştir. Anılan kararda, 5275 sayılı Kanun'un 105/A maddesi uyarınca denetimli serbestlik tedbirinden yararlanabilmek için öncelikle açık ceza infaz kurumuna ayrılmış ya da açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartlarını taşıyor olmak gerektiğine işaret edilmiştir. Devamında başvurucunun açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartlarını taşıyıp taşımadığı hususunda bir değerlendirme yapılmıştır.
8. Kararın gerekçesinde; 2/9/2012 tarihli ve 28399 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (ç) bendi uyarınca terör suçundan mahkûm olanlar için örgütten ayrıldıklarına ilişkin idare ve gözlem kurulu kararı bulunması ve şartlı salıverilmelerine bir yıldan az süre kalmış olması gerektiği belirtilmiştir. Bu kapsamda başvurucunun şartlı salıverilme tarihinin 3/12/2021 olduğu, hakkında samimiyetin tasdiki kararı verilmesi hâlinde 3/12/2020 tarihinde açık ceza infaz kurumuna ayrılma hakkına sahip olacağı ifade edilmiştir.
9. Başvurucu, anılan karara karşı 6/12/2019 tarihli dilekçesi ile Yenişehir Asliye Ceza Mahkemesine (Mahkeme) şikâyet başvurusunda bulunmuştur. Mahkeme infaz hâkimliği sıfatıyla yaptığı inceleme sonucunda 23/12/2019 tarihli kararıyla şikâyet başvurusunun reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucunun Yönetmelik'in 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (ç) bendi uyarınca açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartlarını sağlamadığına işaret edilmiştir.
10. Başvurucunun anılan karara itirazı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle İnegöl Ağır Ceza Mahkemesince (Ağır Ceza Mahkemesi) 9/6/2020 tarihinde reddedilmiştir.
11. Nihai karar, başvurucuya 31/12/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu 1/2/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
13. 5275 sayılı Kanun’un "Açık ceza infaz kurumları" kenar başlıklı 14. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"1) Açık ceza infaz kurumları, hükümlülerin iyileştirilmelerinde, çalıştırılmaları ve meslek edindirilmelerine öncelik verilen, firara karşı engelleri ve dış güvenlik görevlisi bulunmayan, güvenlik bakımından kurum görevlilerinin gözetim ve denetimi ile yetinilen kurumlardır...
2) Aşağıdaki hâllerde hükümlüler hakkında verilen cezalar doğrudan açık ceza infaz kurumlarında yerine getirilir:
a) Terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları ile örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm olanlar ile ikinci defa mükerrir olanlar ve koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle cezası aynen infaz edilenler hariç olmak üzere, kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha az hapis cezasına mahkûm olanlar.
b) Taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm olanlar.
c) Adlî para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilenler.
d) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu gereğince tazyik hapsine tabi tutulanlar.
4) Toplam on yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkûm olanlar ile terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar, kasten öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından mahkûm olanların kapalı ceza infaz kurumundan açık ceza infaz kurumuna ayrılmalarına ilişkin idare ve gözlem kurulu kararları, infaz hâkiminin onayından sonra uygulanır.
6) Hükümlülerin, suç ve ceza türlerine göre, açık ceza infaz kurumlarına ayrılıp ayrılmamalarına, açık ceza infaz kurumlarında geçirecekleri sürelere, kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilmelerine, doğrudan açık ceza infaz kurumlarına alınmalarına, doğrudan açık ceza infaz kurumlarına alınanların kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilmelerine ve diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelikte gösterilir.
14. Yönetmelik'in "Kapalı kurumdan açık kuruma ayrılacak hükümlüler" kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"2. Açık kurumlara ayrılabilmek için ayrıca:
ç) Terör ve örgütlü suçlardan hükümlü olup, mensup oldukları örgütten ayrıldıkları idare ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilenlerin koşullu salıverilme tarihine bir yıldan az süre kalması şartı aranır."
15. 5275 sayılı Kanun’un "Denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı" kenar başlıklı 105/A maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"1)Hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla, açık ceza infaz kurumunda veya çocuk eğitimevinde bulunan ve koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlülerin talebi hâlinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresince hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak, hükmün infazına ilişkin işlemleri yapan Cumhuriyet başsavcılığının bulunduğu yer infaz hâkimi tarafından karar verilebilir.
2) Açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartları oluşmasına karşın, iradesi dışındaki bir nedenle açık ceza infaz kurumuna ayrılamayan veya bu nedenle kapalı ceza infaz kurumuna geri gönderilen iyi hâlli hükümlüler, diğer şartları da taşımaları hâlinde, birinci fıkrada düzenlenen infaz usulünden yararlanabilirler.
3)Yukarıdaki fıkralarda düzenlenen infaz usulünden;
a) Sıfır-altı yaş grubunda çocuğu bulunan ve koşullu salıverilmesine iki yıl veya daha az süre kalan kadın hükümlüler,
...
diğer şartları da taşımaları hâlinde yararlanabilirler."
B. Uluslararası Hukuk
1. Uluslararası Mevzuat
16. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) “Özel ve aile hayatına saygı hakkı” kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir:
“1. Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
2. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.”
2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihadı
17. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), suçun niteliğinin ve hükümlünün/tutuklunun kişisel özelliklerinin gerektirmesi hâlinde, kişinin özel bir infaz rejimine tabi kılınması şeklinde tedbirler alınmasını doğrudan Sözleşme’ye aykırılık niteliğinde değerlendirmemektedir (bkz. Hagyó/Macaristan, B. No: 52624/10, 23/4/2013, § 84). Bununla birlikte devletin, hiçbir esneklik payı bırakmaksızın genel olarak sınırlamaya gitmekte özgür olmadığı kabul edilmektedir (bkz. Mutatis Mutandis, Moiseyev/Rusya, B. No: 62936/00, 9/10/2008, §§ 254-255).
18. AİHM, iç hukukun ömür boyu hapse mahkûm edilmiş tüm mahpuslar için on yıllık bir süre boyunca aile ziyaretlerinin sıklığı, süresi ve usulleri üzerinde otomatik sınırlamalar getirdiği Trosin/Ukrayna kararında özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir (Trosin/Ukrayna, B. No: 39758/05, 23/5/2012, §§ 42-44).
19. AİHM, Khoroshenko/Rusya kararında, başvurucunun çocuğu ve yaşlı anne-babasıyla iletişimini korumasını özellikle zorlaştıran özel rejime tabi ceza infaz kurumunda uygulanan sıkı infaz rejiminin bir sonucu olarak, başvurucunun özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir (Khoroshenko/Rusya, B. No: 41418/04, 30/6/2015, §§ 147-149).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Anayasa Mahkemesinin 6/3/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
21. Başvurucu 27/6/2010 ve 11/4/2015 doğumlu iki çocuğu olduğunu, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunması nedeniyle çocuklarının bakım ve korunmasının tehlikeye girdiğini ifade etmiştir. Başvurucu 2015 doğumlu çocuğunun cezasının infaz edildiği 2017 ile 2021 yılları arasında 0-6 yaş grubunda olması nedeniyle denetimli serbestlik tedbirinden iki yıl süreyle yararlandırılması gerekirken terör suçundan mahkûm olması gerekçe gösterilerek bu husustaki talebinin reddedilmiş olmasının aile hayatına saygı hakkı ile maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, idarenin ve mahkemelerin talebinin reddi yönündeki kararlarını ilgili ve yeterli gerekçeyle ortaya koymamaları nedeniyle adil yargılanma hakkının, açık bir kanun hükmünü uygulamayan idarenin işlemini denetleyecek etkili bir yolun bulunmaması nedeniyle de etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bununla birlikte denetimli serbestlik tedbirinden iki yıl yerine bir yıl faydalandırılmış olmasının kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını ihlal ettiğini iddia etmiştir.
22. Bakanlık görüşünde; başvurucunun her ne kadar talep ettiği şekilde iki yıl olmasa da bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirinden faydalandırıldığı, bu kapsamda mağdur sıfatının olup olmadığı hususunun öncelikle değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bununla birlikte hükümlülerin açık ceza infaz kurumuna ayrılmalarına ilişkin usul ve esasların Yönetmelik'te düzenlendiği, derece mahkemelerinin ilgili Yönetmelik hükümlerine dayalı olarak verdikleri başvurucunun talebinin reddi yönündeki kararlarının açık bir keyfîlik içerip içermediği hususunun dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.
23. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
B. Değerlendirme
24. Aile hayatına saygı hakkı kapsamında devlet için söz konusu olan yükümlülük, sadece belirtilen hakka keyfî surette müdahaleden kaçınmakla sınırlı olmayıp öncelikli olan bu negatif yükümlülüğe ek olarak aile yaşamına etkili bir biçimde saygının sağlanması bağlamında pozitif yükümlülükleri de içermektedir. Söz konusu pozitif yükümlülükler, bireyler arası ilişkiler alanında olsa da aile hayatına saygıyı sağlamaya yönelik tedbirlerin alınmasını zorunlu kılar (Murat Atılgan, B. No: 2013/9047, 7/5/2015, § 26).
25. Hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatının sınırlanması hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Öte yandan hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Mustafa Genç, B. No: 2018/12508, 11/12/2018, § 29).
26. Somut olayda 27/6/2010 ve 11/4/2015 doğumlu iki çocuğu olan başvurucu, 2015 yılında doğan çocuğunun 0-6 yaş grubunda olması nedeniyle denetimli serbestlik tedbirinden yararlanmayı talep etmiştir. Kamusal makamlarca başvurucunun denetimli serbestlik tedbirinden yararlanabilmesi için öncelikle açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartlarını sağlaması gerektiği ve koşullu salıverilmesine iki yıl kalan başvurucunun açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartlarını taşımadığı gerekçe gösterilerek talebin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. 5275 sayılı Kanun'un 14. maddesinin (6) numaralı fıkrasında açık ceza infaz kurumuna ayrılmaya ilişkin usul ve esasları düzenleme işinin Yönetmelik'e bırakıldığı ve anılan kararın Yönetmelik'in "Kapalı kurumdan açık kuruma ayrılacak hükümlüler" kenar başlıklı 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (ç) bendinde yer alan "Terör ve örgütlü suçlardan hükümlü olup, mensup oldukları örgütten ayrıldıkları idare ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilenlerin koşullu salıverilme tarihine bir yıldan az süre kalması şartı aranır." hükmüne dayandığı görülmektedir.
27. Dolayısıyla denetimli serbestlik tedbirinden iki yıl süreyle yararlanma talebine ilişkin değerlendirme yapılabilmesi için başvurucunun açık ceza infaz kurumuna ayrılmış veyahut ayrılma şartlarını sağlıyor olması gerektiği anlaşılmaktadır. Başvurucunun talepte bulunduğu tarih itibarıyla henüz açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartlarını taşımaması nedeniyle çocuk kıstaslı getirilen lehe düzenlemeden yararlanıp yararlanamayacağı hususunda esasa ilişkin bir inceleme yapılamamıştır. Öte yandan, başvurucunun çocuklarına infaz kurumunda bakmak zorunda kaldığına dair bir iddiası bulunmadığı gibi çocuklarıyla temasını engelleyecek bir uygulamadan da söz etmediği görülmektedir. Bu anlamda kamusal makamların ve mahkemelerin konuyla ilgili işlem ve kararlarının aile hayatına saygı hakkına müdahale niteliği taşıdığından söz edilemez.
28. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 6/3/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.